160 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Arapça Ezan Yasağı Ve Kaldırılması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 95 · Sayfa: 123-160
Tam Metin
Erken Cumhuriyet döneminde yönetim, ülkenin dönüşümünü sağlamak için bazı ilkeler hedeflemiş ve bu doğrultuda da inkılaplar gerçekleştirmiştir. Bu ilkelerden olan laiklik çerçevesinde üzerinde durulan konulardan biri de ibadete çağrının dili olmuştur. Laikliğin yorumlanış biçimi olan çağdaşlaşmak ve millî bir toplum oluşturma hedefinden hareketle ibadete yapılan çağrının Türkçe olması gerekliliği üzerinde durulmuş ve bunun bir din meselesi olmayıp, dil meselesi olduğu yönünde vurgu yapılmıştır. Bu yönde ilk adımda bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu düzenleme, yönetim tarafından dil meselesi olarak yansıtılsa da, halk bunu dine müdahale olarak görmüş ve uygulamak konusunda isteksiz davranmış yer yer ciddi tepkiler göstermiştir. İlerleyen yıllarda bu ihlallerin artması üzerine yönetim düzenlemeyi bağlayıcı hale getirmiş ve kanunlaştırmıştır. Bu haliyle çok partili hayata geçiş sürecine gelinmiş, yeni dönemin konjonktürel ortamı millî bir yapıyı güçlendirmeden çok, uluslararası yapılara angaje olma biçiminde ortaya çıkmasıyla birlikte, yönetim de katı biçimde uyguladığı bazı ilkelerini gevşetmiştir. Özellikle de Demokrat Parti'nin kurulmasıyla oluşan rekabetçi yapılanmada halkın rahatsızlık duyduğu konular önem kazanmıştır. Bu ortamda halkın da tepkisini çeken Arapça ezan yasağının kaldırılması gündeme gelmiştir. Kısa süre sonra da gerçekleştirilen seçimlerde yönetimi devralan Demokrat Parti halkın bu yöndeki isteğini yerine getirmiş ve Arapça ezan yasağını kaldırmıştır. Bu çalışma yasak ve kaldırılması süreçlerinde Türkçe ezanı ve çok partili hayatla birlikte dinî özgürlükler alanında yaşanılan yansımaları, keza buna bağlı olarak da Arapça ezan yasağının kaldırılması konularını ele almaktadır. Çalışma yapılırken, literatür taraması gerçekleştirilmiş ve buna ek olarak, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesinde var olan konuya ilişkin tüm bilgi ve belgelere birinci elden kaynaklara ulaşılmış; dönemin önemli gazeteleri taranmış, konuyla ilgili haber ve köşe yazıları tespit edilerek notlar alınmış ve bunların hepsi çalışmanın akışı içerisinde değerlendirilmiştir. Üzerinde az çalışılan, orijinal konulardan biri olan ezan düzenlemesine ilişkin bu makale, siyasal iletişim disiplini bakımından öneme sahip olmakta olup, bu alana özgün ve nitelikli bir katkı sağlama hedefi taşımaktadır.

