1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Erzincanlı Kadızâde Mehmet Şevki (Yurtbaşı)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 71-88
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, isimsiz milyonlarca çocuk, genç, kadın, erkek demeden Anadolu'nun her ferdinin kanı, teri, malı, canı ve akıllara sığmayan istiklâl azmi sonunda kurulmuştur. Bu istiklâl mücâdelesi içinde yer alan isimsiz neferlerden biri de Erzincan Bağımsız Sancağı'nın Refahiye Kazası'na bağlı Başgercânis [Günyüzü] Köyü'nden Kadızâde Mehmet Şevki Efendi'dir. Şevki Efendi, Kuvâ-yi Millîye'nin teşekkülünde halkı irşâd etmesi, Erzurum Kongresi'ne Erzincan/Kuruçay mümessili olarak katılması gibi millî meselelerin yanında Hâkimlik, Müftülük ve Kadılık görevlerinde de bulundu

1939 Erzincan Büyük Depremi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 37-70
Tam Metin
Erzincan'ın tarihinde yaşadığı yıkıcı etkisi en büyük deprem olma özelliğine sahip 27 Aralık 1939 depreminin yaraları merkezi ve mahalli teşkilatlar tarafından beraberce uyum içinde sarılmaya çalışılmıştır. Bu depremden Erzincan'ın yanısıra 11 vilayet de etkilenmiş ve büyük kayıplar vermiştir. Depremzedelerin iaşe ve iskânı, ihtiyaç maddelerinin tedariki ve dağıtımının organizasyonunu önemli meseleler olarak karşımıza çıkmıştır. Belli başlı şehirlerde kurulan yardım komisyonları depremzedeler yararına önemli miktarda para ve insani malzeme toplamayı başarmıştır. Bu yardımların yurtiçinden olduğu gibi yurtdışından da yapıldığı tespit edilmiştir.

İttihatçıların Türkleştirme Siyasetiyle İlgili İddialar ve Tarih Yazımındaki Çelişkiler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 115-158
Tam Metin
İttihatçıların Osmanlıcı mı yoksa Türkçü mü oldukları ihtilaflı bir konudur. İttihatçılar Osmanlıcılık siyaseti izlediklerini ifade etseler de bazı araştırmacılar izlenen Osmanlıcılık politikasının aslında Türkçülük ile aynı anlama geldiğini iddia ederler. Bu iddiaların kanıtlanması noktasında tarih yazımı ile ilgili çeşitli çelişkiler ortaya çıkmaktadır. İttihatçıların içinde çok farklı görüşleri savunan kişiler vardı. Bunlar arasında Türkçü görüşleri savunanlar da bulunmaktaydı. Ancak bu kişiler partinin yönetim kademesinde görevlendirilmemişti. Türkçü görüşü savunanlardan Ziya Gökalp, partide Merkezi Umumi üyesi olarak görev yapmaktaydı. Ancak onun konumu gençlik teşkilatlanması ile sınırlandırılmış ve kendisi karar verenler arasına alınmamıştı. İttihat ve Terakki Partisi, her görüşten olanları partiye kabul etti. Ancak Osmanlıcılık ve İslamcılık politikası olarak belirlediği çizgisini hiç değiştirmedi.

I. Dünya Savaşı’nda Filistin Suriye Cephesi’nde Nili Casusluk Örgütünün Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 89-114
Tam Metin
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin kaderini belirleyen Filistin-Suriye Cephesi, büyük devletlerin istihbarat savaşlarına da sahne olmuştur. İngiltere, değişik kaynaklardan yürüttüğü istihbarat faaliyetlerini, en yaygın ve etkili kullanan devletlerin başında gelmiştir. Yahudiler tarafından kurulan ve Filistin-Suriye cephesinde etkili olan NİLİ casusluk örgütü, İngilizlerin Filistin'de kullandığı en önemli istihbarat kaynaklarından biri olmuştur. NİLİ casusları, Osmanlı ordusunun asker sayısı, emir komuta zinciri, karargah mevkileri, moral durumu vs. gibi hususlarda bilgi toplayıp bunları Mısır'daki İngiliz İstihbarat Servisi'ne ulaştırmıştır. NİLİ'nin katkısı, İngiliz ordusunun taktik strateji belirlemesinde ve savaşı kazanmasında önemli rol oynamıştır.

