1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
Arap Dünyasının Hatay Devleti'nin Kurulmasına Karşı Tavrı ve Türk-Arap Muhâdeneti (Dostluk) Cemiyeti
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 775-820
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin dağılma döneminde ortaya çıkan Arap milliyetçiliği, kısa zamanda siyasî nitelik kazandı. Arap milliyetçileri başta İngiltere olmak üzere Batı emperyalizminin kontrollünde ulus-devletlerini kurmak üzere harekete geçtiler. Ancak amaçlarına ulaşamadıkları gibi çeşitli manda rejimleriyle yüz yüze kaldılar. Bu dönem boyunca Arap milliyetçileri Türklere yönelik yoğun bir propaganda içine girdiler. Sancak (Hatay), iki dünya savaşı arasında Türk-Suriye ve Türk-Arap ilişkilerini etkileyen en önemli sorunlardan biri oldu. Türkiye, Hatay'da Türklerin hukukunu korumayı öncelikleri arasına aldı. Hatay Devleti'ni kurdurarak Türkiye'nin bölge üzerindeki nüfuzunu sağlamlaştırdı. Bu olayların yaşandığı süreçte, Mısır'da Türk-Arap Muhâdeneti (Dostluk) Cemiyeti kuruldu. Böylece Türkiye'nin tezleri Arap dünyasında savunuldu ve imajı düzeltilmeye çalışıldı.
Atatürk Dönemi Arkeoloji Çalışmalarından Biri: Sultanahmet Kazısı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 747-774
Özet
Tam Metin
Atatürk döneminde, kültür belgelerinin araştırılması ve müzelerin çağdaş metodlara uygun olarak ele alınması konusuna önem verilmiştir. Arkeoloji çalışmalarına hız verilerek eskiçağ araştırmalarının bilimsel temelleri atılmıştır. Bu dönemde yabancı uzmanlar tarafından pek çok kazı yapılmıştır. Bunlardan biri de Sultanahmet'te "Hipodrom" denilen bölgede gerçekleştirilen At Meydanı kazıdır. Bizans dönemine ait tarihî eserleri çıkarmak amacıyla bu bölgede kazı yapılması için 17 Temmuz 1926 tarihinde British Academy tarafından Maarif Vekâleti'nden izin istemiştir. Konu, 26 Eylül 1926 tarihinde Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüş ve 1927 Mart ayından itibaren başlamak üzere, bir yıl süreyle İstanbul Sultanahmet'te "Hipodrom" denilen yerde kazı yapılmasına izin verilmiştir. Bu çalışmada kazının seyri ve elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
Basınımıza Yansıdığı Şekliyle Balkan Antantı Sürecinde Türkiye ve Bulgaristan
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 759-784 · DOI: 10.33419/aamd.703340
Özet
Balkanlar, Avrupa'nın her zaman müdahale ettiği ve çıkarları için kullandığı alan olmuştur. I. Dünya Savaşı'ndan sonra bir barış ortamı oluşmasına rağmen, bu sonucu kabullenmeyen devletler de mevcuttu. Avrupa'da İtalya ve Almanya, Balkanlar'da ise Bulgaristan anti-revizyonist bir dış politika içerisine girmişlerdi. Türkiye ise kendisi için barışçı bir politikayı hem içte hem dışta benimsememiştir. Bu amaçla bütün komşuları ile barış ve dostluk antlaşmaları imzalamıştır. Balkan Antantı'da, özellikle Türkiye'nin girişimleri ile oluşturulmaya çalışılmıştır. Antantın oluşum süreci içerisinde Türkiye ve Bulgaristan'ın yaklaşım ve tutumları, Türk basınına yansımaları ile ele alanmıya çalışılmıştır. Balkan devletleri arasında yoğun diplomatik ziyaretler yapılmış ve bu işin odağını da Türkiye oluşturmuştur.
