3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk Bir Tarih Dersinde

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 419-436
Öğretmenlik mesleğine başladığım 1932-1933 öğretim yılında o gün hayatımda duyduğum heycanların en büyüğünü yaşadım. Bu, Atatürk'ün dersime girdiği gündür. Bu satırları yazarken de unutamadığım ve hiç bir zaman unutamayacağım o onurlu günün heyacanını yeniden yaşar gibiyim. 1932 yılının Ekim ayında Yüksek Öğretmen Okulu Tarih bölümünden mezun oldum. Aslında Tarih derslerini İstanbul Darülfunununda (Üniversite) okuyorduk. Yüksek Öğretmen Okulunda da kalıyor ve meslek dersleri görüyorduk. Mezuniyet sınavları bir hayli heyecanlı ve kaygılı geçti. Çünkü bilinen imtihan heycanına o yıl meydana gelen bir olayın korkusu da eklenmişti.

Atatürk'ün Günümüz Olaylarına da Işık Tutan Bazı Konuşmaları

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 5-26 · DOI: 10.37879/belleten.1981.177-5
Tam Metin
Türk Inkılap Tarihi Enstitüsü, kuruluşundan bu yana kendisine sağlanan pek sınırlı parasal imkanlara rağmen, Atatürk'ün söylev, demeç, tamim, telgraf ve beyannamelerini toplayıp beş cilt halinde yayınlayarak Atatürk'ün biyografisi ve yakın tarihimiz üzerinde çalışacaklar için pek kıymetli bir koleksiyonu ortaya koymuş bulunmaktadır. Ne var ki Atatürk'ün bütün sözleri ve yazıları önceden tam olarak saptanmadan yayına başlandığı için bu beş cilde girmemiş pek çok malzeme de vardır. Gene bir ön saptama yapılmadığı içindir ki aynı gün söylenen bir söylev, verilen bir demeç ya da yazılan bir mektup veya telgraf ayrı ayrı cildlerde yer almış, bu da yayınlanan belgelerin kronolojik düzenini bozmuştur. Bugüne kadar yayınlanan beş ciltten sadece dördüncüsüne bir dizin konulup ötekilerinde dizin bulunmayışı da araştırıcılar için ayrı bir güçlük yaratmaktadır. Bütün bunları ortaya konan eserin değerini ve önemini küçümsediğimizden değil, fakat ilerki basımlarda gözönünde tutulması dileği ile bir öneri olarak söylediğimizi belirterek konumuza gelmek istiyoruz. Biz, Atatürk'ün Büyük Nutuk'u üzerinde sürdürdüğümüz çok yönlü bir çalışma nedeniyle, eski gazete ve dergi koleksiyonlarını ve yerli, yabancı çeşitli türde kitapları dikkatle tararken beş ciltlik "Söylev ve Demeçler" dizisine girmemiş bir çok konuşmalarına, demeçlerine sohbet tarzında söylenmiş sözlerine rastladık. Bunların içinden, Türkiyenin ve Türk milletinin bütünlüğü ve milli çıkarları üzerindeki duyarlılığını, dış politikadaki tutarlı ve kararlı tutumunu ve Türk milleti için olduğu kadar bütün insanlık alemi için de ne kadar yüksek idealler beslediğini yansıtan ve olaylara nasıl derin bir önsezi ve tarih bilgisi ve bilinciyle baktığını gösteren bir kaç tanesini seçerek yeniden gün ışığına kavuşturmak istedik.

Önsöz

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 1-4
Tam Metin
Türk ulusu bugün büyük bir adamın 100'üncü doğum yılı sınırları içine girmiş bulunuyor. O, 1881'de Selanik'te doğduğu sıralarda dünya ve Türkiye büyük bir bunalım geçirmekte idi; Rusya'da ve Amerika'da devlet başkanları öldürülüyor, Güney Amerika'da iki devlet arasında savaş sürüyor, İngiltere ile İrlanda arasında yıllarca sürecek bir anlaşmazlık aşaması gelişiyordu. Bu olaylar yanında her ulusun kendi sınırları içinde bunalımları da vardı. Türkiye'ye gelince; tarihinin karanlık günlerini yaşamaya başlamıştı. İmparatorluk sarsılma devrinden çözülme devresine girmişti. İsyanlar ve savaşlar sonunda büyük eyaletler bağımsız devletler meydana getirmek için Osmanlı egemenliğinden ayrılmakta idi. Bu olaylarla Türk'ün onuru zedeleniyor, dünyada itibarı kırılıyordu. Hatta sonunun yakın olduğu konusunda da dünya basınında yazılara rastlanmakta idi; Bütün bu olaylar Türkleri, bir ruh hastalığına yakalanmış olarak kötümserliğe ve ümitsizliğe götürüyordu. Kurtuluş ve gelecek için tek güven bir kurtarıcının çıkmasına bağlanıyordu. Atatürk böyle bir atmosferde doğdu. Doğuşunda bir kurtarıcının dünyaya geldiğini işaret eden herhangi bir mucize belirmedi. 20 inci yüzyıl akılcılık devri idi; üstelik Atatürk mütevazi bir ailenin çocuğu idi. Ailesi ne bir servete ne de bir şöhrete sahipti. O, bir düzeye kadar kendi geleceğini kurmak durumunda bulunuyordu. İlkokulda öğretmeninden bir tokat yemesi üzerine ruhundaki ateş bütün benliğini sardı, isyan etti. Okulu bıraktı. Bundan sonra Onu bu ruh haliyle yaşam kavgasında görüyoruz. Babası ölmüştü. Annesinin karşı koymasına rağmen asker okuluna girdi. Yurdun bütün tehlikelerinden, acılarından, sefaletlerinden kendisini sorumlu tutmaya başladı. Askerlik eğitimi kademelerinin birinden diğerine yükseldikçe sorumluluk duygusu da arttı. Eğitimi bitip ordu saflarına katıldığı gün, kurtuluş için muhtaç olduğu manevi gücü, ölüm tehlikesini kendileri ile paylaştığı Mehmetçiğin davranışında buldu.

