1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
Yeniden Alevlendirilmek İstenen Ermeni "Jenoside - Soykırım" İddiaları Ve Osmanlı Resmi Kayıtları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 702-715
Özet
Ermenilerle ilgili bugüne kadar yabancı ve yerli tarihçilerce çok şey söylendi ve yazıldı. Periyodik aralıklarla tekrardan ısıtılarak gündeme getirilen Ermenilerle ilgili iddiaların yoğunluğuna bakılırsa, bu konudaki tartışmaların daha da devam edeceği ve dünyanın, Türkiye'nin suçluluğuna inandığı müddetçe, bu meselenin gündemi sürekli işgal edeceği aşikârdır. Bu işin çözümü ancak gerçeklerin ortaya çıkartılmasıyla mümkün olacaktır.
Vi̇lâyat-ı Şarkiyye Islâhatı Ve Genel Müfetti̇ş Ni̇colas Hoff
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 923-967
Özet
Ermeni meselesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra, milletlerarası bir mesele haline gelmiş, başta İngiltere ve Rusya olmak üzere diğer Avrupalı devletlerin Osmanlı topraklan üzerindeki emellerini gerçekleştirmede vasıta olarak kullanılmıştır. Ermeniler'in muhtariyeti adı altında oynanmaya çalışılan senaryonun içinde büyük devletlerin baskısıyla gerçekleştirilen iki Umûm Müfettişlik bulunmaktadır. Bu Umûm Müfettişliklerden biri; 1879 yılında Osmanlı Devleti'nin gündemine sokulup, 1895-1900 yılları arasında gerçekleştirilen ve Ahmet Şâkir Paşa'nın tayin edildiği Umûm Müfettişliktir. İkinci Umûm Müfettişlik ise, bu çalışma çerçevesinde ele alınan ve 1909'da Adana olaylarıyla tekrar milletlerarası mesele haline getirilen, 1913'de hızlandırılıp, 1914 yılında "Vilâyat-ı Şarkiyye Islâhatı" adı altında uygulanan müfettişliktir. Ermeniler için uygulanmak istenen ıslâhatın birinci safhasındaki alan Vilâyat-ı Sitte [Kars, Erzurum, Bitlis, Sivas, Elazığ, Diyarbakır] öngörülmüşken, İkinci safhasında Vilâyat- Sitte'ye Trabzon'un da eklenmesiyle "Vilâyat-ı Şarkiyye" adı altında ıslâhat sahası genişletilerek uygulanmıştır.
Türki̇ye'deki̇ İlk Kadın Mi̇lletveki̇lleri̇ Ve Mecli̇steki̇ Çalışmaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 889-905
Özet
Cumhuriyetin ilânı sonrası gerçekleştirilen köklü değişiklikler arasında, Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkı önemli bir gelişme olarak yer alır. Son yıllarda kadının toplumdaki yerine ilişkin dikkate değer çalışmalar yapılmakla beraber, özellikle kadınlara tanınan siyasal haklar ve bu hakların istenilen şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusu, üzerinde durulmaya değer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira, söz konusu hakların üzerinden yetmiş yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, kadının siyasetteki yeri ile siyasal katılımdaki rolü ve etkinliği hala tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmaların odak noktasını ise, daha çok milletvekili seçilen kadınların sayıca azlığı meselesi oluşturmaktadır. Oysa, 1930'lardan günümüze kadar Meclis'e girmiş kadınların sayısal yetersizliği kadar, buradaki çalışmaları da incelenmesi gereken bir konudur.
Türki̇ye Büyük Mi̇llet Mecli̇si̇ Bi̇ri̇nci̇ Dönemi̇nde Maari̇fçi̇ler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 871-887
Özet
Türkler, tarih sürecinde devamlı bağımsız devletler kurmuşlar, her zaman hür olarak yaşamışlar, yıkılışlarında etkin olan unsur ise çeşitli vasıtalarla devlet otoritesinin zaafa uğratılması olmuştur. Bu süreçte Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine geçiş, Türk Milletinin bağımsız olarak yaşama isteğinin hayata geçirilmesi ve tekrarlanmasıdır. Batı emperyalizmine ve sömürgeciliğine karşı, Türk Milleti nihaî zaferle biten mücadeleyi kendi Meclisi ile beraber vermiştir. Gerçek anlamda olmasa da tarihimizde ilk parlamento, 1876 da Kanun-î Esasiye dayanmakta ise de 1800'lü yılların başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu içindeki değişik etnik grupların mutlak otorite karşısında hak ve hürriyetlerle ilgili konuştukları bilinmektedir.