Kazım Karabekir Paşa’nın Basında Neşredilen Tarihi Mektupları ve Bunların Kamuoyundaki Yansımaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 1-66
Tam Metin
Türk İstiklal Savaşı'nın önde gelen komutanlarından biri olan Kâzım Karabekir Paşa, askeri ve siyasi faaliyetlerinden "ari" ve "menkub" bir yaşam sürdürdüğü 1933 yılı itibariyle Milliyet gazetesinde neşredilen ve Millî Mücadele dönemindeki hadiselere yer veren "Ankaralının Defteri" adlı yazı dizisi münasebetiyle kendisine birtakım itham ve eleştirilerde bulunulduğunu görmüştür. Her türlü tehlikeyi ve badireyi göze alarak atıldığı istiklal mücadelesinde yaptığı çalışmaların göz ardı edildiğini ve ülkesi için canla başla icra ettiği kutsal vazifeye gölge düşürülmek istendiğini düşünmesi nedeniyle bunlara cevap verme gereği hissetmiş, bu nedenle bahsi geçen gazetede yayımlanmak üzere söz konusu döneme ait hatıralarını içeren bir dizi mektup kaleme almıştır. Mütareke döneminden Cumhuriyet'in ilanına uzanan sürece dair bilinen bilgilerin dışında ciddi iddiaları içeren ve dönemin önde gelen diğer basın organlarında da yer bulan bu mektuplar Hükûmet erkânında, münevverler arasında ve kamuoyunda önemli bir etki yaratmış ve esaslı tartışmalara yol açmıştır. Bu makale; dönemin gündem yaratan tartışmalarını yayımlayan gazetelerden ve Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'ndeki vesikalardan istifade edilmek suretiyle Karabekir Paşa'nın söz konusu mektuplarının kamuoyunda yarattığı etkiyi ve bunun neticelerini ortaya koymak üzere kaleme alınmıştır. Bu münasebetle basına yansıyan tartışmaların aktörlerinin söylemlerine ve iddialarına geniş çaplı olarak değinilmek suretiyle konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalara ayrı bir derinlik kazandırılmış ve ilk defa olarak da tartışmaların kamuoyundaki yansımalarına yer verilmiştir.

Atatürk Döneminde Bürokrasinin Yeniden Yapılandırılması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 67-90
Tam Metin
Yönetim birimlerinin karar alımı ve alınan kararların uygulanması noktasındaki en önemli aracı olan bürokrasi, Türk yönetim tarihinde de idarenin en önemli işlevsel aygıtı olmuştur. Bürokrasi kavramının ayrıntıları ile inceleyen Weber, bu konu üzerinde önemli çalışmalar yapmıştır. Weber'in bürokrasi sınıflandırmasında yer alan patrimonyal bürokrasi tipi Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısını açıklamada önemli bir yer işgal eder. Kişisel otorite ve geleneksel normların ön planda olduğu patrimonyal bürokrasi, Osmanlı devlet geleneğinin temelini oluşturmuştur. XIX. yy ile beraber meydana gelen gelişmeler Osmanlı patrimonyal bürokrasi düzeninde değişiklikler ortaya çıkarmış ve kanun ve hukuk temelli yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Ancak Sultan Abdülhamit'in idaresi bürokrasinin yeniden merkezileştirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Karışık ve ikili bir yapı gösteren bu yapılanma Cumhuriyet'in ilanı ile beraber köklü bir değişikliğe tabi tutulmuştur. Osmanlı'dan kalan köhne ve geleneksel bürokrasinin yeni kurulan rejimle uyumlu ve hukuki temellere dayanan yeni bir anlayış ile yapılandırılmasını öngören Atatürk, bu amaçla bir dizi hukuki reform gerçekleştirmiştir. Öncelikle Osmanlı bürokrasinin hâlâ eski rejime bağlı kanatları tasfiye edilmiş, öte yandan yeni rejime tabi bir sınıfın oluşturulması için farklı metotlarla bir yenilenmeye gidilmiştir.

