1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
Atatürk’ün Vatandaşlık Anlayışı Ve Günümüzde Yahudiler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 1-40
Özet
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dayanaklarını Atatürk İlkeleri oluşturmaktadır. Atatürk'ün, eşitliği rehber alarak temellendirmeye çalıştığı vatandaşlık kavramının tanımı Türk Anayasasında da yerini almıştır. Bu kavram dini ve ırkçı bir anlam taşımadan Türk halkını birbirine bağlamaktadır. Bu açık tanımlamaya rağmen hala toplum içerisinde "öteki", "onlar" anlayışının, önyargıların kırılamadığı görülmüştür. Bu çalışmada öncelikli olarak Türklerin Yahudilerle ilk temasından günümüze kadarki sürece genel bir tarihsel değerlendirmeyle yer verilecek, ardından 14 kanaat önderiyle derinlemesine mülakat yöntemi ile yapılan araştırma kısmına değinilecektir. Bu çalışmayla, günümüzde Türk Yahudilerinin karşılaştıkları sorunlar irdelenerek sorunların çözümüne katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Gelibolu Yarımadası’nda İtilaf Blokuna Ait Harp Mezarlıklarının İnşası Ve Statüsü
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 57-101
Özet
Tam Metin
Boğazların hâkimiyetini ele geçirmek ve Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakmak amacıyla Çanakkale Cephesi'ni açan İtilaf Bloku 250,000'e yakın kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldı. Çanakkale Savaşlarında hayatını kaybedenlerin çok azı için tek kişilik mezarlar yapılabildi. Savaş koşulları nedeniyle askerlerin büyük bir kısmı toplu ceset çukurlarına defnedildi. Bir kısmı da defnedilmeden arazi üzerinde kaldı. İtilaf Bloku geri çekildiğinden cesetlerini defnetme vazifesi de Osmanlı Devleti'ne düştü. Buna rağmen Çanakkale Savaşlarının ardından yabancılara ait mezar ve mezarlıkların kasten tahrip edildiğine dair söylentiler yayıldı. Papalık Temsilcisi tarafından yapılan tespitlerle söylentilerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Fakat Mondros Mütarekesi'nden sonra bu iddialar yeniden gündeme geldi. Mondros Mütarekesi'nin akabinde Çanakkale'yi işgal eden İngilizler mezarlıklarının bulunduğu mıntıkada kontrolü ele geçirmeye çalıştılar. İngiliz Mezar Tescil Birimi (MTB) yabancılara ait mezarlık ve kalıntıların yerlerini ve cesetlerin kimliklerinin bir kısmını tescil etti. MTB'den sonra bölgeye gönderilen İmparatorluk Harp Mezarları Komisyonu (İHMK) tescil işlemlerini tamamlayarak mezarlık ve anıt inşasına başladı. Bu sıralarda imzalan Sevr Antlaşması İtilaf Devletlerine yabancılara ait mezarlık ve anıtları inşa, düzenlenme, bakım ve muhafazasını sağlama hakkını verdi. İngilizler onaylanmasını beklemeden Sevr Antlaşması'nın mezarlıklarla ilgili maddelerinin büyük bir kısmını tatbikata geçirdiler. Millî Mücadele'nin başarıyla sonuçlanması üzerine Sevr Antlaşması ortadan kaldırıldı. Ancak Gelibolu'da inşa çalışmaları neredeyse tamamlanmak üzereydi. İtilaf Devletleri Lozan Konferansı'nda bu meseleyi gündeme getirdiler. Yapılan müzakerelerin ardından yabancı mezarlık ve anıtlarının yer aldığı mıntıka kendine has münhasır bir bölge haline getirildi. Bu bölgenin belirlenen amaçlar dışında kullanımı da yasaklandı. 1926 yılına kadar Gelibolu'da bulunan İtilaf mezarlık ve anıtların büyük bir kısmı tamamlandı.
Ziya Gökalp: Turancılıktan Türkçülüğe
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 104-143
Özet
Tam Metin
Ziya Gökalp'in Türkçülük ideolojisinin farklı evreleri olduğu gibi, her dönemde onu etkileyen kaynaklar çeşitlidir. Bu kaynakların içinde en önemlilerinden biri, 19. yüzyılın sonunda resmi Ruslaştırma politikasına cevap olarak doğan Tatar ve Azerbaycan Türkçülüğüdür. Bu etki altında Gökalp, önceleri Türk dili konuşan bütün Türk halklarının kültürel birliği fikrini geliştirmiştir. Daha sonra ise her ne kadar benzer bir kültür ve dil paylaşsalar da, Anadolu Türklerinin Tatarlardan ve Orta Asya halklarından farklı olduğunu tartışarak "Dış Türklerle" arasına mesafe koymuştur. Bu gelişme, Gökalp'in kendisini Tatar milliyetçiliğinden, özellikle de Yusuf Akçura'dan ayırmasıyla başlamıştır. Gökalp, geliştirdiği Türkçülük ideolojisi çerçevesinde zamanının geçerli siyasa biçimi olan teritoryal ulus devlet modelini temel alarak Anadolu halklarını birleştirmeyi hedeflemiştir. Ona göre, Turancılığın sınırları çok geniş ve muğlaktır. Bugün hâlâ bazı çevreler tarafından ırkçı ya da irredantist olarak tanımlanan Gökalp, Turancı olarak nitelendirildiği dönemde bile ırk ve biyolojik özelliklere her zaman mesafeli durmuş; bunların yerine dil, kültür ve din birliğini vurgulamıştır. Bu çalışma, "Dış Türklerle" temas halinde olan Gökalp'in düşüncelerinin Turancılıktan Türkçülüğe evrilişi üzerinde durmaktadır. Aynı zamanda Türk kültürü ve ulusuna aidiyet temaları üzerinden devlete bağlılık fikrini savunan Gökalp'in Türkçülüğünün köklerine ışık tutmayı hedeflemiştir.
