18 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- İzmir 18
- Milli Mücadele 4
- İşgal 3
- Yunan İşgali 3
- 1923 2
Belgelerin Gözünden Hasan Tahsin ve “İlk Kurşun” Meselesine Yeniden Bakmak
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 377-414 · DOI: 10.33419/aamd.642346
Özet
Tam Metin
Hasan Tahsin'in "ilk kurşunu" atarak Millî Mücadeleyi başlattığı tezi tarih anlatımına sonradan eklemlenmiştir. Başta Nutuk olmak üzere Millî Mücadele tarihini anlatan birincil el kaynaklarda "Hasan Tahsin" ve "ilk kurşun" anlatısı yer almaz. Bu çalışma Hasan Tahsin'in "ilk kurşunu" atarak Millî Mücadeleyi başlattığı tezine eleştirel bir yaklaşımla yeniden bakmayı amaçlamaktadır. Tarih biliminin araştırma yöntemlerine uygun olarak öncelikle birinci el kaynaklar taranmıştır. Nitekim Osmanlı arşivinde zengin bir belge içeriği ile karşılaşılmıştır. Ardından konuyla ilgili yabancı arşiv belgelerine başvurulmuş ve son olarak da dönemin Türk basınında yer alan haberler değerlendirmeye alınmıştır. Görgü tanıklarının aktardıkları ise geniş bir literatürü kapsadığı için ayrı makale konusu olarak düşünülmüş ve söz konusu çalışmanın dışında bırakılmıştır.
Cellât Gölü’nden Sağlık Ovası’na
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 72 · Sayfa: 693-708
Özet
Tam Metin
Sıtma, tarih boyunca insanları tahrip eden hastalıkların başında gelmiştir. Sıtma hastalığının yayılmasında etkili olan sivrisinekler, bataklıklarda hızla çoğalarak pek çok şehir ve medeniyetin yok olmasına neden olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri halka ve halk sağlığına büyük önem vermişler ve halkı perişan eden sıtma hastalığı ile mücadele etmişlerdir. Cellât Gölü, İzmir'in Selçuk İlçesi yakınlarında olup geniş bir bataklık meydana getirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931 yılındaki İzmir ziyareti sırasında bataklığın kurutulması kararlaştırılmıştır. 1935 yılında başlayan bataklığın kurutulması işi 1940 yılında tamamlanmıştır. Kuşadası'ndan Cellât Gölü'ne kadar 46 km bir ana kanal ve buna bağlı yan kanallar açılarak, Cellat Gölü kurutulmuştur. Gölün kurutulması ile elde edilen 1200 hektarlık arazinin bir kısmı topraksız köylülere bir kısmı da göçmenlere dağıtılmıştır. Kurutulan araziye "Sağlık Ovası" ismi verilmiş ve burada Sağlık Köyü ve istasyonu kurulmuştur. Cellât Gölü'nün 3.5 milyon lira harcanarak kurutulması Türkiye Cumhuriyeti'nin halka ve halkın sorunlarına verdiği önemin bir göstergesidir.
Kurtuluşun Ardından Ve Yüzyılın Sonunda İzmir’de Aynı Adı Taşıyan Yerleşim Birimleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 51 · Sayfa: 865-881
Özet
İzmir Milli Kütüphane'de bulunan İzmir Vilayet İstatistiği 1339 (1923), Kurtuluş Savaşı'nm ardından İzmir'in demografik yapısını aşağı yukarı gözler önüne sermektedir. Bu yazıda Cumhuriyetin başındaki İzmir şehrinden günümüze kadar adını muhafaza eden yerleşim birimleri belirtilmiştir. Değişikliğe uğrayanların 1923 istatistiğinde yer alan adları da dipnotlarda gösterilmiştir. Böylece, bu yazı, şu anda İzmir'de mevcut yerleşim birimlerinden hangilerinin hâlâ OsmanlI'dan Cumhuriyete intikal eden adları taşıdığını ortaya koymaktadır.
Sedâ-yı Hak ve Nurettin Paşa
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 970-978
Özet
2 Kasım 1918'de Yunanistan Başvekili E. Venizelos, İngiltere Başbakanı David Loyd George'a 2 Kasım 1918'de bir mektup göndererek, Küçük Asya'nın batı bölgesinin Yunanistan'a verilmesini istedi. Bu arada 29 Nisan 1919'da Scala Nava'yı (Kuşadası) İtalyanlar ani olarak işgal etmişlerdi. Bunu da göz önüne alan İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa Devletleri başkanlarının oluşturduğu "Üç Büyükler", dinî, ekonomik ve sosyal amaçlarla 6 Mayıs 1919'da yalnız kendilerinin bildikleri gizliliklerle aldıkları bir kararla Venizelos'a, İzmir'i Yunan askerlerinin işgal etmesi çağrısını yaptılar.
İzmir'den Uşak'a Yunan Harekâtı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 40 · Sayfa: 40-48
Özet
30 Ekim 1918, Mondros Mütarekesi'yle birlikte Osmanlı İmparatorluğu parçalanmış ve yıkılmıştı. Ümide gerçekten pek az yer vardı. Hemen hemen sekiz yıllık sürekli bir savaşla bitkinleşmiş, bir zamanların büyük Osmanlı İmparatorluğu yenilerek sırt üstü yere serilmiş, başkenti 13 Kasım 1918'de işgal edilmiş, I. Cihan Harbi'nde liderlik yapmış Talât, Enver ve Cemal Paşalar firarda idİ. Ülke parçalanmış, yoksullaşmış, nüfusu azalmış ve maneviyatı kırılmıştı. Yenik ve şevki kırılmış Türk halkı*1 galip devletlerin bütün isteklerini kabule hazır görünüyordu.
