1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Mütareke Sonrası İngilizlerin Türk Ordu Kumandanlarını Sindirmeye Yönelik Bir Uygulaması: Ali Rıfat ve Mürsel Beylerin Tutuklanmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 183-202 · DOI: 10.33419/aamd.702417
İngilizlerin, Kafkasya'yı ve doğu vilâyetlerini kontrol altına almaları ve buralarda etkin bir güç haline gelmeleri için bölgenin stratejik noktalarım işgal etmekten başka, Osmanlı ordusunun terhis edilmesi, silâhsızlandırılması ve Türk millî teşkilâtlanmasına öncülük eden askerî ve mülkî memurların görevlerinden uzaklaştırılması hatta bazılarının tutuklanması gerekiyordu. Bu konuda İngilizlerin üzerinde en çok durduğu birlik 9. Ordu Kumandanlığı idi. Bu kumandanlık diğerlerine nazaran daha güçlü konumda olmasından başka, silâhsızlandırma ve terhis faaliyetlerine karşı direnmekte, bölgedeki Ermeni faaliyetlerine karşı halkın teşkilâtlanmasına öncülük etmekteydi. Bu nedenle İngilizler, 9. Ordu'ya bağlı birliklerin kumandanlarını, her hangi bir olayla ilişkilendirerek yada mütarekenin ihlâl edildiğini ileri sürerek görevlerinden uzaklaştırmaya ve tutuklamaya başladılar. 9. Orduya bağlı 5. Fırka (Tümen) Kumandanı Mürsel Bey ve 12. Fırka Kumandanı Ali Rıfat Bey, İngilizlerin takibatına uğrayan ve birer bahane ile tutuklanan kumandanlardan yalmzca ikisiydi. Mürsel Bey, Bakû'nün zaptında katliamlara göz yummak Ali Rıfat Bey ise, Kars Telsiz Telgraf İstasyonunun tahrip edilmesinden sorumlu tutuluyordu. Her iki kumandan hakkındaki iddiaların da asılsız olmasına rağmen Osmanlı Hükûmeti'nin etkisiz ve teslimiyetçi politikası nedeniyle bölgedeki İngiliz askerî valileri tarafından tutuklanmıştı.

Maraş Savunması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 47-76
Mondros Mütareke'sinden sonra Maraş'ı önce İngilizler sonra Fransızlar işgal etti. Fransız işgali karşısında şehri savunma tedbirlerini almak amacıyla Maraş Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Elbistan'da kuruldu. Şehirde ulusal teşkilâtı genişletmek için Merkez Heyeti oluşturuldu ve başkanlığına Aslan Bey getirildi. Ayrıca şehir de Merkez Heyeti'ne bağlı olarak on bölgeye ayrıldı ve her bölgenin başkanları belirlendi. Bölge başkanları kendi aralarında İşgalcilere karşı direnme konusunda ortak karar aldılar. Fransız işgalinin ikinci günü 30 Ekim 1919 Perşembe günü Müslüman hanımlarını taciz etmeye başladılar. Bu sebeple Sütçü İmam olayı meydana geldi. Kumandan Andre'nin talimatıyla 30 Kasım 1919 Cuma günü Maraş Kalesi'nden Türk bayrağı indirilince halk harekete geçerek bayrağı tekrar Kalenin burcuna dikti. Elbistan ve Pazarcık teşkilâtlarının baskısı ile tutuklu bulunan bir kısım Türkler serbest bırakıldı. Fransız ve Ermeni askerlerinin zulmü karşısında daha fazla dayanamayan Maraş'ta 20 Ocak 1920'de savunma savaşını başlattı. 22 gün süren savaşta Fransızlar, 11 Şubatta Maraş'tan çekilmeye mecbur oldular. İşgalcilere yardımcı olan Ermenilerin bir kısmı Fransızlarla birlikte şehirden ayrıldı. Bundan sonra Elbistan'da bulunan Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Maraş'a gelerek çalışmalara devam etti ve Antep'in savunmasına yardım için buraya milis kuvvetleri gönderdi. Maraş savunmasında 4000 Müslüman şehit oldu. Fransızlar ve Ermeniler toplam 16.000 kayıp verdiler.

