2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Amasya Protokolü
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Amasya Protokolü Ve Osmanlı Hükümetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 229-234
1919-22 yıllan içine aldığı bütün olaylar ile Türk Millî Mücadelesini İfade etmektedir. Bu dönemin tamamım, hukukî ve fiilî anlamıyla bir harp hali olarak kabul etmek mümkün değildir. 1919 ve 1920 yıllanna damgasını vuran olaylar Müdafaa-İ Hukuk Cemiyeti ve kongreleriyle, Anadolu halkının teşkilatlandırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ve bütün bu gelişmelere karşı girişilen hareketlerdir. Yukanda bahis kongrelerden ilki olan Erzurum Kongresinin başarı ile sonuçlanması, Mustafa Kemâl Paşa'nın görevine son verildiği halde millî hareketin gelişmeye devam etmesi, Mustafa Kemâl Paşa'nın tevkifine muvaffak olunamaması ve nihayet Sivas kongresi hazırlıkları, Osmanlı Hükümetini Anadolu olaylarını dikkatle izlemeye zorlamıştı. Paris'e barış konferansına gitmiş olan Sadrazam Damat Ferit Paşa da Ağustos'ta İstanbul'a dönmüş ve sadrazamın İstanbul'a dönmesiyle de İstanbul hükümetinin Anadolu'ya davranışı değişmişti. Hatta Damat Ferit hükümeti daha da ileri giderek Anadolu'da olup bitenleri "ihtilâlci hareket" olarak vasfılandınnıştı. Ancak ileride de görüşeceğimiz üzere, her şeyi kanun çerçevesinde yapmayı düşünen ve isteyen bir kişi nasıl ihtilâlci olabilir?

Amasya Protokolü Üzerine

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 29-36
Ulu Önder Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" özdeyişinde simgelenen ulusal gururumuzun kaynağı aziz milletimizin insanlık tarihinin derinliklerine uzanan köklü bir tarih geleneği vardır. Tarihî belgelere göre, çağlar boyunca gelip geçen bütün Türk devletleri, çevrelerinde; bazıları ise, evrensel çapta etkili olmuşlardır. Örneğin; kuruluşu, tanınmış bir Fransız tarihçi Fernand Grenard, tarafından, "...insanlık tarihinin en büyük ve en hayrete değer olaylarından biri..." olarak nitelenen Osmanlı Devleti (1299-1922), 600 yılı aşkın yaşamının uzun bir döneminde, üç kıtaya damgasını vurmuş olan, bugünkü terimi ile, bir "süper güç" olmuştur. Bu gerçeği, bir batılı tarihçi, 1878'de yazılmış olan "Osmanlı Türklerinin Tarihi" adlı İngilizce bir eserde şöyle tanımlıyor. "