Adana İli İlköğretim Okullarında “Atatürkçülükle İlgili Konular”In Eğitim Ve Öğretimine Yönelik Bir Program Değerlendirme Çalışması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 91-140
Tam Metin
Adana İli İlköğretim Okullarında "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın eğitim ve öğretimine yönelik olarak yapılan program değerlendirme çalışmasında; ilköğretim müfettişi (30), müdür/müdür yardımcısı (52), sınıf öğretmeni (103) ve branş öğretmenlerine (125) oluşan toplam (310) kişiye konu ile ilgili anket; (960) öğrenciye Bilişsel Alan Başarı Testi, 6. ve 8. sınıflara Duyuşsal Alan Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Anketten elde edilen sonuçlara göre, Bilişsel Alan hedeflere ulaşma derecesi yüzdesi (%) ortalama olarak; 1) İlkokulda 65.8; ortaokulda 69.1 ve genel ortalama 67.4 olarak gerçekleşmiştir. 2) Duyuşsal Alanda belirlenen hedeflere ulaşma derecesi ortalama olarak; 6. Sınıflarda 4.409; 8. Sınıflarda 4.102 olarak gerçekleşmiştir. 3) Görev türlerine (ilköğretim müfettişi, yönetici, sınıf öğretmeni, branş öğretmeni) göre, "Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalamaları; % 17.74 çokiyi; % 59.03 iyi; % 19.03 orta ve % 4.19 yetersiz olarak bulunmuştur. 4) Görev türlerine göre, "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın program hedeflerine ulaşma düzeyi ortalamaları; % 45,16 evet; % 8,06 hayır; % 46,13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, olarak bulunmuştur. 5) Görev türlerine göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da, beklenen davranışların kazanılma düzeyi; % 47,74 evet; % 6.77 hayır; % 44,48 kısmen; % 0.32 fikrim yok, olarak belirtilmiş, % 0.8 de cevapsız bırakılmıştır.6) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalamaları; % 17,74 çokiyi; % 59,03 iyi; % 19,03 orta; % 4,19 yetersiz, olarak bulunmuştur. 7) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'ın program hedeflerine ulaşılma oranı ortalama; % 45.16 evet; % 8.06 hayır; % 46.13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, olarak bulunmuştur. 8) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da beklenen davranışların kazanılma oranı ortalaması; % 47.74 evet; % 6,77 hayır; % 44.84 kısmen; % 0.32 fikrim yok, olarak bulunmuştur, % 0.32'si de cevapsız bırakmıştır.. 9) Okulun yerleşim yerlerine (köy, kasaba, ilçe merkezi, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalaması; % 17.74 çokiyi; % 53.03 iyi; % 19.03 orta; % 4.19 yetersiz olarak bulunmuştur. 10) 7) Okulun yerleşim yerlerine göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'ın program hedeflerine ulaşılıyor mu? Sorusu, ortalama; % 45.16 evet; % 8.06 hayır; % 46.13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, diye cevaplandırılmıştır. 11) Okulun yerleşim yerlerine göre, öğrenciler 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da beklenen davranışları kazanıyor mu? Sorusu ortalama; % 47.74 evet; % 6.77 hayır; % 44.84 kısmen; % 0.32 fikrim yok, diye cevaplandırılmış, % 0.32 cevapsız bırakılmıştır. Bu çalışmanın amacı; ilköğretim okullarında, çeşitli dersler kapsamında okutulan "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın eğitim ve öğretim etkinliklerini değerlendirerek, hedeflerin gerçekleşme derecesini belirlemek, bu alanda çalışacak araştırmacılara veri/ bilgi sağlamak, hedeflerin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan sorunları ortaya çıkarmak ve yöneticilere sorunların çözümüne ilişkin işlevsel öneriler sunmaktır.

Osmanlı İnsan Yetiştirme Düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Etkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 199-228
Tam Metin
Eğitim sistemlerinin, müfredatları, eğitim ve öğretim programları, ülkenin eğitim felsefesi, toplumun eğitime yüklediği misyon, eğitimsel araç ve amaçlar, uyguladıkları öğrenme yöntem ve stratejiler ile eğitim kalitesinin görünürlüğü, yetiştirdiği insan kaynaklarının niteliğini belirler. Eğitimli insan kaynağının tarihte neler yaptığı ve bu kaynağın niteliği geleceğin nasıl şekilleneceği hususunda da ipuçları içerir. Tarihin geçmiş dönemlerinde uzun zaman dilimleri içinde, bazen birlik ve beraberlik içinde bazen ayrı devletler halinde yaşayan Türk Dünyası, kurmuş olduğu medeniyetlerle de dünya uygarlığına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türklerin anavatanı Orta Asya'dır. Anavatan toprakları Hazar Denizinden Kingan dağlarına, kuzeyde Sibir ovalarından, güneyde Pamir yaylasına, Karanlık dağlar, Altın dağları ve Çin'in kuzey eyaletlerine kadar uzanır. Bu geniş sahada Türklüğün en eski ve kalabalık olarak kaynaştığı yer Hazar Denizi ile Balkaş gölü arasıdır. Orta Asya'dan zaman zaman kitleler halinde çıkan Türk kabileleri Çin'e, Hind'e, İran'a, Mezopotamya'ya, Mısır'a, Anadolu'ya ve Avrupa'nın doğusu ile Balkanlara ve Avrupa ortalarına kadar uzanmış ve gittikleri yerlerde muhtelif isimlerle devletler kurmuşlardır.** Göktürkler, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar bu devletlerin en bilinenleridir. Bu güne göre en son büyük Türk Devleti olan Osmanlı, kendine has özellikleriyle, dünya hâkimiyetini yaklaşık 600 yıl elinde tutmuştur. Ne yazık ki Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle birlikte, Türk Dünyası dağılmış ve 20. yüzyıla büyük oranda esaret altında girmiştir. 20. yüzyılın esaretini, Türk Dünyası içinde ilk kez, yine Osmanlı Devleti'nin çekirdeğini oluşturan Türkiye kırmış ve Anadolu'nun şahlanışı ile bağımsızlığını kazanmıştır. Diğer Türk Dünyası ülkeleri ise, Batı ile Doğu blokları arasında tercih hakkını kullanmaktan başka çıkış yolu bulamamışlardır. İşte bu tercih hakkı, 20. yüzyılın, Türk Dünyasının Esaret yüzyılı olmasına yol açmıştır.Eğitimin başlangıcı insanlık kadar eskiye gitse de bir bilim olarak gelişimi yeni sayılır. Türklerin kurduğu farklı devletlerin yaşam tarzı ve sosyal yapısı Türk Eğitim Tarihinin belirleyicisi olmuştur. Türk Eğitim tarihi denildiğinde Türklerin Orta Asya'dan göç ettiği dönemlerden başlayıp, günümüze kadar eğitim ve öğretim adına gerçekleştirdikleri bütün etkinlikler anlaşılmaktadır. Çok uzun dönemi kapsayan eğitim tarihi bu çalışmanın kapsamını aşmakla birlikte, bu makalade Osmanlı eğitim sistemi ve bu sistemin ürünü olan cumhuriyetin kurucu kadrolarının yeni Türkiye Cumhuriyetini şekillendirmesinde Osmanlı döneminde yetiştikleri, etkilendikleri eğitimin etkisi tartışılacaktır.

