1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
The Superiority of Kemalism Ideology to Dogmatic Ideologies
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 27-38
Özet
Nowadays, when we left behind the 51st year of the great Atatürk's transition to eternity, the "idea Atatürk", namely the "Atatürkist thought system", is gaining weight. As it is known, the first form of the phrase "Kemalism" was "Kemalism" used by the Westerners, and in 1929 when the language specialist Ahmet Cevat used the term "Kemalism" in the magazine "Muhit", this phrase was quickly held and spread in our country. Universities are taught at the state level through "Atatürk's Institutional Culture, Language and History Higher Institution" created by the 134th article of the Constitution and the "ideological gap" that emerged as a result of looseness and neglect of years and reached dangerous dimensions before September 12, 1980. While trying to be filled with "Atatürkist ideology", the General Staff prepared and published a valuable work titled "Kemalism" consisting of three books to be used as a "sourcebook" in the course of "Kemalism and Revolution History".
Atatürk ve Müzeler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 63-74
Özet
Atatürk, millî kültür ve millî tarihin belgelerini depo eden ve sergileyen müzelere öğrencilik yıllarından itibaren ilgi duymaya başlamıştır. Harp Okulu'nda iken İstanbul'daki Askerî Müze'yi birkaç defa ziyaret ettiğini, Sofya' da Askerî Ataşe iken, verilen bir kıyafet balosuna, Askerî Müze'den getirttiği Yeniçeri elbisesi ve silâhları ile katıldığını Prof. Dr. Afet İnan'ın bize anlattıklarından öğreniyoruz. Büyük Taarruz öncesinde, Atatürk ve Türk müzeciliği ile ilgili bir olay daha vardır. Atatürk, 1 Nisan 1922 tarihinde, yanında Rus Sefiri Aralof ve Azerbaycan Sefiri Abilof olduğu halde Konya'ya gelmiş, 4 Nisan 1922 tarihine kadar Konya'da incelemeler yapmıştır. Atatürk'ün bu gezisinde 3 Nisan 1922 gününü konuklarıyla birlikte Mevlâna Dergâhını, Konya Müzesi (Müze-i Hümâyûn Konya Şubesi) ni, Konya'daki Selçuklu ve Osmanlı devri mimarî eserlerini ziyarete ayırdığını görüyoruz. Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra: "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür, Cumhuriyet, zengin Türk millî kültürünün üzerine kurulmuştur" diyerek Türk kültürüne verdiği önemi bir kere daha belirtmiş, müzeleri Türk kültürünün maddi varlıklarının korunduğu ve sergilendiği yerler olarak saymıştır. Cumhuriyet'e kadar İstanbul'da arkeolojik eserlerin yer aldığı, Devlet Müzesi niteliğindeki Müze-i Hümâyûn ve bu müzenin Anadolu' nun belli başlı şehirlerinde, ama çoğu müze deposu görünümünde şubeleri vardır.
Türk Kadınının Geçirdiği Evrimin Tarihçesi ve Bugünkü Durumu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 163-172
Özet
Bir ulusun uygarlığının, bir toplumda kadının yerine verilen önemle ölçülebileceği tartışılamayacak bir gerçektir. Kadının sosyal değerinin yeterince anlaşılamadığı ya da değerlendirilmediği dönemlerde, toplumlar gelişememişler ve ilerleyememişlerdir. Kadın nüfusunun dünya nüfusunun aşağı yukarı yarısını oluşturmasına karşın, kadınlar, erkeklere kıyasla sosyal haklar açısından daima geride kalmışlardır, çünkü genellikle köle ya da erkeğin malı olarak addedilmişlerdir. Genel olarak kadın, gerçek kişiliğini sosyal yapının değişmesiyle bulmuştur. Başka bir deyişle, kadın feodal toplumdan endüstriyel topluma geçişten sonra, toplumda daha çok önem kazanmaya başlamıştır. 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşen endüstriyel devrim ve bilimsel ve teknik alanlardaki yeni keşifler, toplumda kadının yerini radikal bir biçimde değiştirmiş ve kadınları, evlerin dışında yeni görevler ve sorumluluklar üstlenmeye zorlamıştır. Aile içindeki geleneksel görevleri dışında, ülkelerinin üretimine doğrudan katılma ve iş hayatında yeni sorumluluklar üstlenme zorunda kalmışlardır; işte bu durum, kadınların yeni sosyal haklar talep etmelerinin arkasında yatan başlıca nedenlerden birini oluşturmuştur. Ancak, kadının özgürleşme mücadelesinin ilk somut sonuçlarının, İkinci Dünya Savaşı ertesinde elde edilebildiği söylenebilir.
