1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin Milli Mücadele Ve Atatürk İnkılâpları Karşıtı Tutum Ve Davranışları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 788-812
I. Dünya Savaşı'na son veren Mondros Ateşkesi (30 Ekim 1918), emperyalist devletlerin asırlardan beri çözmeye çalıştıkları "Şark Meselesi"™ nihayete erdirmiş görünüyordu. I. Dünya savaşı sona erdiğinde Osmanlı İmparatorluğu artık tarihe karışıyordu. Hasta Adam'ın mirası İtilaf Bloku tarafından yağmalanıyordu*1. Bu korkunç tablo Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basması ile değişti. O, "Milli İntibah" diye tanımladığı Türk Milleti'ndeki uyanışı, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik hareketinin dinamik gücü yaptı. O'nun önderliğindeki bu milli uyanış çok din adamının da destek ve çabalarıyla kısa zamanda yurdun her köşesinde tezahür etmişti. Bununla birlikte kimi din adamları da Milli Mücadele ve onun lideri Mustafa Kemal aleyhinde davranmışlar hatta bu menfi tutumlarını Cumhuriyet sonrasında da sürdürmüşlerdir. tşte bu din adamlarından birisi de Mustafa Sabri Efendi'dir.

1924 Anayasası’nda Meclis-Yürütme İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 673-694
1924 Anayasası, 1921 Anayasasından beri açık bir şekilde ortaya çıkan ve fakat dağınık bir manzara arz eden gelişmeleri topluca ifade eden, sağlam yapılı, basit, kendi içerisinde tutarlı, kısa bir anayasadır. Tarihî gelişmenin ürünü olan, yapıldığı devrin ihtiyaçlarına cevapveren "millî karakterli" 34 ve "yerli" bir Anayasa olup, 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun dayandığı ilkeleri büyük ölçüde benimseyip geliştirmeye çalışmıştır. Bu çalışmada, kimilerine göre "devrimci bir nitelik taşıyan 5 kimilerine göre ise "devrimciliği kösteklemiş bir metin" 6 olarak tavsif edilen ve "suçlu anayasa" olarak bir zamanlar ilân olunan, zannımızca Türk anayasaları içerisinde aslî kurucu iktidarın en demokratik biçimde kullanıldığı, çerçeve niteliği taşıyan 1924 Anayasasının Meclis-Yürütme Kuvveti İlişkilerini ve bu bağlamda hükümet sistemini ortaya koymaya çalışacağız.

İsmail Habib Bey’in Kastamonu’da Verdiği Bir Konferans

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 817-828
İsmail Habib Seviik, Cumhuriyet döneminin tanınmış edebiyat tarihçilerinden biridir. 1914 yılında, Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Kastamonu Sultânîsi edebiyat öğretmenliğine atanmış ve bu görevinde 1922 yılma kadar kalmıştır. İsmail Habib Bey, I. Dünya Savaşı ile mütâreke sonrasında ve Kurtuluş Savaşı yıllarında hep Kastamonu'da kalmıştır. İsmail Habib Bey, dönemin siyasî ve sosyal hareketleri içinde doğrudan yer almış ve Kastamonu tarihinde etkin bir hizmeti yerine getirmiştir. Onun bu çalışmaları Millî Mücadele yıllarında da devam etmiştir. İsmail Habib Bey, 30 Teşrinievvel 1333 Salı akşamı, Kastamonu İttihat ve Terakki Kulübü binasındaki istihbarat salonunda "Milliyet" konusunda bir konferans vermiştir. Konuşması, hızlı yazı yazan kişiler tarafından kaleme alınmış ve Köroğlu gazetesinde yayınlanmıştır. Gazete bu konuşmayı şu ifadelerle okuyucularına sunmuştur.

Mudanya Mütarekesi (3-11 Ekim 1922)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 759-785
Sakarya meydan muharebesinden sonra Türk ordusunun üstünlüğünü gören İtilaf Devletleri, Yunan ordusu kesin bir yenilgiye uğramadan önce, mümkün olduğu kadar kendi lehlerine çözülebilecek bir barış için çareler aramaya başladılar ve 22 Mart 1922'de mütareke, 26 Mart 1922'de de "Paris Mukarrerâtı*1" adını verdikleri barış tekliflerini İstanbul, Ankara ve Atina'ya göndererek üç hafta içinde bir konferans toplanmasını istediler. Toplantının amacı Doğu Trakya'da Yunan kuvvetlerinin geri çekilmeye davet edilecekleri hattın belli edilmesini, başlatma düzenini ve o bölgede çıkabilecek karışıklık ve tahriplerin Önlenmesini ve genel olarak güvenlik ve düzenin devamını ve genel dirliğin sağlanmasını hazırlamaktır.

Mersin’li Cemal Paşa Biyografisi Üzerine Değerlendirme

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 813-816
Ülkemizde son zamanlarda tarihi şahsiyetlerin biyografileri ile ilgili olarak çok sayıda araştırma yapıldığı gözlenmektedir. Tarihimizin daha iyi anlaşılmasına büyük katkılar salayacak olan bu tür araştırmaların artması sevindiricidir. Bununla birlikte biyografi çalışmalarında asıl kaynaklara inilmeye özen gösterilmeli, zayıf verilerden uzak durulmalıdır. Çünkü, biyografilerde yapılacak hataların önemli değerlendirme yanlışlıklarına yol açacağı açıktır. Yakın tarihimizin önde gelen simalarından Mersinli Cemal Paşa ile ilgili "Atatürk Araştırma Dergisinin 34. sayısında yayınlanan çalışmada yukarıda belirtilen esasların göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Bu incelemede söz konusu biyografi çalışmasındaki hatalar düzeltilmeye çalışılacaktır.

