331 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • ATATÜRK
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk Dönemi Demiryolu Politikasına Bir Bakış

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 387-396
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ülkedeki ulaştırma imkânları, ülke ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak ve oldukça kötü durumdaydı. Yolsuzluk ve taşıma araçlarının azlığı ülkenin en önemli sorunuydu. Ülkede tamamı yabancılar tarafından inşa edilmiş 4112 kilometre uzunluğunda demiryolu vardı. Yabancı şirketlerin işlettiği bu demiryollarında taşımacılık çok pahalıydı. Ülkenin yol ihtiyacı daha Milli Mücadele yıllarında ele alınmaya başlandı. Yapımına Birinci Dünya Savaşı yıllarında başlanan ve 80 kilometresi yapılan, Ankara-Sivas hattının inşasına devam edilerek 127. kilometredeki izzettin İstasyonu'na kadar dar bir demiryolu yapıldı. Karayollarının geliştirilmesi için 21 Şubat 1921'de kabul edilen "Tarik Bedeli Nakdisi" Kanunu ile 18-60 yaşlan arasındaki erkekler yol vergisine tâbi tutulmuşlardır.

Milli Mücadelenin "İlk Kurşun”unun Hatay’da Atılması Ve Mustafa Kemal Paşa

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 397-405
Hatay, dünyanın en eski yerleşim alanlarındandır. Hatay ve yöresi, binlerce yıllık medeniyet eserlerini sinesinde saklayan, çeşitli uygarlıkların izlerini kesin ve derin çizgileriyle koruyan bir müze gibidir. Nitekim yapılan arkeolojik kazılar bu konuda çok önemli delilleri ortaya çıkarmıştır. Hatay ilinin merkezi olan Antakya da "Şehirlerin Kraliçesi" olarak tarihe geçmiştir. Özellikle kurulduğu yer, stratejik yönden büyük öneme sahip olup, önemli ana yolların kavşak ve geçit noktasında bulunmaktadır. Bu konumu sebebiyle de tarih boyunca önemli roller oynamış, büyük kral ve kumandanları barındırmıştır.

Atatürk'ün Hatay Politikası II (1938-1939)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 407-454
Makelenin I. bölümünde ( Atatürk'ün Hatay Politikası I. 1936-1937, Sayı:34) uluslararası konjöktörü çok iyi tartan Türkiye'nin iç ve dış kamuoyunda yürüttüğü koordineli ve kararlı politika sonucu Hatay'ın Suriye'den koparılarak "ayrı bir varlık" olarak tescil ettirmesi ele alınmıştır. Makalenin bu bölümünde ise, Hatay'da seçimlerin yapılarak, bağımsız Hatay Devleti'nin kurulması ve Türkiye'ye ilhak edilmesi gene Türk arşivlerine dayanılarak ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Atatürk'ün Devletçilik Anlayışı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 609-614
Batı Avrupa'da meydana gelen Endüstri Devrimi'nden ve ekonomik gelişmelerin sonucu oluşan toplumsal değişmelerden habersiz kalan Osmanlı İmparatorluğu, bu yüzden Avrupa'daki topraklarından gerilerken ekonomik yönden de hızla bağımlılaştı ve XIX. yüzyılda birden bire Avrupa endüstrisiyle karşılaşan Osmanlı zanaatları da hızlı bir şekilde eriyip tükendi. Geleneksel savaş sanayisi dışında ancak XIX. yüzyıl ortalarında ekonomiye aktif olarak katılan imparatorluğun, 1917'de yayınladığı 1913 (1329) - 1915 (1331) seneleri Sanayi İstatistiği'nde, 1913'te mevcut 252 işletmenin 239'u işler durumda iken, 1915'te kurulu 264 işletmenin ancak 182'si faaliyetini sürdürmekte idi. Bu 264 işletmenin yalnızca 60'ı devletin ve Türk uyrukluların elinde bulunuyordu. Mustafa Kemâl, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş nedenini araştırırken, Osmanlı Devleti'nin iktisat yüzünden çöktüğünün, dolayısıyla Cumhuriyetin varlığını sürdürebilmesi için bir "iktisadiyat devleti" olmak zorunda olduğunun altını çizmiştir.

