32 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Kurtuluş Savaşı
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Başkumandanlık Kanunu’nun Dördüncü Defa Uzatılması Sırasında Mustafa Kemal Paşa’nın TBMM’nde Konuşması ve El Yazısıyla Hazırlık Notu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 209-214
Tam Metin
Bu yazıda, 5 Ağustos 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen Başkumandanlık Kanunu'nun uzatılma süreleri hakkında bilgi verilmekte, 20 Temmuz 1922'de dördüncü kez uzatılması sırasında Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın, Meclis'te yaptığı konuşma ve bu konuşmaya dayanak oluşturan, kendi kaleminden çıkmış orijinal ön hazırlık notları sunulmaktadır.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın Millî Mücadele, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’e İlişkin Konuşma, Demeç ve Söyleşileri Üzerine Bir Basın Taraması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 293-328
Tam Metin
Mareşal Fevzi Çakmak, Kurtuluş Savaşı'mızın üst düzey komuta heyetinde önemli görevler üstlenmiş, Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşlarından biridir. Onun, Millî Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde Millî Müdafaa Vekili, İcra Vekilleri Heyeti Reisi, Genelkurmay Vekâleti Vekili ve Cumhuriyet döneminde uzun süre Genelkurmay Başkanı olarak hizmetleri, her türlü övgünün üstündedir. Bu araştırmamızda Fevzi Paşa'nın Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçişinden itibaren basınımızda yer alan konuşma, demeç ve söyleşileri, kronolojik sıra içinde sunulmuştur.

Kurtuluş Savaşı Dönemi̇nde Kocaeli̇ - Yalova - İzni̇k Çevresi̇nde Rum Ve Ermeni̇ Terörü

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 54 · Sayfa: 795-814
Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılan Osmanlı Devletinde Mütarekenin uygulanmaya konmasından sonra İtilâf Devletlerinden destek gören Rum ve Ermeni örgütlerinin desteğinde oluşan Rum ve Ermeni terör grupları Kocaeli Yarımadası ile Yalova ve Bursa çevresinde tedhiş hareketlerinde bulunmuşlardır. Bölgenin Yunan işgali altına girmesinden sonra da Yunanlıların da desteğinde tedhiş faaliyetlerini arttırmışlardır. Hatta bu olaylar yerili Rum ve Ermenilerin desteğinde Yunan zulmüne dönüşmüştür. Burada bu terör olayları arşiv belgelerine de dayanarak makale ölçüsünde ele alınmaktadır.

Türk Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türk-Fransız Yakınlaşmasında Claud Farrere'nin Rolü

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 44 · Sayfa: 501-512
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında, Fransız kamuoyunun Türkiye lehine dönüş yapmasında, askerî, İktisadî ve siyasî sebepler etkili olmuştur. Ancak, Türk - Fransız yakınlaşmasında etkili olan bir başka faktör de iki ülke arasındaki entellektüel yakınlık olmuştur. Bilindiği gibi Osmanlı Dev- leti'nde Amerika ve İngiltere'ye oranla en fazla yabancı okula sahip olan devlet Fransa idi. Her eğitim görmüş Türk, yabancı dil olarak Fransızca bilirdi. Ayrıca Anadolu İhtilâlcileri batılı fikirlerini genellikle Fransa'dan almışlardı. Bunun sonucunda başta Atatürk olmak üzere Türk aydınları ile pek çok Fransız ayadın ve subayları arasında içten dostluklar kurulmuştu. İşte Pierre Loti, Claude Farrere, Berthe George Goulis, Franklin Bouillon, Colonel Mougin Türkler'i anlayan ve destekleyen Fransızlar'dan bazılarıdır.

İzmir'in İşgali Üzerine

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 36 · Sayfa: 739-753
Osmanlı Devleti, 1914'de dâhil olduğu, I. Dünya Harbi'nden, Müttefiklerinin ateşkes istemesi ve harpten çekilmeleri sonucu, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütârekesini imzalamak suretiyle mağlup bir devlet olarak çıkmıştır. Mütârekenin imzalanması, mevcut kayıplar bir yana, meseleyi hukuken sona erdirmiş olmuyordu. Devlet, iki önemli mesele ile karşı karşıya idi. Birisi; Mondros Mütârekeşi'nin nasıl uygulanacağı?; diğeri de Mütâreke sonrasında imzalanacak Muâhede ile Devlet'in durumunun ne olacağı? idi. Ali Fuat Cebesoy'un "2 Kasım 1918'de Mütâreke şartları ordulara tebliğ edilmişti. Müttefiklerimize dikte ettirilen şartlar nazar-ı itibara alınırsa daha mûtedil sayılabilirdi. Bulgarlar kayıtsız şartsız teslim olmuşlardı. Ancak gâlib devletler ahde vefa gösterebilecekler miydi? Yoksa bir kin ve intikam politikası mı güdeceklerdi?" sözleriyle ifade ettiği endişeler, Mütârekenin akabindeki psikolojiyi ve belirsizliği izah etmektedir.

