1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Milli Mücadele Döneminde Yusuf AKÇURA’nın Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 78 · Sayfa: 589-614
Tam Metin
Son yüzyıllık tarih dilimi içinde ismi sıkça duyulan entelektüel bir kimliğe sahip olan ve cumhuriyetin kurucuları arasında TBMM'deki yerini alan Yusuf Akçura'nın, Türk Tarih Kurumu'nun kurulması ve başkanlığına giden yolda Milli Mücadele'nin askeri ve diplomatik safhasında almış olduğu rolün değerlendirilmesi fayda sağlayacaktır. Döneme ilişkin bu hizmetlerinin de Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay ATASE Başkanlığı arşiv belgeleri içinden çıkmış olması Akçura'nın biyografisine dair bir takım önemli katkılar yapmaktadır. Halide Edip ve Yakup Kadri gibi önemli isimlerin cephede görev alma istekleri Akçura'nın etkisi doğrultusunda fiilen gerçekleştiği savunulabilir. Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa'nın, muharebeler sırasında eğitime verdiği önemin ve Büyük Taarruz'dan hemen sonra milli iktisadi kalkınma konusundaki bilinen duyarlığı, İzmir İktisat Kongresi'nden 3 ay önce bu konuda Akçura'nın kürsüdeki etkileyiciliğini de dikkate alarak hareket ettiğini gösteriyor. Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Paşa'nın belirli konularda çalışma arkadaşı ve fikir açısından yanında yer alan birisi olarak Akçura'nın, karizmatik lider olarak ifade ettiği Paşaya bakışı ise bir aydının gözü ile Mustafa Kemal Paşa'yı göstermektedir.

Çanakkale Savaşı’nda Şehit Olan Hendekliler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 289-306
Tam Metin
Çanakkale Savaşı, Türk askerinin yazdığı bir kahramanlık destanıdır. Türk askeri, denizde ve karada, kendinden çok üstün kuvvetlerle savaşmış ve vatan toprağını büyük bir fedakarlıkla savunmuştur. Osmanlı ülkesinin pek çok yerinden olduğu gibi Sakarya ili Hendek ilçesinden de pek çok kişi Çanakkale Savaşı'na katılmış çok sayıda şehit verilmiştir. Sakarya yöresi göçmenlerin yoğun olduğu bir bölgedir. Burada Sakarya ili Hendek İlçesi'nin Çanakkale Savaşı'ndaki şehitleri Vefayata Mahsus Vukuat Defterleri esas alınarakincelenmiştir. Bu kayıtlarda şehitlerin isimleri, doğum tarihleri, anne ve baba isimleri, evli-bekar oldukları, şehit oldukları tarih ve şehit oldukları yerler ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bu çalışmada Hendek nüfus kayıtlarının yanı sıra diğer kaynaklar da incelenerek Çanakkale Savaşı'nda şehit olan hendekliler tespit edilmiş, bu şehitler değişik açılardan tablolar halinde sunularak değerlendirilmiştir. Değerlendirmede göçmenlerin bu yöreyi yeni vatanları sayıp saymadıkları üzerinde de durulmuştur.

Çanakkale’de Şehit Olan Ilgınlılar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 255-288
Tam Metin
Bilindiği üzere, yakınçağ Türk ve Dünya tarihinde Çanakkale muharebelerinin önemli bir yeri vardır. Ancak bu savaşlarda şehit olan Türklerle ilgili yeterince araştırma yapılmamıştır. Bu araştırmada, Ilgın Vefayata Mahsus Vukuat Defterleri esas alınarak ve diğer kaynaklar da incelenerek Çanakkale muharebelerinde şehit olan Ilgınlılar tespit edilmiş ve bu şehitler değişik açılardan değerlendirilmiştir

