28 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • AZERBAYCAN
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Hayran Hanım Dünbüli’nin Türkçe Şiirlerinde Arkaizmler (Archaism in Turkish Poems of Hayran Khanim Dunbuli)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 49-61
XVIII. yüzyıl sonları ve XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Hayran Hanım Dünbüli'nin (1780-1850) eserlerinde kullandığı bazı Türkçe sözcükler özellikle dikkati çekmektedir. Bu kelimelerin bir kısmı eskicillik açısından dil bilimsel bir ifade ile "arkaizmler" kapsamına girebilen türdendir. Söz konusu arkaizmlerin bir kısmı dönemin İran ve Azerbaycan sahası edebî metinlerde görülmeyen ender örneklerdir. Makalemizde Hayran Hanım'ın Türkçe şiirlerinde kullanmış olduğu arkaizmler tespit edilerek teker teker ele alınmaktadır.Abstract Hayran Khanim Dunbuli (1780-1850), who lived at the end of the 18th and at the first half of the 19th century, draws attention by the usage of some Turkish words in her works. These words are from the type that can be described by the linguistical phrase "archaisms", because of its agedness. Some of these archaisms are rare examples that can't be seen in the literary texts of Iran and Azerbaijan. In our article, these archaisms that Hayran Hanım used in her Turkish poetry are detected and dealt with particular attention.

Türk-Sovyet İlişkilerinde G. V. Çiçerin ve Ermeni Meselesi

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 288 · Sayfa: 619-638 · DOI: 10.37879/belleten.2016.619
Tam Metin
Sovyet devlet adamı Georgi Vasiliyeviç Çiçerin, Türk-Rus İlişkilerinde önemli rol oynamıştır. O, Çar Rusya'sı zamanında Dış İşleri Bakanlığı Arşivinde çalışmış, 1917 Ekim devriminden sonra ise Lenin ve Stalin dönemlerinde Dış İşleri Bakanlığı yapmıştır. Rusya diplomasisinde önemli rol oynayan bir aileden gelmesi, onun geleceğini belirlemiştir. Avrupa'da Georgi Çiçerin haklı olarak en eğitimli bakan olarak anılıyordu. O, Petersburg Üniversitesi Tarih-filoloji bölümünden mezun olmuştu. Çiçerin'in Dış İşlerindeki faaliyetleri ve siyasi taktikleri çoğu zaman Lenin tarafından desteklenmiş ve değerlendirilmiştir. Fakat Ermeni Sorunu konusunda yürüttüğü yanlı siyaset, Lenin'in Stalin ile yaşadığı fikir ayrılıklarından dolayı tam olarak gerçekleşmemiştir. Çiçerin ve Ermeni asıllı yardımcısı Karahan Sovyet Rusya'nın dış işlerinde ve özellikle Doğu siyasetinin belirlenmesinde ve gerçekleştirilmesinde önemli şahıslardı. Çiçerin'in Ermenileri savunma siyasetinde tabii ki, Karahan'ın büyük etkisi vardı. Ancak etken sadece Karahan değildi, şöyle ki, Çiçerin eski çar rejimidiplomatı idi ve o, Rusya Devleti'nin Doğu ve özellikle Kafkasya halklarına dönük yürüttüğü siyasetin içerisinde yetişmişti.

XX. Asrın Başlarında Azerbaycan`da İslami Düşünce, Eğitim ve Islahat Anlayışı

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 281 · Sayfa: 273-286 · DOI: 10.37879/belleten.2014.273
Tam Metin
XX. asrın başlarında Rus işgali altında olan Azerbaycan, yerli aydınların katkısı ile ilim ve medeniyette gelişim devrini yaşamaktadır. Bu devrin önemli özelliklerinden biri milli ve dini kalkınmanın bir parçası olarak din eğitimine önem verilmesi idi. Rusya devleti Müslümanların çağdaş eğitim almasını bir tehlike kaynağı gördüğü ve maddi destekte bulunmadığı için medreseler de yeni gelişimlerden mahrum kalmıştır. Dönemin esas eğitim kurumlarından olan medreseler artık toplumsal işlevselliğinde bir sorun yaşadığı için birçok Azerbaycan aydını milli ve dini sorunların kaynağı olarak eski tipli medreseleri ve cahil din adamlarını göstermiş, onları eleştirmiş, milletin kurtuluşu için onların ıslah edilmesini istemişler. Mesela, dönemin ünlü İslamcı gazeteci ve yazarlarından Ahmet Ağaoğlu, Ali bey Hüseyinzade, Mir Muhammed Kerim Mir Caferzade el-Bakuvi, Ebu Turab Ahundzade, Ahund Molla Ruhullah, Ahund Yusuf Talibzade, Hüseyin Efendi Gayıbov, Abdüsselam Ahundzade, Muhammed Hasan Mevlazade Şekevi gibi birçok din adamları, Hacı Zeynel Abidin Tağıyev gibi iş adamları da aynı sorunlardan yakınmıştır. Makalede eserlerinden örnekler verilen aydınların hepsi Rusya`da Müslümanların kurtuluşu için öncelikle eğitime ve dini ıslahatlara önem verilmesini şart koşmuş, eserlerinde bu konuyu araştırmış, çözüm yollarını göstermişlerdir.

