8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Arap
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Selahattin Eyyubî'nin Nesebi

Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 469-484 · DOI: 10.37879/belleten.2019.469
Tam Metin
Tarihe mal olmuş ünlü bir kahraman olarak Haçlılara kan kusturan ve onları Kudüs'ten söküp çıkaran ve Eyyubî Devleti'nin ünlü sultanı Selahattin Eyyubî'nin nesebi çoktandır tartışma konusu olmuş bir konudur. Bu tartışmaya kurduğu devletin bir Türk devleti olup olmadığı da ekleniyor. Bazı rivayetler onun baba tarafını Kürt olarak gösterirken, bazı kaynaklar da Arap olduğunu söyleyerek ona şecere isnat etmektedir. Bununla beraber birçok kaynak da onun Türk kökenli olduğunu söylemektedir. Onun kimliğini ve nesebini tayin etmede kaynaklar ne derece güvenli, dönemindeki tarihi ve kültürel veriler ne derece incelendi? Selahattin kendini ne olarak hissediyor? Bunların belgeleri var mıdır? İşte cevabını aramamız gereken sorular bu ve bu nevi sorulardır. Bir kişinin yaptıkları ve hizmetleri elbette nesebinden ve ait olduğu etnisiteden daha önemlidir. Ancak, kaynaklar farklı yorumlanıyor ve çarpıtmalar yapılıyorsa işte o zaman bilim adamlarının kaynakları masaya yatırarak iddiaları yeniden değerlendirmesi gerekiyor.

Arapların Fethinden Selçuklular Zamanına Kadar Maraş

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 35-76 · DOI: 10.37879/belleten.2009.35
Tam Metin
Ortaçağ'da Maraş tarihi incelenirken, bu bölgede bulunan ve el-Hades1 olarak bilinen, bugün tamamen yıkılmış olan şehirle birlikte ele alınmalıdır. Maraş ve Hades şehirleri Ortaçağ İslâm ve Hıristiyan kaynaklarında birlikte geçer. Hititlerin, Gurgum, Asurluların Maraj veya Markasi gibi isimlerle bildikleri Maraş, Romalılar zamanında Caligula adlı bir generalin ismine nispetle Germanikeia olmuştur.

DR. SEYYİD EBU'L-KASIM FURUZANÎ, Sîmcûrîyân, Nuhustîn Dudmân-ı Kudretmend-i Türk der İrân, Tehran hş. 1381 (m.2002), XII+121 s. (İran'da Kudretli İlk Türk Ailesi, Sîmcûrîler) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 1013-1020
Adı geçen eserde Fihrist/İçindekiler ve Mukaddime, s.IX-XI/Önsöz'den sonra Birinci bölüm, Türkan der Fırâz ve Furûd-ı Rüzgâr, s. 1-14/Türkler zamanın zirvesinde ve dibinde başlığı altındadır. Bu bölümde Sasaniyân ve Türkân, s. 3-7/Sasanîler ve Türkler ile Müslümanân ve Türkân, s. 7-12/Müslümanlar ve Türkler, Türkân der Sipâh-ı Samaniyân, s. 12-14/ Samanîler ordusunda Türkler konuları işlenmektedir. Bu bölümün Müslümanlar ve Türklerle ilgili ilk bilgilerin zikri; Buhara hâkimi Hatun unvanlı bir kadınla Araplar'ın işbirliği yapmasıyla başlıyor. Daha sonra Emevî ve Abbasî dönemlerinde Halife Mu'tasım (833-842)'a kadar Türk-Arap münasebetleri anlatılıyor.

MICHAEL COOPERSON, Classical Arabic Biography, The Heirs of the Prophets in the Age of al-Ma'mun (Klâsik Arapça Biyografi, el-Me'mûn devrinde Peygamberin vârisleri) Cambridge 2000, XXII - 217 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 745-752
Tam Metin
Eserde bölümlere geçmeden önce; Contents (İçindekiler, s.IX), Preface (Önsöz, s.XI- XIII), Acknowledgements (Teşekkür, s.XIV-XV), Abbreviations (Kısaltmalar s.XVI), Note on transliteration (Transkripsiyon hakkında not, s.XVIII), Note on dating systems (Tarihleme sistemleri hakkında not. s.XVIII), Glossary (Kitaba ait lügatçe, s.XIX-XXII) hakkında bilgiler yer almaktadır.

Arap Kökenli Hıristiyanlar ve İslam Fetihleri İle Olan İlişkileri

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 869-934
Tam Metin
Dindarlık, insanların, varlığı hususunda görüş birliği içinde oldukları, fakat aynı zamanda uygulanışı konusunda farklı gruplara ayrıldıkları bir olgudur. Araplar da, diğer milletler gibi birçok dine mensup olmuşlardır ki, Hıristiyanlık da bunlardan birisidir. Sonra İslam dini ortaya çıktı ve insanlarda gel-git olayını andıran bir düşünce akımının meydana gelmesine sebep oldu. İnsanların düşünce hayatında bir durumdan diğerine geçiş ve değişkenlik kabiliyeti her zaman canlılığını korumuşsa da, bu olay kolay bir şekilde gerçekleşmemiştir. Hatta bu olgu, kendine has bazı kısıtlamalarla karşılaştığı gibi, en azından başlangıç safhasında muhalefetin varlığını da engelleyememiştir. Bu araştırma, Arap kökenli Hıristiyanlar ile İslam'ın yayılışı arasındaki ilişkileri öğrenmeye yönelik bir çalışmadır. Ayrıca onların (Hıristiyanların) İslam fetih hareketine ve bu hareketin Arap Yarımadası, Suriye ve Irak'taki yayılışına karşı göstermiş oldukları reaksiyonları izlemek, bunları belirleyen faktörleri ortaya çıkarmak ve bu faktörlere etki yapan İslamî faaliyetin rolünü tespit etmek amacını taşımaktadır.

