6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Batı Anadolu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

BAŞLANGICINDAN LOZAN KONFERANSI’NA TÜRKİYE’DE YABANCILARA TAŞINMAZ SATIŞI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2023, Cilt XXXIX, Sayı 107 · Sayfa: 39-77 · DOI: 10.33419/aamd.1301600
Tam Metin
1867 yılından önce Osmanlı Devleti’nde yabancılara gayrimenkul iktisabı yasaktı. Bu tarihten itibaren devlet, Safer Kanunu ile yabancılara gayrimenkul iktisabını legal hâle getirirken iktisabı belli şartlara bağlamıştı. Böyle bir kanunun çıkartılmasında Kırım Savaşı sonrası alınan dış borçlar ve kapitülasyonlar etkili olmuştur. Yabancıların taşınmaz iktisabı Osmanlı kanunları uygulanması karara bağlanırken, bu unsurun Hicaz’da taşınmaz edinmesinin önü kapatılmıştı. Ayrıca Osmanlı uyruğunda iken sonradan yabancı bir devletin uyruğuna geçenlerin taşınmaz alması da yasaklanmıştır. Daha evvel gerçek kişilere tanınan taşınmaz edinme hakkı 1913’te yabancı tüzel kişilere de teşmil edilmiştir. Yabancıların, bu kanunla elde ettiği kazanımlarla ilgili haklar Birinci Dünya Savaşı’na dek devam etmiştir. 1914’te eski antlaşmalara ait hükümlerle birlikte kapitülasyonların lağvedilmesi yabancılara tanınan tüm ayrıcalıkları ortadan kaldırmıştır. Mütareke ile birlikte Yunanlara taşınmaz satışı özellikle Batı Anadolu’nun bazı vilayetlerinde yüzde doksanlara varmıştır. Müslüman emlakının yabancıların eline geçmemesini temin için ortaya atılan birtakım öneriler ise sonuçsuz kalmıştı. Her gün binlerce lira kıymette Müslüman emlakının yabancıların eline geçişi Türk kamuoyunda tepkileri beraberinde getirmişti. Türk basınında Müslüman emlak sahiplerinin müşkülat ve zaruretler karşısında himaye edilmesi gündeme gelse de etkili bir tedbir alınamamıştır. Tüm tedbirler, millî basın vasıtasıyla Müslüman emlak sahiplerine yönelik iyi müşteriler bulmaları hususundaki nasihatlerinden öteye gidememişti. Satışların bir hayli artması üzerine İstanbul Hükûmeti bazı tedbirlere başvurmak zorunda kalsa da bundan da bir sonuç çıkmamıştır. Lozan Antlaşması’nda ise İtilaf Devletleri vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz edinmesi kabul edilirken buna karşın bu devletler de Türk vatandaşlarına taşınmaz edinme hakkı tanımıştır. Bu çalışmada başlangıcından Lozan Konferansı’na kadar Türk devletinin egemenlik sorunlarından biri olan yabancılara gayrimenkul satışı belgelerle ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Çalışmamızda veri analiziyle, doküman analizi yöntem olarak kullanılacaktır.

XX. Yüzyılın Başlarında Eskişehir

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 381-412
Tam Metin
XIX. Yüzyılda küçük ve bakımsız kaza düzeyinde olan Eskişehir, ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık ve kısmen de madencilik ( Lületaşı ) ile uğraşmaktaydı. Demiryolunun kente ulaşması ticarî hayatı canlandırmakla birlikte, kentin stratejik önemini de artırdı. XX.yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleşen I. Dünya Savaşı ve sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile İngilizler bu öneminden dolayı Eskişehir istasyonunu işgal etti. Kentin Millî Mücadele'den yana tavır koyması ve Kuvâ-yı Milliye örgütlenmesinin tamamlanmasıyla verilen kesin uyarı ( ültimatom ) ile İngilizler geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine kent Yunanlılar tarafından fiilen işgal edildi. 1yıl, 1ay, 14 gün süren yunan işgali Millî Mücadele'nin başarıya ulaşması ile sona erdi. Ancak Yunanlılar çekilirken bütün Batı Anadolu'da olduğu gibi Eskişehir'i de tam bir harabeye çevirmişlerdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün de Millî Mücadele dönemindeki katkılarını övgüyle söz ettiği Eskişehir, TBMM ve Cumhuriyet Hükümetlerinin aldığı tedbirlerle eğitim, tarım, sanayi, ticaret ve bankacılık alanlarında küllerinden yeniden doğmayı başardı.

Anadolu’da Yunan İşgalinin Sebep Olduğu İç Göçler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 29 · Sayfa: 379-390
15 Mayıs 1919 günü İzmir'de başlayan Yunan işgali, Batı Anadolu ve diğer işgal sahalarında büyük bir göçe sebep olmuştur. Yıllardan beri Rumeli'den ve muhtelif yerlerden gelen göçmen kafilelerine alışkın olan Anadolu, bu defa batıdan itibaren göçe başlıyordu. İzmir'deki Yunan mezaliminden haberdar olan halk, yakın ilçelere doğru göçe başladılar. Ödemiş, Nazilli ve Akhisar'ın işgaliyle birlikte göçmenlerin sayısı daha da arttı. İzmir'in işgalinden sonra idare merkezini İstanbul'a nakleden İzmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti, resmi makamlara Batı Anadolu'daki Yunan faaliyetleriyle ilgili istihbarat raporları sunuyordu.