Kığı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne Ait Bazı Belgeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 141-198
Tam Metin
Bu araştırmada, Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucu üye varislerinden temin edilen Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine ait bazı belgeler ilk kez literatüre tanıtılmış ve değerlendirilmiştir. Sözkonusu belgelerde, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarına ait Kiğı kazası ve civarında veya Kiğılı olup da Doğu Anadolu'nun diğer bölgelerinde çeşitli askerî ve millî faaliyetlerde bulunmuş kişilerle ilgili önemli bazı bilgilere ulaşılmıştır. Özellikle, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de Doğu Anadolu'daki milis teşkilatlanmalar, milis taburlar ve faaliyetleri, ve diğer siyasi ve sosyal gelişmeler hakkında henüz literatüre yansımamış orijinal bazı tespitlere ulaşmak mümkün olmuştur.

Atatürk’ün Erzurum’daki Evi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 86 · Sayfa: 27-52
Tam Metin
Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum'da, arkadaşlarıyla birlikte uzun süre kaldığı ev, Milli Mücadele'de önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. Evde, Erzurum Kongresi de dâhil olmak üzere, o dönemde yaşanan olaylar görüşülmüş, önemli kararlar alınmıştır. Yine bu evde, ileride Cumhuriyetin ilan edileceği ve diğer inkılapların yapılacağı Mustafa Kemal Paşa tarafından dile getirilmiştir. Şapka İktisası Hakkındaki Kanun'un kabulü öncesinde Erzurum'da görülen tepkiler nedeniyle, Erzurumlular üzüntülerini bildirmiş, ayrıca 31 Aralık 1925'te Erzurum Vilayeti Meclis-i Umumisi, evi Mustafa Kemal Paşa'ya hediye etme kararı almıştır. Evin hediye ediliş gerekçesi, vatanın kurtarılması planını bu evde yapmış olmasıdır. 8 Şubat 1926'da adına tapuya kaydedilen evin anahtarını, seçilen heyet Ankara'ya giderek Mustafa Kemal Paşa'ya teslim etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, evi, aynı yıl mahalli Cumhuriyet Halk Fırkasının istifadesine bırakmış, ancak ev o dönemde lojman olarak kullanılmıştır. Atatürk, çiftliklerinin bağışında ve vasiyetinde evi bağışlamadığından, vefatı sonrasında ev, kanuni varisi olan Makbule Boysan'a kalmıştır. Ev, daha sonra Makbule Boysan tarafından Çocuk Esirgeme Kurumuna satılmıştır. Ev, Çocuk Esirgeme Kurumunun olduktan sonra, önce bu amaçla kullanılmış, daha sonra onarılarak 1984'te "Atatürk Evi Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Kültür Bakanlığı, 2001'de Atatürk Evi'nin yeniden düzenlenmesine yönelik kapsamlı bir çalışma başlatmış, 2003'te Atatürk Evi Müzesini ziyarete açmıştır. Müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmesi ise 2009 yılında gerçekleşmiştir.