331 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • ATATÜRK
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk'ü Anekdotlarla Anlamak

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 698-700
"Atatürk'ün Sivas'a geldiği bir akşam, Sabiha Gökçen de yanındadır. Akşam yemeğinde Atatürk başlamadan kimse yemeğe başlamıyor. Emir subayı gelir. Atatürk'ün kulağına bir şeyler söyler. Atatürk besmele çeker ve yemeğe başlar. Neyi bekler? Sabiha Gökçen, şöyle der; emir subayı delki; tüm asker, polis ve erler yemeğe başladı. Maiyetindeki subaylar yemeğe başlamadan o yemek yiyememektedir. Maiyetindeki er, polis ve tüm subayların yattığı yerleri gören Atatürk, onların istirahatı sağlandıktan sonra kendisi de yatıyor. Aksi oldu mu? Olursa, hiç belli etmeden tepkisinibelli eder. Yerine yatmıyor ve herhangi bir yere yatıyor."

Atatürkçü Düşünce Işığında: Çağdaş Eğitim

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 780-830
Eğitim nedir? sorusuna karşı yeterli ve kuşkulardan uzak bir yanıt aramak boşunadır. Eğitim üzerinde düşünürken, onun canlı bir organizma gibi büyüyüp gelişme niteliği taşıdığını unutmamalıyız. Eğitimin değişmez verileri bulunmakla birlikte, sürekli gelişmekte ve yeni isteklerle yeni koşullara uymaktadır*1. Bu nedenle pekçok düşünür ve eğitimci, eğitim nedir sorusu üzerinde düşündüğü halde, hiçbirisi kendisini de tatmin eden bir tanıma ulaşamamıştır

Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar Biyografisine Katkı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 832-834
Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a çıkışı, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir başlangıç ve Türk milletinin tarihinde yeni bir dönüm noktasıdır. Bu önemli günde Mustafa Kemal Paşa ile beraber, O'nun maiyyetinde bu tarihte Samsun'a çıkanların biyografileri ile ilgili olarak İsmail Arar'ın çok eksik ve giriş niteliğindeki bir çalışmasının dışında 1 ciddi bir inceleme ürünü, Fethi Tevetoğlu'nun "Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar" adlı eseridir.

Kuva-yı Milliye'nin Askeri Açıdan Etüdü

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 980-1004
Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde "Kuva-yı milliye", "kuva-yı milliye ruhu" terimleri daha çok anlam kazanmaktadır. Kuva-yı Milliye deyiminin sözlük anlamı "Milli Kuvvetler, Milli Güçler" veya başka bir ifade ile "Milis Kuvvetleri" demektir. Geniş kapsamlı özel bir tanım yapmak mümkündür. Bu durumda; "Kuva-yı Milliye, yurdumuzu parçalamak üzere harekete geçen İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan kuvvetlerine karşı açılan cephelerde çarpışmak üzere teşkilâtlanan bölge milis kuvvetleridir" *1 denilebilir. Hareketin özelliği sebebiyle, Milli mücadeleye katılan ve bu mücadeleye taraftar olan herkese de "Kuva-yı Milliyeci" denilmiştir.

Atatürk Ve 75. Yılında Cumhuriyet

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1100-1120
İnsanlar, toplum olma bilincine ulaştıkları dönemlerden itibaren, belirli sistemler içerisinde yaşamaya başlamışlardır. Toplumların millet olma vasfını kazanmalarıyla birlikte de, devlet denilen tüzel kişilikler vücuda getirilmiştir. Tarihî süreçte insanoğlunun teşkil ettiği en büyük organizasyon olan devletler, toplumların bilgi seviyelerinin artmasına bağlı olarak, şüphesiz daha iyi sistemlerle yönetilir olmuşlardır.

