26 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Almanya
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Mondros Mütarekesi Sonrasında Osmanlı Devleti’nde Bulunan Alman ve Avusturya Vatandaşlarının Ülkelerine Gönderilmesi Meselesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 705-726 · DOI: 10.33419/aamd.703238
I. Dünya .Savaşı'nı Osmanlı Devleti açısından sona erdiren Mondros Mütarekesi, yalnızca doğrudan doğruya Türkiye'ye yönelik askerî ve siyasî uygulamalarla değil, savaş boyunca Türk askerî ve sivil teşkilâtlarında önemli görevlerde bulunan Alman ve Avusturya vatandaşlarının durumlarını ilgilendirmesi bakımından da önem arzetmektedir. Zira mütarekenin 19. maddesi Türkiye'de bulunan Almanya ve Avusturya'ya mensup askerî ve sivil şahısların en kısa zamanda ülkeyi terk etmeleri ile ilgili hükümler içermekteydi. Nitekim Mütareke hükümlerinin uygulanması ile beraber Osmanlı Devleti'nde bulunan Alman ve Avusturya vatandaşlarının memleketlerine gönderilme çalışmalarına da başlandı. Ancak sayılarının çok oluşu ve vasıta yetersizliği, Alman ve Avusturya vatandaşlarının İstanbul'un, özellikle Haydarpaşa, Kadıköy ve Adalar olmak üzere çeşitli semtlerinde yığılmalarına neden olmuştu. Bu durum hem Alman kumandanlar hem de İstanbul hükümetleri açısından büyük serzenişlere ve şikayetlere yol açmıştı. Ancak bu şikayetlere rağmen uygulamalarda herhangi bir düzelme olmamış, özellikle İngilizlerin baskısı üzerine Alman ve Avusturya vatandaşlarının memleketlerine şevki süratli bir şekilde devam etmiş ve Mart 1919'da tamamlanmıştır.

Türkçenin Hollanda ve Almanya'daki Gücü

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2003, Cilt 51, Sayı 2 · Sayfa: 139-155
Bu makalede, ilk olarak Hollanda eğitim sisteminde göçmen dilleriyle ilgili eğitim politikaları ve uygulamaları sunulacaktır. İkinci bölümde Hollanda okullarındaki Türkçe öğretiminin özellikleri anlatıldıktan sonra 13 farklı kentten araştırmada yer alan iki dilli Türk öğrencilerin dil kullanımlarıyla ilgili sonuçlar sunulacaktır. Hollanda'daki durumun daha iyi anlaşılması için, Hamburg'da yaptığımız araştırmanın Türk öğrencilerle ilgili sonuçları son bölümde sunulacaktır.

Kitap, matbaa, kitap tarihi, dergi, dergi tarihi, İtalya'da Şark âlemi için basılan eserler üzerine araştırmalar

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 987-990
Hümanizma ve Rönesans hareketlerinin kültür, mimari, sanat, müzik ve akademi çalışmalarının merkezi sayılan Floransa şehri, bu geleneği başarıyla devam ettiren hatta teknolojinin başdöndürücü gelişmesinin XX. yüzyılda kendisini hissettirmesine rağmen, geleneklerden vazgeçmeyip, asrileştiren bir yuvadır. Bu başarısı büyük ölçüde coğrafi yapısından ileri gelir ve bu yapıyı benzersiz bir insan potansiyeli tamamlar. Bu beceriye bir de matbaayı ilâve etmemiz kaçınılmazdır. Fakat evvelâ bazı konulara temas etmekte fayda vardır. Matbaa Almanya'da keşfedildikten kısa bir zaman sonra, Venedik şehrinde yetişen yatırımcılar sahip çıktılar ve sonra da komşu mahallere de öğrettiler, bu arada Floransa şehri de bu yenilikten istifade etmesini bildi. Yeni keşfin getirdiği özellikler: eğitim, kültür, sanat alanlarında kitabın tesiri artarken, bir de ekonomik hareket kendisini gösterdi.

