16 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Çanakkale
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 25-38
Tam Metin
Çanakkale Savaşları İngiltere'nin öncülüğünde Fransızların ve çok sınırlı olarak da Rusya ve Avustralya'nın katılımı ile gerçekleşmiştir. Cephenin açılma önerisi Rusya'dan gelmiş ve planlamayı da Churchill yapmıştır. Boğazları deniz trafiğine kapatan Osmanlı Devleti 28 Ekim'de Karadeniz'de donanması ile Rus gemi ve limanlarını bombalamıştır. Bu olay üzerine önce Rusya ve arkasından da İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş açmıştır. 1914 yılı sonunda Çanakkale Boğazı'nı ele geçirme planlarını yapan Churchill, Boğazların ele geçmesiyle Rusya'ya destek yolunun açılacağını ve Bulgaristan ve Romanya'nın da kendi yanlarında savaşa gireceğini hesaplamıştır. Şubat ayında yapılan bir kaç denemeden sonra Mart 1915 de fırtınalı olmayan bir günde Çanakkale'ye deniz saldırısı başlayacaktır. Ama bu saldırıdan kısa bir süre önce, 8 Mat'ta Nusret mayın gemisinin Boğazın en geniş yeri olan ve İtilaf Devletleri gemilerinin manevra yaptığı Erenköy koyuna boğaza paralel olarak döşediği 26 mayın savaşın kaderini değiştirecektir. 18 Mart sabahı önde İngiliz zırhlıları, ikinci sırada Fransız zırhlıları olmak üzere İtilaf Devletleri donanması saldırıya geçmiştir. Amaçları ilk mayın hatlarından başlayarak mayınları temizlemek ve Boğazın en dar yerine yaklaşarak her iki kıyıdaki Türk savunma mevzilerini susturarak Çanakkale Boğazı'nı aşmaktır. Bu çalışmada 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı'nın ayrıntıları üzerinde durulacaktır.

Avustralya Basınında Çanakkale Muharebeleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 39-62
Tam Metin
Dünya basını Çanakkale Muharebeleri başladığı andan itibaren savaşla yakından ilgilenmiş, muharebenin gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için elinden geleni yapmıştır. Bu ülkelerden biri de Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin yanında yer almış olan Avustralya'dır. İtilaf Devletleri 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı'nda aldıkları yenilgi üzerine denizden yapılacak saldırıyla deniz yolunun açılamayacağını, karadan da bir çıkarma yapılması gerektiğini anlamışlardı. Duyulan ihtiyacın karşılanması için de Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşturulan Anzak kolordusu 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası'na çıkartılmıştır. Avustralyalı askerler, 9 Ocak 1916 tarihine kadar da Gelibolu ve Arıburnu'ndaki çarpışmalarda yer almışlardır. Bu nedenle Çanakkale Muharebeleri Avustralya kamuoyu için büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda Avustralya Milli Kütüphanesi (National Library of Australia)'ndeki gazete arşivinden yararlanılarak Avustralya basınında Çanakkale Muharebeleri hakkında çıkan yazılar değerlendirilecektir.

Kronolojik Çanakkale Savaşları Tarihi (3 Kasım 1914 - 9 Ocak 1916)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 107-164
Tam Metin
Çanakkale Cephesi, I. Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden birisidir. Bu cephedeki mücadeleler ondört aydan biraz fazla sürmüş ve her iki tarafta da çok fazla miktarda insan kaybına sebep olmuştur. Deniz savaşlarını müteakiben karada yapılan mücadelelerde, dünya savaş tarihine geçecek pek çok önemli hadise cereyan etmiş, Türkler, vatan savunmasının en anlamlı sahnelerini bu cephede sergilemişlerdir. Sonuçları itibariyle değerlendirildiğinde, Osmanlı Devleti'nin savaş dışı kalması ve parçalanmasının birkaç yıl ertelendiği de kesindir. Bunların ötesinde savaştan sonra İtilaf Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen Türk Millî Mücadelesi'nin millî bilinç, motivasyon ve kendine güven konusundaki en önemli yapıtaşlarından birisi, yine Çanakkale Cephesi'ndeki eşsiz Türk mukavemeti ve başarısı olmuştur. Bu çalışmada, 433 gün devam eden ve çok kanlı çarpışmalara sahne olan Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası'ndaki mücadelelerin günlük kronolojik envanteri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Macar Gyula Germanus’un Çanakkale Savaşı ile İlgili Anıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 133-144
Tam Metin