Atatürk ve Tarih Boyutu İçinde Çağdaşlaşma
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 47-62
Özet
Türkiye Cumhuriyetinin banisi ulu önder Atatürk, tam manasıyla devir hatta çağ yaratmış büyük tarihî şahsiyetlerin başında gelir. O millî kurtuluşu sağlayan eşsiz bir lider, savaş meydanlarında üstün bir komutan, siyaset alanında devlet kuran uzak görüşlü realist ve seçkin bir devlet adamı, fakat hepsinden önemlisi ulusunu orta çağın skolastik düşünce karanlığından, çağdaş uygarlığa çekip sürükleyerek çığır açan büyük bir inkılâpçıdır. Her biri, bir insanı tarihe mal etmeye yeterli olan bu özellikler içinde, derin ve sürekli etkileri bakımından özellikle "çağdaşlaşma önderi" olmak özelliği, Atatürk'ü sadece Türk toplumu için değil fakat modernleşme ve millî bağımsızlıklarını kazanmak ve onu muhafaza etmek isteyen başka uluslar için de, bir rehber, bir ilham kaynağı haline getirmiştir. Bu bakımdan Türk çağdaşlaşması sadece Türkiye için değil, fakat gelişmekte olan ülkeler açısından da büyük önem taşımaktadır. Atatürk'ün çağdaşlaşma alanında yapmış olduğu atılımları, doğru değerlendirebilmek için O' nun düşünce kaynaklarına eğilmek gerekir. Atatürk'ün düşünce yapısının oluşmasında yaşadığı çevrenin, öğrenim gördüğü okulların, okuduğu kitapların, kamu görevlerinde edindiği tecrübelerin, zamanının fikir adamlarının ve akımlarının sınırlı ölçülerde elbette etkileri vardır.
Amerika Birleşik Devletleri Kaynaklarına Göre Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 75-92
Özet
Ansiklopedik eserler arasında belgesel bir değer taşıyan Encyclopaedia Britannica, Atatürk'ü "...seçkin bir Türk askeri, reformcu ve devlet adamı..." olarak tanımlar ve hemen şu değerlendirmeyi ekler: "...Mustafa Kemal'in Türkiye'yi kurtarma mücadelesi, Afrika ve Asya'da doğum halindeki birçok devletin bağımsızlık yolunda çarpışmaları için ilham kaynağı olmuştur..." . Ansiklopedi, bu değerlendirmesinde yalnız değildir. Bu hususu, Doğu ve Batı literatüründen birer örnekle vurgulamak isterim. Büyük Hint şairi (ve Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi) Rabindranath Tagore'e göre: "...Kemal gelip geçmişinin şanlı hatıralarını yeniden yaşatırcasına, önümüze yeni bir Asya modeli koyuncaya kadar, Türkiye'ye Avrupa'nın Hasta Adamı denirdi. Fakat, Kemal'in gerçekleştirdiği bu yeni As¬ya modeli, Doğu ülkeleri için yeni bir hayat ümidi olmuştur. Bu bakım¬dan, Kemal'in getirdiği ruh, en yüksek saygıya ve takdire lâyıktır..." . Öte yandan, Atatürk ile ilgili incelemeleri ile tanınmış Amerikalı Prof. Dankvvart Rustovv, Atatürk'ün başarısını şöyle değerlendiriyor: "...Kemal'in büyüklüğü ülkesinin savunucusu, Cumhuriyetin kurucusu ve köklü reformcu olarak, üçlü başarısında yatar..." .
Latife Hanım, Ünlü Gazeteci Price' a Hayatını ve Özelliklerini Anlatıyor
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 173-176
Özet
Gazeteci Ward Price, Birinci Dünya Harbi sonunda harp muhabiri olarak İstanbul'a gelmiş, dönemin kalburüstü kişileriyle Daily Mail gazetesi adına röportajlar yapmıştır. Pera Palas Oteli'nde kalan Price, Mustafa Kemal ile de karşılaşmıştır. Paşa, Çanakkale'de Anzak Kolordusu'nun üst üste üç kez saldırısını durdurarak ve onları sahile mıhlayarak İstanbul'u kurtarmış, aynı zamanda Ruslarla Müttefiklerin bağlantısını keserek Müttefiklere önemli bir darbe vurmuştur. Ward Price artık hep Atatürk'ün peşindedir. Atatürk İzmir'de Latife Hanım'la 29 Ocak 1923 tarihinde evlenmiştir. Price için bu kaçırılmaz bir gazetecilik olayıdır. Artık hep Mustafa Kemal'in ardındadır ve bir röportaj randevusu gayretindedir. Atatürk, 20 Şubat 1923 tarihinde Latife Hanım'la Ankara'ya dönmüştür. Price, Latife Hanım'la da bir röportaj müsaadesi koparabilmek için Atatürk'ün çevresinde dolanmaktadır. Bu yaman ve acar gazeteci nihayet arzusuna kavuşur. 1923 yılının 26. günü için randevu almayı başarır. Price'ın bu röportajı Tevhidiefkâr gazetesinin 6 Mart 1923 tarihli sayısında çıkmıştır.
