1135 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Türk Dünyası ve Atatürkçü Çağdaşlaşma

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 63-70
Türk dünyasının Atatürk ilkelerini, devrim ve evrimlerini benimseyerek çağdaşlaşması, kuramı da, uygulaması da kolay olmayan karmaşık bir konu. Henüz "Türk Dünyası" kavramı çok yeni. Bu sözden hepimiz aynı şeyleri anlamaya başlamadık. Üzerinde uzun uzun konuşulan, yazılan "Atatürkçü Çağdaşlaşma da yeterince aydınlanmış sayılamaz; cevap bulması gereken bir çok soru, yapılacak bir yığın iş var. Türk Dünyası ve Atatürkçü Çağdaşlaşma konularında, düşünce hayatımızda eksikler varken, iki kavrama bir arada bakışın zorluklarının daha da fazla olması doğal. Ancak her halde bir yanından girmek ve bir yerinden ele almak gerekiyor. 10 Kasım 1992 tarihli Tercüman gazetesinde, "Türk Çağdaşlaşması ve Yeni Türk Cumhuriyetleri" başlıklı bir yazıda, konu genel yapı ve görünüşü ile ele alınmıştı. Sorunun taşıdığı değer sebebiyle, şartların yarattığı yeni durum ve ulaşılan ara hedefler dikkate alınarak, ana esasların ve ayrıntıların, değişik bakış açılarından zaman zaman yeniden incelenmesi gerekmektedir.

Sine-i Millete İltica Eden Meclis-i Meb’ûsan-ı Osmani Reisi Celâleddin Arif’in Ankara Yolculuğu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 77-88
Bilindiği üzere Heyet-i Temsiliye Erzurum Kongresi'nin sonunda teşekkül etti ve Sivas Kongresinden sonra da yeni şeklini aldı . Kongre çalışmalarını bitiren ve İstanbul'un temsilcisi Salih Paşa ile Amasya'da görüşen M. Kemal, 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi , Salih Paşa ile varılan mutabakatta, bir an evvel seçimlerin yapılması ve uygun görülecek bir yerde meclisin toplanması da kararlaştırılmıştı . Vilâyet ve Müstâkil Livâlarda bu nedenle belirlenen esaslar dahilinde seçimler yapıldı. Daha Erzurum Kongresi günlerinde sine-i millete çekilen M. Kemal, Vilâyat-ı Şarkiye Müdâfaa-ı Hukûk-ı Millîye Cemiyeti'nin merkez şubesinin aldığı bir kararla da şehrin hemşehrisi olmuştu . Yurt çapındaki seçimler dolayısıyla Erzurumlular, Kongre'de olduğu gibi hemşehrileri M. Kemal'i mebus seçtiler. Böylece Erzurum'dan parlementoya girmeye hak kazandı

Elhac Hurşit Efendi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 55-62
Mustafa Kemal olayında, özellikle yazgısının bir ulusun yazgısıyla birlikte yürüdüğü dönemlerde bazı ilginç kişiler vardır ki bunları tanımayız, yaşamları hakkında bilgimiz yok denecek kadar azdır. Elhac Hurşit Efendi de bunlardan biridir. Adalet Bakanlığı arşivinden bulduğumuz bilgiler ilk defa dergimizde yayımlanmaktadır. İlginç kişiliğini, olayların akışı içinde gördükten sonra yaşam öyküsüne geçeceğiz.

Şehit Hamdi Beyin Son Günlerine Ait Orijinal İki Mektup

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 1-18
Gönen'de yapılan bu Sempozyumda,Şubat 1920'de Biga'da şehit edilen Kuvâ-yı Milliye Grup Komutanı Hamdi Bey'in son günlerine ait 2 mektubu sunacağız. Mektuplar bize aittir ve hiç bir yerde yayınlanmamıştır.

