3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • 93 Harbi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Berlin Antlaşmasından Sonra Müslümanların Karadağ’da Kalan Arazileri Meselesi

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 287 · Sayfa: 177-200 · DOI: 10.37879/belleten.2016.177
Tam Metin
Balkanlar XIX. yüzyılın getirdiği yeni fikirler ve siyasi akımların sonucunda Osmanlı hâkimiyetindeki milletler bağımsızlık için faaliyete başlamışlardır. Başta Rusya olmak üzere Osmanlı Devleti'ni paylaşmak isteyen Avrupalı devletler bu arzu ve istekleri desteklemişlerdir. Bu destek ve faaliyetler önce Yunanlıların Osmanlı Devleti'nden kopmuştur. Yunanlıları Bulgarlar, Sırplar ve nihayet Karadağlılar izlemiştir. Ancak bu faaliyetlerin getirdiği en önemli sorun bu bölgelerde yaşayan Müslüman nüfustu. Hıristiyan devletlerin ilk önceliği bölgelerindeki Müslüman nüfusu azaltmak olacaktır. Bu da büyük bir Müslüman nüfusun göç ettirilmesine sebep olmuştur. Fakat uygulanan bu politika göçmenler için sadece göç ettikleri bölgelerde verdikleri yaşam mücadelesi değil aynı zamanda geride bıraktıkları malları sorununu ortaya çıkarmıştır. Berlin Antlaşması bu anlamda büyük bir değişimi ortaya koymuş, göçmenlerin geride bıraktıkları malları garanti altına almıştır. Buradan hareketle makalede amacım Karadağ'ın Berlin Antlaşması ile bağımsız bir devlet olarak ilan edilmesinden sonra Karadağ topraklarında kalan bölgelerde yaşayan Müslümanların malları meselesini ele almak olacaktır. Karadağ Devleti'nin hâkimiyetinde yaşamak istemeyen ve çeşitli sebeplerle göç etmek zorunda bırakılan Müslümanlar Berlin Antlaşması gereği malları üzerindeki haklarını en azından gelirlerinde yararlanmak üzere devam ettirmeye çalışmaları ve yaşanan sorunlar makalenin temelini oluşturmaktadır.

Bulgarlar Yine "Türk Himayesi" İstiyor

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 331-346
Tam Metin
Yahya Kemal Beyatlı'nın naklettiğine göre, 93 Savaşı denilen 1877-78 Türk-Rus savaşında bir Bulgar papazı, işgalci ve istilâcı Ruslara: "Siz bizi Türklerden kurtardınız, ama bizi sizden kim kurtaracak?" diye sormuştu. Başka bir olay: Bulgaristan'ın Tuna Alayı Komutanı Yüzbaşı Vılkov, 1886 yılında Bükreş'teki Bulgar İhtilal Komitesi üyelerini ziyarete gider. Üs olarak kullanılan "Simon" Hoteli'nde birkaç isyancıyla karşılaşır. Yüzbaşının da kendilerine katılmasını isterler. "Nasıl olsa, Ruslar Bulgaristan'ı işgal edecek, bari arada acı olaylar olmasın" derler. Vılkov'un cevabı şu olur: Rusya bizi Türklerden kurtarmıştır, ama kendisi için değil, bizim için. Yurdumuzu savunmak üzere bize silah verdi. General Skobelev, İslimye'deki söylevinde: "Her şeyden önce Bulgar yurtseveri olunuz" demiştir.

1877-78 Türk-Rus Savaşından Sonra Balkanlarda Durum

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 15-30 · DOI: 10.37879/belleten.1972.141-15
Tam Metin
1877-78 harbinde mağlûp olan Osmanlı Devleti sulhe kavuşmak için Mart 1879 Ayastefanos Muahedesiyle Rusların ileri sürdükleri şartları kabul etmek zorunda kaldı. Tuna vilayeti ile aşağı yukarı Makedonya'nın tamamını ve Trakya'nın bir kısmını içine alan 162.300 km. genişliğinde, nüfusu 4 milyona bâliğ olan bir Bulgaristan ihdası bu şartların başında geliyordu. Ayrıca idarenin tanzimi için iki sene müddetle Rus işgali altında kalması öngörülen bu ülkeyle Türkiye arasındaki müşterek hudud, batıda Ege Denizi'ne mahrec temin edecek Drine mansabından kuzeye doğru bu nehri ve Rodop silsilesini takiben Edirne'yi aşarak Lüleburgaz yoluyla Midya civarında Karadeniz'e ulaşıyordu. Balkanlarda Rus nüfuzunun hâkimiyetini tesise ma'tuf Ayastefanos muahedesi, aynı zamanda İstanbul ile Boğazların emniyetini ihlal ettiğinden Avusturya ile İngiltere ve Fransa tarafından tepkiyle karşılandı. Bu muahedenin tescili için büyük Devletler tarafından gözden geçirilmesini şart koştular. Bu husus hakkında cereyan eden müzakereler neticesinde gerek Avusturya, gerekse Rusya ile dostane münasebet idame eden Almanya'nın başşehri Berlin'de, Türkiye'nin de iştirakiyle bir kongrenin akdi kararlaştırıldı.