Sakarya Melhame'i Kübrası Yahut Türk'ün Medd ü Ceziri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 36 · Sayfa: 927-929
Ağustos Ayı'nın, Türk tarihindeki yeri ve önemi pek büyüktür. Tarihimizin dönüm noktası olan Malazgirt, Mohaç ve Milli Mücadele'nin son safhası olan Büyük Taarruz zaferleri bu ayda kazanılmıştır. Yine, bu ayda kazanılan zaferlerden birisi de Orta Anadolu'nun bağrında, yirmi iki gün, yirmi iki gece aralıksız devam eden ve dünya tarihinde eşine ender rastlanan Sakarya Meydan Muharebesi'dir. 13 Eylül 1921 tarihinde zaferle sonuçlanan bu muharebenin anlamının çok iyi bilinmesi gerekir. Bu kanlı savaş, elbiseleri yırtık, silahları derme çatma, ayaklarında postal bile bulunmayan ve fakat sarsılmaz bir inanca sahip olan Mehmetlerin destanıdır.

Milli Mücadelenin "İlk Kurşun”unun Hatay’da Atılması Ve Mustafa Kemal Paşa

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 397-405
Hatay, dünyanın en eski yerleşim alanlarındandır. Hatay ve yöresi, binlerce yıllık medeniyet eserlerini sinesinde saklayan, çeşitli uygarlıkların izlerini kesin ve derin çizgileriyle koruyan bir müze gibidir. Nitekim yapılan arkeolojik kazılar bu konuda çok önemli delilleri ortaya çıkarmıştır. Hatay ilinin merkezi olan Antakya da "Şehirlerin Kraliçesi" olarak tarihe geçmiştir. Özellikle kurulduğu yer, stratejik yönden büyük öneme sahip olup, önemli ana yolların kavşak ve geçit noktasında bulunmaktadır. Bu konumu sebebiyle de tarih boyunca önemli roller oynamış, büyük kral ve kumandanları barındırmıştır.

Adilcevaz’ın Milli Mücadele’deki Yeri & Milli Mücadele’de Tatvan & Milli Mücadele’de Bitlis & Milli Mücadele’de Ahlat

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 539-552
Adilcevaz; sırtını Süphan Dağı'na dayamış, karşısına Van Gölü'nü almış, eski bir yerleşim merkezidir. Adilcevaz'ın tarihine baktığımız zaman ilçenin tarih bakımından oldukça zengin olduğunu görmekteyiz. M. Ö. 2000 yıllarında Urartular'ın yaşadığı bu yerin, M. Ö. 600 yıllarında İranlılar'ın ve M. Ö. 330 yıllarında da Büyük İskender'in istilâsına uğradığını görmekteyiz. VII. yüzyılda Hz. Ömer'in İslâm Ordusu tarafından zaptedilen Adilcevaz, 1040 yıllarına kadar Araplarla Bizanslılar arasındaki savaşlara sahne olmuştur. 1050 yılından itibaren Selçuklular'ın hâkimiyetine giren bu şehir, 1514 yılında Çaldıran Seferi'ne çıkan Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına bağlanmıştır.

Millî Mücadele Döneminde Tokat

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 581-587
1473'ten günümüze yabancı bir ülke işgaline uğramayan Tokat, bu Özelliğini soydaşlarına, dindaşlarına, açtığı kollarının, yaptığı yardımların, bir mükâfatı olarak görmelidir. Kafkaslar'dan, Balkanlardan kopup gelen soydaşlarına, zulme uğrayan kardeşlerine kol kanat geren, onların dertlerini yüreğinde hisseden Tokatlılar, bir dilim ekmeklerini paylaşmaktan çekinmemişlerdir. Türk toplumunun hasletlerinden biri olarak gördüğümüz bu ve benzeri davranışları, büyük bir alicenaplıkla göstermişlerdir.

Milli Mücadele'de Sivas'ın Yeri ve Önemi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 67-86
Sivas ve çevresinde, tüm Türkiye'de olduğu gibi Türkler, azınlıklarla mukayese edilemeyecek bir nisbette çoğunluktadırlar. Bölgedeki azınlıkların durumuna geçmeden önce Türklerin, hayat şartlarından kısaca bahsedelim. Bölgenin büyük bir bölümünde halk aşiretler şeklinde teşkilâtlanmıştır. Bu aşiretlerin başında bulunan kişilerin halkın üzerinde büyük bir nüfuzu vardır. Dolayısiyle, bölge halkının merkezi hükümet ile İlişkilerinde bu durum ön plâna çıkmaktadır.