36 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Mustafa Kemal
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Ermenilerin Maraş’tan Ayrılmaları, 1920-1922

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 58 · Sayfa: 65-82
Ateşkesten sonra işgalcilere karşı Türklerle birlik olmayan ve Türklerle dostça yaşamak arzusunu göstermeyen Ermeniler, uzun zamandır arzuladıkları bağımsız bir devlet düşüncesine devam ettiler. Bunun için onlar işgalcilerle, özellikle Fransızlarla, işbirliği yaptılar. Maraş'ta, Fransızların desteğini aldılar ve artan ölçüde Türk değerlerine ve hayatlarına saldırmaya başladılar. Türkler, onurlan ve bağımsızlıkları için Fransızlarla savaşmak zorunda kaldıklarında, Ermenilerle de savaşmak zorunda kaldılar. Kanlı bir karşılaşmanın sonunda Türkler muzaffer oldu. Beraberinde binlerce Ermeni'yi de götüren Fransız işgal gücü şehirden ayrılmak zorunda bırakıldı. Savaştan sonra Maraş'ta kalan Ermeniler ise şehirden ayrılmak için uygun yollar aradılar. Ekim 1921'de Ankara'da Fransızlar ile Türkler anlaşma imzalayınca ki bu Fransız işgalinin bölgeden ayrılması hakkında uzlaşma sağlıyordu. Türk otoritelerinin ve Ankara Anlaşma¬sının verdiği garantilere rağmen, Ermeniler ciddi olarak Fransızlar ile birlikte bölgeden ayrılmayı istediler. Sonuçta, Maraş'ta kalan son Ermeni gurupları da Ocak 1922'de şehirden ayrıldılar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu Tescil Andlaşması: Lozan

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 55 · Sayfa: 1-16
XX.Yüzyılın ilk çeyreğinde kurumlaşmış devlet emperyalizminin temsilcisi olan İngiltere, Fransa ve İtalya Anadolu Türklüğünü parçalamak, bağımsızlığını elinden almak ve uydu devletçikler ile yapay bir siyasî coğrafya oluşturmak için harekete geçmişler ve 16 Mart 1920'de İstanbul'u resmen işgal etmişlerdi. Tarihin ruhunu, atalarının ruhunu ve toprağın ruhunu kendi ruhlarında duyan, bu duyarlılığın yüklediği sorumluluğa sahip çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları, emperyalizme karşı 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlattıkları ve 9 Eylül 1922'de İzmir'de tamamladıkları büyük zaferi kazandılar. Bağımsız bir devletin doğuşunu kabul etmek anlamına gelen bu zafer, İsviçre'nin Lozan şehrinde, çok taraflı imza edilmiş siyasî sınırları ve ekonomik hakları belirleyen bir barış andlaşması ile tamamlanarak tüm dünyaya ilân edilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Denizli Ziyaretleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 55 · Sayfa: 147-161
Mustafa Kemal (Atatürk) hayatı boyunca elli iki il merkezine çeşitli ziyaretlerde bulunmuştur. Bu illerden birisi de Denizli olmuştur. Mustafa Kemal (Atatürk) Denizli'ye iki defa ziyarette bulunmuştur. İlk ziyareti 6 Mart 1930 tarihinde gerçekleşmiştir. Belki bu ilk ziyareti bir konaklama olarak algılanabilir. Ancak, ikinci gezisi Cumhuriyet rejimi karşıtlarınca 23 Aralık 1930'da çıkarılan Menemen isyanından sonra, belli bir plân dahilinde ve "Büyük Ege Gezisi" kapsamında 4 Şubat 1931'de gerçekleştirilmiştir. Bu gezisi sırasında Mustafa Kemal (Atatürk) Denizli'de; Isparta'daki 5. Kolordu'ya bağlı 51. Piyade ve 33. Topçu alaylarını, Orta Okul ve Köy Öğretmen Okulu'nu, Çamlık'ı, Denizli Valiliği'ni, CHP Kaza (İlçe) Merkezi'ni, Denizli Devlet Hastanesi'ni (Memleket Hastanesi), Denizli Belediyesi'ni ve Çarşısı'nı ziyaret etmiştir. Buradaki incelemelerini tamamlayan Mustafa Kemal (Atatürk), Denizli'den 5 Şubat 1931'de ayrılmıştır. Bu geziden hem Denizli halkı, hem de Mustafa Kemal (Atatürk) Cumhuriyet rejimi açısından Denizli'de her hangi bir olumsuz durumu olmadığını yerinde tespit ettiği için çok memnun kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, bu ziyaretler öncesinde "karşılama törenleri yapılmamasını" duyurmasına rağmen, Denizlililer Mustafa Kemal (Atatürk)'e büyük sevgi gösterilerinde bulunmuşlar, törenler düzenlemişler, misafirlerini en iyi şekilde ağırlamışlardır.