Elçin Hüseyinbeyli ve “Ninemin Tütün Kesesi” Adlı Öyküsü

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 73-86
Elçin Hüseyinbeyli çağdaş Azerbaycan edebiyatının yaşayan temsilcilerindendir. Yazarlığının yanı sıra basında ve çeşitli kuruluşlarda da pek çok faaliyeti bulunmaktadır. Günümüzde de çalışmalarını sürdüren yazarın "Nenemin Tütün Kesesi" adlı öyküsünde İkinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda, savaşın Azerbaycan halkının yaşamına nasıl yansıdığını yetim kalmış bir çocuk ve onun ailesi üzerinden aktarmaktadır. Bu makalede yazarın biyografisiyle beraber Azerbaycan Türkçesinden aktarımı yapılan öykünün üzerinde durulacaktır

Siyâset-i Pulf - Mâlf-i Timur ve Hânedân-ı û ve Sikkehâ-yi Anhâ (Timur ve Hanedânı Mensuplarının Para-Maliye Politikaları ve Kestirdikleri Sikkeler), bekuşeş: Behmen Ekber, Kitabh,âne-i Buzurg-i Ayetullah elUzmâ-yi Necepi Kum, çâp-I evvel

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 275 · Sayfa: 323-326
Timur'un insanları dehşete düşüren seferlerinden sonra ele geçirilen ülkelerde zamanla yeniden düzen sağlanmıştı. O ve halefleri hakim oldukları ülkeleri bayındır bir hale getirmek ve halkın refahını sağlayabilmek için zirai ve ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi ve istikrarın sağlanması gerektiğinin farkında idiler. Timur zamanında imar faaliyetlerinin yanında tarım da ihmal edilmiş değildi. Zafernâme müellifi Yezdi'ye göre "Timur'un ülke dahilinde işlenebilecek hiçbir yerin boş kalmasına gönlü razı değildi". Bu maksatla o, ele geçirilen ülkelerden pek çok insanı göçürerek, o zamana kadar iskan edilmemiş olan bazı yerleri iskana açmış, ülkenin çeşidi yerlerinde kanallar kazdırmıştı. Anadolu'dan göçürülen 30.000 çadır Kara Tatar, Isık Göl taraflarında yerleştirilmişlerdi. Şehirlerin yeniden inşası ve kanallar açılmasına oğlu Şahruh zamanında da devam edildi. O, 1410 yılında, Moğol istilasından beri harap bir halde bulunan Merv şehrinin yeniden imarını buyurmuş, bu arada Murgab ırmağından çıkan Merv suyunun harap olan seddi de onarılmış, 12 fersah uzunluğunda kanal açılmış ve etraftan ahali getirilerek bölgeye yerleştirilmişti. Eserini 1494'te tamamlayan İsfizari, bu yöredeki tarımdan övgü ile söz ederek, Herat ahalisinin giyecek ve yiyeceğinin buranın ürünlerinden sağlandığını kaydeder. Şahruh 1435 yılında Kara Koyunlular üzerine sefere çıkıp, Kazvin'e geldiğinde, Azerbaycan ve Irak-ı Acem'de boş kalan toprakların yeniden işlenmesi için çağrıda bulunarak, köylüden 5 yıl süre ile vergi alınmayacağını ilan ettirmişti.

