3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Amerika Araştırmaları XVI. Yüzyıla Ait Tarih-i Hind-i Garbi Adlı Eserin Kaynakları ile İlgili Bir Araştırma

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 667-692 · DOI: 10.37879/belleten.1985.667
Tam Metin
İtalya'nın ve Kutsal Roma İmparatorluğunun doğusunda, Yeni Dünya hakkında ilk kitabın, yaklaşık 1580'lerde İstanbul'da yazılıp çoğaltıldığı anlaşılmaktadır. Bu kitap, bugün Tarih-i Hind-i Garbî adı ile tanınmaktadır. Yüz yaprak kadar olan eser, henüz, kimliği kesin olarak belirlenmemiş bir yazar tarafından kaleme alınmış Columbus'dan Pizarro'ya, yapılan keşifler ve fetihlerin olağanüstü öykülerini anlatmaktadır.

GEOFFREY BARRACLOUGH, Main Trends in History, New York-London (Holmes and Meier Publishers), 1979, 259 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 693-696
Tam Metin
Tarih metodolojisi ile ilgili çalışmaları ve özellikle History in a Changing World (1955) ve An Introduction to Contemporary History (1964) başlıklı eserleri yoluyla tanınan, dünya tarihçiliğinde oldukça önemli bir yeri bulunan İngiliz tarihçi G. Barraclough'ın Main Trends in History adını taşıyan bu çalışması yirminci yüzyılda - bilhassa II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde - gelişen tarih akımlarını ele almaktadır. Çalışmanın en belirgin özelliği, tarihin artık belli tekellerden çıkmış olduğunu dile getirmesi ve tayin edilen devre içinde, sosyal bilimlerin bu alana kazandırdığı dinamizm içinde ve sadece Avrupa - Amerika'da değil, Asya, Afrika ve Lâtin Amerika'daki gelişmeleriyle birlikte ortak değerlendirmiş olmasıdır.

The Role of Christian Minorities in Efforts by the Great Powers to Dismember the Ottoman Empire

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 657-666
Tam Metin
When the Turks made the fateful decision of embracing Islam as their religion, they became a marked people in the eyes of the Christian World, which saw that religion as a great danger to its very existence. The Turks failure, or refusal, to accept Christianity, despite the efforts of Pope Pius II, did not endear them to the Christians of the West; nor did their contribution to the Muslim cause during the great politico-religious upheaval of the Crusades. These religious wars created bitterness, hatred and hostility between Islam and Christianity, which were to last for centuries. Christendom saw Islam as a deviance, a bogey, which, it believed, aimed at eradicating the Christian heritage; and therefore the Ottoman Turks, who had espoused the cause of Islam by taking over the Caliphate, became the object of that Christian hatred and hostility.

La Lecture du Texte hiéroglyphique de Karatepe

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 233-260 · DOI: 10.37879/belleten.1985.233
L'inscription bilingue de Karatepe constitue un document d'une exceptionnelle importance pour notre connaissance du "Hittite Hiéroglyphique" (en abbrégé: H.H.). Grâce à l'aide du texte phénicien et à la parenté de la langue avec les langues "protoindoeuropéennes" d'Anatolie: hittite, louvite, etc..., on a pu découper le texte hiéroglyphique en phrases, en obtenir une lecture approchée et en comprendre le sens.

Geopolitics and Historical Correlations Thereof

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 625-646
Tam Metin
Despite the keen interest of militia, the concept of geopolitics should not necessarily be considered as a subject matter or branch related to the militia. The emergence of geopolitics was elaborated by geographers and political geographers, and welcomed by the political scientists with interest. Whereas, military strategists had contemplated to make use of the geopolitics and, as a result of their keen interest, had contributed to its development. The interest of militia and strategists, in general, as demonstrated in geopolitics, stems from the broadening of military strategy to the extent of encompassing the world politics. Today's global strategy has been formed up, consistent with the correlations between such powers that aim at the world supremacy, and those that stand in defence against it.

