1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
İrtica Olayları Karşısında Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 307-320
Özet
İrtica' nın sözlük anlamı hemen bütün sözlüklerde "geri dönme, geri dönücülük, eskiyi isteme" şeklindedir . Buna bağlı olarak "irtica hareketi" de, "yeni kurulan bir düzeni beğenmeyerek, eski düzene dönmek için girişilen eylem" diye tanımlanmaktadır. Yine aynı kökten türeyen "mürteci" sözcüğü de bu hareketleri yapan kimse için kullanılır. Arapça'dan alınan bu sözcüklerin yerine günümüzde "gerici, gericilik" sözcükleri de kullanılmaktadır. Atatürk' e göre siyasi egemenliğin, ekonomik çıkarların dine bağlanması ve dinin bu amaç için kullanılması "irtica" ve bunu yapan kimseler müstebittir.
Kurtuluş Savaşı'nda Trabzon'a Yönelik Ermeni-Rum Tehdidi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 421-434
Özet
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti'nin yenilgiyi kabul etmek zorunda kalması ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalaması, bütün Türkiye'yi olduğu gibi Trabzon vilâyetini de endişeye sevk etmişti. Zira şimdiki Doğu Karadeniz Bölgesinin tek vilâyeti olan Trabzon üzerinde yoğun bir Ermeni-Rum tehdidi vardı. Birinci Dünya Savaşı'nda açıkça kendisini gösteren bu tehdit, mütareke döneminin buhranlı ortamında emperyalist politikaların emellerini gerçekleştirme vasıtası haline getirildi. Trabzon'un jeopolitik konumu dolayısıyla, öteden beri güdülen amaçların gerçekleştirilmesi zamanının geldiği kanaati yaygındı. Trabzon'un düşman tehdidi altında kalmasının yanında, vilâyetin bazı hususiyetleri, burayı Kurtuluş Savaşı boyunca ön plâna çıkardı. Bu olağanüstü görünümün sebepleri şunlardı : Bölge tarıma az elverişli, orta verimlilikte topraklara sahip olup hayvancılık ilkel durumdaydı. Bundan dolayı şehrin güçlü ve köklü Müslüman-Türk eşrafı, iç ve dış ticarete yönelmişti. Ticaret ortamından dolayı eşraf kesimi politik gelişmeleri yakından takip ediyor, çocuklarını okutuyor, basın-yayın çalışmalarına katılıyordu
Mustafa Kemal Büyük Taarruz Gününü Bütün Dünyadan Nasıl Gizli Tuttu?
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 381-390
Özet
26 Ağustos taarruzunun başarıya ulaşması, tasarlanan ve uygulanan bütün taktik ve stratejik hazırlıklara paralel olarak, Büyük Taarruz'un bütün dünyadan kesinlikle gizli tutulmasına da bağlıydı. taarruz hamlesini sınırlı birkaç kişi dışında dünyadan, özellikle İngiltere'den gizli tutmak taarruzun başarısı için kaçınılmaz bir zorunluk haline gelmişti. Öyle ki taarruz gününe kadar İngiltere'yi kuşkulandırmamak için barış dilenciliği yapmakla görevlendirilen Fethi (Okyar) Bey'in bu görevinden Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa bile önceden haberdar olamamıştır. Aradan uzun yıllar geçtiği halde pek çok araştırmacı ve yazar, Fethi Bey'in bu özel görevinin gerçek sebebini öğrenememişler, onun, Mustafa Kemal Paşa tarafından bazı ödünler vererek barış şartları aramak için görevlendirildiğini sanmışlardır. Oysa, Atatürk'ün "Misak-ı Millî" den ödün vermesi düşünülemezdi. Müttefiklerin barış konusunda alacakları tavır ve ileri sürecekleri şartlar biliniyordu. Bu, Paris Barış Konferansı'nın 26 Mart oturumunda sunulan barış taslağı ile gün yüzüne çıkmıştı. Buna göre İzmir'in bize bırakılmasına karşılık Edirne Yunanistan'a terk edilecek, Sevr Antlaşması'nın Boğazlar'da ve ekonomik alanda Müttefiklere sağladığı yararlar da geçerliliğini koruyacaktı.
Türk Eğitiminin Batılılaşmasını Belirleyen Dinamikler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 435-457
Özet
Batılılaşma, bir toplumun hayatında bilim ve tekniğe dayalı bir düzenin kurulması, insan haklarının temeli olarak hürriyet ve eşitlik ilkelerinin alınması, gerek bireysel gerek sosyal hayatta karşılaşılan problemlerin bilimsel yoldan çözümü demektir. Türkiye'nin Batılılaşması, toplumsal kuramlarda ve bireysel hayatta demokratik yönde siyasî değişiklikler, ekonomik alanda sanayileşmek, düşünce alanında bilimin rehber edinilmesi ve bu değişikliklerin sonuçlarına göre toplumsal ve bireysel hayatın yeniden düzenlenmesi demektir. Neden Batılılaşmak zorunda kaldığımızı açıklamak için, tarihte, doğu toplumları ile batı toplumları arasındaki ekonomik, siyasî ve askerî farklılaşmanın nerede başladığını bulmak gerekir. Bunun için Avrupa'nın uyanışı iyi gözlenmelidir.
