13 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Turkish Republic 13
- Türkiye Cumhuriyeti 11
- Atatürk 5
- Göçmen 2
- Independence War 2
- Kurtuluş Savaşı 2
- Leader 2
- Lider 2
- Lozan Antlaşması 2
- Muğla Province 2
Türk Devleti’nin Uçak Fabrikası Kurma Mücadelesinde İlk Girişim: Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) ve Kayseri Uçak Fabrikası
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 78 · Sayfa: 561-588
Özet
Tam Metin
Türk Tayyare Cemiyeti'nin kuruluşundan sekiz ay sonra Kayseri'de bir uçak fabrikasının kurulması yönünde kesin direktif vermiştir. Gazi Paşa, eski ve gelişmiş ülkelerde demode olduğundan çöp olarak görülen teknolojilerin üstüne bir de para verilerek ülkeye sokulmasına karşıydı. Türkiye bütçesi ile mukayese edildiğinde meblağın ne kadar yüksek olduğu açıktır. Junkers ile 15 Ağustos 1926 yılında yapılan anlaşma ile Eskişehir'de de bir küçük tesis ile onarım işlemlerinin yapılabileceği bir atölyenin kurulması kararlaştırılmıştır. Fabrika 6 Ekim 1926 tarihinde yapılan devlet töreni açılmıştır. 1927 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan A-20, F-13 ve G-23 uçaklarının bakım ve onarım-revizyon kabiliyeti başlamıştır. Fabrika kısa süre içinde yaşanan olumsuz gelişmeler sonucu iflas etmiş ve kapanmıştır. 1931 yılında Kayseri Tayyare Fabrikası adı ile yeniden açılmıştır. 1939 yılına kadar yaklaşık 200 civarında uçak üretilmiştir. Burada üretilen uçaklardan biri Atatürk'ün emri ile İran'a hediye edilmiştir. Fabrika 1939'dan bugüne bakım onarım faaliyetlerini sürdürmektedir. Hv.K.K.lığı Hava Lojistik bağlısı bir askeri fabrikadır.
Türk Tarihinin Seyrine Bir İşaret Levhası: Çanakkale Savaşları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 133-154
Özet
Tam Metin
Bu makalede, Birinci Dünya Savaşı cephelerinden biri olan Çanakkale Cephesi'nin Türk tarihinin seyrine olan etkisi üzerinde durulmaktadır. Yöntem olarak, Çanakkale Cephesi'nin askerî gelişimi üzerinde kısaca durulduktan sonra cephenin açılma nedenleri ve ulaşılacak hedefler irdelenmiş, bunların etkileri değerlendirilmiştir. Savaş sonuçlarının doğurduğu özellikler üzerinde durulmuş; böylece Türk tarihi üzerine ne gibi etkileri olduğu saptanmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmada, Çanakkale Savaşları'nın dolaylı ve dolaysız etkilerle Türk tarihine yön verici işlevinin olduğu anlatılmaktadır. Özellikle Türk tarihinde bir dönüm noktası niteliğinde olan Ulusal Kurtuluş Savaşı üzerindeki etki ve katkıları açıklanmaya çalışılmıştır.
Musul Sorunu ve Lozan
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 319-340
Özet
Tam Metin
1118'den itibaren bir Selçuklu toprağı ve 1517'den itibaren de bir Osmanlı vilayeti olan Musul, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesi bahane edilerek İngilizler tarafından işgal edilmiş, bunun üzerine İngilizlerle Türkler arasında şiddetli bir mücadeleye sahne olmuş, sorun silahlı mücadeleyle çözülememiş ve konu Lozan Konferansı'na bırakılmıştır. Musul bu konferansta büyük tartışmalara neden olmuştur. Ancak Musul'un statüsü burada da kesin olarak belirlenemediği için sorunun çözümü bir sonraki görüşmelere ertelenmiş, bu görüşmelerden de bir sonuç alınamaması üzerine 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması'yla İngiliz mandasındaki Irak'a bırakılmıştır. Makalede, Musul'un bugünkü Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde yer almamasının nedenleri hakkında bilgi verilecektir.