Mondros Mütarekesi Gereğince Osmanlı İmparatorluğu'ndan Ayrılan Alman ve Avusturya Vatandaşlarının Durumu

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 139-152
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun 30 Ekim 1918'de imzaladığı Mondros Mütarekesi, bir devletin sona erişine işaret ettiği gibi Mütareke hükümlerinin uygulanmaya başlaması ile birlikte bir başka devletin doğuşuna yol açacak ulusal uyanışa da başlangıç olacaktır. Mütarekenin bir işgal politikası ile birlikte başlayan uygulaması uzun bir süreç içerisinde tersine çevrilecek ve başlangıçta tasarlanan hiç bir şey yeni ve bağımsız bir devletin kurulma kararlılığı karşısında gerçekleşme şansını elde edemeyecektir. Mondros Mütarekesi sonrası dönem, askeri açıdan İtilaf Devletleri'nin politikalarına bir karşı duruşu getirmiş olmakla beraber, üzerinde çok fazla durulmayan ancak bir dönem için oldukça önemli olan dış siyaset ilkelerini de zorunlu olarak değiştirmiştir.

Atatürk'ün Vefatı Ve Alman Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 54 · Sayfa: 875-902
Türk-Alman resmî ilişkilerinin 1924 yılında tekrar başlamasıyla, Almanya'nın Türkiye'ye ilgisi yeniden artmıştır. Bu ilgi neticesinde Türkiye hakkında haberler, Alman basınında geniş yer bulmuştur. Atatürk'ün ölümü üzerine de Alman basınında yer alan haber sayısı oldukça fazladır. Mahalli ve ulusal bütün Alman gazeteleri, Atatürk'ün ölümü üzerine onun hayatını ve icraatlarını anlatan geniş haberlerini üzüntüyle vermişlerdir. Bu haberler ışığında, Almanların da Türklerin acılarını paylaştıkları görülmektedir.

Atatürk'ün Almanya'ya Yaptığı Ziyaretin 80. Yıldönümü Münasebetiyle Almanya'da Parkhotel’de Açılan Atatürk Köşesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 549-554
Türk-Alman ilişkilerinin tarihi oldukça eskiye dayanır. Yaklaşık sekiz yüzyıl öncesine uzanan ilişkilere rağmen bu iki ülke karşı saflarda hiç bir zaman savaşmamışlardır. Tarih boyunca süregelen bu karşılıklı dostluğun devamı ve göstergesi olarak, II, Wilhelm'in üç kez İstanbul'u ziyaret ettiği görülür. I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya'nın aynı ittifak grubu içinde yer aldıkları görülür. Savaş sırasında birçok Türk cephesinde Alman Komutanlar görev yapmıştır. 19-31 Aralık 1917 tarihlerinde Almanya'ya giden heyette orduyu temsilen Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) da yer almıştır.I. Dünya Savaşı'nda gösterdiği üstün başarılardan dolayı Mustafa Kemal Paşa'ya 5 Eylül 1917'de Alman Hükümeti tarafından II. Rütbeden Demir Salip Nişanı verilmiştir. Nitekim, Türk Heyeti 19 Aralık 1917'de Bad Kreuznach'a vardığında, Alman Subaylar Mustafa Kemal Paşa'ya büyük ilgi göstermişlerdir. İşte bu seyahatin 80. yıldönümü anısına Bad Kreuznach Büyükşehir Belediye Başkanı Rolf Ebbeke ve otel yönetiminin destekleriyle oluşturulan "Atatürk Haftası" etkinliklerinde "Atatürk Panosu" ve "Atatürk Konferans Salonu" 23 Nisan 1997 Çarşamba günü açılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi ve Türkiye'yi Bölme Çabaları (1908-1918)

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 387-428
Tam Metin
Son zamanlarda kimi Avrupa ve Amerika arşivlerinde araştırıcılara açılmış olan ilk kaynak belgelerin de kanıtladığı gibi, Fransa, İngiltere, Rusya ve Almanya denli güçlü devletler, Yakın ve Orta Doğu'yu kendi etki ve egemenlikleri altına almak için yıllardan beri birbirleriyle yarışıyorlardı. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce, savaş günlerinde ve savaştan hemen sonra, onların düzenlerine hedef oluşturan başlıca ülke, Osmanlı İmparatorluğu'ydu. Güçlü devletler, Osmanlı ülkelerinin bol kaynaklarını sömürmek ve İmparatorluğu kendi pazarlarına bağlamak amacıyla her türlü önleme başvurarak Türkiye'ye sızmak için uğraşıyorlardı. Onları en çok ilgilendiren kaynaklardan biri de petroldü. Orta Doğu ülkelerindeki bol petrol kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle düşmanlık düzeyinde bile yarışa girişiyorlardı. Gerçekte, Birinci Dünya Savaşı'nın patlamasına neden olan başlıca etkenlerden biri de, güçlü devletler arasındaki bu ekonomik yarışmaydı.