Mondros Mütarekesi Sonrasında Osmanlı Devleti’nde Bulunan Alman ve Avusturya Vatandaşlarının Ülkelerine Gönderilmesi Meselesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 705-726 · DOI: 10.33419/aamd.703238
Özet
I. Dünya .Savaşı'nı Osmanlı Devleti açısından sona erdiren Mondros Mütarekesi, yalnızca doğrudan doğruya Türkiye'ye yönelik askerî ve siyasî uygulamalarla değil, savaş boyunca Türk askerî ve sivil teşkilâtlarında önemli görevlerde bulunan Alman ve Avusturya vatandaşlarının durumlarını ilgilendirmesi bakımından da önem arzetmektedir. Zira mütarekenin 19. maddesi Türkiye'de bulunan Almanya ve Avusturya'ya mensup askerî ve sivil şahısların en kısa zamanda ülkeyi terk etmeleri ile ilgili hükümler içermekteydi. Nitekim Mütareke hükümlerinin uygulanması ile beraber Osmanlı Devleti'nde bulunan Alman ve Avusturya vatandaşlarının memleketlerine gönderilme çalışmalarına da başlandı. Ancak sayılarının çok oluşu ve vasıta yetersizliği, Alman ve Avusturya vatandaşlarının İstanbul'un, özellikle Haydarpaşa, Kadıköy ve Adalar olmak üzere çeşitli semtlerinde yığılmalarına neden olmuştu. Bu durum hem Alman kumandanlar hem de İstanbul hükümetleri açısından büyük serzenişlere ve şikayetlere yol açmıştı. Ancak bu şikayetlere rağmen uygulamalarda herhangi bir düzelme olmamış, özellikle İngilizlerin baskısı üzerine Alman ve Avusturya vatandaşlarının memleketlerine şevki süratli bir şekilde devam etmiş ve Mart 1919'da tamamlanmıştır.
Sancak’ta Fransız “Mandat” Yönetimi ve Türkiye
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 687-704 · DOI: 10.33419/aamd.702650
Özet
Sancak (Hatay) bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar tarafından işgal edilecektir. Millî Mücadele döneminde Sancak'ta işgale karşı mahallî bir direniş sergilendiyse de Ankara Hükümeti dönemin şartlan gereği Fransa ile 13 Ekim 1921'de imzaladığı Ankara İtilâfnamesi ile San- cak'ı Fransız "Mandat" yönetimine bıraktı. Ancak bu anlaşmaya göre "Mandat" yönetimi Sancak Bölgesine özel bir statü uygulayacaktı.Bu şekilde Sancak, yaklaşık on altı yıl sürecek olan "Mandat" yönetimine son verilene kadar Fransız mandası altında kaldı. 1936'da "Mandat" yönetiminin sona ermesiyle Sancak, Türkiye'nin de girişimleriyle bağımsızlık sürecine girdi. Türkiye bu döneme kadar Sancak Ta 1923 Lozan Antlaşması çerçevesinde resmî ve gayrî resmî olarak ilgilendi. Bu makale, 1920-1936 yıllan arasında on altı yıl süren manda yönetimi süresince Sancak'la ilişkisini kesmeyen ve müdahale için uygun bir zamanı bekleme politikası izleyen Türkiye'nin, Bölgeye yönelik tutum ve davranışlarını arşiv belgeleri de dahil olmak üzere elde edilen yeni materyaller çerçevesinde ele almaktadır.
Atatürk Döneminde Türkiye’nin Balkan Diplomasisi (1923-1930)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 799-820 · DOI: 10.33419/aamd.703322
Özet
Bu makale Atatürk döneminde Türkiye'nin 1923-1930 yılları arasında Balkanlarda takip ettiği diplomasiyi ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Makalede ayrıca Balkanlarda takip edilen dış politika değişiklikleri ve bunun sebepleri analiz edilmiştir. Yukarıda bahsi geçen süreçte Türkiye'nin Balkanlarda takip ettiği politikayı özelliklerine göre iki ana döneme ayırmak mümkündür. 1923-1925 yılları arası dönem ve 1925-1930 yılları arası dönemler. İki dönemde nüfusun büyük çoğunluğu Türk olan Batı Trakya meselesi Türk dış politikasının ana gündemini oluştururken ikinci dönemde ise daha ziyade Türkiye'nin Balkan devletleriyle olan sorunlarının giderilmesi ve bu devletlerle ikili münasebetlerin geliştirilmesi ön plâna çıkmıştır. Makalede geniş ölçüde yabancı arşiv kaynakları kullanılırken, yayınlanmış Türk belgeleri ve ikinci el Türkçe ve İngilizce kaynaklardan da istifade edilmiştir.