Balkan Savaşı Öncesinde İşkodra Ve Kosova Vilayetlerinin Durumuna Dair Çetine Sefiri Alfred Rüstem Bey’in Bir Raporu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 41-56
Özet
Tam Metin
Bilindiği üzere, Balkan savaşına yaklaşılan 1911 yılı başlarına gelindiğinde Balkan coğrafyasında ve özellikle Arnavutluk, İşkodra ve Kosova'da istikrarsızlık gittikçe artmaya başladı. Bu makalede, Yakın Türk tarihinin çok önemli siyasî şahsiyetlerinden olan ve o günlerde Çetine (Karadağ) sefiri bulunan Alfred Rüstem Bey'in İşkodra ve Kosova vilayetlerinin durumu hakkında Çetine'deki Almanya ve Rusya sefirleri ile yaptığı mülakatlarının ayrıntıları ve Arnavutluğun siyasi durumu ve orada ne gibi icraatta bulunmak lâzım geleceğine dair çok önemli tespitlerini içeren 7 Ocak 911 tarihli raporu, ilk kez literatüre sunularak analiz edilmiştir.
Bir Osmanlı Hanımefendisi Ve Bir Cumhuriyet First Leydisi Reşide Bayar
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 143-166
Özet
Tam Metin
Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın eşi Reşide Bayar; milli mücadele, tek parti, çok partili hayat ve DP iktidarı dönemlerine tanıklık etti. Celal Bayar'ın uzun siyasi yaşamında ve başarılı faaliyetlerinin yanında yer aldı. Reşide Hanım, duruşu, siyasi tavrı ve gerçekleştirdiği sosyal faaliyetlerle dikkat çekti. Celal Bayar'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Çankaya Köşkü'ne first leydi olarak çıkan Reşide Hanım, Köşk›ün yeniden yapılandırılmasından halka açılmasına kadar pek çok önemli değişim ve dönüşüm gerçekleştirdi. 27 Mayıs 1960 darbesiyle birlikte Bayar ailesinin yaşadığı pek çok zorluğa karşı mücadele eden Reşide Hanım, 24 Aralık 1962'de Celal Bayar'ı ziyarete giderken vefat etti. Reşide Hanım, yetişmesinden vefatına kadar geçen süreç içinde örnek bir Cumhuriyet kadını oldu.
I.Dünya Savaşı’nda Rusya’nın Ukrayna ve Diğer Bölgelerindeki Türk Savaş Esirlerine Dair Bazı Tespitler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 83 · Sayfa: 1-16
Özet
Tam Metin
Bu araştırmada, I. Dünya Savaşı'nda Rusya'ya esir düşen Türk askerlerinin durumu ve Osmanlı Hükümeti ve daha sonra TBMM Hükümeti'nin bu Türk savaş esirlerine yönelik bazı politika ve uygulamaları ele alınmıştır. Gerek Ukrayna, gerekse Kafkasya ve Rusya'nın diğer bölgelerindeki Türk esirlerinin hayatı, tabii ki savaşın acı faturası olarak, çeşitli sıkıntı ve dramlarla doludur. Bu dramlara şahit olan bölgedeki yerli Türk halkları, esir Türk askerlerine ellerinden gelen insanî yardımları yapma gayreti içinde olagelmişlerdir. Bu maksatla çeşitli yardım komiteleri kurdukları bilinmektedir. Osmanlı Hükümeti ve daha sonra TBMM Rusya'daki Türk esirlerinin durumu ve bunların Anadolu'ya getirilmeleriyle ilgili çeşitli çalışmalar içinde olmuşlardır. Ankara Hükümeti'nin Sovyetlerle olan dostluk ilişkileri çerçevesinde Türk savaş esirleri hususu da önemli müzakere konularından biriydi. Ankara Hükümeti 28 Mart 1921'de Sovyet Rusya ile Esir Mübadelesi sözleşmesi imzaladı. Aşağı-yukarı 6 ay sonra da 17 Eylül'de Moskova'da Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile benzer nitelikli bir Esir Mübadele Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeler çerçevesinde -zaman zaman problemler yaşanmakla birlikte- Anadolu'ya çok sayıda Türk savaş esirinin dönüşü sağlanabilmiştir. Ancak değişik sebeplerden dolayı Anadolu'ya dönemeyen veya az sayıda da olsa oralarda evlenip Rusya'ya yerleşenler de olmuştur. Araştırmamızda, Rusya'nın Ukrayna ve diğer bölgelerinde Türk savaş esirlerinin yaşadıkları ve bunlarla ilgili bazı gelişmeler, arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Çankırı’da Yayınlanan Gazetelere Göre Menemen Olayı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 83 · Sayfa: 39-64
Özet
