15 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Türk kadını
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

KADINLARA SEÇME VE SEÇİLME HAKKI VERİLMESİNİN TÜRK KAMUOYUNDAKİ YANKILARI

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 85 · Sayfa: 131-168
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat'ın ilanıyla birlikte Batı ile artan münasebetler sonucu kadının toplumdaki yeri ve önemi çeşitli yönleriyle tartışılır hale gelmiştir. Bu süreçte kurulmaya başlanılan kadın teşkilatları sayısının II. Meşrutiyet Dönemi'nde çok daha artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Türk kadını Milli Mücadele Dönemi'nde de etkin olarak direniş faaliyetleri içerisinde yer almış ve mücadeleci kimliğini ortaya koymaktan çekinmemiştir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Tevhid-i Tedrisat ve Medeni Kanunun kabulüyle, eğitim alanında ve sosyal alanda erkeklerle eşit haklara sahip olan kadınların siyasi hakları elde etmesinde Türk Kadın Birliği ve Türk Ocakları'nın önemli katkısı olmuştur. Kadınların siyasi hakları kazanmasına yönelik tartışmalar zaman zaman meclis gündemine taşınmış olmakla beraber kadınlar, 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1933 yılında muhtar seçme ve seçilme ve son olarak 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Türk kadını mutluluğunu İstanbul'dan Ankara'ya, İzmir'den Adana'ya değin memleketin dört bir tarafında büyük bir heyecanla ve çoşkuyla kutlamıştır. Bu çalışmada, Cumhuriyet'in ilanından sonra kadın hakları alanındaki gelişmelere yer verilerek, kadınların siyasi hakları elde etmesinin yankıları, basında yer alan haber ve yazılarla ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Cumhuriyet’in 80. Yılında Atatürk ve Ulusallıktan Evrenselliği Türk Kadını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 56 · Sayfa: 553-563
Büyük önder Atatürk, bağımsızlık, barış, özgürlük, insanlığın mutluluğu, hukuka saygı gibi evrensel değerleri kişiliğinde barındırmış bir devlet adamıdır. Türk ulusuna Bağımsızlık Savaşı'nı kazandıran gerçekçilik, akılcılık, kararlılık, sorumluluk, cesaret, yaratıcılık gibi üstün nitelikleri yapısında bütünleştirmiş olan bu evrensel kişilik, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından, 'sadece Türk ulusu için değil, bütün insanlık için bir onur simgesi' olarak tanımlanmıştır.

Çağlar Boyunca Türk Kadını ve Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 406-416
"Türk Kadını"nm temel hakların, yaşamını Dünya Kadınları ile kıyaslanmasını, geçirdiği evreleri ve nihayet "Büyük Atatürk'le beraber ulaştığı aşamayı okurlarımıza özet olarak vermeğe çalışacağım. Konu; ATA'mızın, Cumhuriyetle beraber ele aldığı bir mesele değildir. Bakınız Kasım 1916, Doğu Cephesi'nde, kara kışta, Kolordu Komutanı "Mustafa Kemâl Paşa" Kurmay Başkanına ne not veriyor:

Dünya Tarihinde Kadın-Erkek Eşitliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 543-547
Türk topulumunda kadın haklarını ele almak için öncelikle tarihimizi iyi incelememiz gerekir. İslamiyet öncesi Türklerde kadın büyük ölçüde erkekle eşittir. İlk Türk Devletlerinde devletin başı Hakan, eşi Hatun ile devleti beraber yönetmiştir. Hatta erkekler ile birlikte savaşlara bile katılmıştır. Bu durum Dede Korkut boylarında açıkça belirtilmiştir. Eski Türk boylarında kadına verilen önemin ön planda olduğu dönemlerde İslamiyet öncesi diğer ülkelerde ise kadının insan sayılmadığı, (Çin) koca istediği zaman kadının satıldığı, (İngiltere) kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, (Arabistan) yılandan, zehirden daha fena gözle bakıldığı, (Hindistan) kadınların ruhsuz sayıldığı, (Rusya) gibi devletlerde kadına insanlık dışı davranışlar görülmektedir.

Türk Kadınının Hukuki Durumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 245-248
Tarih boyunca tüm eski hukuk sistemlerinde kadınların eş seçme, çalışma, velayet, mirasçılık, boşanmada söz sahibi olma gibi pekçok temel haklarından mahrum bırakıldıklarını görmekteyiz. Bu durum dinî, biyolojik ve esas itibariyle ekonomik nedenlere dayanmaktadır.

Milli Mücadele'de Türk Kadını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 257-268
Türk milletinin var olma savaşı olan Millî Mücadele'de kadınlarımız da yerini almıştır. Bu dönemdeki kadın faaliyetlerini miting, basın, dernek ve cephe faaliyetleri olmak üzere dört ana başlık altında inceleyebiliriz.