İzmir'in İşgali Üzerine
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 36 · Sayfa: 739-753
Özet
Osmanlı Devleti, 1914'de dâhil olduğu, I. Dünya Harbi'nden, Müttefiklerinin ateşkes istemesi ve harpten çekilmeleri sonucu, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütârekesini imzalamak suretiyle mağlup bir devlet olarak çıkmıştır. Mütârekenin imzalanması, mevcut kayıplar bir yana, meseleyi hukuken sona erdirmiş olmuyordu. Devlet, iki önemli mesele ile karşı karşıya idi. Birisi; Mondros Mütârekeşi'nin nasıl uygulanacağı?; diğeri de Mütâreke sonrasında imzalanacak Muâhede ile Devlet'in durumunun ne olacağı? idi. Ali Fuat Cebesoy'un "2 Kasım 1918'de Mütâreke şartları ordulara tebliğ edilmişti. Müttefiklerimize dikte ettirilen şartlar nazar-ı itibara alınırsa daha mûtedil sayılabilirdi. Bulgarlar kayıtsız şartsız teslim olmuşlardı. Ancak gâlib devletler ahde vefa gösterebilecekler miydi? Yoksa bir kin ve intikam politikası mı güdeceklerdi?" sözleriyle ifade ettiği endişeler, Mütârekenin akabindeki psikolojiyi ve belirsizliği izah etmektedir.
Mustafa Necati'nin Mütareke'deki Yazıları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 605-642
Özet
M. Rauf İnan, Mustafa Necati üzerine yazdığı bir kitapta, onun Hayal Mecmuasında, İzmir'e Doğru gazetesinde çıkan yazılarıyla bulunabilen daha başka yazılarının bir kitap olarak derlenmesini önermektedir. O günden bugüne kadar ne yazık ki gerçekleşmemiş bu dileğe, bu öneriye biz de katılıyor ve ekliyoruz: Herşeyden Önce Necati'nin mütareke günlerinde İzmir'de çıkan yazıları gün ışığına çıkarılmalıdır. Hem de hiç zaman yitirmeden . Geç bile kalınmıştır.
Kurtuluştan Sonra İzmir'de Çıkan İlk Gazete: Türk Sesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 75-96
Özet
İzmir'in 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar tarafından işgali, buranın basınına ağır bir darbe vurdu. Anadolu ve Duygu gazetelerinin kapısına işgalden bir hafta önce kilit vurulmuştu. İşgalle birlikte Türkçe basın sıkı bir denetime alındı . Hukuku beşer'in, sahip ve başyazarı Haşan Tahsin Recep'in 15 Mayıs günü şehit edilmesiyle yayını sona erdi. Sulh ve Selâmet Cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan Müsavat'ın bir süre daha varlığını koruduğu anlaşılmaktadır. Islahat ve Köylü gazeteleri açıkça Milli Mücadele'nin karşısında yer aldılar. Ahenk, Şark, Memleket, Sadayı Hak gazeteleri de Yunan Basım Kalemi'nin buyruklarına uyarak yayınlarına devam edebildiler . 9 Eylül 1922 günü, İzmir basınında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. M. Refet'in Yunanistan'a kaçmasıyla Köylü'nün soluğu kesildi. Emin Süreyya' nın idam edilmesiyle de Islahat gazetesinin yayın yaşamı sona erdi. Haydar Rüştü'nün Antalya'dan İzmir'e dönmesiyle Anadolu gazetesi yeniden burada çıkmaya başladı . Ahenk, Sada-yı Hak ve Şark yine varlıklarını sürdürdüler . Bir süre sonra İzmir'in bu gedikli gazetelerine yenilerinin de eklendiğini görüyoruz. Türk Sesi, Türk İli, ve Ahali, kurtuluştan sonra ilk yayına giren gazeteler olarak görülmektedir . Biz burada Türk Sesi gazetesi üzerinde duracağız.
İzmir Müdafaa-İ Hukuk-I Osmaniye Cemiyeti (Aralık 1918-Mart 1920)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 553-565 · DOI: 10.33419/aamd.703222
Özet
Mondros Mütarekesi'nden sonra kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyet¬lerinin ilki olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (İMHOC), diğerleri gibi, yöresel faaliyetlerde bulunmuş ve VVilson'un ortaya attığı 14 maddelik Barış Prensiplerini çalışmalarına meşru bir dayanak olarak seç¬miştir. Bilindiği gibi Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson, Birinci Dünya Savaşı'na son verecek barışın temel ilkeleri olmak üzere, 8 Ocak 1918'de, 14 maddelik prensiplerini Kongre'de açıklamıştı. Bunlardan 12. madde doğrudan Türkiye ile ilgili idi ve şöyle deniliyordu. "Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk olan kısımlarının egemenliği sağlanacak, fakat Türk olmayan milliyetlere muhtar gelişme imkânları verilecek. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu, mil¬letlerarası garanti altına konacak" . Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kon¬gre ve yayınlarında, zaman zaman bu maddeye atıfta bulunulduğunu görmekteyiz.
Gediz Taarruzu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 581-589 · DOI: 10.33419/aamd.703246
Özet
Bilindiği gibi Mondros Mütarekesinden hemen sonra memleketin yer yer işgali ve bu işgallerin ileride daha da genişleyeceğinin anlaşılması, bütün yurt sathında bir takım kuruluşların doğmasına yol açmış ve niha¬yet milletin silaha sarılarak nefis müdafaasına girişmesi başlangıçta işgal bölgelerindeki mahalli birliklerin ve giderek bütün Millî Mücadele'nin adı haline gelecek olan Kuvayi Millîye Hareketi'nin meydana gelmesine sebep olmuştur.