Atatürk Özgürlük Savaşının Macar Basınında Yankıları

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 79-86 · DOI: 10.37879/belleten.1981.177-79
Kemal Atatürk'ün muzaffer harplerinin Macar umumi fikirlerinde yarattığı duyguları kısaltarak belirtmek için, sayısı pek çok günlük Macar basınından ancak ikisini dahi ele almak yeterlidir. Bu iki gazeteden biri en eskisi, diğeri ise en yenisidir. En eskisi, 1840'ta kurulan Pesti Hirlap (Peşte Haber Gazetesi) 'in görevi Fransız, İngiliz ve Amerika büyük gazetelerinin yayınlarım aktarmak idi. Bu yabancı gazeteler Sevr muahedesi zihniyetiyle, genel olarak Yunan haberlerini olduğu gibi aldıkları için çoğunlukla gerçeği yansıtmıyorlardı. Aynı zamanda Triyanon barışı hazırlıkları en kötü siyasi münakaşalara yol açtığından Macar genel efkârı kötümser, içe dönük ve duygusuz (apathique) idi. Her yön adeta çember içine alınmıştı. Bir misal olarak şunu zikredebiliriz : Romen Dışişleri bakanı Take Jonescu, yağma edilmesi kararlaştırılan Macar arazisinin bir kısmını Macarlara bırakmak yerine tekmilinin bölünmesini ve bir hissenin Polonya' ya verilmesini teklif etmişti. Bu teklif Varşova'da aleyhte şiddetli bir nümayişle karşılandı. Bin yıldan beri süre gelen Leh - Macar dostluğuna işaretle, ancak müstakil bir Macaristan'la ortak sınır sahibi olmak isteniyordu. Ancak Macaristan'da, Türkler hakkındaki düşmanca duygulu dünya basım haberlerine inanmayan ileri görüşlü kimseler 1920 Aralık sonunda Magyarsag (Macarlık) adli günlük gazete çıkarmayı başardılar. Kısa zamanda halkın benimseyerek sevdiği bu gazete, Türk menfaatlerinin savunucusu idi. Harbin ortasında kendi muhabirlerini Türkiye'ye gönderdi.

Des Mots Importants de Mustafa Kemal (Atatürk)

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 43-56 · DOI: 10.37879/belleten.1981.43
1905 Damas. II ne s'agit pas de mourir, mais, avant la mort, créer et stabiliser notre idéal. (A. II 49, B. 1298) 1906 Salonique. Notre but est la délivrance de notre patrie malheureuse. (B. I 622; ASD II I ) 1908 Hiver (Salonique). Il faut achever la révolution. Je le ferai. (A. II 12) 1918 24.V. (İstanbul). Dédicace Ruşen Eşref: Malgre tout, nous avançons vers une lumiere süre. La force qui me donne cette foi, c'est, part de l'amour sans bornes à ma patrie et mon peuple, la conviction qu'il y a, au milieu des ténèbres, du manque de caractère et de la charlatanerie actuelle, une jeunesse patriotique aspirant à la lumière. (Hakimiyeti Milliye , 16.V.1933) 4. XI . (Adana). Dorénavant, il faut que notre nation défende ses droits et que nous lui montrions sa voie et, autant que possible, lui aidions avec toute l'armée. (C. 1 29) i3. XI. (İstanbul). Ils s'en iront, comme ils sont venus. (Cevat Abbas Gürer: Atatürk'ün zengin Tarihinden Birkaç _Yaprak, 1939, 166) 15.XI. Toute la nation ottomane doit croire qu'elle n'a pas un ami plus bienveillant que l'Angleterre. (Minber, 17. XI.1918)

King John III of Poland and the Turkish Aspects of his Foreign Policy

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 659-674 · DOI: 10.37879/belleten.1980.659
Tam Metin
King John III Sobieski is one of the best known and greastest Polish rulers. The great battle of Vienna in 1683, when united Polish and Austro - German armies under the command-in-chief of Sobieski crushed the Turkish army, brougth Poland and especially her king immortal fame. In historical consciousness of the Poles Sobieski is a national hero and at the same time conqueror of the Turks. But a question arises-was he always a foe of Turkey? Let us try to answer this question. He was like all Polish kings in 16-18th centuries especially after 1572, the year of the extinction of Jagiellonian dynasty, an elective monarch not a hereditary one. "This prince was descended of a noble and ancient family, the none of the most considerable nor richest in the kingdom" - wrote about his election the aulic physycian to him, Irishman Bernard O'Connor, the author of a very valuable and interesting book entitled "The History of Poland" published in London in 1698.