Atatürk Düşüncesi ile Türk Kadınının Çağdaşlaşması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 26 · Sayfa: 303-310
Türkiye'nin bağımsız bir ülke olarak belirmesi, 1919 yılında başlayan Millî Mücadele sonucunda görülür. Bu mücadeleyi başarıyla yönlendiren Ulu Önder Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni sadece savaşarak kurtarmamış, bunun yanı sıra gerçekleştirdiği reformlarla da Türkiye'nin yeni düzenini oluşturmuştur. Bu açıdan konuşmamıza vesile olan çağdaşlaşma kavramı, Türkiye'nin İktisadî ve sosyo-kültürel gelişmişliğini ifade eder. Günümüzde ülkeler genelde gelişme biçimleri ve düzeylerine göre sınıflandırılır. Gelişmekte olan ülkeler, batılılaşmak, kalkınma aşamasında da batıyı Örnek almak istemektedirler. Bu gelişme süreci, çağdaşlığı yakalama olarak değenlendirilebilir. Bu düşünceler ışığında çağdaşlıktan söz edebilmek için, önemli koşullar gereklidir. Örneğin, ülkenin eğitim durumu, yani halkının okuryazarlığı, lâik hukuk düzeninin olması ve gelirin tabana eşit dağılımının sağlanması gibi. Çağdaşlaşmanın önemli unsurlarından olan lâik düzenin sağlanması, çağdaş devlet düzeninin temel taşıdır. Lâik devlette kişiler din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Bu düzende kişi özgürlüğü söz konusudur. Eğitim kurumlan lâik ilkelere göre düzenlenir. Lâik devlette, hukukî işlemler, akıl, mantık, ihtiyaç ve hayatın gereklerine göre düzenlenir. Bunun sonucu olarak da zaten kadın-erkek eşitliği ortaya çıkar.

Atatürk ve Türk Kadını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 67-72
Bu yazıda, Millî Mücadele yıllarında Türk kadınının durumundan, verdiği hizmetlerden başlayarak, modern Türk toplumunda kadın ve Atatürk'ün Türk kadınına verdiği değer açıklanmaya çalışılacaktır. Millî Mücadele'de Türk kadınından söz ederken, onun cephede ve cephe gerisindeki hizmetlerini ayrı ayrı açıklamak gerekir kanısındayım. Kurtuluş Savaşı sırasında kadın Millî Mücadele'ye erkek kadar hizmet etmiş, en zor şartlara katlanmış, cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşmış, zaman zaman düşmana esir düşüp işkenceye maruz kalmış ama herşeye rağmen mücadelesine sonuna kadar devam etmiştir. Şimdi sayacağım isimleri belki ilk defa duyacak belki de bir defa daha hatırlayacaksınız. Kara Fatma, Ayşe Hanım, Bitlis Defterdarının hanımı, Kara Fatma Şimşek, Hatice Hanım, Tayyar Rahmiye, Melek Hanım, Tarsuslu Kara Fatma, Gaziantepli Yirik Fatma, Mudurnulu Fatma Kadın, Nazife Kadın, Gördesli Makbule, Asker Saime Hanım Kurtuluş Savaşı'na katılan mücahit kadınlardan sadece bir kısmıdır.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 443-450
Dünyada kadın hakları, herşeyden önce insan haklan olarak ele alın-malıdır. İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin ilk maddesi "tüm insanlann özgür, onur ve haklar bakımından eşitliğini" ikinci maddesi de cinsiyet ayıranına karşı önlem alınması gerektiğini vurgular. Kadın haklan, uzun ve çetin mücadeleler sonucu kazanılmaktadır. Bu mücadelenin boyuttan her ülke için farklılık göstermiştir. Henüz kadın haklan konusunda adımını atmamış ülkeler vardır. Bu haklar için, mücadeleler bütün hızıyla sürmektedir. Bu mücadelede Türk kadını, dünya kadınının yanında kendisini daha şanslı olarak görmelidir. Çünkü, Türk kadını, kadının toplumsal statüsünü değerlendirebilen, ve onların kadın olmaktan kaynaklanan haklarına sahip olmalarını gerekli gören bir lidere sahip olmalarıdır. Bu lider Atatürk'tür. Atatürk, Türk kadınına bir ışık sunmuştur. Bu ışık İle Türk kadını geleceğine umutla bakmaktadır.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 55-66
Atatürk erkeğe olduğu gibi kadına da insancıl bir açıdan yaklaşarak, kadının da medenî, siyasî ve kültürel haklarda erkek ile eşit tutulmasını sağlayacak çağdaş atılımdan gerçekleştirmiştir. Çağdaş bir toplum olabilmenin ve çağdaş bir hukuk devleti kurmanın ilk şartı kadının da bir vatandaş ve özgür bir insan olarak haklarını tanımak ve saygı göstermekti. Zira kadın ve erkek insan kavramını birlikte oluşturmakta ve bu kavrama birlikte bir anlam kazandırmaktaydı. Bu anlayışla hareket eden Atatürk devrimi Türk kadınına asırlardan beri ihmal edilen sosyal ve siyasal haklarım kazandırdı. Türk halkının var oluşunu tayin eden Kurtuluş Savaşı öncesi ve süresince, Türk kadınının özverili katkılarını çok iyi değerlendiren, büyük insan Atatürk, kadına kazanmayı hak ettiği haklarını vererek, onu özlemini duyduğu toplum içindeki saygın statüsüne getirmiştir. Atatürk siyasal ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığa mutluluk ve saygınlık sağlayacağı için gerekli olduğuna inanmaktaydı. Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek barış ve güvenliği için çalışmasını istiyordu.