3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Urartuluların Kökeni ve Dilleri
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 513-522
Özet
Tam Metin
Anadolu'nun doğusunda, Van Gölü çevresinde İ.Ö. 900-600 yılları arasında egemenlik sürmüş olan Urartu devletinden bize pek çok kültür eseri intikal etmiştir. Son yıllarda Türkiye'de ve komşu ülkelerden İran'da ve Sovyetler Birliği'nde Urartu konusunda yapılan araştırmalar ve kazılarda bulunan eserlerin sayısı daha da artmıştır. Özellikle onlardan kalmış çivi yazılı yazıtlar bir hayli yüksek bir yekûna varmış bulunmaktadır. Bugün Urartu'luların tarih sahnesine çıkışları, devlet kurmaları, bunların kökeni, ve dilleri hakkında son bilimsel araştırmaların verilerini özet olarak sunmaya çalışacağım.
Cihângîroğlu İbrâhim Aydın (1874 - 1948)'daki Millî-Mücadele'de Kars ve Atatürk ile İlgili Belgeler
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 109-166 · DOI: 10.37879/belleten.1984.109
Özet
Tam Metin
İzahlarını, metin ve asıllarının klişeleri ile sunduğumuz bu belgeler, "93 (1877 - 1878) Felâketimiz"den sonra, "savaş tazmînâtı'nın büyük kısmı yerine" Anavatan'dan koparılıp, Yerli - Halkın deyimiyle, "Kırk - Yıllık Karagünler" (1877 - 1917 Rus Çarlığı Esâreti) çağını yaşamış bulunan "Kars - Ardahan (Oltu dahil) - Batum (Artvin dahil)" gibi, "Millî - Mîsâk"ımızda "Elviyei - Selâse" ( = Üç - Sancak) denilen Anadolu'muzun kuzeydoğu bölgesindeki "Millî - Mücâdele" dönemi ve Kurtuluş sonrasına âittir. Bu bakımdan, tanıttığımız 28 belgeden, birisi ("XXIV.") dışındakilerin hiçbiri, bir Karslı veya "Kırk - Yıllık Karagünler" içinde yetişmiş kimselerin kalemiyle yazılmamıştır. Çünkü, bu Üç - Sancak ve komşusu yerlerdeki Ermeni ve Gürcü gibi "Gayri - Rus Hıristiyanlar"dan asker ve vergi alan Çarlık İdaresi, onların gençlerini kendi mekteplerinde okutuyor, Harbiye, Üniversite ve öteki Yüksek - Okullarında bir "Vatandaş" olarak yetiştiriyordu. Halbu ki, "Müslümân - Türkler"i, kendi masraf ve gayretleriyle, Vakıf'tan ellerinde kalabilen maddî imkânlarıyla Mahalle ve Köyleri'nde, "Medrese" adı verilen, ancak "Kur'âni - Kerîm" ile "İlmihâl ve Mevlid" okuyabilen, "Hâfızlık" mesleğini başaran, harekesiz gazete ve kitapları güçlükle okuyan, imlâsı bozuk ve yanlış "Okur - Yazar" olarak; Erzurum ve Trabzon gibi komşu yerlerde yetişen "İlk - Mektep" görmüşlerin seviyesinden de aşağı bir durumda kalmaya mahkûm etmişti.
Bizans İmparatorluğu'nun Çöküşündeki Ekonomik Faktörler
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 523-536 · DOI: 10.37879/belleten.1984.523
Özet
Tam Metin
Osmanlı Türkleri tarafından Bizans İmparatorluğuna son verilmesi üzerinden beş yüz yıl geçti. Bugün bilim adamları, Bizans İmparatorluğu'nun tüm varlığı boyunca çöküş durumunda bulunduğunu iddia eden Gibbon'ın varsayımını haklı olarak reddetmektedirler. Bunun yerine Bizans'ın, tarihin en büyük İmparatorluklarından biri olduğunu kabul etmişlerdir. Bunun için geçerli nedenler vardır. İmparatorluk bin yıldan daha uzun bir süre varlığını sürdürmüştür. 11. yüzyılın ortası doğru, Hıristiyan dünyasında bir uygarlık merkeziydi. Antik çağın yazılı eserlerini ve düşünce sistemini korumuş; sanatta yeni şekiller geliştirmiş ve barbarları durdurmuştu. Büyük devlet adamları, askerler ve diplomatlar yetiştirdiği gibi, ünlü bilginler ve reformcular da yetiştirmiştir. Misyonerleri, diplomatları ve bazen de orduları yardımıyla, putperest kabileler ve özellikle, sınırları boyunca ve dışında yerleşmiş olan Slavlar arasında İncil'i yaymıştır. Bir Çek tarihçisinin ortaya koyduğu gibi Bizans, "Sırp, Bulgar, Rus hatta Hırvat gibi disiplinsiz kabilelere bir şekil vererek onlardan uluslar yaratmıştır. Onlara kendi dinini, kurumlarını vermiş ve uygarlığın en önemli ögelerinden olan yazı ve yazını aktararak, prenslerine halkı nasıl yöneteceklerini öğretmiştir. Bizans, büyük bir kuvvet ve uygarlık götüren bir güçtü.
