3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Barış Sever ve Özgürlükçü Atatürk
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 929-934 · DOI: 10.37879/belleten.1983.929
Özet
Tarih boyunca dünya'da yer yer ve zaman zaman, meydan savaşları kazanmış komutanlar ya da ülkesi halkının sosyal ve ekonomik yaşamında büyük hizmetleri görülmüş liderler yetişmiştir; ama yurdunun hemen hemen her yeri işgal edilmiş, halkı, sürekli savaşlarla bitkin düşmüş, sosyo-ekonomik ve kültürel durumu hiçe inmiş bir ülkede, orayı düşman işgalinden kurtararak onbeş yıl gibi kısa bir zamanda, askerî ve sivil alanda giriştiği başarılı atılımlarla, dinamik ve çağdaş bir devlet yaratmış bir lidere raslanamaz. O, orduda göreve başlayışının daha ilk yıllarında arkadaşlarıyla ve çevresindekilerle yaptığı konuşmalarda tüm ulusların kendi kaderlerine egemen olmalarını, büyük devletler denen bencil ve sömürücü devletlerin mazlum ulusları boyunduruk altında tutmaya hakları olmadığını dile getirmiş ve savunmuş bir kişidir.
Atatürk'ten Anılar
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 943-950 · DOI: 10.37879/belleten.1983.943
Özet
Hiç umulmadık koşullar, şimdi uzakta kalan 1930 yılında bir gün, hayatımda çok büyük yer tutacak olan ve seçtiğim bir vatan olarak sevdiğim Türkiye'ye beni getirdi. Arjantinli olmakla beraber eski bir İspanyol ailesinden geliyorum ve annem tarafından da memleketimin ovalarının Kızılderililerinin kanını taşıyorum. Niyetim babamdan ve dedemden intikal eden doktorluk mesleğine devam etmekti. Ancak babam doktorluğunun dışında dikkati çeken bir piyanist ve heykeltraş olduğundan büyük bir şöhrete sahipti. Klinik doktoru olarak olgunlaşmak için Paris'te çalışmalar yaparken, Bourdel'in atölyesine de devam etmek şansına erişti. Sonunda biçim güzelliğinde belli amaçlar görmeği elde etti. Bununla beraber Fransız ekolünün eserlerini kopya etmedi, tam tersine elde ettiği teknikten faydalanarak Arjantin bağımsızlığı ve egemenliği için savaş vermiş bir kişi olarak "gaucho" gibi ulusal konuları oluşturan kahramanları, atları işledi.
Cumhuriyetin Denize Çıkan İlk Savaş Gemisi ve Hamidiye'nin Beşiktaş Deniz Müzesindeki Şeref Defteri
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1073-1118 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1073
Özet
Hamidiye kruvazörü, Rahmetli Rauf Orbay komutasında olarak Balkan Savaşı'nda (1912-1913) müstesna bir tarih yaratmıştı: Yunan donanmasını kuvvet ayırımına zorlamak amacıyla Ege, Doğu Akdeniz ve Adriyatik Denizi'ne açılan bu gemi, düşman üslerini bombalayıp asker yüklü gemilerini batırmaktan başka şerefli bayrağımızı Akdeniz'de dolaştırarak devlete büyük itibar sağlamış ve silahlı kuvvet birlikleri içinde tek muzaffer Türk birliği olarak yurda dönmüştü. İngiltere'de Brezilya devleti hesabına yapılmakta olan Rio de Janeiro muharebe gemisinin "Sultan Osmanı evvel", adıyla Yunanlılara tercih edilerek, bize satılmasını da Hamidiye kruvazörünün bu itibarlı harekâtı sağlamıştı.
Demokrasi Yolunda Atatürk
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 935-942 · DOI: 10.37879/belleten.1983.935
Özet
Atatürk, komutanlığıyla, devlet adamlığıyla, siyasal felsefesiyle, inkılap ve ilkeleriyle çok yönlü bir önderdir. Atatürkçülük ve Atatürk ilkeleri, Türk İnkılabına ve Türk Ulusunun yaptığı çağdaş atılıma yön vermiş ve vermektedir. Bu ilkelerin belli bir kalıba ve çerçeveye sokulması, devrimin geliştirici ve ilerici anlayışına uygun düşmez. Bu nedenle, bu ilkeler Atatürk'ün sağlığında da dondurulmamıştır. Ancak bu ilkelerin genç kuşakların anlayacağı şekilde tanıtılması da bir ihtiyaç haline gelmiştir. İlkelerin ayrıntılarına girmeden, bunların tümüyle asıl amaç ve özü bakımından yorumlanmasında yarar vardır. Atatürk, "İnkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tümüyle çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum haline kavuşturmaktır" demiştir.