 Bahtiyar Vahabzade’nin Eserlerinde Karabağ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 75-85
Karabağ, Azerbaycan'ın en güzel yerlerindendir. Stratejik öneme de haiz olan bölgeyi zamanın güçlü devletleri kendi topraklarına katmak için her dönemde mücadele vermiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmaya başladığı bir dönemde de bu güzide mekânı ele geçirmek için Ermeniler harekete geçer. Rusların da yardımıyla Karabağ Ermeniler tarafından işgal edilir. İşgalle birlikte binlerce Karabağ Türkü mülteci durumuna düşer. Bu süreçle birlikte Azerbaycan'da birçok aydın Karabağ ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirir. Bu aydınlardan birisi de Bahtiyar Vahabzade'dir. Vahabzade, gerek şiirlerinde gerekse makalelerinde Karabağ meselesini ele alır. Bu çalışmada, şairin Karabağ ile ilgili fikirleri, duygu ve düşünceleri ele alındı

Türk Halklarının Kültürel Mirasında Kompozisyon, Geleneğe Sadakat ve Yenilikçi Yaklaşımlar

Arış · 2011, Sayı 5 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 1) · Sayfa: 44-53 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.4
Tam Metin
Azerbaycan geleneksel halıları uzun bir tarihsel gelişim sürecinin ürünleridir. Bu halılar Azerbaycan halkının kollektif kültürel hafızasının öğeleridir. Tarihte Azerbaycan dokumacıları birçok farklı ülkeye göçmüştür. Örneğin Türkiye'nin Kars ve Erzurum kentlerine göçen sanatçıların yeni vatanlarında geleneklerini korumaya çalıştıkları görülmektedir. Kervansaray ağı ile desteklenen ticari ilişkiler sayesinde Azerbaycan halı motifleri Konya, Balıkesir, İzmir, Gaziantep ve Kars gibi kentleri kapsayan geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Sanatın gelişimi, sanatsal araçları, şekilleri, fikirleri, estetik ve tarihsel sembolleri ve metotlarını etkiler. Değişim gelenek temeli üzerinde bir gelişmeyle sağlanır. Bu çalışmada Azerbaycan resimsel halıları tasarım, semantik içerik ve sanatsal innovasyon yönlerinden İncelenmektedir. Aşk hikayesi, kahramanlık, mitolojik vb. içerikler taşıyan örnekler ortaya konmaktadır.

Bir Anti-Homosovyetikus: Bahtiyar Vahapzade

Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 9-19
Tam Metin
Homosovyetikus, Bolşevik İhtilali'nden sonra Sovyetler Birliği'nde yaratılmaya çalışılan ve tarihinden, kültüründen, inanç ve geleneklerinden koparılmış; milliyetsiz, ateist/dinsiz insanlardan oluşan Sovyet vatandaşı tipinin ortak adıdır. Bu çalışmada ataya, anaya, tarih ve geleneğe saygı ve bağlılığı dile getirdiği şiirleriyle bütünüyle bir antihomosovyetikus olan Bahtiyar Vahapzade'nin fikirleri ve mücadelesi anlatılmaktadır.

NEVRUZ BEY HİKÂYESİ İNCELEMELERİNE KATKILAR

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2009, Sayı 27 · Sayfa: 103-107
Türk Dünyası'nın ortak bayramı Nevruz etrafında önemli bir halk kültürü malzemesi oluşmuştur. Bu malzeme içinde halk hikâyeleri de bulunmaktadır. Nevruz Bey halk hikâyesi Dr. Duymaz tarafından 1996 yılında incelenmiştir.Azerbaycan'da 2003 yılında yayımlanan Ağbaba Folkloru adlı kitapta yeni bir Nevruz halk hikâyesi daha yayımlanmıştır. Nevruz Bey hikâyesiyle bazı benzerlikleri bulunsa da çok farklı bir anlatmadır

Moğol İstilası Öncesi Azerbaycan’ın Sosyo-Ekonomik Yapısı Hakkında

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 265 · Sayfa: 889-910
Tam Metin
Azerbaycan bölgesi, Selçuklulardan önce de Türk topluluklarının değişik zamanlarda geldikleri bir uğrak yeriydi. Fetihlerle Müslümanların eline geçtikten sonra yaşanan büyük medeni canlanıştan burası da nasibini almıştı. Selçuklular devrinde sağlanan huzur ve güvenlik ortamı gelişmeleri daha da hızlandırdı. Şehirler yeniden imar edilmeğe ve buralarda medreseler, câmiler, hastaneler, saraylar, hanlar, hamamlar, düzenli yollar, çeşmeler vs. gibi devrin medeni ihtiyaçlarına cevap verebilecek tesisler yapılmağa başlandı. Bu, ekonomik ve sosyal gelişmelerin tabii bir sonucu idi. Bunu daha iyi anlayabilmek için, Selçuklulardan önce, Selçuklular devrinde ve sonrasında yaşamış belli başlı coğrafyacı ve seyyahların eserlerine dayanarak Azerbaycan'ı şehirleri ile birlikte tanımak gerekecektir.