Ana Hatlarıyla General Moseley Raporu: Türkiye'de Amerikan Mandası
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 95-108 · DOI: 10.37879/belleten.1984.95
Özet
Tam Metin
I. Dünya Savaşı başından 1917 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa diplomasisine uzak kalmak ilkesini içeren Monroe Doktrinine sığınarak savaş dışı kalmayı başarmıştı. Umulanın aksine savaşın yıllarca sürmesi ise bu süre içinde Avrupa ülkelerinin tüm ağırlıklarını savaşa vermelerine yol açtı. Aynı dönemde Amerika, Avrupa ülkelerinin üretemediklerini üreterek, onları destekliyecek silah endüstrisini geliştirerek ekonomisini alabildiğine güçlendirme olanağı bulmuştu. Ancak, uzayan savaş gitgide alıcılarının alış gücünü de tüketmeye başlayınca bu güçlü ülke, artık çarpışmaların sonunu belirlemek gereğini duydu. Nitekim, Almanlar tarafından üst üste batırılan İngiliz - Fransız yolcu gemilerinde birçok Amerikan vatandaşının da yaşamlarını yitirmelerinin tepkilerine Almanya'nın Meksika ile gizlice anlaşarak Amerikan toprakları üzerinde spekülasyonlara girişmesi de öğrenilince, Amerika, Monroe Doktrininin ihlal edildiğini öne sürerek savaşa girme kararı aldı. Büyük ve yıpranmamış bir güçle İtilaf Devletlerinin yanında yer alınca, savaş bu gurubun başarısı ile sonuçlandı.
Mustafa Kemal'in Londra'da Bekir Sami'ye Talimatı (İngilizler Tarafından Ele Geçirilen ve Çözülen Şifreli Telgraf) - Londra Konferansı'nın Bu Bilgilerin Işığında Yeniden Değerlendirilmesi (21 Şubat - 12 Mart 1921 ve İvedi Sonuçları (Özet)
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 89-94 · DOI: 10.37879/belleten.1984.89
Özet
Tam Metin
Mustafa Kemal tarafından Londra Konferansı'ndaki Ankara delegasyonu başkanı Bekir Sami'ye gönderilen 1 Mart 1921 tarihli telgraf, İstanbul'daki İngiliz işgal kuvvetleri komutanlığı tarafından ele geçirilerek deşifre edilmiştir. Gerek telgrafta verilen talimat, gerekse Dışişleri Bakanı Bekir Sami'nin Londra Konferansı'nda izlediği politika, bu uluslararası toplantı dolayısıyla, her iki devlet adamının uygulanacak siyaset hakkındaki görüşlerini ve tutumlarını ortaya koyması açısından ilginçtir. Bu nedenle Londra Konferansına genelinde bakmakta fayda vardır.
Mustafa Kemal's Instructions (An Intercepted and Decyphered Telegram) to Bekir Sami in London-a Reassessment of the London Conference (21 February - 12 March 1921) and its Immediate Consequences
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 55-88 · DOI: 10.37879/belleten.1984.55
Özet
Tam Metin
When the Greek army failed to capture Eskishehir and had to beat a retreat before the defences of İnönü in early January 1921, armed conflict gave its way to diplomacy for a while. The initiative came from the Allies, who having met in Paris on 25 January, adopted the suggestion of Count Sforza, the Italian Foreign Minister. Accordingly a conference was called in London between the Allies and the representatives of Greek and Turkish (Istanbul and Ankara) governments. The invitation underlined that the basis of talks should be the Treaty of Sevres, but subject to modifications as might have been necessitated by the passage of events.