Macar oryantalist ve yazar Gyula Germanus I.Dünya Savaşında, Macar Kızılay Komitesi yetkilisi olarak Çanakkale cephesine gitmiştir. Gyula Germanus'un bu cephe ile ilgili anıları, cephedeki atmosferin bir yabancının gözüyle yansıtılması açısından son derece önemlidir.

Bu çalışmada Gyula Germanus'un anılarının yer aldığı "Tények és Tanúk" adlı Macarca eserden yararlanılarak ,O'nun Çanakkale savaşı ile ilgili izlenimleri ortaya konulmuştur.

Tanin Gazetesine Göre “Çanakkale” Geçilmez

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 123-182 · DOI: 10.33419/aamd.702440
Avrupa'nın sanayileşen büyük devletleri arasındaki denge XIX. yüzyılda Almanya'nın birliğini sağlaması ile bozuldu. Yeni düzende ekonomik ve siyasal çıkarlar Almanya ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu birbirine yaklaştırdı. Karşısında ise İngiltere, Fransa ve Rusya yer aldı. Gruplar arasındaki gerginlik Avusturya-Macaristan veliahdının öldürülmesi İle sıcak çatışmaya dönüştü. Savaş başladığında Osmanlı İmparatorluğu tarafsızlığını ilân etti. Ancak kısa süre sonra Enver Paşanın girişimleri ile Almanya yanında I. Dünya Savaşı'na katıldı. Osmanlı ordusu daha savaşın başında Sarıkamış'ta Ruslardan öte soğuk ve hastalık yüzünden büyük kayıplara uğradı. Ekonomik ve toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalan Rusya ise Almanlar karşısında yenilgi almaya başladı. İngiltere ve Fransa, müttefikleri olan Rusya'yı bu durumdan kurtarmak için Boğazları geçme projelerini uygulama kararı aldı. Böylece savaşı da bitirmeyi plânlıyorlardı. İngiltere ve Fransa, sömürgelerinden aldıkları destekle Önce karadan, ardından hem karadan hem denizden yaptıkları harekâtla plânlarını uygulamaya koydular. Ancak, büyük umutlarla geldikleri Gelibolu'da, ardı ardına yenilgi aldılar ve sonunda yarımadayı boşalttılar. Harekâtın başından itibaren Boğazların geçilemeyeceğini savunan ve İttihat ve Terakki Cemİyeti'nin sözcüsü olan Tanin gazetesi de harekâtı duyarlılıkla izledi. Savaşı, Müslümanlık ile Hıristiyanlık arasındaki yeni bir mücadele olarak niteledi. Savaş süresince verdiği haber ve yorumlarla, cephe muhabirlerinin gönderdiği mektuplarla tarafların askerî durumları, müttefiklerin yenilgi ve Türk askerinin başarı nedenleri üzerinde durdu. İngiliz ve Fransız basınının yalan yayınlarına kamuoyunun dikkatini çekti. Ordunun gereksinimleri için ulusu göreve çağırdı. Müttefiklerin savaş hukuku dışına çıkan hareketlerini eleştirdi. Hükümeti önlem almaya çağırdı. Çanakkale zaferini büyük bir coşku ile karşıladı ve zaferin Türkiye açısından sonuçlarını değerlendirdi.

Kanberra’da Atatürk Anıtı Tasarısı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 51 · Sayfa: 633-726
Çanakkale Muharebeleri'nde şehit düşen Türk ve Anzak askerlerinin anısını yaşatmak için, iki ülke arasındaki görüşmeler sonucu, Avustralya'da bir Atatürk Anıtı açılmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Atatürk Anıt Bahçesi, Atatürk Kıyısı, Atatürk Girişi adı altında Avustralya'da bazı yerlerin adı değiştirilmiştir. Tarihte ilk defa bir savaş İki ülke arasında dostluk bağının kurulmasına sebep olmuştur. Atatürk Anıtı ile ilgili olan bu makalede, Anzaklar'ın ve Türk tarafının önerileri, yapılan görüşmeler, anıtların dikilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere değinilmiştir.

