108 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Millî mücadele
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Milli Mücadele'de Denizli, Isparta, Burdur ve Çevresindeki Azınlıkların Tutum ve Davranışları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 665-690
Bilindiği üzere, dünyada hiçbir millet hâkimiyetleri altındaki azınlıklara Türkler kadar müsamahakâr davranmamıştır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Fatih İstanbul'u feth ettikten sonra, buranın halkının din ve vicdanına müdahale etmediği gibi, ekonomik faaliyetlerinde de onları serbest bırakmıştı. Hatta, 1461'de Bursa'daki Ermeni Piskoposu Hovakim'i İstanbul'a davet ederek ona "Patrik" unvanını verdi, Ermeni toplumunun İstanbul'a yerleşmesini teşvik etti, refahları için çeşitli imkânlar tanıdı. Nitekim, Ermeni yazar O. Oscanyan 1857'de New York'ta yayınladığı The Sultan And His People adlı eserinde; Osmanlı Devleti'ndeki Ermeniler'in ekonomik refah ve huzur içinde yaşadıklarını, reayanın en nüfuzlu haline geldiklerini açıkça ifade ediyor . Sosyal hayatta olduğu kadar azınlıkların devlet çarkı içerisinde de yüksek seviyelere erişmesi engellenmiş değildi. Ermeni Noradonkiyan Efendi'nin Hariciye Nazırı olduğu bir vâkıadır. Babıâli'de Rumların nüfuzu hiç de küçümsenecek seviyede değildi. Buna rağmen, Türkiye'deki azınlıkların büyük bir kısmı, devletin en buhranlı günlerinde memleket dahilinde çeşitli fesat ocakları teşkil ederek, devlete karşı cephe almaktan geri durmamışlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Özellikle "Şark Meselesi' nin gündeme geldiği 19.yy. başından itibaren, devlet sürekli dış düşmanlarla savaş halinde iken, bir taraftan da azınlıklarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türk tarihinin en buhranlı dönemini teşkil eden 1. Dünya Savaşı ve sonrası yıllarında azınlıkların devlete karşı tutumu, gizli dernekler kurmak veya düşmanla işbirliği yapmak hatta açıktan açığa silâhlı mücadeleye girişmek şeklinde ortaya çıktı. Türk milletinin var olma veya yok olma sınırına geldiği Millî Mücadele gibi fevkalâde bir dönemde azınlıkların bu tür davranışlarını -bazı istisnalar olmakla beraber- Anadolu'nun çoğu yerinde görmek mümkündür.

Tekalif-i Milliye Emirleri ve Uygulanışı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 639-664
Türk ulusu, 1071'den sonra Anadolu'yu "Türk anavatanı" yapmıştır. Batılı devletler, bu tarihten sonra, Türk ulusu ve Türk anavatanı gerçeğini görmezlikten gelip; Türkleri bir gün Doğu'ya sürebiliriz hayalini kurmuş¬lardır. Bizans'ın yenilgisi, yok oluşu, Batı'yı telaşlandırmıştır. Batı, Türkler'e karşı "Haçlı Seferleri" düzenlemiş, yenilgileri ile sonuçlanan bu seferlerden sonra, Türklerin kurduğu Osmanlı İmparatorluğu'na boyun eğmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması ve Avrupa devletlerinin sömürgeler kurmak istemeleri yüzünden birbirlerine düşmeleri, Osmanlı toprakları üzerinde pazarlıklara başlamalarına neden oldu. Batı'lı büyük devletler, Osmanlı imparatorluğu içinde bir Türk ulusu ve onun üzerinde 900 yıl yaşadığı bir de anavatanı olduğu gerçeğini hiç hesaba katmadan görüşmeler yapıyorlar, kongreler düzenleyerek "hasta adam" ın mirasını paylaşmaya çalışıyorlardı. Türk vatanını sömürgeci güçlerden ve yabancı istilâsından kurtarmak amacıyla başlatılan "Bağımsızlık Savaşı"nın ne koşullar altında verildiğini, adım adım zafere nasıl ulaşıldığını bilmek ve araştırmak kuşkusuz ki, çok önemlidir. İncelemeye çalışacağımız "Tekâlif-i Milliye Emirleri ve Uygulanışı" araştırılmadan, "Millî Mücadele"nin nasıl gerçekleştirildiği konusu yeterince bilinemeyecek dolayısıyla da; anlam ve önemi tam olarak kavranamayacaktır.