GIACOMO E. CARRETTO, CLAUDIO LO JACONO, ALBERTO VENTURA, Maometto in Europa. Arabi e Turchi in Occidente 622-1922, a cura di Francesco Gabrieli. Milano 1982 [satışa verilişi 1983 yılı başları], büyük boy 278 Sayfa. Milano'daki A. Mondadori Yayınevi. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 543-546
Özet
Tam Metin
Eserin kısa bir aralıktan sonra Almanca ve Fransızca çevirileri de çıktı; ilki: Mohammed in Europa. 1300 Jahre Geschicte, Kunst, Kultur, München 1983. İkincisi: Histoire et civilisation de l'Islam en Europe. Arabs et Turcs en Occident du VII° au XX° siecle. Praface de Jean Paul Roux, 1983. Her iki çeviri de A. Mondadori yayınevinin Verona kentinde bulunan basımevinde basılmış, aynı sayfa düzeni ve resimler kullanılmıştır. Ederi 40.000 Lit. Türk-İslam uygarlığının 13 yüzyıllık bir dönemini işleyen bu eser, doğubilim araştırmalarında müstesna bir yeri bulunan ve üstad sözcüğünü lâyıkıyla hak eden Prof. F. Gabrieli'nin öncülüğünde, neslimizin üç çalışkan ve yetenekli araştırıcısı tarafından hazırlanmıştır.
Fes Olayı Türkiye - Mısır İlişkilerinden Bir Sayfa (1932 - 1933)
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 1-54 · DOI: 10.37879/belleten.1984.1
Özet
Tam Metin
29 Ekim 1932 akşamı, Türkiye Cumhuriyetinin dokuzuncu yıldönümü dolayısıyla, Ankara Palas'ta Atatürk'ün verdiği resmî akşam yemeğine ve yemeği izleyen baloya Ankara'daki Mısır Elçisinin fes ile gelmiş olması, bir "Fes Olayı" yarattı. Atatürk'ün yaptığı şapka devrimiyle doğrudan ilgili olan bu olay, Türkiye ile Mısır arasında önemli bir sorun oldu ve iki ülke ilişkileri tarihine ilginç bir sayfa kattı. Aşağıdaki sayfalarda "Fes Olayı"nın belgesel olarak aydınlatılmasına çalışılacaktır.
PAUL IMBERT, Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme Hareketleri Türkiye'nin Meseleleri, İstanbul, 1981. HAVASS/Türkiye Araştırmaları Dizisi. Çevirmen: Adnan Cemgil. 203 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 547-552
Özet
Tam Metin
Kimi yazarların B.B.B. diye de adlandırdıkları "Berlin-Bosfor-Bağdat (Basra)" ve Osmanlı İmparatorluğu'nun yenileşme süreci içinde önemli bir yer tutan demiryolu yapımının evrelerini konu edinen bu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarına el koymak isteyen ve bu amaçla demiryolu imtiyazından faydalanmayı düşünen devletlerin giriştikleri politik oyunları ve bu gelişim sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşadığı olumlu olumsuz olayları bir bütünlük içersinde işlemektedir.
Voynuklarla İlgili Kaynaklar ve Araştırmalar
Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 271-284 · DOI: 10.37879/belleten.1984.271
Özet
Tam Metin
Voynukluk ve Voynuk örgütünün, Osmanlı Tarihi içinde sanıldığından daha fazla önemi olmuştur. Örgüt, Osmanlı Avrupasındaki en eski ve en uzun süre yaşayan kuruluşlardan biridir. Türk dönemi Güneydoğu Avrupa tarihinin daha iyi ortaya konulabilmesi için, Balkanlardaki diğer Hıristiyan kuruluşlarla birlikte Voynuk örgütünün de ciddi bir şekilde araştırılması gerekir. Böyle bir çalışma aynı zamanda, Türk toplumu ile Balkan toplumları arasındaki kültür alışverişini de aydınlatması bakımından ayrıca önemlidir. Nitekim konumuz olan Voynuk örgütünde, "baştina, voynuk, pirimkür, lagator" gibi Balkanlara özgü terimlerin yanında "voynuk beyi, çeribaşı, yamak, gönder" gibi Türkçe terimlerin de bulunması bu tür bir araştırmanın önemini göstermesi bakımından ilginç bir örnektir. Voynuklardan başka, Hıristiyan Sipahi, Eflak, Martolos, Yörük, Yaya ve Müsellem ve Derbent örgütü gibi Türk ve Türk olmayan Balkan toplumlarının birlikte oluşturdukları kuruluşların her birini ayrı ayrı araştırmadıkça, Türk dönemi Güneydoğu Avrupa tarihinin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını sağlıklı olarak ortaya koymak mümkün değildir. Bu yazımızda Voynuk örgütünü ve sorunlarını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymak değil, Voynukluk ve Voynuk örgütü ile ilgili kaynak ve araştırmalarla, ele alınması gereken sorunlar üzerinde durmaya çalışacağız.