Atatürk'te Ulusal ve Kavramsal Boyutlarıyla "Barış" Kavramı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 153-162
Özet
İnsan varoluşu ile birlikte, kendisini savaş içinde bulmuştur. İlk kez doğaya sonra çevresine karşı verdiği bu savaş, özde yaşamını, özlemini duyduğu en ideal biçimde sürdürmeye yönelikti. "Savaş"ı da "barış"ı da başlatıp bitiren "insan"dır noktasından hare¬ketle : "Savaş insanların fikirlerinde başlamaktadır. Bu nedenle "barış"ın savunması da insanların fikirlerinde inşa edilmelidir" yaklaşımıyla "barış" gerçekleşmesinde eğitimin kaçınılmazlığına yasasında yer veren UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim-Bilim-Kültür Kurumunuzdan çok önceleri Atatürk 1937 yılında dünya barışının sağlanmasının temel ögelerini ve bunda "eğitim"in rolünü şöyle vurgulamaktaydı : "...eğer devamlı barış isteniyorsa insanların, insan kütlelerinin durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidirler.
Atatürk Biyografisinden Sayfalar I/ 1923-1928
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 93-152
Özet
1923 - 1928 arası Atatürk ilke ve inkılâplarının temelinin atıldığı ve pek çoğunun gerçekleştirildiği bir dönemdir. Daha sonraki tarihlerde de bu hareketler yoğun olarak devam edecek ve Türk halkı tarafından benimsenecektir. İncelediğimiz bu dönemde, askerî zafer sonuçlanmış olup, bunun siyasî bakımdan pekiştirilmesi gerekiyordu. Yeni Türk Devletinin dünyada onur ve şerefini kazanması ve çağdaş ülkeler seviyesine ulaşması için büyük atılımları yapması gerekmekteydi. Kısacası, bu dönemde Atatürk, yeni Türkiye' nin temellerini atacak ve Türkiye' yi çağdaş devletler düzeyine ulaştırma çalışmalarını hızlandıracaktır.
Foreign Policy of Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 39-46
Özet
Turkish foreign policy during 1920-1938 was initiated, formulated, and directed by Atatürk. The period between 1920-1938 is the first three years of the Turkish Grand National Assembly and the first fifteen years of the Turkish Republic. So Turkish foreign policy of this period may be named the Foreign Policy of Atatürk. The great achievement of Atatürk was his ability to organize the in-tense nationalism of the twenties so that it became productive patriotism. His luck was the misjudgment, by the Allies of him and of forces, he put into action.
Kitap Tanıtma: Harp Yönetimi ve Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 223-232
Özet
Yugoslavya'da yayımlanan SESLER dergisinin 230'uncu sayısında Atatürk Araştırma Merkezi yayınlarından "Harp Yönetimi ve Atatürk" hakkında ilginç bir yazı çıkmıştır. Mustafa Karahasan imzasını taşıyan ve aşağıya çıkarılan tanıtma yazısından, yayınımızın ayrıntıları ile incelendiği anlaşılmaktadır. "...Atatürk, klâsik askerî stratejinin ve klâsik harp yönetiminin en büyük ustasıdır..." Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı, Harp Yönetimi ve Atatürk adlı eseriyle, hem Türkiye'nin ulusal tarihine hem de dünyanın uluslararası tarih bilimi hâzinesine yeni, yüksek değerli bir eser vermektedir. Bu eserin esas gaye ve anlamı, başlık altındaki alıntıya bağlıdır: Mustafa Kemal Atatürk klâsik askerî stratejinin ve klâsik harp yönetiminin büyük ustasıdır! Bu gerçeği ortaya koyup onu ispat etmek için yazar zengin bibliyografyaya başvurmuş, bunları tarayıp, inceleyerek yeni yeni sentezlere varmıştır. Tüm sentezlerinin en parlağı, en çarpıcı sonuçları da yukarıda ileri sürdüğümüz değerlendirmedir.