Kemalizmin Düşünsel Temelleri ve Tarihsel Oluşumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 307-344
Tam Metin
Kemalizm, Türk Bağımsızlık Savaşı sırasında başlayan Türk devriminin bir ürünüdür. Kemalizm kavramı ilk defa Batılı yazarlar tarafından kullanılmış ve daha sonra bu Türkçe'de "Atatürkçülük" olarak adlandırılmıştır. Batılı yazarlar Atatürk ilkelerini Kemalizm ideolojisi olarak kabul etmişlerdir. Kemalist hareket Birinci Dünya Savaşı sonrasında milliyetçi ve bağımsızlıkçı niteliği ile tanınmıştır. Kemalizm bir doktrin değildir. Kemalizm anti emperyalist bir ideoloji olup Orta Doğu toplumlarını etkilemiştir. Kemalizm sadece bir ideoloji olarak önemli değildir. Bu ideolojinin asıl önemi, Batı egemenliğine karşı başarılı bir direniş sembolü olmasından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı Kemalizm'i dogmatik totaliter ideolojiler arasında değil, Rasyonalist ve Pragmatik niteliği olan demokratik ideolojiler arasında düşünmek zorunluluğu vardır. Bu makalenin temel tezi; Kemalizm'in devrimci ideoloji olarak hem çok sayıda Asya, Afrika ve özellikle Orta Doğu ülkelerini ve bir dereceye kadar Latin Amerika ülkelerindeki siyasi gelişmelerin bir sembolü olduğudur. Kemalizm; Gandi, Nehru, Muhammed Ali Cinnah, Cemal Abdel Nasır, Habib Burgiba, Hayri Bumedyen, gibi az gelişmiş ülkelerin liderlerini de çok etkilemiştir. Kemalizm, ilk defa az gelişmiş bir ülkede görülen ve tarihsel bir denemeden geçmiş olan bir gelişme ideolojisidir.

Atatürk’ün Direktif ve Tavsiyeleri Işığında Türk Tarımındaki Gelişmeler (1923-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 345-384
Tam Metin
923-1938 döneminde tarımla ilgili yasal ve kurumsal örgütlenme büyük ölçüde tamamlanmıştır. Cumhuriyet'in ilk on beş yılında olduğu gibi sonraki yıllarda da tarım politikalarının dayandığı temel bu dönemde atılmıştır. Atatürk, tarımla uğraşan biri olarak çiftçinin sorunlarını çok iyi biliyordu. Köylünün elinde işleyebileceği yeterli toprağı olmadığını gören Atatürk, öncelikle işlenmeyen devlet arazilerinin toprağı olmayan çiftçilere dağıtılmasını, ardından da ülkede genel bir toprak reformuna gidilmesini istemiştir. Çiftçinin yüzyıllardır dert yandığı aşâr felaketinden kurtulması için öncü rol oynayan Atatürk, ülke topraklarının tamamının işlenerek üretimin ve köylünün refahının artması için tarım tekniğinin ve araçlarının modernizasyonuyla yakından ilgilenmiştir. Kendi kurduğu çiftliklerde ileri tarım tekniklerini uygulayarak köylüye örnek olmuştur. Köylünün tefeci zulmünden kurtarılması için zirai kredi kurumlarının oluşturulmasına büyük önem veren Atatürk, İçel'de bir tarım kredi kooperatifinin bizzat kurucu üyesi olarak çiftçiye rehberlik yapmıştır. Tarımla ilgili kurumsal ve yasal düzenlemelere gidilmesi konusunda öncülük yapmış olan Atatürk, kendi döneminde Tarım Bakanlığı teşkilatının daha modern şekilde yeniden kurulmasını sağlamıştır.