Türk Edebiyatında Mustafa Kemal (Atatürk) İsminin Yer Aldığı İlk “Manzum” ve “Mensur” Esere Dâir

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 119-130
Mustafa Kemal ATATÜRK'le ilgili Türk Edebiyatında pekçok şiir, hikaye, roman ve tiyatro türünde eser kaleme alınmıştır. Bunlar arasında Atatürk'ten bahseden ilk manzum eser Mehmet Emin YURDAKUL'un Ordunun Destanı adlı şiiridir. İlk mensur eser de Uryânîzâde Ali Vahid'in Çanakkale Cephesinde Duyup Düşündüklerim adlı kitabıdır. Makalede bu iki eserin "ilk olma özelliği" üzerinde durulmaktadır

Çanakkale'de Şehit Olan Burdurlular Ve Millî Sorumluluklarımız

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 1-18
Çanakkale Zaferi'nin 84. Yıldönümünü kutladığımız şu günlerde şüphesiz hepimizin gözü önünde Türk tarihinin altın sayfalarından biri canlanmaktadır. Akıl durduracak bir kahramanlık destanı olan Çanakkale Muharebeleri daha sayısını bile tam tesbit edemediğimiz şehitlerle birlikte 250 bin civarında Türk askerine mâl olmuş1 ; fakat, tarihî Türk ordusu da ezici ve üstün düşmanını zayıf gücü, ama erişilmez imanı ile yenerek kahramanlıkları serisine bir yenisini katmıştı.

Çanakkale Muharebeleri Hakkında Bir Rapor Ve Bir Değerlendirme

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 75-79
Rusların Karadeniz Boğazı'na asker çıkardıkları yalanının uydurulması İse, kolay zafer ve erken barış beklentileriyle gayretlendirilen çıkarma birliklerinin Türk ordusunun kahramanlığı karşısında uğradığı moral çöküntüsünü gidermek amacıyla yapılmış bir propaganda çalışması olmalıdır, Türk ordusunca esir alındıktan sonra bile yanındaki diğer esirlerin ellerini sıkarak hala iki ay sonra İstanbul'a gireceklerine dair güvenceler verebilen bir İngiliz deniz subayı3 umduğunu bulamamanın hazımsızlığı içinde miydi? Yenilgiyi hiç hesaba katmayan İngiliz yönetiminin de bunu kabullenmekte, hazmetmekte büyük sıkıntılar çekmiş olması doğaldır.

Kahramanlık Kavramı Ve Atatürk'ün Kişiliğinde Bu Kavramın Yeri (Trablusgarp, Çanakkale Ve Sakarya’dan İzmir'in Alınışına)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 30 · Sayfa: 695-716
Kahraman Farsça bir kelimedir. TDK Türkçe Sözlük kahraman kelimesine "Savaşta ya da tehlikeli bir durumda yararlılık gösteren kimse; alp, yiğit, bir olayda önemli yeri olan kimse" karşılığını veriyor. Bu tanımlamaya benzer karşılıktan sonra, aynı sözlükteki Alp, kelimesine bakıyoruz; orada ise "Eski Türkçe bir isim", "yiğit kahraman" manası verildiğini görüyoruz. Kahraman kelimesinin Anadolu sahasında daha fazla kullanılmasına rağmen, eski karşılığının alp olduğu görülüyor. "Alp", Dıvanü Lügat-it Türk'te; Yiğit, kahraman, bahadır olarak geçiyor. Eski Uygur Türkçesi sözlüğünde1 Alp : Şu üç manaya geliyor: 1-Yiğit, cesur 2-Şiddetli (tehlike) 3-Güç, zor, müşkül. Hüseyin Namık Orkun; Eski Türk Yazıtlarında2 alp kelimesinin; yiğit, kahraman, cesur manalarında olduğunu göstermektedir.