Pierre Bovet'in Ege Konferansları ve Türk Eğitime İlişkin Düşünceleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 203-217 · DOI: 10.33419/aamd.702425
Bu çalışmada Pierre Bovet'in Ege Konferansları ve Türk Eğitimine İlişkin Düşünceleri ele alınmıştır. Cumhuriyet döneminde eğitimle ilgili olarak Türkiye'ye resmî ve gayrî resmî pek çok uzman gelmiştir. Bunlardan birisi de Cenevre Jean Jacques Rousseau Enstitüsü Müdürü olan Pierre Bovet'dir. 1 Nisan 1930'da İzmir'e gelen Bovet, İzmir, Aydın ve Denizli okullarında incelemelerde bulunmuş öğretmenlerle söyleşiler yapmış, konferanslar vermiştir. İstanbul Üniversitesi'nde verdiği konferans sonrası 15 Nisanda Türkiye'den ayrılmıştır. Bovet, vermiş olduğu konferanslarında geleneksel ve çağdaş eğitim anlayışını, eğitimde verimliliği arttırma yollarım, nasıl bir öğretmen yetiştirilmesi gerektiğini, okul, öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkinin önemini, vatandaş yetiştirmede eğitimin rolünü, bireye ve ülkeye yapılan yatırım arasındaki ilişkiyi, okul ve aile arasındaki ilişkinin önemini, yarınların toplumunu hazırlamada çocuğu incelemenin yararlarını, eğitimde bireysel farklılıkların nasıl gözlenmesi ve nasıl çözüm üretilmesi gerektiğini, ahlak eğitimini, yaşamın amacının neye yönelik olması gerektiğini, cinsel eğitimde ailelere ve öğretmenlere düşen görevlerin neler olduğunu ele almıştır. Bovet'in konferansları ilgiyle izlenmiş ve basında konferanslarına Önemli yer verilmiştir.

Mütareke Dönemi’nde Yapılan Saltanat Şûrâları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 77-122
İslâm ve Türk Devlet geleneğinin bir unsuru sayılan şûrâ ve şûrâ benzeri Meclisler, OsmanlIlar tarafından da oluşturuldu. Osmanlı yöneticileri yaşanılan bunalımları bu yöntemle aşmaya çalıştılar. Mütareke döneminde ilk saltanat şûrâsı, İzmir'in işgali, bu işgalin toplumda yarattığı infiali ve ülkenin parçalanmaktan kurtarılması gibi yaşamsal konulan görüşmek üzere toplandı. İkincisi ise, Sevr Barış Antlaşması'nın kabul edilmesi, ya da edilmemesi sorununu tartışmak üzere oluşturuldu. Aslında İkincisi, iktidarın daha önce verdiği kararı geniş bir kitleye onaylattırmak için gerçekleştirildi. Anayasa ile çerçevesi çizilen meşruti sistemde dayanağı olmayan bu tür çözümler, yönetici elitin sorumluluğunu hafifletmediği gibi ülkenin kurtarılmasına da katkıda bulunmadı. Elbette halkla beraber çözümün aranması gerekirdi.

