7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • England
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Musul Meselesine Dair Avusturyalı Diplomatların Görüşleri (1923-1926)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2022, Cilt XXXVIII, Sayı 106 · Sayfa: 507-544 · DOI: 10.33419/aamd.1195880
Tam Metin
Musul meselesi ile ilgili doğrudan ve dolaylı gelişmelere dair Avusturyalı diplomatların görüşlerini yansıtan Avusturya arşiv belgeleri; Türkiye, Sovyetler Birliği ve İsviçre’de görevli üç Avusturya elçisinin kendi dışişleri bakanlarına hitaben kaleme aldıkları yazılardan oluşmaktadır. Söz konusu Avusturyalı diplomatlar yazılarında, sadece Musul meselesine dair yaşananlara ve görüşlerine yer vermekle kalmamış aynı zamanda İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya’nın konuyla ilgili bağlantılarını da ortaya koymaya çalışmıştır. Otuz dört arşiv belgesinden oluşan beş farklı tarihli yazının ilkinde Türkiye’nin Musul meselesinde İngiltere karşısında neden geri adım attığı bizzat Başbakan Rauf Bey tarafında açıklanmıştır. Diğer yazılarda ise Musul’un İngiltere tarafından Irak’a nasıl bırakıldığı ve Türkiye ile Azerbaycan arasında bir duvar oluşturulmasındaki katkısı belirtilmektedir. Ayrıca Musul hususunda Amerikalıların oynadığı rol ve İngiltere’nin Türkiye ile niçin bir savaşı göze alamayacağı izah edilmektedir. Bunun yanı sıra İngiltere açısından Hindistan kara yolunun emniyete alınmasında Rusya’nın yarattığı kaygı ve bunun Musul ile ilişkisi ortaya konulmaktadır. Akabinde de Fransa’nın Musul konusunda İngiltere safında yer alırken Türkiye’nin bugün de boğuşmak zorunda kaldığı önemli bir soruna dair öngörüsü deklere edilmektedir. Aynı zamanda İtalya’nın Musul meselesinde İngiltere’nin yanında yer almakla nasıl bir menfaat sağlamaya çalıştığı ve bunun Türkiye’ye yönelik yayılmacı emelleri ile ilişkisi gözler önüne serilmektedir. Nihayetinde ise İtalya’nın bu doğrultuda Balkan devletlerinden nasıl yararlanmaya çalıştığı ve Türkiye karşısında neden geri adım atmak zorunda kaldığı da dile getirilmektedir. Araştırmamızın amacı, Avusturya arşiv belgelerine dayanarak Musul meselesine dair üç farklı ülkede görevli Avusturyalı diplomatların bilgi ve analizlerinin gerçeklerle ne derece örtüştüğünü ortaya koymaktır.

Türk-Alman Propagandası Karşısında Arap Bürosu’nun Kuruluşu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 97-132
Tam Metin
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Harbi'ne Almanya yanında girmesiyle başlatılan propaganda ve istihbarat faaliyetleri karşısında İngiltere'nin aldığı tedbirlerden birisi olan Kahire'deki Arap Bürosu'nun kuruluş çalışmaları üzerinde durulacaktır. Büronun tüm çalışmalarından ziyade kuruluşundan hemen evvel İngiliz hâkimiyet bölgesindeki Türk-Alman faaliyetleri karşısında bu büronun hangi amaçlarla kurulduğu açıklanacaktır. Özellikle dini hislerin uyandırılması amacıyla ilan edilen cihadın İngiltere tarafından ne şekilde algılandığı üzerinde durularak, büronun kurulmasından evvel genel havanın ne yönde olduğu değerlendirilecek ve büronun kuruluşuna varan gelişmeler üzerinde durulacaktır. Bunun yanında Arap Büro'nun kuruluşuyla ilgili çalışmaların karşısında İngiliz yerleşik nizamının kaygıları ve düşünce farklılıkları vurgulanacaktır.

Avustralya Basınında Çanakkale Muharebeleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 39-62
Tam Metin
Dünya basını Çanakkale Muharebeleri başladığı andan itibaren savaşla yakından ilgilenmiş, muharebenin gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için elinden geleni yapmıştır. Bu ülkelerden biri de Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin yanında yer almış olan Avustralya'dır. İtilaf Devletleri 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı'nda aldıkları yenilgi üzerine denizden yapılacak saldırıyla deniz yolunun açılamayacağını, karadan da bir çıkarma yapılması gerektiğini anlamışlardı. Duyulan ihtiyacın karşılanması için de Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşturulan Anzak kolordusu 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası'na çıkartılmıştır. Avustralyalı askerler, 9 Ocak 1916 tarihine kadar da Gelibolu ve Arıburnu'ndaki çarpışmalarda yer almışlardır. Bu nedenle Çanakkale Muharebeleri Avustralya kamuoyu için büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda Avustralya Milli Kütüphanesi (National Library of Australia)'ndeki gazete arşivinden yararlanılarak Avustralya basınında Çanakkale Muharebeleri hakkında çıkan yazılar değerlendirilecektir.