1926 Yılı İstanbul Ticaret Ve Sanayi Odası Raporu Çerçevesinde Aşar Vergisinin Kaldırılması İle İlgili Bir Değerlendirme

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 95 · Sayfa: 39-92
Tam Metin
Çalışmada 1926 Yılında İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlenmiş olan raporun bir değerlendirilmesi yapılmış ve raporun odak noktasını oluşturan Aşar Vergisinin kaldırılması incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde raporda genel olarak aşar vergisinin olumsuz yanlarına dikkat çekildiği gözlemlenmiş ve bu verginin kaldırılmasının gereklilikleri sıralanmıştır. Ayrıca raporda Aşar Vergisinin kaldırılması çağdaşlaşma yolunda ilerlemenin temel koşullarından birisi olarak görülmüş ve buna benzer uygulamaların hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekilmiştir. Fakat bu verginin kaldırılması neticesinde ortaya çıkan gelir eksikliğinin giderilmesinde başarılı olunamadığı ve bu nedenle Aşar Vergisinden meydana gelen boşluğun giderilmesi adına bir takım ek vergilere başvurulduğu ifade edilmiştir.Çalışmada 1926 Yılında İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlenmiş olan raporun bir değerlendirilmesi yapılmış ve raporun odak noktasını oluşturan Aşar Vergisinin kaldırılması incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde raporda genel olarak aşar vergisinin olumsuz yanlarına dikkat çekildiği gözlemlenmiş ve bu verginin kaldırılmasının gereklilikleri sıralanmıştır. Ayrıca raporda Aşar Vergisinin kaldırılması çağdaşlaşma yolunda ilerlemenin temel koşullarından birisi olarak görülmüş ve buna benzer uygulamaların hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekilmiştir. Fakat bu verginin kaldırılması neticesinde ortaya çıkan gelir eksikliğinin giderilmesinde başarılı olunamadığı ve bu nedenle Aşar Vergisinden meydana gelen boşluğun giderilmesi adına bir takım ek vergilere başvurulduğu ifade edilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nın İzmir’deki Hububat Üretimine Etkisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 95 · Sayfa: 93-122
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması ile stoklarda yeterli miktarda olmayan ihracat ürünlerinin, özellikle hububat çeşitlerinin fiyatlarında birkaç ay içinde ciddi artışlar görülmeye başlanmıştır. Köylü, fiyatları artan ürünlerin ekimine yönelerek, savaş buhranı nedeniyle yaşadığı olumsuz etkileri minimize etmek istemiştir. Hükümet ise stoklarda yeteri kadar hububat bulunmasını sağlayarak, yabancı ülkelerle yaptığı ihracat anlaşmalarını devam ettirmiştir. Bu sebeple, Millî Korunma Kanunu (MKK) ile savaş yıllarında piyasanın düzenlenmesi, halkın gıda ihtiyacının karşılanması ve köylünün ihtiyaç duyduğu ürünü ekmesinin sağlanması amacıyla gerekli düzenlemeleri yapma yetkisi hükümete tanınmıştır. Ayrıca, fiyatların olağanüstü artışının da önüne geçilebilmesi için önlemler alınmış, ancak alınan tüm önlemlere rağmen savaş sonuna kadar bu konuda başarılı olunamamıştır. Çalışmada İkinci Dünya Savaşı sürecinde hububat çeşitleri gibi temel tüketim maddelerinin, alınan kararlardan nasıl etkilendiği ve İzmir köylüsünün bu ürünün ekimine verdiği önem detaylı olarak ele alınmıştır.

Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun Beden Eğitimi Ve Spor İle İlgili Görüşleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 95 · Sayfa: 161-177
Tam Metin
Bu araştırmanın amacı, 1 Ocak 1934 ve 20 Haziran 1979 yılları arasında yayınlanmış olan ve kuruculuğunu Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun yaptığı "Yeni Adam" adlı gazete ve Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'na ait temel eğitim eserlerinde yer alan beden eğitimi ve spor konularına ilişkin yazıların incelenmesidir. Araştırmada tarama yöntemi kullanılarak, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun eğitim konusunu incelediği temel eserleri gözden geçirilmiştir. Araştırma sonucunda, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun genel eğitim anlayışı içinde beden eğitimi ve spor konusuna yönelik düşünceleri ortaya çıkartılmış, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'na ait olan genel terbiyenin içinde beden eğitimi ve spor faaliyetlerinin nerede bulunması gerektiği hakkındaki görüşleri belirtilmiştir.

Berlin Antlaşması Sonrasında Erzincan’da Eşkıyalık Ve Ermeni Hadiseleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 94 · Sayfa: 1-28
Tam Metin
Türk Milleti'nin gündeminde bulunan Ermeni Sorunu, fiilen 1865 yılından itibaren ortaya çıktı. Sorun Ayastefanos (1878) ve Berlin Antlaşmaları ile milletlerarası boyuta çekildi. Bu konu, gerçekte bir Ermeni Meselesi olmaktan ziyade, sanayileşen ülkelerin ihtiyacı olan hammadde kaynaklarının arayışına ve pazar elde etme emeline yönelik bir araç olarak kullanıldı. Bir gücün, diğer güç karşısında üstün duruma geçebilmesi için tarihte bir çok şantajlara tevessül edilmiştir. Ermeni sorunu da Türk Milleti'ne irade dışı yaptırımlar uygulamak için bu güne kadar tazeliğini muhafaza etmiştir.

Erken Cumhuriyet Döneminde Siyaset-Ticaret-Medya Üçgeninde Bir Gazeteci: Mehmed Zeki Bey

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 94 · Sayfa: 49-94
Tam Metin

Mehmed Zeki Bey, Osmanlı Devleti'nin çözülüşü ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu arasındaki çalkantılı bir dönemde Türk basın hayatında yer almış bir gazetecidir. Onu diğer gazetecilerden ayıran en belirgin özelliği, Mehmed Zeki'nin çok dilliliği, çok kimlikliği ve nadir görünebilecek türden hareketli yaşam öyküsüdür. Bu makalede gazeteci ve iş adamı kimliği ile 1924'te Almanya'daki sanayi firmalarını ziyaretiyle başlayan sorunlar süreci konu edilmiştir.

Alman sanayi kuruluşlarından gelen bir talep üzerine Alman Dışişleri'nce Mehmed Zeki Bey hakkında bir rapor hazırlanması söz konusu olmuştur. İstanbul'daki Alman kolonisi Tötonya kulübünün bazı üyelerince kaleme alınarak Alman Dışişleri'ne gönderilen rapor, Mehmed Zeki Bey'i ve sahibi olduğu Turquie Consortium (TUCO) şirketini zor durumda bırakmıştır. Bu durum karşısında, hakarete varan ifadelerin kullanıldığı raporu kaleme alanlara karşı, Mehmed Zeki Bey Türkiye'de hakaret davası açmıştır. Alman büyükelçiliği, hukuki sürece müdahil olmuş ve Türk makamlarını yönlendirme çabası içine girmiştir. Sonuçta Mehmed Zeki Bey, birinci celsede davayı kaybetmiştir.

Türk ve Alman resmi makamlarınca, hukuki süreçte kaleme alınan diplomatik yazışmalar ve istihbarat raporları, Mehmed Zeki Bey şahsında, I. Dünya Savaşı ile erken Cumhuriyet döneminin, siyasi ve iktisadi durumu hakkında değerli bilgiler sunmaktadır. Bu bağlamda medya gücünün, siyasi ve ticari faydalar sağlamakta oynadığı rol de gün yüzüne çıkmıştır.

Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri ile Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi'nde Mehmed Zeki Bey ile ilgili olarak hazırlanmış dosyalar, bu sıra dışı gazetecinin, ticari ve siyasi ilişkilerinin ortaya çıkmasında temel kaynak olmuştur.

Oltu’nun İşgali, Kurtuluşu Ve Anavatan’a Katılımı (1878-1920)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 94 · Sayfa: 29-48
Tam Metin

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası 3 Mart 1878'de imzalanan Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması'na göre, Oltu, savaş tazminatı karşılığı Kars, Ardahan Batum ve Bayezid sancakları ile birlikte Rusya'ya bırakıldı. Bölgedeki Rus işgali tam 40 yıl sürdü ve 25 Mart 1918'de Türk ordusunun Oltu'ya girmesiyle son buldu.

Oltu halkı, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi koşullarını kabul etmeyerek, yeniden örgütlenmeye başladı. 18 Ocak 1919'da Kars'ta kurulan "Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti" ne bağlı "Şûra Şubeleri" arasına Oltu da katıldı. Ancak bu hükümetin İngilizler tarafından dağıtılmasından sonra "Oltu İslam Komitesi" harekete geçerek, "Oltu Şûra Hükümeti"ni kurdu.

Oltu ve çevresini bir yıl kadar başarı ile yöneten ve Ermenileri sınırları içerisine sokmayan "Oltu Şûra Hükümeti" Büyük Millet Meclisi Hükümetine Oltu'nun Anavatana katılma arzusunda olduğunu bildirdi. Büyük Millet Meclisi, 17 Mayıs 1920'de bu isteği kabul ederek, Oltu'nun Anavatana katıldığını ilan etti. Bu arada Ermeniler 1920 Haziranı'nda Oltu'yu işgal etmek için taarruza geçtilerse de yerli kuvvetlerin ve IX. Kafkas Tümeni'ne bağlı birliklerin karşı taarruzu ile kesin zafer kazanıldı. Böylece Oltu'nun bir Türk yurdu olduğu gerçeği kabul edilmiş oluyordu.

Basın-Yayın Ve Turizm Genel Müdürlüğü Döneminde Turistik Tanıtım Ve Propaganda Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 94 · Sayfa: 95-160
Tam Metin

Turizm, günümüz itibariyle iktisadi, siyasi ve sosyal açılardan birçok ülke gibi Türkiye'nin de mevcut durumunu ve geleceğini yakından etkileyen unsurlardan biri hâline gelmiştir. Bu anlamda Türkiye'de turizmin geçirdiği safhaların tarihsel açıdan incelenmesi, mevcut turizm teşkilatlanmasının ve faaliyetlerinin daha iyi anlaşılarak kuvvetlendirilmesi ve böylece ülke turizmine katkı sağlamak üzere geleceğe yönelik daha başarılı adımlar atılabilmesi bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda Başbakanlık'a bağlı olarak 1949-1957 yılları arasında faaliyet gösteren Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü (BYTGM)'nün Türk turizm tarihi içinde önemli bir merhaleyi teşkil ettiği görülmektedir. Turizm faaliyetlerini geliştirmeye ve artırmaya yönelik turistik tanıtım ve propaganda faaliyetlerinin öneminin arttığı söz konusu dönem itibariyle çağdaş bir anlayış çerçevesinde Türkiye'nin tarihî ve tabii güzelliklerinin ülke insanına ve yabancılara tanıtılması, turistler nezdinde olumlu bir ülke imajı uyandırılması ve bu münasebetle turistlere ülke sathında seyahat imkân ve fırsatları yaratılması bir gereklilik hâlini almıştı. Turizmin ülkeye sağlayabileceği iktisadi, siyasi ve sosyal kazançlar yetkililer ve ilgililer tarafından göz ardı edilmemiş, bu doğrultuda tanıtma ve propaganda faaliyetleri BYTGM'nin başta gelen görevleri arasında yer almıştır. Bu yöndeki çalışmalar belediyeler, gönüllü ve hususi kuruluşlar ile bilim ve sanat insanlarınca da desteklenmiştir.

Çalışma kapsamında Türkiye turizminde önemli bir dönüm noktasını ve gelişim merhalesini teşkil eden BYTGM dönemindeki turistik tanıtma ve propaganda faaliyetleri ele alınmıştır. Bu münasebetle Türkiye'deki sosyal tarih araştırmalarına katkı sağlamak ve turizm tarihi çalışmalarına da ışık tutmak amaçlanmıştır.

Lozan Antlaşmasının İmzalanması Ve Onaylanmasının Tanin Gazetesinde Yankıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 93 · Sayfa: 1-46
Tam Metin
Lozan Antlaşması müzakereleri devam ederken Türkiye basınında müzakerelerle ilgili yoğun tartışmalar devam etmekteydi. Genel olarak İstanbul basını müzakereler aleyhinde yayın yaparken Ankara basını müzakereleri destekler mahiyette yayın yapmaktaydı. Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra ise lehteki yayınlar artarak devam ederken aleyhteki yayınlar eleştirilerinin dozunu azaltmıştır. Bu süreçte incelediğimiz Tanin Gazetesi, Türkiye'nin bağımsızlığını sağlayan Lozan Antlaşması'nın önemini kabul ederken Nüfus Mübadelesi, Musul Meselesi, savaş tazminatı ve sınırlar gibi muallâkta kalan konularda eleştirilerini devam ettirmiştir. Lozan Antlaşması'nın imzalanması, TBMM'de onaylanması ve uygulanması sürecini günü gününe takip eden Tanin, yabancı basından yaptığı alıntılarla antlaşmanın Avrupa'daki yankılarını da Türkiye kamuoyuna duyurmuştur. Özellikle iktisadî nüfuz bölgeleri gibi Avrupa gazetelerinde Türkiye aleyhinde çıkan yayınları aktararak Türkiye'nin tam bağımsızlığına dikkat çekmiştir.

Haberleşme Sektörünün Önemli Bir Teşekkülü: Millî Mücadele Döneminden 1960 Yılına Türkiye’de Posta, Telgraf Ve Telefon (Ptt) Teşkilatı (1920-1960)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 93 · Sayfa: 47-104
Tam Metin
Bu çalışmada haberleşme sektörünün önemli bir kuruluşu olan PTT Teşkilatının Büyük Millet Meclisinin teşkil edildiği ve Millî Mücadele'nin yürütüldüğü 1920 yılından başlayarak 1960 yılına kadar olan 40 yıllık döneminde gelişim süreci ile ülkeye sağladığı katkılar incelenmiştir. Millî Mücadele'nin yapıldığı yıllardan başlayarak 1960 yılına kadar Posta Telefon ve Telgraf (PTT) teşkilatında her yönden yapılan icraat ve faaliyetler, 1920-1923 Millî Mücadele döneminde posta ve haberleşme, 1923-1950 Cumhuriyet döneminde PTT'nin gelişimi, 1950- 1960 Demokrat Parti döneminde PTT İşletmesinde yaşanan gelişmeler adı altında üç bölümde ele alınmıştır. Bu üç bölümde PTT teşkilatının faaliyetleri ve ülkeye sağladığı katkılar sayısal verilerle ortaya konmuştur. Araştırmanın konusu hakkında literatürde yer alan boşluklar birincil kaynakların kullanılması yoluyla doldurulmuştur. Konu incelenirken dönemin Türkiye'si ile Dünyanın haberleşme alanında yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurularak bu gelişmeler ışığında gerekli değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuç şudur: 1920 yılından itibaren Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla savaş döneminin ihtiyacına göre haberleşme ile ilgili bir dizi yasal düzenleme ve icraata gidilerek Posta ve Telgraf Genel Müdürlüğü aktif hale getirilir. Kurumun aktif hale getirilmesiyle de Millî Mücadele kazanılır. Cumhuriyet döneminde 3613 Sayılı Kanunla Ulaştırma Bakanlığına bağlanarak teşkilatlanmasını tamamlayan PTT İşletmesi, posta alanında gelişmesini sürdürmesine rağmen 1940 yılından itibaren telefonun yaygın olarak kullanılmaya başlamasıyla telgraf alanında gelişme hızını azaltarak sürdürür. Demokrat Parti döneminde ise eski hantal yapısından kurtularak modern bir yapıya kavuşan PTT teşkilatının, bilhassa teknik yatırım alanlarına hız verilerek telekomünikasyonun gelişme sürecinde ilerlemeler kaydetmesiyle, Cumhuriyetin ilk yıllarına kıyasla haberleşmenin hemen her alanındaki gelişme seyri daha iyi bir düzeyde gerçekleşmiştir.