4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Ankara Arkeoloji Müzesi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Ankara Arkeoloji Müzesinde Bulunan Bir Portre Yüzü

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 711-714 · DOI: 10.37879/belleten.1979.711
Tam Metin
Burada konu olarak aldığımız eser, bronzdan yapılmış bir erkek başının yüzüne aittir. Müzeye, nereden, ne yolla geldiği bilinmemektedir. 134-1-1972 numara ile envantere kayıtlı olan bu eser içi boş döküm tekniğinde yapılmıştır. Yüksekliği 0.28 m. dir. Başın, kafatasının üst ve arka, yan kısımları, kulaklardan itibaren alnın az bir kısım eksiktir. Alnın büyük kısmı, pek az saçlar, kaşlar, gözler, burun, ağız, çene, sakalı mevcuttur. Çehre uzun olup dörtgen şeklindedir (Resim, 1-2). Alın, geniş, yüksek olup hafif öne çıkıktır. Alnın ortasında kişisel hatlarını belirten, uzunlamasına derin bir çizgi vardır. Bu çizginin biraz aşağısından, kaşların ortasına meyilli inen iki derin çizgi görülmektedir. Saçları; alın üzerinde, başın sol yanında pek az küçük parçalar halindedir. Saç telleri ince çizgilerle belirlenmiştir.

Ankara Arkeoloji Müzesinin İlk Kuruluş Safhası ile İlgili Anılar

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 309-312 · DOI: 10.37879/belleten.1979.309
Tam Metin
1938'den önce, Ankara'nın Çıkrıkçılar yokuşunda Emin Bey apartmanının üst katındaki bir dairenin kiracısı idim, pencerelerden her bakışımda harap Bedesten ile ona bağlı Han'ın silüetleri gözlerimin önünde dikilirlerdi. Bedesten ile Han'ın eskiden sof ticaret merkezi, kervanların ve esnafın kaynaştığı transit yeri olduğunu biliyordum. Üstelik Bedesten'in Fatih devri sadrazamı Mahmut Paşa (1461-1471) Han'ın ise Rum Mehmet Paşa'nın eseri olduğunu öğrenmiştim. Zamanla buraya Ahievâ'ın himmeti ulaşamadığı için çökmekten kurtulamamış, en yeğni (hafif) deyimi ile çöplük haline gelmişti. Kubbeleri çökmüş, kırık dökük dükkanların tapulu sahipleri ortadan çekilmişlerdi. Esnaflar iç kalenin kapısı önündeki alanda ve çevresinde geleneği yaşatmağa çalışıyorlardı. Esnaf'ın, zikri geçen kapının üstündeki "Kale sakinleri her çeşit vergiden muaftır." ibareli, İlhani Hükümdarı Ebu Sait Bahadır Han'a ait, yazıtdan acaba haberleri varmı idi? Zamanın değişmesi ile hükümler de değişmişti. Az içerde Selçuk'lular zamanından kalma basit ancak şaheser olan mihrâbı ile san'at dünyasında tanınan Alaaddin Cami'i yer alıyordu. Özel yapılar sur duvarları üstüne tırmanmışlar ve bazıları saygısızca burçların tepelerine oturmuşlardı. İç kalede ortaçağ olduğu gibi yaşıyordu. Sur'un dış yüzünde bir kovuğa yerleşen Osmanlı Bankası şubesi, çağ dışılık (Anachonizm)i yansıtıyordu.

Acemhöyük'te Bulunan Bir Kurşun Figürin Grubu

Belleten · 1976, Cilt 40, Sayı 160 · Sayfa: 561-564 · DOI: 10.37879/belleten.1976.561
Tam Metin
1972 kazı mevsiminde Acemhöyük'ün kuzeybatı eteğinde 20-21 / J-L plankaresindeki B ocağında bir kurşun figürin grubu bulunmuştur. Evvelki kazı mevsimlerinde de Acemhöyük'de bu tip eserler ele geçirilmiş ve son bulunan bu örnekle de sayıları dördü bulmuştur. Kurşun figürin grubu, B ocağının I. tabakasında, tam olarak mimari vermeyen bir yapıda, taban üzerinde açığa çıkarılmıştır. Yüksekliği 6,5, genişliği 3,7 ve kalınlığı 0,3 cm. olan figürin grubu, giyimli bir tanrı ve tanrıçadan meydana gelmiştir. Eser, okside olmuş ve bozulmuştur. Sağdaki tanrı, enine yivlerle süslü, bir çift boynuzlu, yukarı doğru daralan sivri bir külah giymiştir. Boynuzların şekli diğer boynuzlu taçlardaki gibi değildir. Boynuzlar başlığın ortasından çıkmakta, tacın kenarından yukarı doğru kıvrılmaktadır. İri badem gözlü, kemerli büyük burunlu, küçük ağızlı, dolgun yanaklı, geniş çenelidir. Yüzü çevreleyen ve çenenin altından göğse kadar inen uzun sakalı dört köşelidir. Saçaklı kısa bir etek giymiştir. Etek ortadan önde kavuşmuştur. Beli diğer örneklerde olduğu gibi kemerli olabilir. Üst kısmının giyili olup olmadığı belli değildir. Kollar dirsekten bükülmüş olup eller göğüs hizasına getirilmiştir. Sağ elinde, sağ omuzuna dayalı ucu kıvrık, orak biçimli bir silah tutmaktadır. Dizler belirgindir. Bacaklar açıktır. Ayaklar dökümden dolayı düzensizleşmiş bir yüzeye basmaktadır.

Kültepe Sikkeleri (1967-1973)

Belleten · 1974, Cilt 38, Sayı 152 · Sayfa: 583-596 · DOI: 10.37879/belleten.1974.152-583
Tam Metin
Yazımızın konusu 18 adet sikkedir. Bunlardan ikisi gümüş, yedisi bronz olmak üzere 9'u 1967 yılı Kültepe kazılarında bulunmuştur. Şimdi, Ankara Arkeoloji Müzesi Sikke Seksiyonunda 1974 envanter numarasında kayıtlıdır. Diğer 9 gümüş sikke 1973 yılı kazılarında bulunmuştur. Sikkeler çok aşınmış ve bozulmuştur. Gümüş sikkeler birbirine yapışmış, oksitleşmiş iki parça halinde idi. Ankara Arkeoloji Müzesi laboratuvarında temizlendikten sonra üzerlerinde çalışmamız mümkün olabilmiştir. Sikkeler kronolojik olarak incelendiğinde, M.Ö. 323 - M.S. 180 yıllarında darp edilmiş oldukları, yani 400 yıllık bir devri kapsadıkları görülür.