Belgelerle Atatürk ve Kütüphaneler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 487-514
Özet
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 29 Ekim 1923'ten itibaren yeni bir yapılanma sürecine girmiş, kendini meydana getiren sosyal, hukukî, kültürel, bilimsel ve siyasî kurumlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu sosyal kurumlar arasında ülkemiz topraklarında uzun bir geçmişe sahip olan kütüphaneler de bulunmaktadır. Kütüphaneler, toplumsal düzen içerisindeki diğer kurumlarla birlikte yeniden yapılanma sürecine cumhuriyetin ilanından hemen sonra dahil olmuşlardır. Bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni devlet yapısı içerisinde, toplumsal düzeni oluşturacak başlıca kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gerekli resmî düzenlemelerle sürdürülmüştür. Çalışmada yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hükümetlerinin kütüphaneler ile ilgili yaptığı yasama çalışmaları, 1923-1938 yılları arasında bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan belgelerle birlikte incelenecektir. Çalışmanın amacı, sözü edilen dönem içerisinde, dönemin siyasî gücünün / yapısının toplumsal birer kurum olan kütüphanelere olan bakış açısını, arşiv belgeleri ve resmî yazışmalardan örneklerle ortaya koymak, ulu önder Atatürk'ün bu konudaki çalışmalara yaptığı katkı ve önerileri vurgulamak, Cumhuriyetin ilk dönemindeki yeniden yapılanma çalışmalarında kütüphanelere ne şekilde yer verilmiş olduğunu ispatlamaktır.
1945-1990 Türk-Bulgar İlişkileri ve Bu Dönemde Muğla Vilayetine İskan Edilen Bulgaristan Muhacirleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 70 · Sayfa: 75-92
Özet
Tam Metin
Bu çalışmada Türkiye'nin Cumhuriyet döneminde büyük sorun yaşadığı Türk- Bulgar ilişkileri ele alınmıştır. Türk- Bulgar İlişkileri giriş bölümü dışında iki kısma ayrılmıştır. Giriş kısmında; 1923- 1945 Türk- Bulgar ilişkileri özet olarak incelenmiştir. Birinci kısımda; 1945- 1990 Türk-Bulgar İlişkileri yine özet olarak ele alınmıştır. İkinci kısımda ise;1945- 1990 yılları arasında Bulgaristan'dan Türkiye'ye ve buradan da Muğla Vilayeti'ne iskân edilen Bulgaristan- Türkleri'nin iskân durumları ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur.
Selim Sırrı Tarcan ve Gürbüz Türk Çocuğu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 70 · Sayfa: 113-126
Özet
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren çağdaş ve bilinçli bir toplum yaratmak için her yönüyle ideal kuşak yetiştirme arayışına girilmiştir. Bu arayışın odağına konulan çocuk, zihinsel ve bedensel gelişimi ve eğitimi yönüyle değerlendirmişti. Çok yönlü yetiştirilmesi planlanan yeni neslin spor bilinci ve kültürünün oluşumuna da önem verilmişti. Cumhuriyet neslinin modern beden eğitimi, spor ve jimnastik konusunda bilgilendirilmesinde öncülük edenlerden biri birçok çalışmasıyla Selim Sırrı (Tarcan)'dır. Özellikle, çocuk yetiştirenlere rehber niteliğindeki Gürbüz Türk Çocuğu'nda otuzdan fazla makale yazan Selim Sırrı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında; spor, beden terbiyesi, jimnastik ve oyun konusunda çocuk yetiştirenlere ve çocuklara bilgi vermiş ve önemli bir boşluğu doldurmuştur.
Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Gelişmeleri Basının Yorumlayışı (1923-1926)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 70 · Sayfa: 149-194
Özet
Tam Metin
1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 77 inci maddesine göre matbuat kanun dairesinde serbest olmasına ve neşrinden evvel teftiş ve muayeneye tabi olmamasına rağmen, Türk basınının çok partili hayata geçmeden önce tam bir hürriyet havası yaşadığı iki dönem söz konusu olmuştur. Bunlardan ilki meşrutiyetin ilan edildiği 1908 yılında başlayıp 1909 yılında bitmiş, ikincisi ise 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanıyla başlayıp 4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükun Kanunu'yla sona ermiştir. Makalede Saltanatın kaldırılmasından İzmir suikastına kadarki süreçte yaşanan olaylar ve Ankara Hükümeti'nin aldığı kararlar karşısında Türk basınının tavrı ve bu kararlar ve olaylar nedeniyle basının kendi arasında yaşamış olduğu kutuplaşma ve çatışmalar hakkında bilgi verilecektir.
