3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Cyprus 1
- Enosis 1
- Ermeniler 1
- Hafız İbrahim Demiralay 1
- Het Gevecht 1
İNGİLİZ YÖNETİMİ DÖNEMİNDE KIBRIS’TA ÇIKARILAN İKİNCİ RUM İSYANI (18-19 ARALIK 1954)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 217-252 · DOI: 10.33419/aamd.927039
Özet
Tam Metin
Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade eden Enosis ülküsü 200 yıla yakın bir süre Rumların siyasi hedefi olmuştur. Rumlar Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla uygun şartların oluştuğu dönemlerde önlerine çıkan her fırsatı değerlendirmişlerdir. Bu maksatla çoğu zaman demokratik yöntemler kullanmışlar ancak az sayıda da olsa isyana başvurmaktan kaçınmamışlardır. Rumların İngiliz Sömürge Yönetimi dönemindeki Kıbrıs’taki ilk Enosis isyanı 1931 yılı Ekim ayında olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Yeni Dünya Düzeni, Enosis girişimlerinin yeni yol haritasını da belirlemiştir. Bu dönemde Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin başına geçen Michael Mouskos (III. Makarios)’un diplomatik girişimlerden sonuç alınamaması hâlinde şiddete başvurmak istemesi ve Yunanistan’ın 1952 yılından itibaren bu politikayı desteklemesi İkinci Rum İsyanı’nı hazırlayan faktörler olmuştur. Yunan hükûmetinin, Rumlara kendi geleceğini belirleme hakkının verilmesi amacıyla Birleşmiş Milletlere (BM) yaptığı ilk müracaat 16 Aralık 1954 tarihindeki BM Genel Kurulu’nda reddedilmiştir. Bu kararı protesto etmek amacıyla Kıbrıs ve Yunanistan’da geniş çaplı eylemler yapılmıştır. Rumların, 18 ve 19 Aralık 1954 tarihlerinde Kıbrıs’ta yapmış olduğu eylemler kısa sürede isyana dönüşmüştür.
Türk İstiklâl Savaşı Dönemi’nde “Rum-Ermeni İşbirliği”
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 70 · Sayfa: 93-112
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde, Rumlar ve Ermeniler, yüzyıllarca Osmanlı toplumunun bir parçası olarak yaşadılar. Bu unsurlar Türk müsamahası sayesinde bütün kültürel ve dinî özelliklerini muhafaza ettiler. Böyle olmasına rağmen XVIII. yüzyıl ve sonrasında dünyadaki gelişmelere aynı oranda ayak uyduramayan Osmanlı Devleti'ne, Avrupa Devletlerinin baskısının açıkça hissedilmesiyle Rumlar ve Ermeniler, Türkler karşısında ayrıcalıklı bir konuma geldiler. Türkler açısından ortaya çıkan bu olumsuz durum, Türk milliyetçiliğini canlandırırken, Rumları ve Ermenileri birbirlerine daha da yaklaştırdı. Osmanlı Devleti üzerinde aynı amaçları ve farklı hesapları olan Rusya, İngiltere, Fransa ve ABD gibi devletler, Rumları ve Ermenileri kendi çıkarları için kullanmak istediler. Birer Osmanlı Kurumu olan patrikhaneler, emperyalist politikalara alet oldular ve adı geçen devletlerle fiilen işbirliği yapmaya başladılar. Türkler açısından, işbirliğinin hem Rum-Ermeni, hem de Müttefikler-Rum-Ermeni boyutunun en yoğun ve en açık olarak hissedildiği dönem, I. Dünya Savaşı ve Türk Millî Mücadelesi dönemleridir Zaten var olan ve I. Dünya Savaşı'yla somut bir şekilde hissedilen Rum ve Ermeni beraberliği, Türk Millî Mücadelesi ile birlikte açık bir şekilde "Rum-Ermeni İşbirliği"ne dönüştürüldü. Fakat Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirdiği en büyük antiemperyalist savaşta elde ettiği başarı ile bu işbirliğini dağıtarak hayata geçirilmesine engel oldu. Bu demek değildir ki daha sonra benzer durumlar bir daha ortaya çıkmayacak. Tarih elbette barışın kıymetini anlamak için çok önemlidir ve muhakkak bu manada yorumlanmalıdır. Mutlaka bu toprakların insanları "Sevr Sendromu"ndan kurtulmalıdır. Fakat aynı zamanda "Sevr Şartları"nı da unutmamalıdırlar
Millî Mücadele'de Ispartalı Rumlar
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 667-676
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin, Birinci Dünya Harbi'nden yenik çıkarak Mondros Mütarekesi'ni imzalamasının ardından ülke genelinde olası işgallere karşı millî örgütler kurulmaya başlanmıştı. Bunlardan birisi de Isparta'da kurulan Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'dir. Cemiyet, Yunanlıların İzmir'e çıkmasının haber alınması üzerine derhal faaliyetlere başlamıştı. Bu arada Isparta'da yaşayan yerli Rumlardan bir kısmı da çeşitli yollar ve metotlarla gizlice Yunan Hükûmeti veya işgal kuvvetleri komutanlıklarıyla haberleşmeye başladılar. Bunların yaptıkları yazışmalar bir şekilde ele geçirilince, Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri, Millî Mücadele'nin bu bölgedeki cephesinin oluşturulması bağlamında yerli Rumlara karşı şiddetli tedbirler almaya başlamıştı.