XV. Yüzyılda Osmanlı Devleti-Milano Duka'lığı İlişkileri

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 373-390 · DOI: 10.37879/belleten.1985.373
Tam Metin
Bu konuda benim tek selefim olan Giacinto Romano, yetmiş yıl kadar önce Archivio Storico Lombardo dergisinde çok yararlı ve ilgi çekici araştırmalar yayınlamıştı. Çalışmasının hemen başında XV. yüzyılda İtalyan devletlerinin siyasetine Türklerin yaptıkları etkiyi incelemek önemden uzak değildir der. Bu düşüncesine ek olarak, çok eskiden beri yaygın olan bir kanıya göre, bu devirde İtalyan devletlerinin Türklerle olan ilişkilerinin daima sistemli bir düşmanlıkla şekillendiğine dikkati çeker. Bilhassa İstanbul'un 1453 yılında Türklerin eline geçmesinden sonra, birçoklarının kabul ettiğine göre, hristiyanlık düşmanlarının tehdit edici hücumlarını önlemek için aralarında gizli bir anlaşma yapmış olmaları olasılığı bulunmaktadır. Adı geçen tarihçinin vardığı sonuca göre, Türklerin girişimleri böyle bir sonucu sağlıyamadı. O zamandan beri geçen yetmiş yıl zarfında İtalyan yarımadası üzerindeki devletlerin siyasetine Türklerin yaptığı etkiye dair bir monografi yazılmasına girişilmedi.

Richard G. Hovannisian on Lieutenant Robert Steed Dunn

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 335-356 · DOI: 10.37879/belleten.1985.335
Tam Metin
The index to Richard Hovannisian's latest work: The Republic of Armenia. Volume II [From Versailles to London, 1919-1920], contains a single entry under: Dunn, Lieutenant Robert S. To anyone familiar with the role of Robert S. Dunn in Anatolian and Caucasian post World War I affairs, this cursory treatment must come as a bit of a surprise. Throughout the years 1919-1921, Dunn served as the U.S. High Commissioner, Admiral Mark L. Bristol's eyes and ears in this sensitive region, and it is no exaggeration to state that this U.S. Naval Intelligence Officer's contacts with the Bolsheviks, Armenian and Turkish Nationalist forces, and the reports he sent to Bristol based on them, were instrumental in shaping American foreign policy vis-a-vis this region during and after the period dealt with in the Hovannisian study.

Fatih'in Trabzon'u Fethi Öncesinde Osmanlı-Trabzon-Akkoyunlu İlişkileri

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 287-312 · DOI: 10.37879/belleten.1985.287
Tam Metin
Fatih Sultan Mehmet 18 Şubat 1451'de Osmanlı tahtına geçmiştir. Bu dönemin, imparatorluk ve dünya tarihi açısından büyük değişikliklerin de başlangıcı olduğu bilinen bir gerçektir. Biz, bu çalışmamızda, çağ açan Osmanlı padişâhının, Karadeniz yöresindeki siyasi kuruluşlardan biri olan Trabzon-Rum imparatorluğu'nu Osmanlı hakimiyetine alma teşebbüsleri sırasında Anadolu ve Batı dünyasındaki siyasi ve askeri gelişmelerin tahlilini yapacağız.

Atatürk ve Devletçilik

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 357-372
Tam Metin
Devletçilik, Türkiye'nin toplumsal ihtiyaçlarına cevap veren, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına ve gelişmesine olanak kazandıran bir politik uygulamadır. Devletçilik bir politik uygulama ve yöntem olarak Türk toplumunun gerçeği üzerine inşa edilmiştir. Bu binanın temelinde uzak görüşü, fikir ve ideali ile Atatürk vardır. Atatürk, Türk inkılâbının yaratıcısı, başı ve mimarı olduğu kadar ileri fikirlerin, topluma yeni değerler katan ideallerinde güç kaynağıdır. Daha 1922 yıllarında devletçiliği ilke olarak dile getiren, millî ihtiyaçların zorunlu kıldığı hallerde, devleti vazife ve hizmete davet eden, çağıran Atatürk olmuştur. Atatürk, fikirleri ve uyguladığı politikası ile Türk devletçilik anlayışına yön vermiştir. İncelememizin başlığının, "Atatürk ve Devletçilik" şeklinde belirlenmesi, devletçilik ilkesinin ancak Atatürk fikir ve ideali içinde birlikte birarada değerlendirilmesindendir.

Halk Şâirlerimizin Küçümsenmesi ve Tahkiri Mes'elesi

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 313-334 · DOI: 10.37879/belleten.1985.313
Tam Metin
Türkler'in İslam medeniyetini kabulünden önce, Oğuzlar'ca ozan denilen halk şairleri, bu medeniyeti benimsemelerinden sonra da pek tabiî olarak devam etmiştir. İslam medeniyetinin dil, vezin, nazım şekli, fikir, v.b. bakımından te'sirinde kalan Divân edebiyatı mensublarının, mahallilik nüfuzunun ve millî fikirlerin muhtelif asırlarda azalıp çoğalmasıyla ölçülü olarak, halk şairlerini ve eserlerini çoğu küçümsedikleri, hakaretle karşıladıkları, ba'zan da onları taklid yolunda örnekler verdikleri görülür.