M. Kemal Atatürk'ün Doğumunun 100. Yıldönümü (19 Mayıs 1981) Türk Tarih Kurumu'nun Kuruluşunun 50. Yıldönümü (15 Nisan 1981)

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 629-642 · DOI: 10.37879/belleten.1980.629
Tam Metin
Yıl 1918. Birinci Cihan Savaşı, Osmanlı Devletinin katıldığı müttefik grubunun mağlubiyeti kabul etmesi ile sonuçlanmıştı. Mondros Mütarekesinin imzası ile Türk yurdunun hemen her bölgesi istilaya uğruyordu. 25 maddelik bu belge, her bakımdan bir devletin henüz sulh antlaşması yapılmadan egemenliğinin ortadan kalkması idi. Özellikle 7. maddeye göre "İtilaf devletleri emniyetlerini tehdit edecek bir durum karşısında herhangi bir sevkulceyş (stratejik) noktayı işgal hakkını haiz olacaklardır". Bu madde çok geniş yorumlara ve uygulamalara neden olmuştur. Osmanlı hükümeti acz içinde idi. Padişah Kanun-i Esasinin (Anayasa) 7. maddesinin kendisine tanıdığı hakka dayanarak Meclisi Mebusanı feshetmiş, (21.XII.1918) ancak yine kanuna göre yeni seçimlerin 4 ay içinde yapılması ve bunun da ilânı gerektiği halde bu dikkate alınmamıştır. Böylece meşruti idare Osmanlı devlet bünyesinden süresiz olarak kalkmış bulunuyordu.

Remarques sur l'Alphabet des Inscriptions "Barbares" de Side

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 643-658 · DOI: 10.37879/belleten.1980.643
Tam Metin
L'existence d'un système d'écriture alphabetique particulier à Sidè, en Pamphylie, est connue depuis la fin du siècle dernier lorsque furent découvertes dans cette ville et dans les villes voisines de courtes inscriptions figurant sur des monnaies dateées du IVe siècle av. J. C. Les fouilles entreprises au début de ce siècle ont ensuite mis au jour quatre inscriptions dont deux bilingues qui ont permis de faire progresser la recherche et de mettre en évidence la structure générale de ce système d'écriture: II s'agit d'un alphabet dont on connaît actuellement environ 28 signes, qui diffère notablement des alphabets grecs ou épichoriques lydien, carien et lycien, ce qui rend la détermination des valeurs phonétiques des signes relativement difficile. L'écriture va de droite à gauche. Une cinquième inscription (cf Cl. Brixhe [6]), dont la découverte est dûe à Mr. H. Seyrig, est venue récemment augmenter le nombre des documents connus.

Anadolu'da "Karamanlıca" Kitabeler (Grek harfleriyle Türkçe kitabeler)

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 683-696 · DOI: 10.37879/belleten.1980.683
Tam Metin
Birkaç yıl önce yayınladığı bir makalede Anadolu'nun çeşitli yerlerinde rastlamış olduğumuz Grek harfleriyle yazılmış Türkçe kitabelerden bir kaçını tanıtmıştık. Aradan geçen süre içinde 1841 tarihli bu çeşit bir mezar kitabesi daha İznik'te bulunarak Anastasios Iordanoglou (Anastas Yordanoğlu) tarafından yayınlanmıştır. Genellikle "karamanlıca" olarak adlandırılan Grek harfli Türkçe kitabelerin sayılarının pek çok olduğu ve bilhassa ana dilleri Türkçe olan, hatta büyük ihtimalle kendileri de Türk aslından gelen bu Ortodoks inançlı Anadolu halkının, yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde daha başka kitabeleri olduğu muhakkaktır. Bu halkın Lozan antlaşmasından sonra Yunanistan'a göçe mecbur edilmesiyle bu kitabeler de ihmal edilmiş ve büyük ölçüde kaybolmuştur. Bu ikinci yazımızda elimize geçen yine Grek harfli birkaç Türkçe kitabeyi tanıtmak istiyoruz. İlk yazımızda da işaret ettiğimiz gibi, biz bir dilci olmadığımızdan, bu kitabeleri filolojik bakımdan bir incelemeye tabi tutmamız bizden beklenmemelidir. Yurdumuzun eski eserleri ile meşgul olurken karşılaştığımız bu birkaç kitabe örneğini, Anadolu'nun tarih hatıralarının bir yaprağı olarak, takdim ediyoruz.