3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
MICHAEL COOPERSON, Classical Arabic Biography, The Heirs of the Prophets in the Age of al-Ma'mun (Klâsik Arapça Biyografi, el-Me'mûn devrinde Peygamberin vârisleri) Cambridge 2000, XXII - 217 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 745-752
Özet
Tam Metin
Eserde bölümlere geçmeden önce; Contents (İçindekiler, s.IX), Preface (Önsöz, s.XI- XIII), Acknowledgements (Teşekkür, s.XIV-XV), Abbreviations (Kısaltmalar s.XVI), Note on transliteration (Transkripsiyon hakkında not, s.XVIII), Note on dating systems (Tarihleme sistemleri hakkında not. s.XVIII), Glossary (Kitaba ait lügatçe, s.XIX-XXII) hakkında bilgiler yer almaktadır.
Hakkari Stelleri: Doğu Anadolu'da Savaşçı Çobanlar İlk Not
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 501-518 · DOI: 10.37879/belleten.2001.501
Özet
Tam Metin
1998 yılında Hakkari kent merkezinde tesadüfen 13 taş stel ele geçirildi. Üzerlerinde daima cepheden bir insan yüzü ve bedeninin üst kısmı gösterilmiştir. Çıplak olarak betimlenen bu figürlerden 11'inde erkeklik organı bir suspansuvar altına gizlenmiştir. Diğer iki stelin ise kadınlara ait olması olasıdır. Yanlarında balta, mızrak, topuz gibi silahlar, belde kemer ve daima bir hançer vardır. Ayrıca steller üzerinde bozkır türü çadırlar, leopar avı ve yaban keçilerine saldıran leoparlar ve kimi küçük erkek ve bir kadın figürü de resmedilmiştir. Doğu Anadolu'ya yabancı olan bu taşlar Avrasya bozkır kültürünün bir parçasıdır. Silah tiplerine dayanılarak M.Ö. II. binyılın ortaları ile sonları arasında bir yere tarihlenmeleri mümkündür.
Yeni Paraların Işığında Kuruluş Devri Selçuklularında Hâkimiyet Münasebetleri Hakkında Bazı Düşünceler
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 547-570 · DOI: 10.37879/belleten.2001.547
Özet
Tam Metin
Selçuklu kaynakları, Dandanakan Savaşı'nı müteakiben toplanan kurultayda Tuğrul Bey'in sultan ilan edilerek hükümdarlık tahtına çıkartıldığını, ardından da takip edilecek fütûhat sistemine göre, fethedilecek memleketlerin hanedan üyeleri arasında taksim edildiğini kaydederler. Bu taksime göre, önce Nişâbûr daha sonra ise Rey merkez olmak üzere Irak-ı Acem Tuğrul Bey'e, Merv merkez olmak üzere Horasan'ın büyük bir kısmı Çağrı Bey'e ve Herât merkez olmak üzere Bust, Sistan ve Kabulistan Tuğrul ve Çağrı Beylerin amcaları Musa Yabgu'ya verilmiş, Çağrı Bey'in oğlu Kavurd Bey'in ise Kirman'a yönelik fütûhatta bulunması kararlaştırılmıştır. Tuğrul ve Çağrı Beylerin anne bir kardeşleri İbrahim Yınal ile Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış gibi bazı Selçuklu melikleri de Tuğrul Bey'in yanında bulunmakta idiler.
Ortaçağ İslam Dünyasında Deri, Tahta ve Kağıt Sanayi
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 75-160 · DOI: 10.37879/belleten.2001.75
Özet
Tam Metin
Deri, insanların çok eski devirlerden beri giyim-kuşam, yeme-içme ve barınma işlerinde kullanmış oldukları eşyaların yapımında önemli bir ham madde olarak tanınmaktadır. Eski Mısırlılar evde yetiştirdikleri veya avlamak suretiyle elde ettikleri hayvanların derilerini ince yumuşak bir hale getirerek onlardan yastık, döşek vb. ev eşyaları ve çeşitli giysiler imal ediyorlardı. Aynı zamanda Mezopotamyalılar deri tabaklama işini büyük bir ustalıkla yapıyorlardı ve onlar derilerin temizlenmesi, parlatılması, daha sonra da boyanması ve onlardan türlü eşyaların yapılmasında özel yöntemler kullanıyorlardı. Ayrıca bu devirde her türlü çömlek, taş, dokuma ve derileri boyamak için çeşitli boyalar icat edilmişti.
Kastamonu ve Sinop Müzelerinde Bulunan Bazı Tunç Çağ Çanak-Çömleği
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 519-528 · DOI: 10.37879/belleten.2001.519
Özet
Tam Metin
1-3 Haziran 1999 tarihleri arasında Kastamonu ve Sinop Müzelerindeki bazı arkeolojik malzemeler üzerinde çalışmalar yaptık. Bu makalemizde, sözedilen müzelerde rastladığımız bir kısım Tunç Çağ çanak-çömleği üzerinde durulacaktır. Çalıştığımız kap örneklerini başlıca üç ana grup içerisinde incelememiz mümkündür: 1.Omurgalı ve Dışa Açık Ağızlı Kaplar 2.Yayvan Çanaklar 3.Dipten Ağıza Doğru Genişleyen Kadehler
Hagios Aberkios Kilisesi İskelet Topluluğunun Antropolojik Açıdan İncelenmesi
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 23-42
Özet
Tam Metin
Eski insan topluluklarının morfolojik yapısı üzerine çalışan antropologlar, inceledikleri topluluğun genetik özelliklerini belirlemenin yani sıra, bunların çevresel faktörlerden ne düzeyde etkilendiğini de anlamaya çalışırlar. Bilindiği gibi, insan vücudunun boyut ve biçimi, genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi sonucunda şekillenmektedir. Ancak, çevre ve genetik yapının etkisi, insanın bütün doku ve organları üzerinde aynı düzeyde değildir. Hatta aynı organı oluşturan farklı bölgeler üzerinde çevrenin baskısı farklılaşabilmektedir. Yürütülen birçok araştırmada, çevresel etmenlerin boy uzunluğuna etkisinin, kafatası ve yüz iskeletine oranla daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar kafatasının boyut ve biçiminin kalıtımından sorumlu genlerin sayısı ve yapısı bilinmemekle birlikte, çevresel etmenlerin kafatası üzerindeki etkisinin vücudun diğer bölgelerine oranla sınırlı olması nedeniyle, kafanın boyut ve biçiminin topluluklar arasındaki biyolojik uzaklığın saptanmasında daha etkili olabileceği sonucu çıkarılabilir.