Atatürk’ün Askerî Yaşamında Suriye Günleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 55 · Sayfa: 163-208
Balkanlarda, Osmanlının Avrupa yakasında bir liman şehri Selanik'te doğmuş olan Atatürk, hayatının ilerleyen dönemlerinde Suriye, Trablus, Doğu Anadolu ve Avrupa ülkelerine genellikle görevli olarak seyahatlerde bulunmuş, ileriki yıllarda yeni Türk devleti kurulurken buralarda edindiği tecrübe ve gözlemlerden yararlanmıştı. Birincisi daha ilk subaylık yıllarında ve İkincisi Birinci Dünya Savaşı'nda olmak üzere iki defa gittiği Suriye'de yaşadıkları da Onun tercihlerinde etkili olmuştu.

Çanakkale Cephesi̇nde Arap İlmî Heyeti̇ Ve Uryani̇zade Ali̇ Vahi̇d Efendi̇ni̇n Anıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 53 · Sayfa: 373-403
Bu çalışma, Suriye, Filistin ve Lübnan'dan seçilerek Çanakkale Cephesi'ne gönderilen ve Araplardan oluşan İlmî bir heyete bu seyahat sırasında eşlik eden Uryanizade Ali Vahid Efendİ'ye ait anıları konu almaktadır. 18-23 Ekim 1915 tarihleri arasını kapsayan bu seyahatte Uryanizade Ali Vahid Efendi, Çanakkale Cephesi'nde gördüğü, duyduğu ve duyup düşündüğü herşeyi samimi ve yoğun bir duygusallıkla kaleme almıştır. Arap İlmî Heyeti'nin Çanakkale seyahati, İngilizlerin Suriye, Filistin, Lübnan gibi Arapça konuşulan Osmanlı topraklarında Türk ordusunun Çanakkale'deki başarısını gölgeleyen olumsuz propagandalarının asılsızlığını göstermek ve Çanakkale gerçeğini bölge halkına duyurmak amacıyla Suriye'de bulunan 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın isteği üzerine gerçekleşmiştir. Heyet önce İstanbul'da ağırlanmış daha sonra Çanakkale Cephesi'ni ziyaret etmiştir. Uryanizade Ali Vahid Efendi hem İstanbul'da hem de Çanakkale'de heyete mihmandarlık yapmıştır. Bu çalışmada Uryanizade Ali Vahid Efendi'nin anıları, Arap İlmî Heyeti içinde yer alan 4 Arapça gazete sahibinin İstanbul ve Çanakkale'ye dair 1916'da Beyrut'ta yayımladığı seyahatnameden yapılan alıntılarla birlikte aktarılmaya çalışılmıştır.

İstanbul Hükümeti̇ni̇n Propaganda Faali̇yetleri̇ Ve Yeni̇ Gazete

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 53 · Sayfa: 471-490
Mondros Mütarekesi'nin imzalanması ve uygulanmaya başlaması üzerine, yer yer işgaller başlamıştır. Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin bu işgaller karşısındaki olumsuz tutumu, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere vatansever insanların büyük tepkisini çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'dan başlayarak Anadolu halkını bu kötü durumdan haberdar etmek üzere çalışmalara başlaması üzerine, İstanbul Hükümeti izlediği yanlış ve korkak politikasını anlatmakta zorlanmıştır. Düşüncelerini anlatmak ve insanları etkilemek için Yeni Gazete'yi seçmiş ve bu amaç için kullanmıştır. Bu gazetenin başarılı olması ve yaygın bir şekilde halka ulaştırılması için devletin bütün olanaklarını kullanmaktan da geri kalmamıştır.

Halkın İçinden Halkçı Bir Önder

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 52 · Sayfa: 279-288
Mustafa Kemal'in yaşam öyküsü, bağımsızlık için savaşan bir halkın öyküsüdür. Çünkü Mustafa Kemal bütün yaşamını Türk halkının bağımsızlık savaşı için harcamıştır. Mustafa Kemâl için halk, bağımsız ve özgür bir ülke için çabalayan herkestir. Onun için halkın içindeki hiç kimsenin bir diğerinden ayrıcalığı yoktur. Bağımsızlığı uğruna savaştığı Türk halkının içindeki din adamları, gazeteciler, tarikat şeyhleri, avukatlar, askerler, mühendisler aynı zamanda 1920'de kurulan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde yer almıştır. Mustafa Kemal yaşamının hiçbir döneminde, halktan uzak, aristokrat bir yurttaş gibi yaşamamış; hep halktan sıradan bir yurttaşın yaşadığı koşullar içinde yaşamış, halktan bireylerle birlikte yemek yemiş, yurttaşlarla birlikte gezip şarkı söylemiştir. Gittiği her yerde halk onu şehirden kilometrelerce önce karşılamıştır; yaranmak için değil, kendilerinden olan bir parçaya kavuşmak için.

Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıktığı 19 Mayıs 1919’da Türkiye’nin İçerisinde Bulunduğu Şartlar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 327-344
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında Anadolu'nun durumu çok kötüydü. Uzun savaşlardan çıkmış halk, yorgun, bezgin ve moralsiz idi. Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletlerinin esiri olmuş, İstanbul işgal edilmiş idi. Sultan Vahideddin ise çaresiz ve zavallı bir durumdaydı. Gayesiz ve uzayıp giden savaşlardan bıkmış halk, bir savaşı daha göze alamıyordu. Ancak Anadolu yer yer işgalci devletler tarafından işgal edilmeye başlayınca her yöre bulunduğu yerde canını, malını, namusunu savunmaya başladı. Böylece Kuva-yı Milliye ortaya çıktı. Mustafa Kemal, Kuva-yı Milliye birliklerini organize ederek düzenli bir ordu kurabilmişti. Böylece Anadolu inşam, bu kez öz topraklan için milli ve dini değerleri için Milli Mücadele'yi başlattı. Mustafa Kemal'in önderliğindeki Türk halkı, bütün dünyaya bir kez daha Türk istiklalini ve Türk mevcudiyetini ilan etmiştir

Mustafa Kemal’in İletişim Dehası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 369-383
Büyük insanlar insanlık tarihinde nadiren görülürler. Onlar başarılarıyla parlar, eserleriyle kahramanlaşırlar. Öldükten sonra da efsane olurlar. Bu insanların başarılan, kişiliklerindeki bazı özellikler üzerine kuruludur: Cesaret, kararlılık, direnme, alçak gönüllülük, deha. Ama hepsinin başarısında etken olan önemli bir faktör vardır: Çevrelerindeki diğer insanlarla ve içinde yaşadıkları toplumun bireyleriyle yoğun ve olumlu iletişim süreçleri içinde bulun- malan. Mustafa Kemal Atatürk de diğer olağanüstü insanlar gibi bazı olağanüstü özelliklere sahipti. O, bİreylerarası iletişim dillerini kullanma ve mesajları kodlama konusunda bir uzman kadar bilgi, deneyim sahibiydi. Onun kişiliğinde ve davranışlarında ön plana çıkan bazı temel Özellikler vardır: Kararlılık, hedef koyma, alçak gönüllülük, direnme. Mustafa Kemal'in ufuklardaki hedefi çocukluğundan beri bellidir: Ülkesinin ve halkının özgürlüğü. O hiçbir zaman gösterişli tarzlar içinde yaşamamış, her zaman sadeliği tercih etmiştir. Böylece halkla daha fazla bütünleşmiştir. Mustafa Kemal'in başarılarının temelinde bulunan disiplini, Libya'da îtalyanlar bile takdir etmiştir. Mustafa Kemal'in kişiliğindeki bir diğer önemli özellik kararlılıktır. 1918'de Haydarpaşa iskelesinde, işgalci ülkelerin 53 gemilik filolarını İstanbul önlerinde gördüğünde; "geldikleri gibi giderler" • demişti. Nitekim işgalciler bir süre sonra geldikleri gibi gitmişlerdir. Mustafa Kemal, zekası, onuru, başarıları çok büyük bir insandır, ama fazlasıyla alçak gönüllüdür. Cumhuriyet kurulduktan sonra Meclis, Mustafa Kemal'i 158 oyla Cumhurbaşkanı seçer. Yalnızca Mustafa Kemal kendisi için çekimser oy kullanır.

Türk Edebiyatında Mustafa Kemal (Atatürk) İsminin Yer Aldığı İlk “Manzum” ve “Mensur” Esere Dâir

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 119-130
Mustafa Kemal ATATÜRK'le ilgili Türk Edebiyatında pekçok şiir, hikaye, roman ve tiyatro türünde eser kaleme alınmıştır. Bunlar arasında Atatürk'ten bahseden ilk manzum eser Mehmet Emin YURDAKUL'un Ordunun Destanı adlı şiiridir. İlk mensur eser de Uryânîzâde Ali Vahid'in Çanakkale Cephesinde Duyup Düşündüklerim adlı kitabıdır. Makalede bu iki eserin "ilk olma özelliği" üzerinde durulmaktadır