1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Hürriyet Partisi’nin Türk Siyasi Tarihindeki Yeri ve Önemi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 341-380
Tam Metin
Hürriyet Partisi, 20 Kasım 1955 tarihinde, Demokrat Parti'den istifa eden bir muhalif milletvekili tarafından 20 Aralık 1955 tarihinde kurulmuştur. Basına ispat hakkı verilmesini savunan, çoğunluğu gazeteci ve gazete sahiplerinden oluşan Demokrat Parti'nin Millet Meclisi çatısı altında bulunan 19 milletvekili Basın Yasası'nda basına ispat hakkının verilmesini savunuyorlardı. İstekleri Demokrat Parti Grubu tarafından reddedildi. Sonuç olarak da 19 üyeden 10'u partiden istifa etti, 9'u da partiden çıkarıldı. Hürriyet Partisi, 24 Kasım 1958 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi'ne katıldı. Bu makalede Hürriyet Partisi'nin kuruluşu, gelişimi ve Türk siyasî tarihindeki önemi açıklanmıştır.

Musul Sorunu ve Lozan

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 319-340
Tam Metin
1118'den itibaren bir Selçuklu toprağı ve 1517'den itibaren de bir Osmanlı vilayeti olan Musul, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesi bahane edilerek İngilizler tarafından işgal edilmiş, bunun üzerine İngilizlerle Türkler arasında şiddetli bir mücadeleye sahne olmuş, sorun silahlı mücadeleyle çözülememiş ve konu Lozan Konferansı'na bırakılmıştır. Musul bu konferansta büyük tartışmalara neden olmuştur. Ancak Musul'un statüsü burada da kesin olarak belirlenemediği için sorunun çözümü bir sonraki görüşmelere ertelenmiş, bu görüşmelerden de bir sonuç alınamaması üzerine 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması'yla İngiliz mandasındaki Irak'a bırakılmıştır. Makalede, Musul'un bugünkü Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde yer almamasının nedenleri hakkında bilgi verilecektir.

Millî Mücadele’de Akşehir

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 299-318
Tam Metin
Bilindiği üzere Akşehir, bir ilçe merkezi olmakla birlikte, siyasî, ekonomik ve stratejik bakımdan Anadolu'nun önemli yerleşim yerlerinden biridir. Millî Mücadele yıllarında da burada çok yoğun hareketler yaşanmıştır. Özellikle Türk-Yunan savaşı sırasında Batı Cephesi'nin önemli merkezlerinden biri olan Akşehir üzerine yeterince araştırma yapıldığı söylenemez. Bu araştırmada, Millî Mücadele'de Akşehir'in yeri, konuyla ilgili arşiv vesikaları ve diğer kaynaklar taranarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Saha araştırması denilen metodla bazı hatıralar, literatüre kazandırılırken, ilk kez Akşehir Vefâyâta Mahsus Vukûat Defterleri de incelenerek Akşehirli şehitler ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarılmıştır.

XX. Yüzyılın Başlarında Eskişehir

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 381-412
Tam Metin
XIX. Yüzyılda küçük ve bakımsız kaza düzeyinde olan Eskişehir, ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık ve kısmen de madencilik ( Lületaşı ) ile uğraşmaktaydı. Demiryolunun kente ulaşması ticarî hayatı canlandırmakla birlikte, kentin stratejik önemini de artırdı. XX.yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleşen I. Dünya Savaşı ve sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile İngilizler bu öneminden dolayı Eskişehir istasyonunu işgal etti. Kentin Millî Mücadele'den yana tavır koyması ve Kuvâ-yı Milliye örgütlenmesinin tamamlanmasıyla verilen kesin uyarı ( ültimatom ) ile İngilizler geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine kent Yunanlılar tarafından fiilen işgal edildi. 1yıl, 1ay, 14 gün süren yunan işgali Millî Mücadele'nin başarıya ulaşması ile sona erdi. Ancak Yunanlılar çekilirken bütün Batı Anadolu'da olduğu gibi Eskişehir'i de tam bir harabeye çevirmişlerdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün de Millî Mücadele dönemindeki katkılarını övgüyle söz ettiği Eskişehir, TBMM ve Cumhuriyet Hükümetlerinin aldığı tedbirlerle eğitim, tarım, sanayi, ticaret ve bankacılık alanlarında küllerinden yeniden doğmayı başardı.

Antalya’da Salgın Hastalıklar (1894-1922)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 445-486
Tam Metin
Antalya, sahip olduğu fiziki yapıdan ve deniz ticaret yolları üzerinde bulunmasından dolayı, salgın hastalıklara açık olan bir şehirdir. Bilhassa XIX. Yüzyılın son yıllarından itibaren, Antalya'da önemli salgın hastalıklar meydana gelmiştir. Antalya'da ortaya çıkan salgın hastalıklar arasında kolera, veba, tifüs, çiçek, sıtma gibi hastalıklar bulunmaktadır. Antalya'da salgın hastalıklar, daha çok insanların yoğun olarak yaşadığı ve sağlık şartlarının uygun olmadığı mekanlarda meydana gelmekte ve kısa bir süre içinde etrafa yayılmaktadır. Salgın hastalık tehlikesi belirdiği zaman mahalli yönetim, merkezi yönetimle işbirliği içine girmekte ve hemen sıhhi önlemler alınmakta, temizlik şartları yerine getirilmekte, mahallinde ve kara ile deniz ticaret yolları üzerinde karantina tedbirleri uygulanmaktadır. Antalya'da meydana gelen salgın hastalıklar neticesinde bir çok insan ölmüş, ticari hayatta önemli meseleler ortaya çıkmış ve devlet önemli ölçüde maddi zarara uğramıştır. Böylece salgın hastalıklar ferdi, sosyal ve ekonomik hayatta telafisi imkansız kayıplar meydana getirmiştir.