1923-1952 Arası Türk-Bulgar İlişkileri Ve 1950-1951 Yıllarında Muğla Vilâyetine İskân Edilen Bulgaristan Muhacirleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 52 · Sayfa: 249-263
Özet
Bu çalışmada Türkiye'nin Cumhuriyet döneminde en fazla sorun yaşadığı Türk-Bulgar ilişkileri ele alınmıştır. Burada Türk-Bulgar ilişkileri giriş bölümü dışında iki kısma ayrılmıştır. Giriş kısmında; Bulgaristan'ın Türk hakimiyetine girişinden 1908'de bağımsızlığını kazanmasına ve 1908'den 1923'e kadarki Türk-Bulgar ilişkileri ele alınmıştır. Birinci kısımca; 1923-1944 arası Türk-Bulgar ilişkileri ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. İkinci ve son kısımda ise; 1944-1950 arası Türk-Bulgar ilişkileri ve 1950-1951'de Bulgaristan'dan Türkiye'ye ve burada da Muğla Vilâyeti'ne iskân edilen Bulgar-Türkleri'nin iskân durumları ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur.
Abolishment of The Caliphate And Turkey’s Transformation to Modern State
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 345-358
Özet
Caliphate had played a very important in both domestic and foreign poli- ties of Ottoman Empire, especially during the reıgn of Abdulhamid II, but It could not always refrain from serving to the interests of the foreign powers. We also see that Caliphate assumed important roles in the struggle for saving the Turkish nation whose land was almost completely invaded at the end of World War I. The fact that religious elements and the Caliphate have been stili dominant in the mind's of Turkish people. It is clear that with the Constitutıon on 20th January 1921. Sovereignty was unconditionally given to the nation and the Sultanate became null and void. The fact that Ankara was adopted as Capital city on 13th October 1923 and declaration of the Republic of Turkey on, 29th October 1923 oficially Sym¬bol ized the realization of a new State İn Turkey, which was then very dİferent from the former regime in every aspect. As a result of voting performed, in 3rd March 1924, in the Turkish Great National Assembly the Calphate was abolished, The abolishment of the Caliphate can be evaluated as the most meaninful sign that Republic of Turkey shall burn the ships and continue in this direction, Abolishment of the Caliphate, was the most important step in the efforts to dominate not religious post but will of the nation in the administratıon of the state. With this step, the most important legal bases of a national, secular, democratic and modern State has been completed.
Saltanat’tan Cumhuriyet’e İmparatorluk’tan Millî Devlet’e
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 1-22
Özet
Bu konu, Osmanlı İmparatorluğu' ndan mîllî Türk Devleti'ne ve saltanat rejiminden Cumhuriyet idaresine geçişin ifadesidir. Başka bir deyişle, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ve Osmanlı İmparatorluğu' ndan millî bir devletin çıkış sürecidir. Bu süreç, belki yanlış değil, ama eksik olarak, genelde Millî Mücadele ile sınırlandırılır. Millî Mücadele dönemiyle birlikte, bu konuda kesin sonucun elde edildiği doğrudur. Ancak bu sürecin Millî Mücadele öncesine dayanan bir geçmişi de vardır. XVIII. yüzyıldaki "meşveret" uygulamaları ve 1808 Sened-İ İttifak'ı, sultanların yetkilerini kısıtlamaya ve halka veya temsilcilerine bazı söz hakları vermeye yönelik adımlar olarak değerlendirilebilir. Sened-i İttifak Tanzimatçıları, Tanzimat ve Tanzimatçılar da meşrutiyetçileri etkilemiştir. Bu çizgide Fransız İhtilâli ile başlayan, hakimiyetin millete verilmesi uygulaması, Atatürk kuşağına kadar uzanmıştır.