Bazı Bulgular Işığında Anadolu'da Kimmer ve İskit Varlığı Üzerine Gözlemler
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 1-22
Özet
Tam Metin
Anadolu'nun kültürel birikiminde, yerleşik uygarlıkların yanısıra, Demir Çağ'da yağmacı ve saldırgan nitelikleriyle tanınan Kimmer ve İskit gibi göçebe toplulukların da etkin oldukları bilinmektedir; ancak, söz konusu toplulukların Anadolu'da ortaya çıkışları ve kültürel etkinlikleri, veri eksikliği nedeniyle, tam olarak kavranabilmiş değildir. Bu konudaki birikim, yazılı kaynakların yanısıra, az da olsa, kendi göçebe sanatlarına özgü bazı arkeolojik bulgulara dayanmaktadır ki, bunlar söz konusu göçebe toplulukların Anadolu'daki varlıklarını algılamada ve sanatsal etkinliklerini tanımlayabilmede yol gösterici niteliktedirler.
Bulgaristan'da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaşma Çalışmaları
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 89-100
Özet
Tam Metin
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın sonunda imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı Sultanına bağlı, Bulgaristan Prensliği ve Doğu Rumeli Vilayeti kuruldu. Prenslik yaklaşık olarak bugünkü Bulgaristan coğrafyasının Tuna nehri ile Balkan Dağları arasındaki kısmını, Vilayet ise Balkan Dağları'nın güneyinde kalan yerleri kapsıyordu. Bulgaristan Türkleri için yeni bir dönem başlamıştı. Yüzyıllardır sahibi ve hâkimi olarak üzerinde yaşadıkları topraklarda artık bir azınlık olarak varlıklarını sürdürmek durumundaydılar. Bu yeni statülerine hiç mi hiç hazırlıklı değillerdi. 1877-78 Harbi'nde öldürülenler ve canlarını kurtarmak için Anadolu'ya göçmek zorunda kalanlardan dolayı nüfusları yarı yarıya azalmıştı. İdareciler, askerler, varlıklı kesim, aydınlar ve seçkin din adamları bu topraklardan kaçmak zorunda bırakılırken geriye fakir, cahil, hakkını aramasını bilmeyen, kendi tabirleri ile "başsız bir gövde" kalmıştı.
Modern Greece and the Sephardim of Salonica an Overview
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 161-186
Özet
Tam Metin
The first encounter between Greece and tha Spanish and Portuguese Jews (the Sephardim) in modern times started in 1821 during the Greek rebellion against the Sultan. From the beginning this encounter would follow a rocky path because of three basic facts; the faithfulness of the Sephardim to the Ottoman Empire, the traditional religious anti-Semitism of the Greek population and the economic rivalry between Jews and Greeks in the Eastern Mediterranean. Nowhere would the antagonism of the Greek population and government towards the Sephardim be more intense than in the city of Salonica, the Sephardic metropolis which Greece occupied in 1912. With over two-thirds of the population being Sephardi and with Spanish being the everyday language of the population, Salonica, under the liberal rule of the Sultans of the Ottoman Empire had flourished economically and had become the center of the Sephardic Nation within the Empire. Greek policy would be one of constant antagonism from the time of the occupation until the extermination of the Sephardim by the Germans and their loal collaborators during the Second World War. Every effort would be made by the Greek government to diminish the influence of the Sephardim in the city and to reduce their presence and economic wellbeing. The 70,000 Sephardim of Salonica at the time of the Greek occupation would see their numbers diminished by emigration. Those who remained would be reduced to a frightened minority in a city that had been theirs for over 400 years.
Bafra'da Fiyatlar ve Ücretler (1914-1930)
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 101-128
Özet
Tam Metin
1914-1930 yılları arası Türk tarihi açısından oldukça önemlidir. Bu dönemin siyasî ve askerî özellikleri kaynaklara istinaden birçok araştırmayla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sosyal ve ekonomik yönlerini ele alan araştırmalar ise oldukça sınırlıdır. Oysa, dönemin olaylarının daha iyi anlaşılabilmesi için ekonomik gelişimin yanı sıra gıda maddeleri ve tüketim mallarındaki fiyat hareketlerinin ortaya konması zarurîdir. Değişik tarihlerdeki fiyat hareketleri, narh defterlerine, sicillere, gazetelere ve konsolosluk raporlarına istinaden çeşitli çalışmalarda incelenmiştir. Fiyat hareketlerinin incelenmesinde faydalanılacak ana kaynaklardan birisi de Belediye Meclisi Karar Defterleri'dir. Bu defterlere istinaden yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Çalışmanın asıl kaynağını 1914-1930 tarihleri arasındaki kararları ihtiva eden üç ciltlik Bafra Belediye Meclisi Karar Defterleri oluşturmaktadır.