Arşiv Belgeleri Işığında Sancak (Hatay)’ın Bağımsızlık Sürecinin İlk Aşaması ve Türkiye

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 1-46
Sancak (Hatay) bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar ta-rafından işgal edilecektir. Millî Mücadele döneminde Sancak'ta işgale karşı mahallî bir direniş sergilendiyse de Ankara hükümeti dönemin şartları gereği Fransa ile 20 Ekim 1921'de imzaladığı Ankara îtilâfnamesi ile Sancak'ı Fransız "Mandat" yönetimine bırakacaktır. Bu şekilde Sancak, yaklaşık on altı yıl sürecek olan "Mandat" yönetimine son verilene kadar Fransız mandası altında kalacaktır. 1936'da "Mandat" yönetiminin sona ermesiyle Sancak, Türkiye'nin de girişimleriyle bağımsızlık sürecine girecektir. 1936 sonrasında Fransa tarafından Suriye'ye bağımsızlık verilmesi üzerine, Sancak'ta da bağımsızlık süreci gelişmeye başladı. Bu makalede, bu sürecin İlk aşaması olan Milletler Cemiyeti'ndeki gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı arşivinden elde edilen belgeler de kullanılarak ele alınmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydın Seyahatleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 219-242
Mustafa Kemal Atatürk yaşamı boyunca Aydın ili ve ilçelerine dört kez ziyarette bulunmuştur. 1924 ve 1937 seyahatleri bölgede gerçekleştirilen askerî manevralar vesilesiyle olmuştur. 1937'de üçüncü kez ziyaret ettiği Nazilli'de açılışım yaptığı Sümerbank Basma Fabrikası, hem Nazilli'de hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal ve ekonomik yapısında büyük değişimler yaratan bir etki bırakmıştır. Dünya ekonomik buhranının Batı Anadolu'daki etkilerini öğrenmek için gerçekleştirdiği 1930 ve Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Menemen olayının sonucunda belli bir plân dahilinde yapılan 1931 seyahati kısa konaklamalar şeklinde olmasına rağmen, yarattığı sonuçlar itibarıyla önem kazanmıştır. Atatürk'ün bölgeye her ziyaretinde kendisinin coşkulu, heyecanlı büyük kalabalıklar karşılamıştır. Atatürk'ün Aydın ve ilçelerine gerçekleştirdiği seyahatler sırasında yaptığı konuşmalar, istek ve temennileri çağdaş Türkiye yaratma hedefinin bir adımı olarak hayata geçirilmiştir.

Son Dönem Tarih Araştırmalarında Askerî Gazete ve Süreli Yayınların Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 243-258
Bu makalede, askerî tarih araştırmalarında gazete ve dergilerin önemi üzerinde durulmuştur. Osmanlıların son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yayınlanan gazete ve dergiler hakkında bilgi verilmiştir. Muhtevaları incelenmiş ve tarih araştırmalarına nasıl katkı sağlayacakları izah edilmiştir. İnceleme sonucu bu malzemenin araştırmalarda yeteri kadar kullanılmadığı görülmüştür.

1920 Yılının Yazında Egemenlik ve Malî Kaynakların Denetimi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 305-321
1 9. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Mâliyesinin giderek çökmesinin bir sonucu olarak Türkiye'nin malî yapısı "batılı fınans çevrelerinin" kontrolü altına girdi. Osmanlı hükümeti adına para basma yetkisini de elinde bulundurmak imtiyazıyla kurulan Osmanlı Bankası 1910 yılma kadar ülke genelinde açtığı şubelerle teşkilâtını genişletti. Türkiye'de Ulusal Direniş'in başladığı günlerden itibaren, bu direnişin malî kaynaklar sağlama konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı açıkça bilinmektedir. TBMM'nin 23 Nisan 1920'de faaliyete başlamasıyla birlikte tüm ülkede malî denetimi sağlamaya çalışması, ülke çapında "iktidar tekelini" ele geçirerek "devlet İşlevlerini" üstlenmesi açısından oldukça ilgi çekici bir süreçtir. Osmanlı Bankası'nın, Osmanlı siyasal ve ekonomik yapısı içindeki imtiyazlarıma Ankara'nın denetimine ve iznine tabi kılınması iki bakımdan önem taşımaktadır: a) Bankanın yönetim merkezinin bu durumu kabul etmesiyle Türkiye'deki "ulusal direniş hareketi"nin "batılı fınans çevreleri" açısından, Osmanlı Hüküme-tinin ısrarla göstermeye çalıştığı gibi "bîr ayaklanma" biçiminde algılanmadığını göstermesi; b) Yeni bir kurumlaşma sürecinde "ulusalcılık" ülküsünün sadece "ülkenin si¬yasal bağımsızlığım "sağlamak ve sürdürmek" ten İbaret olmadığı gerçeğinin altını çizmesi bakımından. Bu konuya ilişkin 1920 yılı Haziran'mda İcra Vekilleri Heyeti İle Osmanlı Bankası direktörlüğü arasında imzalanan mutabakat metni ve bü metinde TBMM ve İVH'nİn Osmanlı Bankası yönetimine dikte ettirdiği şartlar Ankara'nın "ulusalcı" değerlerinin ne kadar derin ve haklı temelleri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tebliğde İlk defa kullanılacak olan bu belgelerin ışığında söz konusu "ulusalcı" kaygıların dayandığı temeller değerlendirilmeye çalışılmaktadır.