Mütareke Döneminde İtilâf devletlerinin Hapishanelere Müdahaleleri ve Gayrimüslim Mahkûmları Tahliye Etmeleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 727-744 · DOI: 10.33419/aamd.702699
Özet
I. Dünya Savaşı'nın sona erip, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) kısa bir süre sonra İstanbul'u işgal eden İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti'nin neredeyse tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçirerek her şeye müdahalede bulunmuşlardır. İtilâf Devletlerinin müdahalede bulunduğu kurumlardan birisi de hapishanelerdir. Adlî bir kurum olarak hapishanelere karşı yapılan bu müdahaleler, Osmanlı Devleti'nin bağımsızlığını kaybettiğinin bir bakıma tescili idi. Bu çalışmada, İtilâf Devletlerinin, işgal ortamının da etkisiyle, hapishanelere gelerek cinayet, hırsızlık, gasp gibi sebeplerden dolayı mahkûmiyetleri çok önceden kesinleşmiş olan gayrimüslim mahkûmları, hükümet ve hapishâne yetkililerinin itirazlarına rağmen hapishâneden zorla ve tehditle alıp götürmeleri ele alınmıştır.
Birinci Dünya Savaşı Sonrasında Fransızların Trakya’yı İşgali
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 659-674 · DOI: 10.33419/aamd.703278
Özet
Birinci Dünya Savaşı'nın henüz devam ettiği yıllarda Osmanlı toprakları İtilâf Devletlerince paylaşılmak istenmiş, bu maksatla aralarında gizli antlaşmalar imzalanmıştır. Rus devrimi bu gizli antlaşmaları açığa çıkarınca, İtilâf Devletlerinin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı döneminde, Türk hakimiyetinde bulunan topraklar üzerindeki emellerini gerçekleştiremeyen İtilâf Devletleri, Mondros Mütarekesi ile sonuca gitmek istemişlerdir. Mondros Mütarekesi'nin elastikî hükümlerine dayanarak, bir çok Türk toprağı işgale uğramıştır. İşgal edilen bu topraklardan biri de Trakya topraklarıdır. İtilâf Devletlerince Trakya topraklarının işgali ve İstanbul'u tehdit etme görevi başlangıçta Fransa'ya verilmiştir. Bu araştırma, arşiv vesikaları ve diğer literatürdeki bilgilerin değerlendirilmesiyle ortaya konmaya çalışılmıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesindeki Rum Varlığına Dair Görüşler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 785-798 · DOI: 10.33419/aamd.703268
Özet
Doğu Karadeniz bölgesindeki Grek varlığı M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren gelişen kolonilerle ortaya çıkmıştır. Bizans döneminin sonlarına kadar bölgedeki diğer topluluklarla karışarak Rum adı verilen Ortodoks kitlesi içerisinde yer alan Grekler, 30 Ocak 1923'te imzalanan mübadele sözleşmesiyle Yunanistan'a göç etmişlerdir. Bununla birlikte Megal-i İdea'yı yeniden canlandırmaya çalışan Yunanistan'daki bazı çevreler, XX. yüzyıl başlarında bölgede Rum soykırımı yapıldığı, günümüzde Rum kökenli topluluklar bulunduğu gibi iddialar ileri sürmekte ve bu iddialarına uluslar arası kamuoyunda destek aramaktadır.
Türkiye’de Çalışma Hayatının Millileştirilmesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 745-758 · DOI: 10.33419/aamd.703231
Özet
Osmanlı Devleti'nde Kapitülasyonlar ve diğer uygulamalardan dolayı, Cumhuriyet devrinin başlarında bazı işyerlerinde Türkler ya çalıştırılmıyor, veya ikinci sınıf işlere yerleştiriliyorlardı. Bundan dolayı Cumhuriyet idaresi kamuda ve özel şirketlerde çalışanları din ve milliyetlerine göre ayırmaya başladı. Türk olmayanları işinden çıkartıp yerlerine Türkleri yerleştirdiler. Bu konuda yasal ve İdarî düzenlemeler de yapıldı. Yabancılar ancak, vasıflı Türk bulunmaması ve Bakanlar Kururlundan izin çıkması şartıyla çalışabileceklerdi.