Cumhuriyet, Türk Tarihindeki Gelişimi Ve Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1136-1149
Cumhuriyet; etimolojik olarak cumhur kelimesinden gelmiştir. Arapça bir kelime olan cumhur kelimesi, ahali, halk, büyük kalabalık, toplu bir halde bulunan kavim anlamına gelmektedir. Cumhuriyetin tanımını yapmak gerekirse, iktidarın millet topluluğuna, genele ait olduğunu öngören devlet şekli demektir. Cumhuriyet kavramının buna benzer başka tanımları da vardır.

Atatürk'e Göre Millet ve Türk Milliyetçiliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 360-373
Millet, Arapça bir kelime olup, çoğulu mileldir. Tarihî kaynaklarımızda geçen "budun" ile batı dillerindeki "nation"un karşılığıdır. Ancak millet kelimesi başlangıçta bugünkü anlamıyla kullanılmıyordu. Bunun yerine "ümmet" kelimesi kullanılıyordu. Şemseddin Sâmi'ye göre millet kelimesi yanlış olarak ümmet yerine, ümmet kelimesi de millet yerine kullanılıyordu. Millet ve ümmet kelimelerine bugünkü anlamlarını yükleyen büyük Türk düşünürü ve ilim adamı Ziya Gökalp olmuştur. O'na göre "aynı dinde bulunan insanların bütününe ümmet adı verilir. O' halde Müslümanların bütünü bir ümmettir. Yalnız dilde ve kültürde ortak olan millet zümresi ise bundan ayrı bir şeydir2. Buna karşılık budun kelimesi bugünkü milleti karşılayan, gelişmiş bir kavramdır. Eski Türklerde "bod" sözü bağımsız, illi, kağanlı bir Türk Toplumu anlamına geliyordu. Milleti devletin esas kurucusu ve sahibi gibi düşünen eski Türklere göre "Türk Sir Budun" birleşmiş Türk milleti demekti.

Atatürçülükte Ulusal Hedefler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 376-403
Tefekkür sözlük anlamı ile düşünme, zihin yorma, düşünülme demektir. Ancak daha kapsamlı olarak incelendiğinde bu kavramın her hangi bir düşünce olmaktan daha öte; anlam ayrıntılarını, kavrayış edinimini de içine alan derin derin düşünme, sağlam ve ciddi zihin yorma ve bilgi birikimi ağırlıklı bir düşünme süreci anlamına geldiğini görürüz1. Böyle değerlendirilince tefekkür insanları öğrenmeye de iter. Daha da önemlisi gerekli bilgileri edinerek, muhakeme ve eleştirme, hatta zevkli olma yeteneklerini geliştirmeyi sağlar.

Avrupa Birliği Ve Türkiye İlişkileri -Atatürkçü Düşünce Işığında-

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 418-447
21'inci yüzyıla girmek üzere olduğumuz şu yıllarda, küreselleşme (globalleşme) teriminin sıkça kullanılmasıyla birlikte, bölgesel bütünleşmelere (entegrasyona) doğru gidiş arasında bir ikilem yaşanmaktadır. Tarihsel süreç içinde, bütünleşmeler; önceleri savaşları önleme, barışı hedefleme amacında iken, ekonomik birliğin sabit bir sisteme oturtularak, mali işlerin yetkili bir organ elinde toplanması gereği, ülkelerin egemenlik unsuruna dokunulmadan oluşan, siyasal birliklere yol açmaktadır.

Çağlar Boyunca Türk Kadını ve Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 406-416
"Türk Kadını"nm temel hakların, yaşamını Dünya Kadınları ile kıyaslanmasını, geçirdiği evreleri ve nihayet "Büyük Atatürk'le beraber ulaştığı aşamayı okurlarımıza özet olarak vermeğe çalışacağım. Konu; ATA'mızın, Cumhuriyetle beraber ele aldığı bir mesele değildir. Bakınız Kasım 1916, Doğu Cephesi'nde, kara kışta, Kolordu Komutanı "Mustafa Kemâl Paşa" Kurmay Başkanına ne not veriyor: