1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk’ün Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Geçişte Rejim Stratejileri: Atatürk’ün Tbmm Açılış Konuşmalarının İçerik Analizi (1920-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 90 · Sayfa: 83-114
Tam Metin
Bu araştırmanın konusu, Atatürk'ün yapmış olduğu Meclis açılış konuşmalarının içerik analizidir. Konu, Atatürk'ün Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e geçiş düşüncesi, ideolojisi ve stratejilerini ortaya koyacak şekilde sınırlandırılmıştır. Bu araştırmada, Atatürk'ün Meclis Açılış Konuşmalarının hem niceliksel hem de niteliksel içerik analizini yaparak, Atatürk'ün hangi kavramları sıklıkla ve hangi bağlamlarda kullandığını tespit ve buradan hareketle de onun düşünce ve politikalarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmanın verileri, Atatürk'ün 1920-1938 tarihleri arasında yapmış olduğu yirmi Meclis açılış konuşma metinlerinden oluşmaktadır. Verilerin içerik analizi, Maxqda 11 bilgisayar programında yapıldı. İlk aşamada verilerin nicel analizi yapıldı ve kelime frekansları çıkarılarak sıklıkla kullanılan kelimeler tespit edildi. Sonraki aşamada da, sıklıkla kullanılan bu kelimelerin niteliksel analizi yapıldı ve kelimelerin hangi bağlam ve anlamlarda kullanıldığı tespit edilerek yorumlandı. Araştırmada analiz sürecinde kullanılan kavram sıklıkları ve bağlamlarına göre, Atatürk'ün Meclis Açılış Konuşmalarının içerik açısından üç döneme ayrılabileceği tespit edildi. 1. Kurtuluşa Hazırlık Aşaması: 24 Nisan 1920 Meclis Açılış Konuşması: Hilafet ve Saltanatın bağımsızlığı temelinde devlet ve milletin bağımsızlığına meclisi motive ederek kurtuluş mücadelesini başlattığı konuşması. 2. Kurtuluş Aşaması: 1 Mart 1921-1 Mart 1922-1 Mart 1923 Meclis Açılış Konuşmaları: "Türkiye Halkı" kavramını ön plana çıkararak, ülkedeki tüm etnik grupları, kendi ifadesi ile ırk haklarını, birbirinden ayırmadan ülkenin asıl sahipleri olarak mücadelenin kendisine motive ettiği konuşmaları. 3. Kuruluş Aşaması: 13 Ağustos 1923-1 Kasım 1938 Meclis Açılış konuşmaları: Millî Mücadele kazanıldıktan sonraki aşamada Cumhuriyet rejimine geçişi sağladığı, "Türk Milleti" kavramını öne çıkararak, Ulus-devlet politikalarını uygulamaya koyduğu konuşmalarıdır.

Polis Arşiv Belgelerine Göre Atatürk’e Ve Diğer Devlet Adamlarına Yönelik Suikast Girişimleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 90 · Sayfa: 1-48
Tam Metin
Millî Mücadele'nin başlangıcından ölümüne kadar Atatürk'e karşı her bir süreçte farklı şekillerde gösterilen muhalefet, zaman zaman kin, nefret ve hesaplaşma duyguları ile onu öldürme girişimlerine kadar varmıştır. Bu bağlamda, Atatürk'e karşı çok sayıda suikast planı yapıldığı bilinmektedir. İç ve dış güç odaklarınca tertip edilen bu suikast teşebbüslerinin arkasında çeşitli aktörler vardır. Ancak bu suikastlardan hiçbirisi başarıya ulaşamamış, çoğu teşebbüs daha planlama aşamasında iken polis tarafından açığa çıkarılmıştır. Bu teşebbüslerden 1926 yılında eski İttihatçıların düzenlediği öne sürülen İzmir suikastı ve 1935 yılında Çerkez Ethem'in tertiplediği öldürme denemeleri, özellikle dönemin basınında geniş yankı bulmuştur. Bu çalışmada, Millî Mücadele surecinden başlayarak İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar Mustafa Kemal'e ve diğer devlet büyüklerine yönelik suikast planları, polis arşivlerinde yer alan belgeler ışığında bir kere daha değerlendirilmiştir. Ayrıca suikastlarla ilgili bu dönemde yayınlanan gazetelerde yer alan haberlere de değinilmiştir.

Atatürk’ün Adana Ziyaretleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 90 · Sayfa: 49-82
Tam Metin

Mustafa Kemal Atatürk zaman zaman yurt gezilerine çıkmıştır. Bu geziler kapsamında Adana'ya da dokuz defa gelmiştir. Bu ziyaretler, bilhassa önemli siyasi ve sosyal gelişmelerin hemen öncesi veya sonrasında gerçekleşmiş olması bakımından dikkat çekmiştir. Bu nedenle Atatürk, ziyaretleri esnasında halkla iç içe olabileceği ve onlarla fikir alışverişinde bulunabileceği Belediye, Vilayet, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Türk Ocağı gibi yerleri ziyarete büyük önem vermiştir. Bu şekilde, gerçekleştirmiş olduğu inkılâpların uygulanışını görmüş, gerçekleştirmeyi düşündüğü inkılâplarla ilgili olarak da kamuoyunun nabzını tutma imkânına sahip olmuştur.

Atatürk'ü Adana ziyaretleri esnasında mülkî ve askerî yetkililerin yanı sıra kalabalık bir vatandaş topluluğu karşılamıştır. Bu yönüyle ziyaretler, Adanalıların Atasına olan sevgi ve saygısını göstermesi bakımından önemli birer vesile olmuştur. Bunun yanı sıra Ulu Önder'in ziyaretler esnasında yaptığı konuşmalar da geleceğin Türkiye'sine yönelik ipuçları vermesi bakımından büyük bir ilgiyle takip edilmiştir. Bu çalışmada da Ulu Önder'in Adana'yı ziyaretleri çeşitli yönleri ile ele alınmıştır.

Ortaokul (5-8. Sınıf) Türkçe Ders Kitaplarındaki Atatürk Teması Üzerine Bir İnceleme

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 90 · Sayfa: 115-136
Tam Metin
Bu çalışmanın amacı, ortaokul (5-8.sınıf) Türkçe ders kitaplarında yer alması gereken Atatürk teması ile ilgili metinleri yazar, metin türü ve konu bağlamında incelemektir. Buna bağlı olarak da 5.sınıflar için 7 farklı yayınevinin ders kitabı incelenmiştir. Ada, MEB, Koza ve Zambak Yayınları'nda 3, Özgün Yayınları'nda 5, Engin ve Harf Yayınları'nda 6 olmak üzere toplam 29 metin dikkate alınmıştır. 6.sınıflar için 6 farklı yayınevinin ders kitabı incelenmiştir. Doku, Koza ve MEB Yayınları'nda 4, Evren ve Tuna Yayınları'nda 6, Pasifik Yayınları'nda 7 olmak üzere toplam 31 metin ele alınmıştır. 7.sınıflar için 7 farklı yayınevinin ders kitabı incelenmiştir. Gizem, Pasifik ve Tuna Yayınları'nda 4, Harf Yayınları'nda 5, Koza, MEB ve Özgün Yayınları'nda 6 olmak üzere toplam 35 metin dikkate alınmıştır. 8.sınıflar için 7 farklı yayınevinin ders kitabı incelenmiştir. Enderun ve Tav Yayınları'nda 8, Erdem, Pasifik ve MEB Yayınları'nda 5, Koza Yayınları'nda 6, Özgün Yayınları'nda 4 olmak üzere toplam 41 metin ele alınmıştır. Atatürk teması çerçevesinde değerlendirilen toplam 136 metnin yazar, metin türü ve konu bağlamında incelemeleri yapılmıştır. Bunun için nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Yayınevlerinin, Türkçe Öğretim Programında sınıf düzeylerine göre öğretilmesi gereken Atatürk ile ilgili konular ve metin türlerine büyük oranda dikkat ettikleri görülmüştür.

Birinci Dünya Savaşı Ve Millî Mücadele’de Kastamonu Mevlevi Şeyhi Âmil Çelebi Ve Ailesi (1910-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 1-10
Tam Metin

Bilindiği üzere, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından başlayan Millî Mücadele, Anadolu'da Türk-İslam varlığının devam edip edememe gibi fevkalade kritik gelişmeleri ihtiva eden bir "nefs-i müdafaa" hareketidir. Şüphesiz bu kritik süreç içerisinde, bazı gayr-i millî gelişmeler ve problemler yaşanmakla birlikte, yediden yetmişe herkes vatan savunmasında elinden gelen gayreti gösterdi. Bu gayret içinde sufi kurumların da önemli bir sorumluluk yüklendiği görülmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Türk sufiliği içinde kayda değer bir mevkie sahip bulunan Mevlevihaneler, fevkalade önemli roller üstlenmiştir.

Mevlevihaneler, Balkan Savaşı'nda, yaralı askerler için hastane açılması ve benzeri bazı lojistik destek faaliyetleri içinde bulundular. Birinci Dünya Savaşı'nda ise gönüllü tabur kurarak fiilen cepheye katıldılar. Millî Mücadele'de ise kamuoyu oluşturulması ve vatan savunmasında önemli hizmetlerde bulundular. Mevlevilerin bütün bu faaliyetleri içinde Kastamonu Mevlevihanesi Post-nişîni Amil Çelebi ve ailesinin ise oldukça aktif yer aldığı görülmektedir.

Bu bildiride Amil Çelebi ve ailesinin Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele sırasındaki faaliyetleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Mevlana Müzesi Arşivi başta olmak üzere, dönemin basını ve diğer kaynaklar ışığında ele alınacaktır.

1950-1951 Bulgaristan’dan Türkiye’ye Göçler Ve Demokrat Parti’nin Göçmen Politikası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 61-94
Tam Metin
1946 sonrasında Türkiye'nin çok partili döneme geçmesi hem ulusal, hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli etkileri olan bir süreci başlattı. Bu bağlamda, Türkiye'nin Kore Savaşı'na asker göndermesi, NATO üyesi olarak Batı Bloku içinde açıkça yer alması ve Marshall yardımından yararlanması gibi kararlar zincirleme olarak birçok değişimi de birlikte getirdi. Göç ve göç politikaları açısından, tarımsal yapıda değişme, nüfus artışının hızlanması ve kentleşme sürecinin başlaması da çok önemli gelişmelerdi. Bu dönemde gerçekleşen göçün en önemli sebebi Bulgaristan'da kurulan Komünist rejimin baskılarıydı. Bulgaristan'daki Türk azınlık sosyalist bir yönetim altında yaşamak istemediğinden Bulgarlar yükselen milliyetçiliği durdurmak için baskı oluşturdu. Bu yaşanan göçler Türkiye'de siyaset üzerinde önemli bir etki oluşturdu. İzlenilen göç politikası Cumhuriyet Halk Partisi ile Demokrat Parti arasında çekişmeye yol açtı.