British Policy On The Fate Of Constantinople And The Allıed Occupatıon Of The Cıty On March 16,1920
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 836-869
Özet
Great Britain's policy aims after World War I towards the defeated Ottoman Empire markedly included that wherever Armenians, Kurds, Greeks and Arabs constituted a majority Turkish rule must cease, and that the Turkish Capital and the Straits must be taken from Turkish control to secure a free road to her far-flung dominions in Asia, India in particular*1. Combined with the British desire to end the continuance of Turkish power as an effective administration in any part of Europe, David Lloyd George, the Prime Minister of the British coalition govemment, followed a policy for the expulsion of the Turks from Constantinople, even though there was a great degree of opposition within his own cabinet.
Sedâ-yı Hak ve Nurettin Paşa
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 970-978
Özet
2 Kasım 1918'de Yunanistan Başvekili E. Venizelos, İngiltere Başbakanı David Loyd George'a 2 Kasım 1918'de bir mektup göndererek, Küçük Asya'nın batı bölgesinin Yunanistan'a verilmesini istedi. Bu arada 29 Nisan 1919'da Scala Nava'yı (Kuşadası) İtalyanlar ani olarak işgal etmişlerdi. Bunu da göz önüne alan İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa Devletleri başkanlarının oluşturduğu "Üç Büyükler", dinî, ekonomik ve sosyal amaçlarla 6 Mayıs 1919'da yalnız kendilerinin bildikleri gizliliklerle aldıkları bir kararla Venizelos'a, İzmir'i Yunan askerlerinin işgal etmesi çağrısını yaptılar.
Atatürkçü Düşünce Işığında: Çağdaş Eğitim
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 780-830
Özet
Eğitim nedir? sorusuna karşı yeterli ve kuşkulardan uzak bir yanıt aramak boşunadır. Eğitim üzerinde düşünürken, onun canlı bir organizma gibi büyüyüp gelişme niteliği taşıdığını unutmamalıyız. Eğitimin değişmez verileri bulunmakla birlikte, sürekli gelişmekte ve yeni isteklerle yeni koşullara uymaktadır*1. Bu nedenle pekçok düşünür ve eğitimci, eğitim nedir sorusu üzerinde düşündüğü halde, hiçbirisi kendisini de tatmin eden bir tanıma ulaşamamıştır
Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar Biyografisine Katkı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 832-834
Özet
Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a çıkışı, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir başlangıç ve Türk milletinin tarihinde yeni bir dönüm noktasıdır. Bu önemli günde Mustafa Kemal Paşa ile beraber, O'nun maiyyetinde bu tarihte Samsun'a çıkanların biyografileri ile ilgili olarak İsmail Arar'ın çok eksik ve giriş niteliğindeki bir çalışmasının dışında 1 ciddi bir inceleme ürünü, Fethi Tevetoğlu'nun "Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar" adlı eseridir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Birinci Döneminde Görev Yapan Sağlık Mensupları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 908-922
Özet
Millî Mücadele dönemimizde; Kurtuluşun ve Cumhuriyet'in manevî mimarları olarak kabul ettiğimiz, Cumhuriyet'in kuruluşunda gösterdikleri olağanüstü başarıları ile temayüz etmiş büyük şahsiyetler mevcuttur. Bu şahsiyetler, siyasi faaliyetleri, fikirleri ve eserleri ile Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nde önemli bir yer tutmaktadır.
II. İnönü Savaşı Sonrasında İç Siyasi Durum Ve Ankara’da Hükümet Değişikliği
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1082-1097
Özet
1921 yılı ilkbaharı hem askeri gelişmeler bakımından hem de siyasi durum açısından Türk Kurtuluş Savaşı'nın önemli bir evresini oluşturur. Askeri gelişmeler açısından II. İnönü Savaşı TBMM Hükümeti'nin yurt içinde ve dışında konumunu yakından etkilemiştir. Bu askeri başarıyla Türk Ordusu'nun gün geçtikçe kuvvetlendiği ve kolay kolay yenilemeyeceği anlaşılmıştır. Bunun yanısıra Türk Halkı'nın TBMM'ne ve O'nun ordusuna olan güven ve inancı da yükselmişti. Askeri başarıların etkisi yurt içinde ve dışında kendisini göstermiş; yerli ve yabancı kimselerce tebrik edilmiş, bu tebriklerin bazıları Mustafa Kemal Paşa'ca yanıtlanmıştı