5 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 5
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- İkinci Dünya Savaşı 5
- Türkiye 3
- Sovyetler Birliği 2
- Tarih 2
- 1955 1
Kevin Featherstone, Dimitris Papadimitrou, Argyris Mamarelis ve Georgios Niarchos, The Last Ottomans, The Muslim Minority, of Greece, 1940-1949 (Hampshire: Palgrave Macmillan, 2011) 342 sayfa, [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 279 · Sayfa: 765-768
Özet
1940-49 dönemi Yunanistan için gayet sorunlu bir dönemdir. 1940 yılında İtalya'nın Yunanistan'a saldırmasıyla Yunanistan İkinci Dünya Savaşı'nın içerisine sürüklenmiş ve 1949 yılına kadar savaş durumundan kurtulamamıştır. 1945'e kadar işgalci İtalyan ve Alman kuvvetleriyle uğraşmak zorunda kalan Yunanlar, 1946 yılı ile birlikte kendilerini bir iç savaşın içerisinde bulmuşlardır. Bu sorunlu dönem bütün Yunanları olduğu gibi 1923 yılındaki Lozan Antlaşmasıyla azınlık statüsü elde eden Batı Trakya Türkleri'ni de derinden etkilemiştir. Zaten Yunan hükümetleri gözünde 1923 yılından itibaren bir nevi Truva atı olarak görülen ve bu yüzden Türk-Yunan ilişkilerinin seyrine göre türlü zorluklarla uğraşmak zorunda kalan bu azınlık bir yandan da dünya savaşının ve Yunan iç savaşının yıkıcı etkilerine maruz kalmıştır. Bu çalışma, 1940-49 yılları arasında Batı Trakya Türkleri'nin bu siyaseten çalkantılı dönemdeki serencamını incelemektedir. Birincil kaynak kullanımı açısından hayli zengin ve iddialı olan kitapta bu bağlamda temel eksiklik olarak Türk Dışişleri Bakanlığı arşivinin kullanılamayışı göze çarpmaktadır. Yazarların da kitabın girişinde belirttikleri gibi bu arşiv araştırmacılara kapalıdır. Bununla birlikte, yazarların genel olarak Türk arşivleri hakkında iddia ettikleri yabancı araştırmacıların Türk araştırmacılara göre zorluklar yaşadıkları meselesi pek de gerçeği yansıtmamaktadır. Zira, Türkiye'deki arşivlerin kullanımında zaman zaman ortaya çıkan zorluklar hem Türk hem de Türk olmayan araştırmacıları aynı şekilde etkilemektedir. Hatta bazen yabancı araştırmacıların "Türk misafirperverliğine" mazhar olabildikleri gözlenirken Türk araştırmacıların daha soğuk bir muamele ile karşılaştıkları söylenebilir.
Bir Diplomatın Türkiye Anıları (1936 - 1943)
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 205-260
Özet
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye'nin dış politikası konusu çok sayıda diplomat ve siyasetçinin anılarında ele alınmıştır. Dönemi inceleyen tarihçiler, politikacılar ve akademisyenler, Türk devlet adamlarının savaş dışında kalma becerisini çoğu kez överek irdelemişlerdir. 1936-1943 yılları arasında Ankara'daki Alman Büyükelçiliğinde Müsteşar, İşgüder, Elçi unvanları ile görev yapan Hans Kroll'un o dönemi de içeren anıları bugüne kadar dilimize aktarılmamıştı. Konu ile ilgili kapsamlı araştırmalarda Hans Kroll'un anılarına pek değinilmediğini gözlemledim. Örneğin en kapsamlı incelemelerden biri sayılan ve Nisan 2010'da dilimize de kazandırılmış bulunan Zehra Önder'in aşağıda dipnotta değinilen kitabında geniş bir kaynak ve literatür listesi bulunmasına rağmen, Hans Kroll'un anılarından bahis yoktur.