Atatürk - İttihat ve Terakki

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 613-624
Atatürk'ün İttihat ve Terakki Fırkası ve İttihatçı liderlerle olan ilişkisi, yakın tarihimizin üzerinde titizlikle durulması gereken, son derece önemli konularından biridir. Önce "Cemiyet", sonra "Fırka" adını alan; başlangıçta gizli, sonradan açıkça faaliyet gösteren İttihat ve Terakki komitesi hakkında yerli ve yabancı, taraflı, muhalif veya tarafsız birçok araştırıcının yazdıkları eserlerde, bu dönemi yaşamışların hatıralarında, Mustafa Kemal (Atatürk)'in bu siyasî kuruluşla olan ilişkisine -az veya çok- daima değinildiği görülmektedir. Fakat konunun, gerçek ve yeterli bilgi ve belgeler ışığında aydınlatılmış, tam bir tarafsızlıkla sergilenmiş olduğunu söylemek güçtür. Mustafa Kemal'in, İttihat ve Terakki içindeki yerinin tam ve doğru, ayrıntılarıyla yazılıp belirtilmesi, Millî Mücadele Hareketi'nin de noksansız ve saptırılmamış bir değerlendirilmesini sağlamış olacaktır.

Atatürk’le Okyar’ın Çıkardıkları Gazete: Minber

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 183-194
Camilerde hatibin çıkıp hutbe okuduğu merdivenli kürsünün adı manasına gelen "MİNBER", Ali Fethi Okyar'la Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaklaşa çıkardıkları bir yayın organı olarak Millî Mücadele'nin ilk müjdecisi, başlangıç adımıdır. Bize göre MİNBER, Millî Mücadele ile İttihat ve Terakki arasında yanlış ilişkiler kuran, gerçeğe ters düşen yorumlara kalkışan yanılmış yerli ve yabancı araştırmacıları düzeltmeye yarayacak değerli bir kaynaktır.

Millî Mücadele’ye Tepki : Şeyh Recep Olayı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 237-244
Bütün bu kayıtlar Şeyh Recep ve arkadaşlarının hem çıkardıkları olay sırasında, hem de olayın üzerinden birkaç ay geçtikten sonra bile yabancı temsilci ve güçlerinin ilgi alanı içinde olmalarının yanı sıra doğrudan temaslara varan ilişkiler içerisinde bulunduklarını göstermektedir.

İşgal Dönemi İzmir Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 145-166
Bizim çalışmamız bu gazetelerde, Millî Mücadele ve onun önderi hakkında yayınlanan yazıların, verilen bilgilerin derlenmesine ve değerlendirilmesine yöneliktir. Amacımız işgal altındaki İzmir'in tarihini yazmak değil, çeşitli olay ve gelişmeler karşısında basının tutumunu ortaya koymaktır. Konunun bütünlüğünü bozmamak için mütareke dönemi basını da taranmış ve Mondros'tan sonra basında yer alan önemli konular üzerinde durulmuştur.

Millî Mücadele’de İngiliz Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 603-636
İngiliz basınının bu üç büyük gazetesi, Türkiye'nin paylaşılması için çalışan Paris Barış Konseyi'ne âdeta yol gösterici bir yayın faaliyeti içindedirler. Başlangıçta (1919 yılı başı) Pan İslamcı baskıların Londra'yı meşgul ettiği, fakat bir süre sonra, tıpkı Birinci Dünya Savaşı'nın başında olduğu gibi etkisini ve önemini yitirdiğini görüyoruz. Gazeteler Yunan ve Ermeni yanlısı ve Millî Mücadele aleyhtarı yazılarıyla oldukça etkili olabilmişlerdir. M. Kemal Paşa'yı maceraperest, âsi bir general ve Millî Mücadele'yi de sömürgelerde sık sık rastlanan isyan hareketleri gibi göstermeyi başarabildiler.

Millî Mücadele’de Yurt ve Dünya

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 517-520
Kaybedilmiş bir macera harbinden sonra, her şeyi elinden alınmış, fiilen parçalanmış ve daha fenası yetişmiş nesillerini kaybetmiş Türk toplumunun verdiği varlık mücadelesi, "Millî Mücadele" adıyla anılmakla beraber aslında bir cihan olayıdır. Nitekim bu asil ve kahraman mücadele cihan emperyalizmine kesin darbeyi indirmiş ve esir milletlere kurtuluş yolunu açmıştır.

Millî Mücadele Dönemi Bütçeleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 763-782
Kurtuluş Savaşı boyunca bütçelerin ait olduğu yılın başında Meclis'in onayından geçirilemediği, avans ve ek ödemelerle devlet işlerinin yürütüldüğü, her yıl açıkla kapandığı, çoğu kez de Meclis'in gizli oturumlarında ayrıntılı olarak tartışıldığı temel yaklaşımın denk bir bütçe anlayışı olduğu görülmektedir. Millî Mücadelenin finansmanı yerli kaynaklardan sağlanmıştır.

Millî Mücadele’de Basın

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 11 · Sayfa: 471-480
Millî Mücadele yıllarını etkileyen basını üç grupta toplamamız mümkündür: Millî Mücadele karşısındaki basın, yabancı basın ve Millî Mücadele'yi destekleyen basın. Saydığımız ilk iki basın, Mustafa Kemal'in Millî Mücadele'yi kimlere karşı, hangi şartlar altında kazandığını göstermek açısından çok önemlidir.