Çanakkale Savaşları’nda Sıhhiye ve Tahliye Hizmetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 385-404
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı sırasında boğazın, müttefik devletlerin oluşturacağı bir donanmayla zorlanıp, İstanbul'un ele geçirilmesini amaçlayan Çanakkale Boğazı harekatının planlanıp uygulanmasına varan gelişmeler içinde, Sıhhiye ve Tahliye işleri savaş içi faaliyetlerinin ilginç bir boyutunu oluşturur. Çanakkale Savaşları sırasında gerek sağlık işleri, gerekse hastalık konusu, hem Türkiye'ye, hem de müttefik ülkelerin çarpıcı örneklerinin sergilenmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, konuyu başta ATASE, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Türk Askeri Hekimliği Tarihi ve Askeri Hastaneleri, Umumi Harpte Çanakkale Müdafaası Esnasında Türk Ordusu Sıhhi Hizmetleri, Askeri Sıhhiye Mecmuası, ayrıca Alman ve İngiliz belgeleri ve özellikle de bu dönemde doktorluk yapan şahısların konuyla ilgili olarak yaptıkları çalışmalar ve değerlendirmeler olmak üzere, ilgili diğer temel eserlerden de yararlanarak, inceleyip tartışmak ve Çanakkale'nin görünmeyen boyutunu ortaya koymaktır.

1946 Genel Seçimleri ve Sonuçları Üzerinde İktidar ve Muhalefet Partileri Arasında Yapılan Tartışmalar II

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 1-26
Tam Metin
1946 seçimleri öncesinde ve seçimlerin yapılması sırasında CHP'ye en fazla destek devlet kademelerinde görev alan amir ve memurlardan gelmiştir. "Açık oy, gizli tasnif" ilkesinin benimsenmesi, bu desteğin ana sebeplerinden birisi olarak görülebilir. Çünkü "açık oy, gizli tasnif" gibi demokratik olmayan esasları bünyesinde barındıran seçim kanunu, seçimlerde hile ve yolsuzluk yapılmasına da imkân verir bir durumdadır ve bu sistem millet iradesinin özgürce tecelli etmesinin önünde önemli bir engeldir. Buna CHP teşkilatı ve seçim komisyonlarında görev alan bazı kimselerin işgüzarlığı da eklenince seçimlerin güvenliği, güvenilirliği ve oyların masuniyetine gölge düşmüştür. Böyle bir ortamda yapılan seçimlerde Türk toplumu; iradesine konulmak istenen ipoteğe, ilk günden itibaren demokratik ölçüler içerisinde tepkisini göstermiştir. Fakat bu tepkiler, 1946 genel seçimlerinin demokrasi tarihimize "hileli" ya da "şaibeli" seçimler olarak geçmesini önleyememiş, nihayetinde her daim tartışılan bir seçim olarak karşımızda durmuştur. Çalışmamızın kapsamlı olması ve toplamda 43 sayfayı bulması nedeniyle bu çalışmamızı iki ayrı kısımda vermek mecburiyeti hasıl olmuştur. Bu nedenle Sayı: 75'de yer alan 1. Kısımda; Cumhuriyetin İlanından 1946 Seçimlerine Kadar Türk Demokrasisi, 1946 Seçimlerine Kadar İktidar - Muhalefet ilişkileri, 1946 Seçimleri Öncesi Partilerin Seçim Propagandaları ele alınmıştı. Çalışmamızın bu kısmında ise; 1946 Seçimlerinde partilerin Adayları, 1946 Seçimlerinin Yapılması, Seçim Sonuçlarına İlişkin Yapılan Tartışmalar ele alınacaktır.