Tam Metin
23 Aralık 1930'da Menemen'de Cumhuriyet rejimine karşı bir irtica olayı meydana gelmişti. Olayda Kubilay Bey ve iki bekçi şehit edilmişse de kısa sürede olayın elebaşları etkisiz hale getirilmiş ve ardından yargılama süreci başlamıştı. Menemen Olayı tüm yurtta olduğu gibi Çankırı'da da büyük bir üzüntü ve nefretle karşılanmıştı. Bu çalışmada, Menemen Olayının, Çankırı'da yayınlanan iki yerel gazeteye (Çankırı ve Çankırı'da Duygu) yansıması ele alınmıştır. Adı geçen iki gazetede Menemen Olayının süreci ve duyulan tepkiler ortaya konmaya çalışılmıştır. Haberler ulusal basından alınmış olmakla beraber tepkiler ve tepki içeren yazılar Çankırı'ya özgüdür. Adı geçen gazetelerde, Menemen Olayı sürecinin okuyucuya nakledilmesi, olayın lanetlenmesi ve halkın yeni rejime bağlılığını vurgulama konusunda herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bundan başka gazeteler, Hükümetin izlemiş olduğu politikayı destekleyen haber ve yazılara yer vermiştir. 23 Aralık 1930'da Menemen'de Cumhuriyet rejimine karşı bir irtica olayı meydana gelmişti. Olayda Kubilay Bey ve iki bekçi şehit edilmişse de kısa sürede olayın elebaşları etkisiz hale getirilmiş ve ardından yargılama süreci başlamıştı. Menemen Olayı tüm yurtta olduğu gibi Çankırı'da da büyük bir üzüntü ve nefretle karşılanmıştı. Bu çalışmada, Menemen Olayının, Çankırı'da yayınlanan iki yerel gazeteye (Çankırı ve Çankırı'da Duygu) yansıması ele alınmıştır. Adı geçen iki gazetede Menemen Olayının süreci ve duyulan tepkiler ortaya konmaya çalışılmıştır. Haberler ulusal basından alınmış olmakla beraber tepkiler ve tepki içeren yazılar Çankırı'ya özgüdür. Adı geçen gazetelerde, Menemen Olayı sürecinin okuyucuya nakledilmesi, olayın lanetlenmesi ve halkın yeni rejime bağlılığını vurgulama konusunda herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bundan başka gazeteler, Hükümetin izlemiş olduğu politikayı destekleyen haber ve yazılara yer vermiştir.
Atatürk’e Denizden Yapılan cenaze Töreni
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 83 · Sayfa: 17-38
Özet
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e denizden ve karadan görkemli bir cenaze töreni gerçekleştirilmiştir. Türk Donanması, tarihindeki belki de en acı görevini 19 Kasım 1938 tarihinde Mustafa Kemal ATATÜRK'ün naaşını İstanbul'dan İzmit'e taşıyarak yerine getirmiştir. ATATÜRK'ün denizden yapılan cenaze törenine donanma sancak gemisi Yavuz muharebe gemisi, Hamidiye kruvazörü, Zafer ve Tınaztepe muhripleri, Dumlupınar, Gür denizaltı gemileri, Doğan ve Martı hücumbotları iştirak etmiştir. ATATÜRK'ün naaşı 19 Kasım 1938 sabahı top arabası üzerinde Dolmabahçe Sarayı'ndan, tabutun Zafer muhribine yüklenip, oradan da Yavuz zırhlısına nakledileceği yer olan Sarayburnu'na kadar karadan taşınmıştır. Hava filoları da denizden yapılan cenaze törenine iştirak etmişlerdir. Denizden yapılan törene Türk donanma gemilerinin yanı sıra Alman, İngiliz, Fransız, Sovyet Rus, Romen ve Yunan harp gemileri de iştirak etmişlerdir.
İsviçre’de Osmanlı Devleti Aleyhinde Faaliyetler ve Türklerin Teşkilatlanması (1918-1922)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 83 · Sayfa: 65-86
Özet
Tam Metin
I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte İsviçre'de Türk karşıtı çevrelerin faaliyetleri yoğunlaşmıştı. Savaştan maddi-manevi olarak yıpranmış çıkan Osmanlı Devleti'nin bu çevrelerle mücadele edecek maddi kaynağı yoktu. Bu durum İsviçre'de yaşayan Türk vatandaşlarını harekete geçirerek, elindeki sınırlı imkânlarla Türk'ün haklı davasını savunmaya itmiştir. Bu makalede ayrıca, İsviçre'de yaşayan Türklerin mütareke dönemindeki sosyal ve ekonomik durumları, Lozan Türk Yurdu'nun Osmanlı Devleti'nin haklarını savunmak için faaliyetleri üzerinde durulacaktır.