Mondros Mütarekesi Sonrasında Anadolu’nun Görünümü

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 725-757
Yirminci asrın ilk çeyreğinde İtilâf devletleri tarafından Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılmak istendiği, Paris ve Londra Konferansında nasıl ele alındığı değerlendirilmeğe çalışılacaktır. Emperyalist devletlerin, Türk topraklarını paylaşmak için masaya yatırdıkları günlerde Meville Johns, bu hususta bir çok konferans vererek meseleyi ele almış ve konferans metinlerini daha sonra yayınlamıştır.

İkinci Dünya Savaşı Öncesi Bulgar Basınında Atatürk ve Reformları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 451-469
45 yıl totaliter rejim zamanında Bulgaristan'da İkinci Dünya Savaşı öncesi basınında Mustafa Kemal Atatürk'ün kişilik ve çalışmalarının araştırılması olanaksız kalmıştır. Çünkü bu basının bir çok tanınmış büyük temsilcileri mahkemeye verilmiş, hatta bazıları öldürülmüş, yapıtları dayasak edilmiş, özel fonlara alınmış veya imha edilmiştir. Hatta bugün bile, bir eski ataletin sonucu olarak, hala özel fonlarda bulunmaktadır. Onların yapıtlarının başlıkları genel kataloglardan bile çıkarılmıştır. Oysa bu yapıtların ve basındaki kaynakların elemizde bulunmazsa, o çağın Bulgaristan toplumcu, yazar ve gazetecilerinin çeşitli konulara yaklaşımı ve münasebeti açıklanamaz. Bu durumun, İkinci Dünya Savaşı öncesi Bulgaristan basınında Atatürk'ün kişiliği ve reformlarının değerlendirilmesine de, şumulü vardır. Nitekim bundan dolayı Bulgaristan'da bu araştırma alanı büyük bir boşluk oluşturmaktadır. Gerçekte ise, o çağda Bulgaristan basını bu büyük Türk kumandanı, bu büyük devlet ve politika adamı ve çok yönlü çalışmalarına devamlı ve canlı bir ilgi göstermiş, onun kişilik ve reformlarına en yüksek değeri vermiştir.

Ankara İtilafnamesi Sürecinde Suriye Sınırı Üzerindeki Tartışmalar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 397-425
20 Kasım 1922'de başlayan Lozan Konferansı ya da resmî adıyla "Yakın Şark İşleri Hakkında Lozan Konferansı" *1 sonunda imzalanan barış antlaşması, sadece yeni Türk devletinin AvrupalI devletler tarafından resmen ve hukuken tanınmasını sağlamakla kalmamış; altı yüzyıllık Osmanlı Devleti'nin tasfiyesini de gerçekleştirmişti.2 Oysa Lozan'a giden T.B.M.M. heyeti son derece iddialı bir talimat3 çerçevesinde barış görüşmelerine başlamıştı. Ancak, İngiltere adına konferansa katılan Lord Curzon'un "mütekebbir" tavrı ve özellikle toprak meselelerinde İtilâf devletlerinin "ya hep ya hiç" mantığıyla hareket etmeleri, İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyetini ihtilaflı toprak konularında -Adalar, Musul ve Suriye sınırı- kazanılmış hakları kaybetmemek endişesiyle müzakere etmekten alıkoymuştu. Artık, Lozan'daki Türk heyeti için önemli olan ihtilaflı toprak meselelerini daha sonraki bir döneme bırakarak nihaî barışı sağlamak düşüncesiydi.

Kazım Karabekir'in Eğitimle İlgili Düşüncelerinin Değerlendirilmesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 471-500
Osmanlı Devleti'nin son dönem karışıklığı her yerde hüküm sürmektedir. Kamusa eğitim ve sağlık hizmetleri de okul ve hastahane gibi tesisler sayılıydı. İstanbul dışında ise parmakla gösterilecek kadar azdı. 5 Bilhassa eğitim-öğretimle ilgili faaliyetler savaşın da bir sonucu olarak tam bir çöküşü yaşamaktadır. Nisan 1919 tarihinde bir görevle Anadolu'ya geçen K. Karabekir de bu konuda farklı düşünmemektedir. Olayları yakından gören birisi olarak O'nun, bu durumdan endişe ve üzüntü duymakta olduğu görülmektedir. Hatta Anadolu'da meydana gelen dinî kaynaklı isyanların dahi cehaletin sonucu ortaya çıktığını belirtirken, eğitimsizliğin ülke için bu acı sonuçları doğurduğunu ileri sürmekte, "cahillik, her zaman yakın tarihlerimizde de milletimizi daima geri geri çekecek nice kanlı hadiseler kaydediyordu" diyerek bu kötü ve istenmeyen olaylara dikkat çekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'ne Yönelik Bozguncu Hareketler Ve Tehditler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 381-396
Türkiye Cumhuriyeti devleti binlerce yıldan beri devam etmiş bir devletleşme sürecinin, olgusunun sonuncu halkasıdır. Bu halitaya yönelik tehditlerin, hareketlerin neler olduğunu, güçlerini, kullandıkları araçları belirlemeden önce hedeflerinin neden ibaret bulunduğunu tayin etmek gerekir. Bunları isabetle belirleyebilmek için ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapı unsurlarım ve temel özelliklerini tayin etmeli ve tehditçilerin bunlardan hangilerini ortadan kaldırmak amacında olduklarını belirtmelidir.