Bir İngiliz Diplomatın Gözüyle Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 187-218
Tam Metin

1933 yılı sonlarında İngiliz Hükümeti'nin Ankara Büyükelçisi olarak atanan Sir Percy Loraine, Mayıs 1939'a kadar bu görevini sürdürmüştür. Adı geçen diplomat, görev yaptığı süre zarfında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk ile iyi ilişkiler kurmuştur. Atatürk'ün kişiliğine ve gerçekleştirdiği Türk Devrimine hayran kalmıştır. Bir İngiliz diplomatı olan Loraine, görevi sona erip Ankara'dan ayrıldıktan sonra da, Atatürk'e ve Türk Devrimine olan hayranlığını ve sevgisini çeşitli konuşmalar yaparak, yazılar yazarak dile getirmeye çalışmıştır. Özellikle "diktatörlük" ve "din karşıtlığı" başta olmak üzere, Atatürk'e karşı yapılan çeşitli suçlamaların karşısında yer almıştır. Bu nedenle, Atatürk hakkında önemli devlet adamları ve yazarlarla mektuplaşmış ve resmi makamlarla çok sayıda yazışma gerçekleştirmiştir.

Çalışmamızda İngiliz arşiv belgelerinden yararlanılarak yabancı bir diplomatın Atatürk hakkındaki görüş ve düşünceleri dile getirilecektir.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türk-Sovyet İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 369-412 · DOI: 10.33419/aamd.702849
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı sırasında Tiirk-Sovyet ilişkileri hakkında bilgiler verilmektedir. Tiirk-Rus ilişkilerinde, Çarlık döneminden itibaren Rusya'nın takip ettiği politika Boğazları ele geçirmek olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya bu amacına ulaşmak için Türkiye'yi savaşa sokmaya çalışmıştır. Türkiye ise tarafsızlık politikası izlemiştir. Ancak savaşın sonunun belli olmasından sonra Türkiye savaşa girmiştir. Savaş sonrası ise Türkiye, ABD ve İngiltere'ye yanaşarak, Sovyet Rusya'dan gelebilecek tehlikeyi önlemeyi hedeflemiştir, Çalışmamızda Cumhuriyet Arşivi vesikaları, gazeteler, Dışişleri Bakanlığı yayınları, hatırat ve tetkik eserlerden faydalanılarak konu aydınlatılmaya çalışılmıştır

Türkiye’nin Kıbrıs Politikaları (1950-1960)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 46 · Sayfa: 249-275
Kıbrıs sorunu, resmi olarak 1954 yılında Türkiye'nin gündeminde yer almaya başlamıştır. Bu tarihe kadar Türkiye, Kıbrıs adasını ele geçirmek isteyen Yunanistan karşısında sessiz bir politika izlemeyi uygun görmüştür. Bu sessizliğin nedeni; Kıbrıs'ın, İngiltere'ye ait olmasından ileri geliyordu. Yunanistan'ın Kıbrıs konusunu 1954 yılında Birleşmiş Milletlerin gündemine getirmesi üzerine, Türkiye de, bu soruna taraf olduğunu ortaya koymuştur. Bu tarihten sonra Türkiye'nin, Kıbrıs konusunda izlediği politikalar üç aşamadan geçmiştir. Türkiye birinci aşamada; Kıbrıs'ın, İngiltere ta¬rafından Türkiye'den alındığını ileri sürerek, adanın bütünüyle Türkiye'ye geri verilmesi anlamına gelen "ilhak" tezini savunmuştur. Ancak kısa bir süre sonra bu politikanın başarılı olamayacağı anlaşılmıştır. Türkiye, ikinci aşamada da; dönemin siyasi, ekonomik koşullarının zorlaması ve İngiltere'nin de baskıları sonucunda, 1957 yılından itibaren, Kıbrıs adasının paylaşılmasına razı olmuş, yani "taksim" tezini benimsemiştir. Ancak bu politika da, Yunanistan'ın uzlaşmaz tutumu yüzünden, gerçekleştirilememiştir. Türkiye, üçüncü ve son aşamada ise; İngiltere'nin empoze ettiği ve taraflara baskı yaparak kabul ettirdiği, federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulması yolundaki çözümü kabul etmiştir. Bu çözümün sonucu olarak, 1959'da Zürich ve Londra Antlaşmaları imzalanmış ve İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın garantörlüğünde Kıbrıs Federal Cumhuriyeti kurulmuştur.

Millî Mücadele’de İngiliz Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 603-636
İngiliz basınının bu üç büyük gazetesi, Türkiye'nin paylaşılması için çalışan Paris Barış Konseyi'ne âdeta yol gösterici bir yayın faaliyeti içindedirler. Başlangıçta (1919 yılı başı) Pan İslamcı baskıların Londra'yı meşgul ettiği, fakat bir süre sonra, tıpkı Birinci Dünya Savaşı'nın başında olduğu gibi etkisini ve önemini yitirdiğini görüyoruz. Gazeteler Yunan ve Ermeni yanlısı ve Millî Mücadele aleyhtarı yazılarıyla oldukça etkili olabilmişlerdir. M. Kemal Paşa'yı maceraperest, âsi bir general ve Millî Mücadele'yi de sömürgelerde sık sık rastlanan isyan hareketleri gibi göstermeyi başarabildiler.