İki Tarafın Görüş Açılarından Arap-Türk Münâsebetleri, Editörler: Ekmeleddin İhsanoğlu - Muhammed Safiyuddin Abu'l-izz. İstanbul 1993. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 165-170
Tam Metin
İstanbul'da bulunan İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) ile Kahire'de bulunan Arap Birliği Araştırma ve İnceleme Enstitüsü'nün ortak çalışmasıyla hazırlanan "el Alâkâtu'l-Arabiyye't-Turkiyye Mine'l-Manzûreyni'l-Arabî ve 't-Turkî" (İki Tarafın Görüş Açılarından Arap - Türk Münasebetleri) adlı eser (1991-1993), karşılaştırmalı bir bakış açısıyla, Türk ve Arap araştırmacıların konu üzerindeki görüşlerini sergilemektedir.

MUHAMMAD M. AL-ARNAVUT, Mu'tiyat 'an Dımaşk ve Biladi’ş-Şam el-Cenubiyye fi Nihayeti el-Karni's-Sadis ‘Aşer, Şam 1993, 247 Sahife (Sinan Paşa ve Suriye'deki Vakıfları) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 429-438
Tam Metin
Osmanlı-Arap tarihinin eskiden gözdesi bu gün gözyaşı olan Biladi'ş-Şam denilen Suriye bölgesi üzerine gerek Arapça gerekse Türkçe pek araştırma yapılamamıştır. Buna mukabil Muhammad al-Arnavut'un belirttiği gibi araştırmalar Batılılarca veya Batı dillerinde yapılmıştır.

JOSEPH SALVATOR GRAZIANI, Arabic Medicine in the Eleventh Century as Represented in the Works of Ibn Jazlah, Hamdard Academy, Hamdard Foundation, Karachi, Pakistan 1980, XVI + 294s., (A IV 5727). [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 183 · Sayfa: 669-670
Tam Metin
Onbirinci yüzyıl İslam Dünyasında, bilimsel çalışmalarıyla son derece önemli bir yer tutmuş ve daha sonraki yüzyıllarda da etkinliğini sürdürmüş bilim adamlarının yaşadığı bir dönem olmuştur. Örneğin İbn Sina ve Beyruni bu yüzyılda yaşamış bilim adamlarına güzel birer örnek teşkil ederler. Bu yüzyılda yaşamış önemli hekimlerden biri de İbn Jazlah'tır. Yazar onun meşhur eseri Takwim al-Abdan vasıtasıyla devrinin tıp bilgisini sergilemek istemiştir. Eserin başında Sami H. Hamerneh tarafından yazılmış bir önsöz bulunmaktadır. Burada İbn Jazlah'ın yaşadığı onbirinci yüzyıl, onun tıbbi yazıları ve İslam hekimlerinin genellikle eserlerinde rastlanan unsurlar teorisi hakkında kısaca bilgi verilmiştir (ss. i-ix). Yukarıda bahis konusu olan önsöze ilave olarak, eserde bir önsöz, bir giriş ve üç bölüm bulunmaktadır. Eserin girişinde Graziani İbn Jazlah'ın tıbla ilgili eserleri Takwim al-Abdan, Minhac al-Bayan ve muhtemelen ona ait olduğunu söylediği Muhtasar min Mitfredat İbn jazlah'ı n yazma nüshaları hakkında bilgi vermektedir. Ancak bu yazma nüshaları arasında bu eserlerin yurdumuzda bulunan nüshalarından söz edilmediği görülmektedir (ss. 1-9). Kitabın birinci kısmında, onbirinci yüzyıla kadarki tıp çalışmalarıyla ilgili bilgi verilmiştir. İslam tıp çalışmalarının başlangıcında, ilk açılan hastahaneler kısaca ele alınır. Daha sonra, diğer bilim dallarında olduğu gibi, tıp bilim dallarında da onun temelini oluşturan tercüme çalışmalarından bahsedilir. Kitapta tercüme çalışmalarına ilişkin olarak İshak b. Hüneyn'in çalışmalarından bahsedilir. Bu tercüme çalışmalarını izleyen çalışmalar arasında ise Razi, İshak İbn Süleyman al-İsraili, Ahu Cafar Ahmed İbn İbrahim İbn Halid İbn Cazzar, al-Tabarî, İbn Sina ve onun öğretmeni Abu Sahl İsa İbn al-Masihî al-Curcani gibi onbirinci yüzyılda ve sekizinci yüzyıldan onbirinci yüzyıla kadar yaşamış ve İslam tıbbının temellerini oluşturmuş belli başlı hekimlerin çalışmaları, eserleri hakkında bilgi verilir (ss. 9-10).