Atatürk’de Devlet Adamlığı Duyarlılığı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 595-600
Parlak bir geçmişe dayanan milletlerin, tarihleri boyunca, yüksek yetenekli siyaset ve devlet adamları ya da üstün nitelikli askerler yetiştirdikleri oldukça sık görülen bir olaydır. Türk Milleti de, bu bakımdan, seçkin bir örnek oluşturur. Fakat, toplumların çok değişik alanlarını kapsayan hayatlarında, asker ve devlet adamlığı nitelik ve yeteneklerini, hele köklü reformları gerçekleştirme başarısını bir bütün olarak, kendi kişiliğinde toplamış bulunan çok yönlü liderin varlığına pek az rastlanır. Atatürk, dünya tarihinde, bu müstesna kişilerden biridir. Hele, Milli tarihimizde, "Tek" insandır.

Atatürk ve Tarih Şuuru

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 601-607
1923'e gelindiğinde; uzun mücadeleler sonucunda işgalci güçler yurttan atılmış, ama Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimiyle asıl mücadele henüz başlamıştı. Bu mücadele yıllarca süren savaşların harap ettiği bir ülkenin kalkınma savaşı olduğu kadar, milleti yeniden tarif etme, ona tekrar kendine güven, milli şuur, yeni bir vatan anlayışı ve sevgisi verme mücadelesi idi. Bir başka ifadeyle kültür mücadelesi idi.

Toplam Kalite Yönetimi ve Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 561-567
Toplam Kalite Yönetimi, aslında bir liderlik biçimidir. Bir lider ve ekip ile Planla, Uygula, Kontrol Et, Yürüt döngüsünün tekrarlandığı bir süreç ve sürekli iyileştirmeyi esas alan bir sistemdir.

Yeniden Doğan Türkiye'nin Sembolü Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 1-2
Bir devlet ve siyaset adamı olarak Mustafa Kemal Atatürk'ün büyüklüğü ve süreklilik arz eden kıymeti; medeni, demokratik ve değerli belli başlı noktaların hazırlanması süreci ve Türkiye'nin gelişiminin yeni bir tarihi emsalinin aranmasıyla sıkı bir şekilde bağlantılıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü ve gelişmiş demokratik ülkeler topluluğuna hızlı ve dinamik bir şekilde dahil olması düşüncesi; Onun kuvvetli İdrakine tamamıyla hakim oldu, onun reformist azminde yoğunlaştı ve nihayet bütün Türk milletini yeniden diriltti.

Atatürk’ün Hatay Politikası 1 (1936 -1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 3-65
Osmanlı Devleti döneminde belirli bir idari bütünlük veya coğrafi bölge olarak tanımlanmayan, Faransız işgali döneminde "İskenderun sancağı" (kısaca Sancak) olarak adlandırılan ve 1936 yılında Atatürk tarafından Hatay adı verilen bölgenin Anavatan'a ilhakı Türkiye'nin diplomasi tarihi açısından üstün bir başarı ve örnek bir olay teşkil etmektedir. Bu çalışmada Sancak veya Hatay isimleri aynı anlamda kullanılmıştır.

Çanakkale'deki Komutan ile Modern Türkiye Cumhuriyeti'ne

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 315-320
I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale'deki zafer, Türk askerinin maneviyatı sayesinde kazanılmıştır, doğrudur. Balkan Savaşlarını da yapan orada da savaşan aynı Türk askeri değil mi? O zaman bu askerler inançsız, imansız mıydılar, yoksa bunlar başka bir milletin askeri miydi? Çanakkale dışındaki Kafkasya hariç diğer cephelere ne demeli? Buradaki gerçek, savaşan askerdeki maneviyatı ve inancı ateşlemek çok önemlidir. Bunu da M. Kemal Çanakkale'de gerçekleştirmiştir. Millî Mücadele'de ateşlemiştir.