27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi Ve Türk Polisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 11-60
Tam Metin
Türk ordusu 27 Mayıs 1960 tarihinde kansız bir darbe ile yönetime el koydu. 27 Mayıs'a giden süreçte meydana gelen olaylarda polis, siyasi taraf tutmakla (hükümet yanlısı olmakla) ve böylece tarafsızlığını kaybetmekle suçlandı. Bu nedenle darbenin hemen ardından askerî yönetim polis teşkilatını öncelikle ele alarak, bir takım yenileştirme ve yapılandırma faaliyetlerine girişti. Ancak Yassıada'da gerçekleştirilen askerî yargılamalar esnasında Emniyet mensupları da yargılandı ve birçoğu çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar. Bu süreçte Emniyet Teşkilatı darbeden en çok etkilenen kurumlardan birisi oldu ve uzun yıllar darbenin etkisini üzerinden atamadı. Bu makale darbe öncesi polisin olayları algılama ve karşı koymadaki yetersizliği ve darbenin akabinde polis teşkilatının yaşadığı sıkıntıları ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Birinci Dünya Harbi Sonunda İstanbul’da Kömür Kıtlığı Ve Buna Bağlı Sıkıntılara Çözüm Arayışları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 95-130
Tam Metin
Birinci Dünya Harbi Osmanlı Devleti'nin sonunu hazırlarken Osmanlı toplumunu da büyük bir ekonomik yıkımla karşı karşıya bırakmıştır. Harp yıllarında olduğu gibi Mütareke döneminde de İstanbul halkının sıkıntılarının başında iaşe, ısınma, aydınlatma ve ulaşım gibi hayatın idamesi için en zaruri ihtiyaçların karşılanması gerekmekteydi. 1918 yılı Ekim ayı sonlarında İstanbul halkı açlıkla yüz yüze gelmişti. Özellikle ekmek sıkıntısı had safhaya ulaşmıştı. İşlerin girift bir hâl aldığı bu döngüde kömür buhranı da ayrı bir sorun teşkil ediyordu. Mütareke döneminin başında kömür buhranı öyle bir dereceye gelmişti ki; vapur, tren, değirmen, fabrika, elektrik aydınlatması gibi kömüre ihtiyaç duyan her şey durma noktasına dayanmıştı. Bu durum kömür kaçakçılığını beraberinde getirdiğinden hükûmet, Sarıyer'de bir kömür Kontrol Memurluğu kurarak Karadeniz'e açılan veya İstanbul'a gelen nakliye vasıtalarında kömür kontrolü yapmaya başlamış, kömür yüklü kayıkların Boğaziçi'nde dolaşmasını yasaklamıştı. Kömür buhranı nedeniyle Haliç Vapurları bilet ücretlerini yüzde yüz artırmıştı. Özellikle 1918 yılı Ekim ayı sonlarından itibaren İstanbul'da başta zahire ve kömür kıtlığına bağlı olarak hayatın pek çok alanında yaşanan mağduriyet 1919 yılı ortalarına kadar devam etmiştir. Bu süreçte iktidara gelen hükûmetlerin aldığı tedbirler neticesinde fabrikaların, tramvayların ve vapurların yeniden düzenli olarak çalışmaya başlamasıyla İstanbul'da gündelik hayat normal seyrine dönmeye başlamıştır. Bu çalışma, Harbin sona erdiği günlerde ve istila altındaki ilk aylarda İstanbul'da kömür, iaşe, ulaşım ve aydınlatma gibi ihtiyaçların kıtlığı ile bu ihtiyaçların temini noktasında devletin çözüm arayışlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Cumhuriyetin Kuruluşuna Kadar Türkiye’de Yardım Cemiyetlerinin Sinema Faaliyetleri Ve Kamuoyunda Sinema Algısı (1910-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 1-36
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde sinema, II. Meşrutiyet döneminden itibaren yaygınlaşmaya başlamış ve kısa zaman içerisinde popüler kültürün önemli bir parçası haline gelmiştir. Devletin içinde bulunduğu koşullara paralel olarak sinema, ordunun eğitilmesi ve propaganda amaçlı kullanılmıştır. I. Dünya Savaşı ve sonrasında ise bazı yardım cemiyetleri gelir elde etmek için sinema faaliyetlerine yönelmişlerdir. Bu anlamda Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti ve Malûlîn-i Guzât Muâvenet Heyeti, yaptıkları konulu filmlerin gösterimlerinden elde ettikleri gelirlerle toplumsal yaraları sarmaya çalışmışlardır. Yardım amaçlı başlayan bu faaliyetler Türk sinema tarihinin ilk örneklerini oluşturmuştur. Makalenin kaleme alınmasındaki temel düşünce sinemanın yukarıda ifade edilen pragmatik amaçlı kullanımına vurgu yapmaktır. Zira akademik yazında sinema ile ilgili yapılmış çeşitli araştırmalar bulunmakla birlikte ifade edilen alan tam olarak ortaya konmamıştır. Çalışmanın diğer bir vurgusu ise anılan cemiyetlerin sinema faaliyetlerinin kamuoyunda bir sinema algısı oluşmasına sağladığı katkıdır.