6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Armistice
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Mütareke Dönemi’nin İlk Aylarında İstanbul’da Ekmek Meselesi

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 281 · Sayfa: 287-314 · DOI: 10.37879/belleten.2014.287
Tam Metin
Harp dönemi ve sonrasındaki olağanüstü şartların hüküm sürdüğü zamanlarda insanların yüz yüze kaldığı en önemli tehlike iaşe sıkıntısı ve yoksulluktur. Birinci Dünya Harbi'nden çıkan Türk toplumunun da Mütareke Dönemi'ndeki öncelikli sorunu, temel ihtiyaç maddelerini ve özellikle ekmek ihtiyacını karşılamak olmuştur. Özellikle nüfusun yoğun olarak bulunduğu şehirlerin harp sonrasındaki iaşe sorunu hükümetlerin adeta imtihan konusu olmuştur. Bu makalede, mütareke döneminin ilk dört ayında iktidarda bulunmuş olan Ahmet Tevfik Paşa Hükümeti'nin İstanbul halkının iaşesini, özellikle ekmek ihtiyacını, karşılamak üzere yapmış olduğu icraat ve başvurduğu çözüm yolları üzerinde durulmuştur.

Mustafa Kemal Paşanın Millî Mücadele’nin Lideri Olması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 63 · Sayfa: 841-858
Tam Metin
Toplumlann büyük adama İhtiyacı en çok bunalımlı dönemlerde belirir. Bunalımdan çıkışın yolunu arayan ve İradesi İle topluma yön veren kişiler büyük adamdır, şeftir, liderdir. Atatürk'ün ortaya çıkışında, olağanüstü nitelikleri bulunduğu hakkında kitlelerde sağlam bir inanç uyandırması, vatandaşın ona inanması en önemli faktör olmuştur. Atatürk, gerçekçi yönü ve uzak görüşü ile, Osmanlı Devletinin felakete yuvarlanışını gören, durum tespiti ile değerlendirme yapan ve sonuç olarak kurtuluş için karar alan kişidir. Bu nedenle Millî Mücadelenin şefi ve lideri olmak, her şeyden önce O'nun hakkı ve kaderi idi.

Mütareke Döneminde İtilâf devletlerinin Hapishanelere Müdahaleleri ve Gayrimüslim Mahkûmları Tahliye Etmeleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 727-744 · DOI: 10.33419/aamd.702699
I. Dünya Savaşı'nın sona erip, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) kısa bir süre sonra İstanbul'u işgal eden İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti'nin neredeyse tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçirerek her şeye müdahalede bulunmuşlardır. İtilâf Devletlerinin müdahalede bulunduğu kurumlardan birisi de hapishanelerdir. Adlî bir kurum olarak hapishanelere karşı yapılan bu müdahaleler, Osmanlı Devleti'nin bağımsızlığını kaybettiğinin bir bakıma tescili idi. Bu çalışmada, İtilâf Devletlerinin, işgal ortamının da etkisiyle, hapishanelere gelerek cinayet, hırsızlık, gasp gibi sebeplerden dolayı mahkûmiyetleri çok önceden kesinleşmiş olan gayrimüslim mahkûmları, hükümet ve hapishâne yetkililerinin itirazlarına rağmen hapishâneden zorla ve tehditle alıp götürmeleri ele alınmıştır.

Mütareke Döneminde Amerikan Mandaterliği Tartışmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 569-595 · DOI: 10.33419/aamd.702879
Osmanlı Devleti I[.Viyana bozgunundan sonra devam eden yenilgiler sebebiyle, düşünce olarak da kendine güvenini bir türlü sağlayamamıştır. Özellikle de Balkan savaşları ve 1.Dünya Savaşı yenilgisi Osmanlı ileri gelenlerinde "Türk milletinin kendi kendini kurtaramayacağı" düşüncesini doğurmuştur. Bu çalışmada, mütareke öncesi Osmanlı Devleti-Amerika Birleşik Devletleri İlişkilerine kısa bir bakıştan sonra mütareke döneminde dış himaye aramak düşüncesinin ortaya çıkışını ve makalenin temelini teşkil eden Amerikan Mandaterliği konusundaki görüşler ve tartışmalar aktarılmaktadır.

İtilâf Devletlerinin İstanbul’daki Faaliyetleri, Osmanlı Hükûmetleri Üzerindeki Baskıları ve Hükûmetlerin Tutumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 57 · Sayfa: 1133-1156
İtilâf Devletleri, "Hasta Adam" olarak isimlendirdikleri bir ülkenin I. Dünya Savaşı'nda kendilerine rakip olmasını ve hatta Çanakkale'de kendilerini bozguna uğratmasını bir türlü hazmedememişlerdi. Özellikle İngiltere, savaşın sonunda, sarsılan itibarını tekrar kazanabilmek için Osmanlı Devleti'ni en şiddetli bir şekilde cezalandırmak istemiş ve bunun ilk adımım Mondros Mütarekesi ile atmıştı. Mütarekeden hemen sonra harekete geçen İtilâf Devletleri kuvvetleri Boğazları ve İstanbul'u kontrol altına aldıktan sonra, mütareke şartlarını göz ardı ederek yada kendilerince yorumlayarak gelişigüzel hareket etmeye başlamışlardı. Bir çok Türk vatandaşının haksız yere tevkif edilerek hapse atılması, büyük ve güzel konaklara el konulması, silâh arama bahanesiyle Türk hanelerine tecavüz edilmesi ve bazı menkul ve gayr-i menkullerin Türklerden alınarak azınlıklara verilmesi bu hareketlerin yalnızca birkaçını oluşturmaktaydı. İtilâf kuvvetlerinin şehirdeki bu tür uygulamaları devam ederken, Yüksek Komiserler de hükümetlerinin taleplerini kabul ettirmek için Osmanlı Devleti'nin yöneticileriyle özellikle Padişahla sıkı temasta bulunuyorlardı.

İstanbul Hükümeti̇ni̇n Propaganda Faali̇yetleri̇ Ve Yeni̇ Gazete

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 53 · Sayfa: 471-490
Mondros Mütarekesi'nin imzalanması ve uygulanmaya başlaması üzerine, yer yer işgaller başlamıştır. Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin bu işgaller karşısındaki olumsuz tutumu, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere vatansever insanların büyük tepkisini çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'dan başlayarak Anadolu halkını bu kötü durumdan haberdar etmek üzere çalışmalara başlaması üzerine, İstanbul Hükümeti izlediği yanlış ve korkak politikasını anlatmakta zorlanmıştır. Düşüncelerini anlatmak ve insanları etkilemek için Yeni Gazete'yi seçmiş ve bu amaç için kullanmıştır. Bu gazetenin başarılı olması ve yaygın bir şekilde halka ulaştırılması için devletin bütün olanaklarını kullanmaktan da geri kalmamıştır.