Mes Souvenirs d'Atatürk
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 951-958 · DOI: 10.37879/belleten.1983.951
Özet
Un concours de circonstances inesperees m'amenerent un jour, deja lointain, en 1930, dans ce pays qui allait jouer un role si important dans ma vie, et que j'aima comme une patrie d'election: la Turquie. Je suis argentin, mais j'appartiens a une ancienne famille espagnole, et du cote de ma mere j'ai du sang des indiens des plaines de mon pays. J'aurais continue la tradition herite de mon pere et mon aieul, en suivant la carriere medicale. Mais mon pere medicin etait aussi un pianiste remarquable et un sculpteur d'une grande renommee. A Paris, pendant ses etudes de perfectionnement en medecine, il eut la chance de frequenter l'atelier de Bourdel. Il en resulta qu'il decouvrit dans la plastique des objectifs definis. Toutefois, jamais il n'imita les oeuvres de l'ecole française, au contraire, il profita de la technique qu'il venait d'apprendre pour traiter des themes nationaux argentins, comme le "gaucho", l'homme qui lutta pour l'independance et la souverainete argentines, les heros nationaux, nos chevaux.
Türk-Fransız Siyasal İlişkileri (1921-1984)
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 959-1044 · DOI: 10.37879/belleten.1983.959
Özet
Son 60-65 yıllık Türk-Fransız siyasal ilişkileri, bir bakıma daha önceki 400 yıllık Osmanlı-Fransız ilişkilerinin doğal bir uzantısıdır, bir bakıma da bunların yeni temeller üzerine kurulmak üzere, arıtılması dönemidir. Doğal uzantısıdır, çünkü iki ülkeden birinin Avrupa'nın doğusundaki, ötekinin ise batısındaki konumları onları kıta üzerinde güçler dengesini bozucu eylemler karşısında yaklaşmağa itmiştir, bugün de itmektedir. XVI. yüzyıl başlarında Avusturya İmparatoru V. Charles'a karşı Türk-Fransız ittifakı, XIX. yüzyılda Rusya'ya karşı girişilen Kırım Seferi, II. Dünya savaşı başlangıcında 1939 Üçlü Paktı ve bugün NATO ittifakı bunun örneklerindendir. Fransızca deyimi ile, iki devlet "Politique generale" üzerinde genellikle uyum içinde bulunmuşlardır.
K. Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı Döneminden II. Dünya Savaşına Kadar Türk-Romen İlişkileri (1923-1944)
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1045-1072 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1045
Özet
Konumuza kısaca bir Giriş yapmak lâzımdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce M. Kemal Paşa'nın Romanya ile bazı ilişkileri vardır. Bilindiğine göre geçmiş yüzyıllarda Türklerin ve Romenlerin dostlukla beraber kavga ve bazı savaşları inkâr edilemez. Örneğin, Ortaçağdaki olaylarından başka, 1877'de ve 1916-1918 yıllarındaki savaşları hatırlatabiliriz. Eşsiz K. Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine dayanarak Romanya ve Türkiye arasında çok samimi yeni bir dostluk meydana gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 903-928 · DOI: 10.37879/belleten.1983.903
Özet
Geçmişte Türk milleti, çeşitli coğrafi bölgelerde ve tarihlerde devletler, imparatorluklar kurmuştur. Bu devrelerde Türk medeniyetine de eserler bırakmıştır. Ancak ilk defa 29 Ekim 1923'te kurulan devlet "Türkiye Cumhuriyeti" adını almıştır.
Cumhuriyet Tarihimizde Süreli Yayınlara Kısa Bir Bakış II Tarih Dergileri ve Belleten
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1207-1222 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1207
Özet
Cumhuriyetimizin kurulmasından sonra birçok alanlarda görülen yenilik atılımları ve sürekliliği dergilerde de görmekteyiz. Türk devletinin atılımcı yönünü geniş kitlelere tanıtan ve fikir ürünlerini sonraki nesillere aktarma gayesini güden bu girişimlerin olumlu yönleri çok fazladır. Burada genel konulardan ayrı olarak, tarih araştırmalarını ilgilendiren dergilerin yayın dönemlerini ve bunlar arasında seçkin bir yeri bulunan Belleten'i ele almak istedim. Adını devletimizin kurucusu ve yeni dönem tarih çalışmalarının baş teşvikçisi Atatürk'den alan Belleten, sonraki tarih dergilerinin bir yayın kaynağı olduğu gibi, belirli bir düzeni de temsil etmektedir. Onun bu yönünü ortaya koymadan önce, bu alandaki diğer dergiler üzerinde durmayı uygun gördüm.
Altıntepe'de Bulunmuş Olan Emevî Sikkeleri (Altıntepe Definesi)
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1191-1206 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1191
Özet
Altıntepe, Urartu Devleti M. Ö. 590 yıllarında ortadan kaldırıldıktan sonra, uzun bir süre iskan edilmedi. Ancak, çok kuvvetli bir ihtimal ile M.S. 6. yüzyıldan sonra Bizans döneminde, sitadel yeniden sağlam bir taş sur ile tahkim edildi. MÖ. 8. yüzyılın başlarında, 60 m. yüksekliğindeki tabiî tepenin dik sırtlarına tipik Urartu stilindeki sûr inşa edilmişti. Prens ve prenses mezarları, açık hava mabedi bu sûrun dışında kalmıştır. Sûrun, tepenin her yönü dik kesimine inşaedilmiş olması, Urartu yapı tekniğine ve girişilen operasyonların büyüklüğüne canlı bir örnektir. Urartunun aksine, Orta çağ sûru tepenin en yüksek kesimine inşa edilmiş olduğundan, bu çağda sitadel alanı çok küçültülmüştür.