4 sonuç bulundu
Osmanlı Beyliği'nin Kurucusu Osman Beg
Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 261 · Sayfa: 479-536 · DOI: 10.37879/belleten.2007.479
Özet
Tam Metin
Osmanlı Beyliği'nin ve hanedanın kurucusu, Fahrüddîn Osman Beg'in ölümünde (1324) beylik, Eskişehir ile Bursa ovası arasındaki toprakları içeriyor ve beylik kuvvetleri Bizans'a ait Bitinya'nın iki önemli merkezi İznik ve Bursa'yı abluka altında tutuyordu. Osman ve beyliğin kuruluşu sürecini, Batı Anadolu'da kurulan diğer beylikler ve Anadolu Selçuklu devleti ve medeniyeti çerçevesinde incelemek gerekir. Selçuklu devletinin Bizans'a karşı Uc emirlikleri; Denizli, Karahisar (Afyon), Ankara ve Kastamoni merkez olarak dört serhad (Uc) emîrülümerâlığı olarak örgütlenmişti. Bizans'a karşı kuzeyde Kastamoni-Eflani kesiminde Emir Hüsâmeddîn Çoban, orta-kol'da Ankara merkezinde Emîr Kızıl Bey bulunuyordu.
Timur Tarihi Hakkında Araştırmalar
Belleten · 1976, Cilt 40, Sayı 158 · Sayfa: 249-286 · DOI: 10.37879/belleten.1976.249
Özet
Tam Metin
Timur ve imparatorluğu hakkında bugüne değin ülkemizde tarih metodolojisine uygun bir monografya çalışması yapılmamıştır. XIII. yüzyılın başlarında Asya'nın içlerinde çıkmış, insanlığın bir kısmının tarihinde etken rol oynamış, Moğol devletinin bu yöredeki kalıntılarının siyasal iktidar olma güçlerini yitirdikleri XIV. yüzyılın ilk yarısında Timur'un çıkışı Asya ve Yakın-doğu tarihinde yeni bir dönemi başlattırmıştı. Hiç şüphe yok ki, Türkiye de bu yeni durumdan yine etkilenmiş; Moğolların Anadolu Selçuklu devletini yıkmalarından sonra Türkiye'de yaşanan fetret devri, siyasi bütünleşme sürecini henüz tamamlamamış bu ülkede, daha değişik biçimde bir kez daha ortaya çıkmıştı. Ancak hemen değinmek gerekir ki, Timur ve imparatorluğuna dair yapılacak bir monografya çalışması birkaç ciltlik bir eser olabilecek niteliktedir. Bu nedenle topladığımız malzemeleri, Timur tarihini bölümler halinde inceleyerek değerlendirme yolunu uygun görmüş, sonradan bunları bir araya getirmenin yerinde olacağını düşünmüştük. İşte bu senden ilk araştırmamızı, şimdiye dek yayınlanmamış 1395/96 tarihli bir Timur mektubu ile birlikte "Türkiye ve Yakın-doğu üzerinde 1393/94 Timur tehlikesi" başlığı adı altında 1973'de yayımladık (bk. Belleten 146 (1973) S. 159-190). Şimdi bu yazımızın devamı niteliğindeki ikinci araştırmamızı sunarak böylece, özellikle Türkiye ve Yakın-doğu açısından geniş kapsamlı sonuçlar getiren, istilâ ve işgal hareketini hazırlayan bir dönemin siyasi tarihini genel hatları ile aydınlatmak istiyoruz.
Konya Şehri İçindeki Alâeddin Tepesinde Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Arkeolojik Kazıların Mimari Buluntuları
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 217-224 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-217
Özet
Tam Metin
Konya şehri içindeki Alâeddin tepesinin arkeolojik kazıları 1941 yılı Haziran ve Temmuz ayları içinde yapılmıştır. Kazıları, o zaman Ankara'nın 22 kilometre güney doğusunda ve Gölbaşına yakın bir höyük olan (Karaoğlan Höyüğü) üzerinde çalışan kazı heyeti yürütmüştür. Bu heyetin başında, merhum Prof. Remzi Oğuz Arık bulunuyordu. Konya Alâeddin tepesi kazı heyetinde, o zamanın genç arkeologlarından, şimdiki Ankara Arkeoloji Müzesi (Anadolu Medeniyetleri Müzesi) müdürü Raci Temizer ile, Arkeolog merhum Nuri Gökçe ve heyetin mimari Arkeolog Mahmut Akok görev almış bulunuyorlardı. Alâeddin tepesindeki bu kazılar, Konya İmar Müdürlüğünün tepe üzerinde, bazı yeni binaların kurulmasını düşünmesi üzerine başlamıştı. Belediye idarecileri, Alâeddin tepesini, ulu orta bir tepe kabul edip, eski bir yerleşme yeri olamıyacağını ileri sürüyorlardı. Kazı heyetimiz tepenin üzerinde ilk yaptığı yüzey araştırmalarında elde ettiği dökümanlara dayanarak, buranın bir höyük olacağını kesin olarak ilgililere bildirmişti.