İtilaf Devletleri’nin Türk-Yunan Savaşı’nda Tarafsızlık İlanı (13 Mayıs 1921)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 27-54
Tam Metin
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın akabinde İtilaf Devletleri akdettikleri antlaşmayı ihlal ederek Osmanlı topraklarını işgal etmişlerdi. İngiltere ve Fransa'nın desteğini arkasına alan Yunanlılar da Batı Anadolu ve Doğu Trakya'yı işgal etmişlerdi. Baskı altında kalan Osmanlı hükümetleri işgallere karşı gereken tepkiyi gösterememişlerdi. Bu şartlar altında Kuva-yı Milliye işgallere karşı mücadele etmeye başlamıştı. Bu mücadele, Türk tarihinde İstiklal Savaşı, Yunan tarihinde Küçük Asya Savaşı adı verilen Türk-Yunan Savaşı'na dönüşmüştü. Yunanlılar Osmanlı topraklarını işgal ederken Atina'da beklenmedik siyasi gelişmeler meydana gelmişti. Kral Alexander'in ölümünden sonra müttefikler tarafından desteklenen Venizelos hükümeti iktidardan düşmüş, Kral Konstantin tahtına dönmüştü. Bu gelişmelerin ardından İtilaf Devletleri Yunanistan'a verdikleri desteği kesmeye başlamışlardı. Bu arada İngiliz hükümeti yayınladığı bir talimat ile silah, cephane ve benzeri malzemelerin İngiltere'den ihracını yasaklayan yeni bir liste hazırlanmıştı. Önceki listede satışına izin verilen birçok malzemenin ihracına kısıtlama getirilmişti. Bundan sonra İngiltere'nin teklifi doğrultusunda İtilaf Devletleri, Türk-Yunan Savaşı'nda tarafsızlıklarını ilan etmişlerdi. Bu tarafsızlık yerli kaynaklarda sadece Boğazlar bölgesinin tarafsız hale getirilmesi olarak izah edilmiştir. Oysa söz konusu tarafsızlık İtilaf Devletleri'nin Türk-Yunan Savaşı'nda tarafsızlıklarını ilan etmelerini kapsamaktadır.

1926 İlkmektep Müfredatı ve Cumhuriyet Tuncay TUNÇ Dönemi Eğitiminin Ekonomik Hedefleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 55-98
Tam Metin
Toplumların kalkınmasında vazgeçilmez bir öneme sahip olan ilkokul eğitimi ve niteliği sorunu Türkiye'de II. Meşrutiyetten itibaren tartışılmaya başlanmıştır. Toplumsal gelişmenin sağlanabilmesi için ilk eğitimde okutulan derslerin muhtevası değiştirilmiş ve derslere farklı misyonlar yüklenmiştir. Cumhuriyetin ilanının ardından bu konuda yeni düzenlenmeler yapılmış ve hazırlanan yeni müfredat programları ile cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkacak vatandaşlar yetiştirilmek istenmiştir. Bu amaçla hazırlanan 1926 İlk Mektepler Müfredat Programına eklenen ve içeriği değiştirilen Hayat Bilgisi ve Tabiat Dersleri ile ilkokul öğrencilerinin gelecekte sağlıklı, memleket gerçeklerinden haberdar, iktisatlı ve modern bir vatandaş olarak yetişmeleri istenmiştir.

Türk-Alman Propagandası Karşısında Arap Bürosu’nun Kuruluşu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 76 · Sayfa: 97-132
Tam Metin
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Harbi'ne Almanya yanında girmesiyle başlatılan propaganda ve istihbarat faaliyetleri karşısında İngiltere'nin aldığı tedbirlerden birisi olan Kahire'deki Arap Bürosu'nun kuruluş çalışmaları üzerinde durulacaktır. Büronun tüm çalışmalarından ziyade kuruluşundan hemen evvel İngiliz hâkimiyet bölgesindeki Türk-Alman faaliyetleri karşısında bu büronun hangi amaçlarla kurulduğu açıklanacaktır. Özellikle dini hislerin uyandırılması amacıyla ilan edilen cihadın İngiltere tarafından ne şekilde algılandığı üzerinde durularak, büronun kurulmasından evvel genel havanın ne yönde olduğu değerlendirilecek ve büronun kuruluşuna varan gelişmeler üzerinde durulacaktır. Bunun yanında Arap Büro'nun kuruluşuyla ilgili çalışmaların karşısında İngiliz yerleşik nizamının kaygıları ve düşünce farklılıkları vurgulanacaktır.