Çanakkale Zaferi Üzerine Alman İddiaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 105-136
Çanakkale Muharebeleri ile ilgili Almanların hemen hemen Türk kaynaklarına yakın yayınları mevcuttur. Bu yayınlarında, özel olsun resmi olsun, Çanakkale Muharebeleri ve Çanakkale zaferi üzerine dikkat çekici iddiaları göze çarpmaktadır. Bazıları zaferi sahiplenmekte, bazıları ortak çıkmaktadır. Bu duyguları hoş karşılıyoruz. Çanakkale cephesinde Türklerin yanında Alman vardı. Herşeyden önce Ordu Komutanı Almandı. Bazı kolordu ve tümen komutanları Almandı. 8,5 aylık muharebeler sırasında toplamı 500'e yakın Alman subay ve eri muharebe bölgesinde görev yaptı. Ancak, buradaki mevcutlarının 10 mislisi ile Suriye-Filistin Cephesinde Türk kuvvetlerinin yanında muharebelere katıldılar. Ingilizler karşısında uğranılan mağlubiyete, Nablus Yarması sonucu Filistin ve Suriye topraklarının terk edilişine katıldılar. Bazı komutanları ile, Irak cephesinde Mezopotamya'nın kaybedilişi ile sonuçlanan muharebelere, Kafkas Cephesi muharebelerine ve Sarıkamış Harekâtı'na katıldılar. Buna rağmen bu muharebelerin sonuçlarını sahiplenmeleri, ortak çıkmaları görülmemektedir. Bazı muharebelerin, başta bulunan Alman komutanların sevk ve idare hataları sonucunda kaybedilmiş olmasına rağmen, bunlar Türk'ün muharebeleridir. Ortak çıkmaları beklenemez. Ancak aynı düşüncenin Çanakkale Zaferi için de olması gerekir. Ortaklıkta kâra ortak çıkmak, zararı kabullenmemek olmaz. İlim alanında İse böyle değerlendirmelerin hiç yeri olmamalıdır. Hak edene hakkını vermek esastır.

"Defter Congress" (Tahrir Defterleri Kongresi)

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 231-236
Tam Metin
İlk ikisi Konya'da yapılan Tahrir Defterleri kongrelerinin (Defter Congress) üçüncüsü 18-19 Mart tarihleri arasında Almanya'nın şirin bir kenti olan Erlangen'da yapıldı. Katılım planlamanın üzerinde idi. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa'nın bir çok ülkelerinden ilim adamları katıldılar. Ayrıca Filistin'den Kamal Abdulfattah ve Amerika'dan Heath Lowry ile Margaret Venzke katılanlar arasında idiler. Bildirilerin ve alınması gereken kararların çokluğu iki günlük ağır bir çalışma temposunu gerekli kıldı. Mamafih gerek seyahat gerekse bildirilerin çekici olmaları bir taraftan dinlenmemizi diğer taraftan tatlı bir yorgunluğun zevkini tatmamızı sağladı.

Prof. Dr. Phil. Einar von Schuler

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 641-642
Tam Metin
Einar von Schuler'in 14 Şubat 1990 tarihinde, ameliyatını izleyen yedi aylık bir dönem sonunda vefatıyla Hititoloji sahası en seçkin temsilcilerinden birini daha kaybetti. Eski Şarkiyat Bilimi'nde çok önemli bir yer işgal eden Leipzig Okulu Ekolü'nün son temsilcilerinden olan Einar von Schuler, yüksek öğrenimini Johannes Friedrich (Leipzig, Berlin), Adam Falkenstein (Heidelberg) gibi alanlarında otorite bilim adamları yanında tamamladıktan ve Münster Üniversitesi'nde geçirdiği asistanlık yollarından sonra, 1963 senesinde çok genç sayılacak bir yaşta Berlin Üniversitesi'nde ordinaryüs profesörlüğe atandı. 1974 yılında aynı unvanla Würzburg Üniversitesi'ne gelen Einar von Schuler, 1987 Haziranı'na kadar burada Şark Dilleri Enstitüsü kürsü başkanlığı görevini yürüttü.