Bir Yunan Diplomatına Göre Yunanistan'ın Batı Anadolu Macerası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 27 · Sayfa: 493-512
Yunan diploman AA. Pellis 1937'de İngilizce yayınladığı, Yunanistan'ın Anadolu Macerası ve Sonsan (Greece's Anatolian Venture and Aftermath) adlı ve Yunanistan'ın Anadolu Seferinin Diplomatik ve Siyasi Görünüşleri (1915-1922) alt başlıklı eserinde, Yunanistan'ın Anadolu'ya saldırmasını ve bilhassa bu kararı veren Venizelos'un, kararını nasıl verdiğini şöyle anlatmaktadır: "Muazzam bir siyasî ve coğrafî hata" (A. sterghiades -İzmir'de 1919- 1922 arası Yunan Yüksek komiseri- 6 Ocak 1930 tarihli Patris gazetesinde yayınlanan mülâkat) "Küçük Asya Seferi 1920 Kasımında Yunanistan'da rejim değişikliği sonucu bazı başansızlığa mahkûm olmuştu", (Yukarıdaki yorum hakkında 7 Ocak 1930 tarihli Patris gazetesinde başyazarın notu). "Bugüne dek hâlâ Paris'teki mümtaz devlet adamları Wilson, Clemenceau, Lloyd George ve Venizelos'un böyle düşüncesiz ve öldürücü bir adım atmak hususunda nasıl baştan çıkarıldıklarını anlamıyorum" . Bu bölümün başına konulan ilk iki iktibas, Asya macerasının haklılığı ve başarısızlığının sebepleri hakkında Yunanistan'da birbirlerine muhalif partiler tarafından savunulan değişik görüşleri tasvir etmektedir.

Batı Anadolu'da Kurulan Kısa Ömürlü Bir Devlet:İonya

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 27 · Sayfa: 569-580
30 Temmuz 1922 günü İzmir'de törenle Batı Anadolu'da "İonya Devleti" kurulduğu ilan edilmişi. Başkenti İzmir olan bu devlet yaklaşık on sekiz bin kilometre karelik bir alanı kapsayacak ve bir buçuk milyonluk bir nüfusa sahip olacaktı. Devlet henüz kuruluş aşamasını tamamlamadan, Mustafa Kemal Paşa 26 Ağustos 1922 günü büyük taarruzu başlatacak, 30 Ağustos günü Yunan ordusu büyük hezimete uğrayacak ve İzmir'e doğru kaçmaya başlayacaktır. İzmir ve çevresinden gemilere binerek Anadolu'yu terk eden Yunan ordusu artıklarıyla birlikte yeni kurulan İonya Devleti'nin yöneticileri de gemilere doluşup kaçacaklardır. 9 Eylül 1922 günü Türk ordusunun İzmir'e girmesiyle, İonya Devleti tarihe karışmış olacaktır. Ömrü yalnızca beş hafta süren İonya Devleti'nin kuruluşunun uzun sayılabilecek bir geçmişi vardı. Başlangıç noktası, İstanbul'daki padişah hükümetinin imzaladığı Sevr Andlaşması idi. Yabancı işgallerden arta kalan topraklarda yaşayan Anadolu Türkleri ise, bu antlaşmanın uygulanmasını önlemek için Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde iki yıldır kan döküyordu. Sevr Antlaşması ile İzmir Bölgesi Yunanistan'a verilmişti. Yani, İzmir ve çevresi ile Manisa, Akhisar ve Ayvalık'a dek uzanan 16 bin kilometre karelik ve 1 milyon nüfuslu bir kesim Yunanistan'ın olacaktı. Anadolu Türkleri buna razı olmamış, silahlı direnişe kalkışmış, sonunda zararlı çıkmıştı. Yunan ordusu ilerleyerek zamanla Afyon, Kütahya, Eskişehir ve Bursa'yı içeren yüzbin kilometre karelik 3 milyon nüfuslu geniş bir alanı ele geçirmişti.

Celâl Bayar’ın Batı Anadolu’dakı Faaliyetlerine İlişkin Bir Raporu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 20 · Sayfa: 347-365
1908'de îttihat ve Terakki Cemiyeti Bursa şubesinde göreve başlayan Celâl Bayar, daha sonra bu Cemiyetin Bursa ve İzmir şubeleri genel sekreterliğini yaptı. İzmir'de "Halka Doğru" adıyla bir demek kurarak, aynı adlı dergide Turgut Alp mahlasıyla iktisat yazılan yayınladı. Mondros Mütarekesinin imzalanışı sonrası İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmanî Cemiyetine katıldı. Halkı, olası İzmir işgaline karşı örgütleme faaliyetlerinde Mahmut Celal Bey, İstanbul Hükümeti'nin kendisini tevkif girişimi üzerine İzmir'den kaçarak, Aydın civarında Demirci Mehmet Efe ilebuluştu ve Galip Hoca takma adıyla çalışmaya başladı. İşgalden sonra çalışmalarına devam ederek, Akhisar Millî Cephesi Alay Komutanlığı yaptı. 1919 sonunda yapılan seçimlerle Saruhan Mebusu olarak Meclis-i Mebusan'a katıldı1. Mart 1920'de saray politikasını eleştiren ve işgalcileri yeren bir konuşması üzerine hakkında tutuklama karan çıktı. Bir süre İstanbul'da saklandı ve Karakol Cemiyeti üyelerince Anadolu'ya kaçırıldı. Anadolu'ya geçen Bayar, Millet Meclisi'ne Bursa milletvekili olarak girdi.