Zor Zamanlarda İyi Komşuluk Örneği: İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’den Yunanistan’a Yapılan Yardımlar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 413-444
Tam Metin
Yunanistan, İkinci Dünya Savaşı'nda özellikle Alman işgalinden sonra önemli sıkıntılar yaşamaya başlamıştır. Zaten normalde gıda ihtiyacının bir kısmını ithal etmek durumunda olan Yunanistan işgal döneminde bu girişimini gerçekleştirememiştir. Tarım faaliyetlerinin de aksaması ve ağır kış şartları problemin büyümesine yol açmış ve 1941 sonbaharından itibaren Yunanistan'da "Büyük Açlık" diye tabir edilen bir dönem başlamıştır. Yunanistan'ın bu zor günlerinde ilk destek sağlayan ülkelerden birisi Türkiye olmuştur. Özellikle Kızılay, gıda maddeleri ve sağlık malzemelerinin gönderilmesi için önemli çalışmalar yapmıştır. Kızılay haricinde birçok kuruluş ve organizasyon da bu insanlık görevinde aktif rol üstlenmişlerdir. Türkiye, ilk andan itibaren komşusuna destek olmaya çalışmış ve bu faaliyetler savaş sonuna kadar devam etmiştir.

Belgelerle Atatürk ve Kütüphaneler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 487-514
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 29 Ekim 1923'ten itibaren yeni bir yapılanma sürecine girmiş, kendini meydana getiren sosyal, hukukî, kültürel, bilimsel ve siyasî kurumlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu sosyal kurumlar arasında ülkemiz topraklarında uzun bir geçmişe sahip olan kütüphaneler de bulunmaktadır. Kütüphaneler, toplumsal düzen içerisindeki diğer kurumlarla birlikte yeniden yapılanma sürecine cumhuriyetin ilanından hemen sonra dahil olmuşlardır. Bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni devlet yapısı içerisinde, toplumsal düzeni oluşturacak başlıca kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gerekli resmî düzenlemelerle sürdürülmüştür. Çalışmada yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hükümetlerinin kütüphaneler ile ilgili yaptığı yasama çalışmaları, 1923-1938 yılları arasında bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan belgelerle birlikte incelenecektir. Çalışmanın amacı, sözü edilen dönem içerisinde, dönemin siyasî gücünün / yapısının toplumsal birer kurum olan kütüphanelere olan bakış açısını, arşiv belgeleri ve resmî yazışmalardan örneklerle ortaya koymak, ulu önder Atatürk'ün bu konudaki çalışmalara yaptığı katkı ve önerileri vurgulamak, Cumhuriyetin ilk dönemindeki yeniden yapılanma çalışmalarında kütüphanelere ne şekilde yer verilmiş olduğunu ispatlamaktır.

Osmanlı’dan Cumhuriyete Bir Bürokrat ve Siyasetçi: Mehmet Sabri Toprak (1878 – 1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 513-542
Tam Metin
Mehmet Sabri Toprak, Darüşşafaka'nın posta-telgraf şubesinden mezun, bu okulun Balkan kökenli öğrencilerindendir. Mezun olduğu branşa uygun olarak Posta ve Telgraf idaresinin alt ve üst kademelerinde görev yapmış, Millî Mücadele'nin posta ve telgraf işlerini en üst sorumlu bürokrat olarak yürütmüştür. Bir İttihatçı olarak hem Mebusan Meclisi'nde hem de Fenerbahçe yönetiminde bulunmuştur. Posta ve Telgraf alanındaki gelişmeleri çeşitli defalar gittiği Avrupa'da görme imkânı bulmuş ve bunlardan bazılarını ülkeye getirmiştir. Ayrıca onun modernist tarafı tarım sektörüne de yansımış olup Tarım Bakanlığı yaptığı dönemde hem Avrupa hem de Sovyet Rusya'da incelemeler yaparak bu konudaki bazı yenilikleri ülkeye kazandırmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'le yakın arkadaş olan Mehmet Sabri Cumhuriyetin kuruluşundan 1938'deki ölümüne kadar milletvekili olarak Meclis'te bulunmuştur.

Mustafa Kemal’in Basınla ve Minber Gazetesiyle İlişkisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 71 · Sayfa: 543-556
Tam Metin
Basının toplum hayatında, toplumun bilinçlenmesinde önemi olduğunu çok iyi bilen Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele'nin başından itibaren basına büyük önem vermiştir. Basınla yakından ilgilenen Mustafa Kemal Paşa, Ali Fethi (Okyar) Bey ile Minber gazetesinin ortakları arasındadır. Minber gazetesi yayın hayatına 1 Kasım 1918'de başlamış, her gün yayımlanarak 22 Aralık 1918'de son yayımını yapmıştır. Karışık ve gergin dönemde basın hayatına giren Minber gazetesi o dönemdeki siyasî gelişmelere ışık tutmuştur. Siyasî gelişmelerin yanısıra toplumun içinde bulunduğu durumu ekonomik ve sosyal olarak da ele alan makaleler bulunmaktadır. Gazetede Mustafa Kemal Paşa ile ilgili haberler de bulunmaktadır. 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelişi ve padişahla yaptığı görüşmelerle ilgili haber mevcuttur. Minber gazetesinin 17 Kasım 1918 tarihli nüshasında "Mustafa Kemal Paşa ile Mülakat" adı ile bir yazı yayınlanmıştır. Ayrıca Minber gazetesinde Hatib takma adıyla çıkan yazıların da Mustafa Kemal Paşa'ya ait olduğu yönünde bir takım tartışmalar vardır.