Anadolu Üzerindeki Yunan Hedefleri ve Mütareke Dönemi Fener Rum Patrikhanesinin Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 211-256
Yunanistan bağımsız olduktan itibaren "Megali Idea" diye adlandırdıkları Merkezi İstanbul'da olan Bizans-Yunan İmparatorluğu'nu canlandırmaya yönelik politika izlemeye başlamıştı . Yunan hedefleri olarak belirlenen Megali idea esasen 1798 yılından itibaren bu ideal peşinde koşan Yunanlıların emperyalist politikalarının amacıydı. Nitekim Yunan tarihçi ve devlet adamı olan Panayatis Pipinellis bu ideayı şöyle tanımlıyor, "Yunan varlığının anlamı Yunanistan'ı tüm Yunan ırkını bir sınır içinde toplayacak birleşik ulusal bir devletin çekirdeği haline gelmeye zorluyordu herkes kendisini Bizans İmparatorluğu'nu yeniden canlandırma hayaline kaptırmıştı." Bir başka araştırmacı yazar ise; Yunanlıların Megalİ Ideası, merkezi İstanbul'da olan Bizans-Yunan İmparatorluğu'nu canlandırmağa yönelik romantik bir güçtü demektedir. Yine Yunanistan Başbakanı J. Kollettis Ocak 1844 tarihinde yaptığı bir konuşmasında, "Yunanistan Krallığı bütün Yunanistan değildir. Yunanistan'ın sadece bir parçası en küçük ve en yoksul bir parçasıdır. Grek sadece krallık içinde yaşayan değildir. Aynı zamanda Yanya'da ya da Selanik'de, Serez'de ya da Edirne'de, Constantinople (Istanbul)'da ya da Trabzon'da, Girit ya da Sisam Adasında Grek tarihine ya da Grek ırkına bağlı başka yerlerde oturanlar da Grek'dirler. Hellenizmin iki büyük merkezi vardır: Atina ve Constantinople. Atina yalnız Krallığın başkentidir. Constantinople büyük başkent bütün Hellenizmin kendi düşü, umududur." Ayrıca Yunan Megali İdeasını gerçekleştirmek için kurulan Etnik-i Eterya Cemiyetinin programında da bunu görmek mümkündür

1923-1938 İngiliz Basını’nın Genel Olarak Değerlendirilmesi Ve Basında Çıkan Türkiye Üzerine Yazılar İndeksi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 157-208
Kamuoyu araştırmalarında başvurulabilecek kaynaklardan biri de hiç şüphesiz basındır. İngiliz kamuoyunda Türkiye ve Türkler üzerine yapılacak bir araştırmayı, İngiliz gazetelerinde ve süreli yayınlarında çıkan yazıları incelemekle yapmak mümkündür. Kabul edilir ki bütün İngiliz gazetelerinin ve süreli yayınlarının araştırılması çok uzun bir süreyi gerektirir. Bunun için İngiliz basınından seçim yapılarak, ülke genelinde çıkan gazetelere ilişkin bilgi vermeye çalışacağız. Mahalli basına yazımızda yer vermeyeceğiz. Bunun tek istinası vardır o da the Manchester Guardian' dır. Bu gazete çok güçlü bir mahalli gazetedir ve ülke genelinde çıkan "National Press" le eşdeğer bir saygınlığa sahiptir. Ayrıca akşam gazetelerine de yer vermeyeceğiz. Araştırmanın temel malzemesini Londra basını oluşturacaktır ve Londra'da çıkan gazetelerden de özellikle "Quality Press" e yer verilecektir. Bunun doğal olduğunu düşünüyoruz şöyle ki; "kaliteli basın, hem gazeteleri hem de süreli yayınlarıyla Türkiye'ye çok yakın ilgi göstermiş ve Türkiye'deki gelişmelerden İngiliz halkını bilgilendirmiştir. Yazımızın ilk bölümünde genel olarak 1923-1938 arası İngiliz basını hakkında bilgi verip, ikinci bölümünde ise indeksi vereceğiz. Sanırız bu konuda çalışacak ve araştırma yapacak olanlar için zaman kazanma açısından faydalı olur. Yine vereceğimiz indeksin incelediğimiz dönemin Türkiye'ye ilişkin çıkan yazıların tamamı olmadığını söylemekte sanırız yarar vardır.

Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 137-156
Atatürk'ün Ankara'ya gelişi Kurtuluş Savaşı'mızın önemli olaylarından biridir. Mustafa Kemal Paşa daha İstanbul'dan ayrılmadan önce Ali Fuat Paşa ile Ankara'nın millî mücadelenin yürütülebileceği en uygun merkez olduğuna karar vermişlerdi. 20. Kolordu Komutanlığına atanan Ali Fuat Paşa'nın bir an önce Kolordusunu Konya'dan Ankara'ya intikal ettirmesini kararlaştırmışlardı. Ali Fuat Paşa bu plânlamaya göre mart ayında Kolordusunu yaya yürüyüşle Ankara'ya intikal ettirmiş ve Sarıkışlaya yerleştirmişti. Atatürk'ün Ankara'ya gelişine kadar geçen olaylar, birbirine eklendikçe mukavemeti artan bir zincirin halkalarını oluşturmuştu. Bu zincirin oluşmasında O'nun üstün liderliği, komutanlığı, milletine güveni, teşkilâtçılığı ileriyi görüşü Önemli bir rol oynamıştı. Amasya bildirgesi ile "Vatanın bütünlüğünün, milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu; milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararının kurtaracağını bütün dünyaya ilân etmişti. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde millî mücadelenin esasları ortaya konmuştu. Amasya görüşmeleri ile de İstanbul Hükümeti Anadolu'daki millî mücadeleyi tanımak ve işbirliği yapmak zorunda kalmıştı.