Cumhuriyetin Kuruluşu ve İlk Onbeş Yılında PTT İşletmesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 391-420
Özet
Haberleşme, insanlığın var oluşu ile birlikte ihtiyaç duyulan bir hizmettir. Tarihin ilk çağlarından itibaren, toplum halinde yaşamanın bir sonucu olarak insanlar birbirleriyle haberleşme ihtiyacını duymuşlar ve çeşitli araç ve gereçlerle bu ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Dünyada ilk posta hizmeti Orta Asya Türklerinin göçleri esnasında göçün düzenli bir şekilde yapılabilmesi için geliştirilmiştir. Daha sonra kurulan bütün Türk Devletleri posta hizmetine gereken önemi vermişler ve devletin haberleşmesi son derece düzenli bir şekilde yapılarak devlet idaresinde sağlıklı yönetimler gerçekleştirilmiştir.
Atatürk’ün Kazandırdığı Değerler ve Atatürkçülükten Beklentilerimiz
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 267-276
Özet
Atatürk'ün kazandırdığı değerler, bağımsız millî devletimiz, millî egemenliğimiz, lâik zihniyet yapımız, Atatürk düşünce sistemimiz ve Atatürkçülükten beklentilerimiz olan bunların korunması, geliştirilmesi ile her çağda çağdaş olabilme amacı, millet olarak varlığımızın kişi olarak yaşamımızın vazgeçilmezleridir.
Mondros’tan Mudanya’ya, Sevres’ten Lausanne’a
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 277-284
Özet
Türk İstiklâl Harbini oluşturan nedenlerin başında, Osmanlı Devletince Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanmış olan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkesinin haksız ve keyfi uygulaması gelmektedir. Bu çalışmada Mondros Anlaşması'ndan Lozan Anlaşması'na kadar geçen süreci incelemektedir.
Atatürk ve Demokrasi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 285-296
Özet
Atatürkçü düşünce sistemi, temel amaç olarak, Türkiye'de millî; lâik, güçlü ve çağdaş bir devlet kurmaya yönelmiştir. Atatürk'ün, çağdaş devleti aynı zamanda demokratik bir devlet olarak düşündüğünde kuşku yoktur. Demokrasi ilkesi, Atatürkçü düşünce sisteminin, Cumhuriyetçilik, millî egemenlik ve halkçılık gibi diğer temel ilkeleriyle de çok yakın ilişki içindedir.
Türk İstiklal Savaşı’nın (1919- 1922) Dünya Askerlik Tarihindeki Yeri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 297-301
Özet
Türk İstiklal Savaşının Dünya Askerlik Tarihindeki Yeri
Türkiye Cumhuriyeti'nin İlanı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 7-26
Özet
1 Nisan 1923'de seçimin yenilenmesine karar veren T.B.M.M., Cumhuriyeti resmen ilan etmemesine rağmen görevini büyük bir sorumlulukla yapan tarihi meclis olmuştur. ikinci Meclis 11 Ağustos 1923'de toplanmıştı. Cumhuriyetin ilanı bu meclis tarafından gerçekleştirilmekle beraber, Lozan Barış Andlaşmasının imzası ve T.B.M.M. tarafından onaylanması, Ankara'nın yeni kurulan Devletin İdare Merkezi olması gibi iki önemli kararın alınmasını da öncelikle gerekli kılıyordu. Lozan Barış Andlaşmasımn imzasından sonra Mustafa Kemal Paşa, Özel Kaleminde memur olan ve kişisel güvenini kazanmış bulunan Hasan Rıza Soyak'ı çağırarak bir kaç küçük kâğıt parçasını vermiş ve şöyle demiştir: "Bunları al, müsvedde halindedirler, beyaz edeceksin. Yazılar karışıktır, dikkat et, okuyamadığın veya anlayamadığın yer olursa bana sorarsın. Bunları şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz; âmirlerine dahi bahsetmene lüzum yoktur". Haşan Rıza Soyak, Mustafa Kemal Paşa'nın kullandığı küçük bir not defterinden koparılmış ve onun el yazısı bulunan bu sahifeleri okuyunca bunların 20.1.1921'de kabul edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun devlet şekline ait maddelerini değiştiren ve Türkiye Devletine, "Cumhuriyet" şeklini kazandıran taslak olduğunu görmüştür. Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanan metin aynen şöyledir: "Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir". "Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur". "Meclis, hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini, icra vekilleri vasıtasıyla idare eder". "Türkiye Cumhurreisi, Umumî Heyet tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi azası arasından bir intihap devresi için seçilir. Reisin vazifesi yeni Cumhurreisinin intihabına kadar devam eder. Tekrar intihap olunmak caizdir. Türkiye Cumhurreisi, devletin reisidir; bu sıfatla lüzum gördükçe Büyük Millet Meclisine ve Vekiller Heyetine riyaset eder". "Başvekil, Cumhurreisi tarafından ve meclis azası arasından intihap olunur. Diğer vekiller, Başvekil tarafından yine Meclis azası arasından intihap olunduktan sonra heyeti umumiyesi, Cumhurreisi tarafından Meclis'in tasvibine arz olunur. Meclis içtima halinde değilse, tasvip işi Meclis'in içtimaına talik olunur".