Cumhuriyet Döneminde Yabancı Okullar (1923-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 259-280
Padişahların bir lütfü olarak açılmaya başlayan yabancı ve Gayri-Müs- lim okulların İmparatorluğun gerileme dönemi, I. Dünya Savaşı ve Kurtu¬luş Savaşı yıllarında nasıl yıkıcı ve bölücü faaliyet yuvaları haline geldiği¬ni çok iyi bilen Atatürk ve ona inanmış arkadaşları, daha Lozan'da bu okulların ancak Türk kanun ve yönetmeliklerine uydukları takdirde varlık¬larını sürdürebilecekleri kararını aldırtabilmişlerdir. Cumhuriyet dönemin¬de çıkartılan yeni kanun ve yönetmeliklerle ve uygulanan sıkı denetimlerle yabancı okulların büyük çoğunluğunun Türk okulları gibi yalnız eğitim amaçlı faaliyetlerde bulunmaları sağlanmıştır. Ancak çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymama konusunda direnen yabancı okullar da çok kı¬sa bir sürede, artık Osmanlı İmparatorluğu 'nun son döneminde olduğu gibi istedikleri şekilde faaliyetlerde bulunamayacaklarını ve varlıklarım sürdürebilmeleri için çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymaları gerektik¬lerini kavramışlardır.

Antalya’da Basın Hayatı (1920-1949)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 323-346
Antalya'da basın hayatı, 1920 yılında Haydar Rüştü (Öktem) Beyin, "Antalya'da Anadolu" isimli gazeteyi yayınlaması ile başlamıştır. Bu gazete, Millî Mücadele süresince önemli görevler yerine getirmiştir. Antalya İl'inin merkezinde, "Antalya'da Anadolu" gazetesini, daha bir çok gazete ve derginin yayını takip etmiştir. Bunun yanında, incelediğimiz dönemde (1920-1950), Antalya'nın ilçelerinden birisi olan Alanya'da da, bir gazetenin yayınlandığım görmekteyiz. Ancak, Antalya'da yayınlanan gazete ve dergilerin, büyük bir çoğunluğu kısa süreli olmuştur. Antalya'da yayın ha¬yatının başladığı dönemden günümüze, sadece, "Antalya Gazetesi" ile, daha geç dönemde yayınlanmaya başlayan "İleri Gazetesi" gelebilmiştir. Antalya'da gazete ve dergiciliğin yanında, matbaacılık sektöründe de fazla bir ilerleme görülmemiş ve uzun yıllar bir matbaa, halkın ihtiyacına cevap vermeye çalışmıştır. 1940'11 yıllarda ise, matbaa sayısında bir artış meydana gelmiştir. Böylece bütün olumsuz şartlara rağmen, Antalya'da yayınlanan gazete ve dergiler, millî kültürün gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.