3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Bu yıl
  • Architecture
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Kuzeybatı Anadolu Erken Demir Çağı Mimarisi Üzerine Yeni Gözlemler

Höyük · 2025, Sayı 15 · Sayfa: 59-72 · DOI: 10.37879/hoyuk.2025.1.059
Tam Metin
Doğu Akdeniz Bölgesi’nde, Geç Tunç Çağı sonlarında gerçekleşen göç hareketleri nedeniyle, bilinen büyük uygarlıklara ait kültürler kesintiye uğramıştır. Oluşan yeni kültürler farklı sebeplerle yeterince araştırılamadığı için bu dönem bilim çevresinde ‘Karanlık Çağ’ olarak isimlendirilir. Tüm Ege Dünyası ve Ön Asya’da olduğu gibi Kuzeybatı Anadolu’da, hakkında kısıtlı bilgiye sahip olduğumuz ve bir başka tanımla ‘Erken Demir Çağı’ olarak isimlendirilen bu dönem, Trak kavimlerinin yaklaşık MÖ 1200’lerde bölgeye gerçekleştirdiği göç hareketleri ile başlar ve Trak kavim etkilerinin devam ettiği Geç Protogeometrik - Erken Geometrik Döneme yani yaklaşık MÖ 950- 800 yıllarına kadar devam eder. Aynı yerde uzun süre yerleşim olmadığı için göçebe kavimlerin hüküm sürdüğü bu dönemin hem kültürel ögeleri hem de mimarisi hakkındaki veriler son derece sınırlıdır. Bölgede dönemle ilgili mimari bilgiler sadece kazısı yapılmış bir yerleşme olan Troia’dan gelir ve bu bilgiler Troas Bölgesi yakın ve uzak çevresinde yapılan araştırmalar için rehber niteliğindedir. Günümüzde, Çanakkale Boğazı’nın Avrupa yakasında bulunan Maydos Kilisetepe Höyüğü yerleşmesinde yapılan çalışmalarda, söz konusu dönemle ilgili yeni bilgilere ulaşılmıştır. Elde edilen bu yeni bilgiler, bölgede Erken Demir Çağı ile ilgili Troia yerleşmesinden bilinen mimari verilerin yanı sıra Maydos yerleşmesine özgü daha farklı sonuçlar da ortaya koymuştur. Bu çalışmada sunulan verilerle üzerine az bilgi sahibi olduğumuz ‘Karanlık Çağ’ biraz daha aydınlatılmaya çalışılmıştır.

Yazılı ve Görsel Belgeler Işığında Tarihi ve Mimarisiyle İzmir Sancak Kale

Belleten · 2025, Cilt 89, Sayı 315 · Sayfa: 507-552 · DOI: 10.37879/belleten.2025.507
Tam Metin
İzmir Körfezi’nin girişinde ve en dar noktasında inşa edilmiş olan Sancak Burnu Kalesi, karşısından dökülen Gediz Irmağı’nın oluşturduğu deltanın yarattığı sığlık nedeniyle körfeze girişin kilit noktasında yer almaktaydı. 17. yüzyıldan itibaren önemli bir ticaret merkezi hâline gelen ve dolayısıyla Batılı tacirlerin uğrak noktası olan kentte vergi denetimini sağlamak ve askerî anlamda da güvenliği tesis etmek adına önem taşıyan Kale’nin inşa tarihi, nedeni, süreci belirsizliklerle doludur. İzmir İnciraltı mevkiinde yer alan askerî bölge sınırları içinde kalan Sancak Kale’nin bugünkü durumunun geçmiş ile bağı, İzmir tarihi ve mimarisiyle ilgilenen araştırmacıların sıklıkla tartışa geldiği bir konudur. Tartışılmış olmakla birlikte inşa kitabesi bulunmayan Sancak Kale’nin ne zaman yaptırıldığına dair bilgiler çelişkilidir. Tabya şeklindeki günümüz mimarisine karşın, ilk inşasındaki mimari özellikleri ile adeta yeniden inşa düzeyinde geçirmiş olduğu onarımlar sonrasında yaşanan mimari değişim hikâyesi ise bilinmemektedir. Çalışma kapsamında söz konusu belirsizliklerin açıklığa kavuşması için akıldaki sorulara yanıt veren ilk bulgular İzmir kentinin seyyahların gözünden yazıya aktarılan tarihinin satırları arasından ve arşiv belgelerinden elde edilmiştir. Ulaşılan yazılı veriler, Kale’nin resmedildiği gravür ve tabloların yanı sıra yapının yerli ve yabancı haritacılar tarafından hazırlanan, arşiv ve müzelerde korunan planları aracılığıyla da desteklenmiştir. Bu şekilde yapının tarihî yaşam öyküsünün çözümlenmesinin yanı sıra fark edilmeyen ya da daha az bilinen mimari serüveni günümüz hava fotoğrafları da dâhil edilerek ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Some Observations on the Architecture of the Roman Theatre of Iznik (Nicaea)

Höyük · 2025, Sayı 15 · Sayfa: 113-142 · DOI: 10.37879/hoyuk.2025.1.113
Tam Metin
The ancient city of Nicaea, located in the Iznik district of Bursa, preserved its feature of being an important center from the Hellenistic Period to the Ottoman Period. In the city, where most of the remains from the Roman period have either been damaged or lie buried beneath the traditional residential area, the most monumental structure attesting to this period is the theatre. The first reliable information regarding the construction stages of the theatre has been obtained through the correspondence between historian and writer Plinius the Younger, who was appointed as the governor of Bithynia, and Emperor Trajan. All details mentioned in the letters, including the changes and additions made during the construction stages, have been confirmed through recent excavations. The Nicaea theatre is the only example within Türkiye’s borders where seating rows (ima cavea) have been fully restored using vault and arch technology. The trapezoidal vaults supporting the lower cavea, the barrel vaults supporting the middle cavea, and the pillars supporting the upper cavea contribute to the structure of the building while also facilitating human circulation. Built with meticulous craftsmanship, the Nicaea theatre is a structure that reflects Roman characteristics while also embodying a uniquely Anatolian identity when compared to its contemporaries. As such, it possesses architectural heritage value that must be preserved. Especially; It stands out with its features such as having reliable historical information about the construction stages, hosting different cultural layers, designing in a hybrid plan, being elevated with a vaulted infrastructure, and having a basilica space, which is not common in Anatolian theatres. In 2024, The Recording, Restitution, and Restoration Project of the Roman Theatre at Nicaea have been applied to protect the multi-layered character, prevent physical destruction and transfer to the future generations in accordance with conservation principles.