İkinci Dünya Savaşı Döneminde Adana Görüşmelerinin Askeri Yönü
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 237 · Sayfa: 597-618
Özet
Tam Metin
1941 ve 1942 yılları boyunca devam eden Türkiye üzerindeki Alman baskısı bir sonuç vermemekle beraber, bu kez 1942 sonlardan itibaren Müttefiklerin baskısı söz konusu olmaya başladı. Bunun başlıca nedeni Kasım 1942'de başlayan Stalingrad Savaşı'nı Almanların kaybetmesiydi. Müttefikler, Almanya'yı kesin kalıcı bir sonuç verecek yenilgiye uğratmak için seri askeri planlar hazırlamaya başlamışlardı ki, stratejik konumu dolayısıyla, bu plânların Türkiye'yi içine alması tabii idi. İşte bu çerçevede Almanya'nın gerek Rus cephesinde, gerekse Kuzey Afrika'da yenilgiye uğraması bilhassa İngiliz başvekiline. Batı Avrupa'dan veya Güney Avrupa'dan bir cephe açarak Almanya'ya bir saptırma hareketi verdirmek düşüncesini ilham etti. Buna göre, Türkiye üzerinden Balkanlar'a yürünmesi öngörülüyordu. Churchill in tabiriyle, bu plânın anahtarı Türkiye idi. Bunun anlamı Türkiye geniş çapta silâhlandırılarak 1943 ilkbaharında savaşa katılmalıydı. İngiliz Genelkurmayı, yeterli bir biçimde donatılmamış olan Türk Ordusu'nun savaşta İngiltere'ye bir katkıda bulunamayacağına inanıyordu. Onlara göre İngiliz Ordusu Türk topraklarından yararlanmalı, buradaki hava üslerinden Romanya petrollerinin bombalanması sağlanmalıydı. Bu nedenle İngiltere, Türkiye'den 26 Kasım'da Boğazların açılması talebinde bulundu. Amerika'da bu görüşü desteklemişti.
1955 Bağdat Paktı
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 179-238
Özet
Bağdat Paktı diye anılan "Karşılıklı İşbirliği Andlaşması" (Treaty of Mutual Cooperation) Türkiye ile Irak arasında 24 Şubat 1955'de Bağdat'ta imzalanmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetler Birliğinin Ortadoğu'da yaratabileceği tehlikeyi karşılamak üzere bir bölgesel savunma paktı yapılması için, 1947 yılından başlayarak, önce İngiltere kimi temaslar yapmıştı. Daha sonra İngiltere, ABD, Fransa ve Türkiye sorunu birlikte ele almışlardı. Böyle bir örgüte bu dört devletin yanı sıra, İran, Pakistan ve, başta Mısır olmak üzere, bölgedeki başlıca Arap devletlerinin de katılması öngörülüyordu. Ne var ki, Filistin'de 1948'de İsrail devleti ortaya çıkınca Arap devletleri asıl tehlikeyi orada görüyor, Israil'in kurulmasını destekleyen ABD ve eski mandater devletler İngiltere ile Fransa'ya güven duymuyordu. Ayrıca, Mısır Süveyş Kanalı bölgesindeki İngiliz kuvvetleri geri çekilmedikçe İngiltere ile herhangi bir siyasal işbirliğine girmek istemiyordu.
PROF. DR. YULUĞ TEKİN KURAT, Stratejik Açıdan Sovyet Müslümanları ve Diğer Azınlıklar, Yayına Hazırlayan: S. Enders Wimbush, Önsöz: Albert Wohlstetter, Forum Yayınları No. 5. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 493-496
Özet
Tam Metin
Kitabın Türkçeye çevirisinin önsözü Prof. Aydın YALÇIN tarafından kaleme alınmıştır. Aydın YALÇIN bu önsöz'de: "1985 yılında İngilterede yayınlanan bu kitabı, 1986 başlarında okuduğumuzda, bunun zaman geçirmeden tercüme edilmesi gerektiğini düşündük... Bu kitapta her biri Sovyetler Birliği üzerinde tanınmış birer uzman olan bir çok bilim adamının kaleme aldığı incelemelerde, konu çeşitli açılardan tahlil edilmektedir" demektedir.