Kadı Hasbi Efendi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 209-210
Hasbi Efendi, Erzurum Merkez Kadısı Elhac Hurşit Efendi gibi Mustafa Kemal' in sıkıntılı günlerinde destek gördüğü saygıdeğer bir kişidir. Bu yurtsever ve milliyetçi Kadı'nın da özgeçmişi hakkında bilgimiz yoktur. Milli Mücadeledeki çabasına kısaca dokunduktan sonra Adalet Bakanlığı arşivinden elde edilen bilgileri aşağıya alacağız.

Batı Dünyasının Ünlü Mimarlarından Hans Po- Elzıg, Brauhaus De Groot ve Bruno Taut’ın Vaktiyle Türkiye’ye Davet Edilmiş Olmalarının Oluşturduğu Anılar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 71-76
Güzel Sanatlar Akademisinin Mimarlık Bölümü Şefi Prof. Bruno Taut'ı, daha çok 1937/38 yıllarında yakından tanımıştım. Taut, çok sık olmasa da arada bir Ankara'ya Millî Eğitim Bakanlığı'na gelirdi, başta Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi inşaatı olmak üzere, bakanlığa ait öteki inşaat alanlarıyla ilgili çalışmalar yapardı. Taut, sakin mizaçlı bir insandı, az konuşur, çok dinlerdi. Prof. Bruno Taut, Güzel Sanatlar Akademisi'nin Mimarlık Bölümünün başına nasıl getirilmişti. Kaldı ki yalnız Akademi'nin meslek bölümlerinin başına değil, Ankara Devlet Konservatuvarı İle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına da yabancı uzmanlar getirilmesi üstünde önemle duruluyordu, ve bu konu ile Atatürk çok yakından ilgileniyor ve elde edilen sonuçlar üstünde, kendilerine sık sık bilgi sunuluyordu. Dış ülkelerdeki öğrenci müfettişlerimiz, belirli nitelikteki uzmanları arayıp bulma çabası içinde idiler.

Kurtuluş Savaşı Öncesi Azınlıklar Sorununa Bir Bakış

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 27 · Sayfa: 479-484
I. Dünya Savaşı'nda, kendilerine devlet kurabilecekleri vaadi verilerek kandırılan azınlıklar eski devletleri Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Ruslar, İngilizler, Fransızlar ve Amerikalılarla işbirliğine girmişlerdir. Almanya ise Avrupa içindeki azınlıkları yukarıda adı geçen müttefiklere karşı kullanma çabalan içinde idi. Ermenilerin ve Rumların ve Süryanilerin İngiliz, Fransız ve Ruslar tarafından Kurtuluş Savaşı öncesi kullanılmaları, ileri sürülmeleri hakkında birçok eser olmasına karşın müttefikleriyle birlikte Bakü ve Orta Doğu petrolü peşinde koşan Amerika'nın rolü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmış değildir. Oysa, Amerika aynı diğer müttefikleri gibi azınlıkların peşinde koşmuştur. Başkan Wilson tarafından yayınlanan ve çeşitli soyların devlet kurmalarını öneren ondört nokta ilk bakışta her ne kadar Türklere ümit vermiş olsa da asıl amacın Osmanlı toprakları üzerinde azınlıkların kuracağı yeni devletlere yol açmak olduğu anlaşılmaktadır. Hatta ABD, Erzurum Kongresi sırasında manda sorunu görüşülürken mandater olma konusunda epeyi ümit beslemiştir. General Harbord'un Ermeniler konusundaki raporu bugün iyi bilinen konulardandır. Amerika'yı Osmanlı İmparatorluğunun yağmasından geri çeken olay, acemiliği yüzünden 1917 yılında, yani savaş başladıktan üç yıl sonra savaşa katılmasına karşın, en büyük asker kaybına uğramış olmasıdır. Amerikan kamuoyu gereksiz buldukları bu kayıp karşısında Amerika'nın Avrupa'nın işlerinden el çekmesini sağlamıştır. Amerika'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki azınlıklara karşı tutumunu Washington'daki arşiv belgelerinin ışığında incelemeye çalışacağız. Bu inceleme bize Kurtuluş Savaşı'nın ne zor şartlar altında gerçekleştiğini daha iyi açıklayacağı gibi bu savaşı yapanların dehasını da bir daha kanıtlayacaktır.