8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Azerbaijani literature
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

AZERBAYCAN EDEBİYATINDA 1980’Lİ YILLARDA HİKȂYE

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 54 · Sayfa: 93-126 · DOI: 10.24155/tdk.2022.208
Tam Metin
Azerbaycan edebiyatında 1980'li yıllardaki hikâye, ilk bakışta 1960 nesrinin devamı gibi görünür. Oysa dikkatli gözle incelendiğinde kendine özgü hususiyetler taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu yıllarda hikâye kaleme alan edipler, Sovyet idaresinin baskıcı uygulamalarının değişmesini arzuluyorlardı. 1980'li yıllarda radikal yenilikler yapmaya çalışan müellifler, millî ve manevi konuları hikâyenin temel unsuru hâline getiriyorlardı. Azerbaycan edebiyatında 1960 nesrini kendine örnek alan 1980'li yılların hikâyecilerinin taklitçilikle suçlanarak tenkit hedefine yerleştirildiği görülür. Azerbaycan'da hikâye türünün 1980'li yıllarda başarılı bir gelişme çizgisi izlediği söylenebilir. Yaş bakımından birbirinden farklı olan edebî nesiller, aynı yıllarda ürün vermiştir. Yaşlı nesle mensup İlyas Efendiyev, İsmail Şıhlı, İsa Hüseyinov, Sabir Ehmedli; hikâye vadisinde ilginç örnekler vermeyi sürdürürler. Gerçekte 1960 nesri temsilcileri olan Mirza İbrahimov, İsi Melikzade, Anar, Ekrem Eylisli ile Elçin; başarılı hikâyeleriyle dikkat çekerler. Benzer biçimde 1970'li yıllardaki performanslarıyla öne çıkan Vagif Nesib, Şahmar Ekberzade, Mövlud Süleymanlı, Ramiz Rövşen, Seyran Sehavet, Afag Mesut gibi isimleri saymak gerekir. 1980'li yıllardaki hikâyelerde ülkedeki sistem eleştirisinden ziyade birey öne çıkarılır. Kendi iç dünyasında ikilemler yaşayan hikâye kahramanları, kendilerine ve topluma yabancılaşmış şahıslar olarak tasvir edilir. Hikâye konusu hâline getirilen alkolizm, adam kayırma, rüşvet gibi zaaflar eleştirilir. Bu yıllarda din ve milliyet kavramlarının çokça kullanıldığı ve Azerbaycan Türk halkının, millî şuurunu yükseltmek gayesiyle bu kavramlara hususi değer verdiği görülür. 1980'li yılların anlatılarında tercih edilen mekânların da âdeta bireysel kimlik kazandığı söylenebilir. Bu zaman kesitindeki hikâyelerde şahıs kadrosu, konu yelpazesi ve mekân tercihlerinin 1960 öncesi dönemle karşılaştırıldığında köklü değişikliğe uğradığı görülür. Netice olarak kanaatimizce kaleme alınan hikâyeler millî meseleleri daha fazla öne çıkarmış, ülkenin bağımsızlığına giden yolu açmış ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurulmasına katkı sağlamıştır.

ALİ VE NİNO ROMANINDA MİLLÎ MÜCADELE SAHNESİ OLARAK BAKÜ VE GENCE

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 54 · Sayfa: 127-144 · DOI: 10.24155/tdk.2022.209
Tam Metin
Millî mücadele konusu, her milletin edebiyatında olduğu gibi Azerbaycan edebiyatında da hem nazım hem de nesir türündeki eserlerde çeşitli yönleriyle ele alınır. Azerbaycan edebiyatına ait romanlarda millî mücadele konusunun daha çok yan konu, fon olarak kullanıldığı görülür. Azerbaycan edebiyatının önemli romanlarından Ali ve Nino romanı, bu anlamda dikkat çeken bir eserdir. "Kurban Said" müstear ismiyle yazılan Ali ve Nino romanının yazarının gerçek kimliği tartışma konusudur. Orijinali Almanca olup birçok dile çevirisi yapılan romanın Azerbaycan Türkçesine çevirisi 1990 yılında yapılmıştır. İlk bakışta bir aşk romanı olarak değerlendirilen Ali ve Nino; 19. yüzyılın başlarında dünyada, özellikle Kafkasya'da yaşanan tarihî olaylar, Çarlık Rusyası'nın buradaki etkileri, bu etkiler sonucu yaşanan siyasi ve kültürel çatışmalar, Azerbaycan tarihi, Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesi ve dönemin siyasi yapısı hakkında önemli bilgiler veren bir romandır. Konu, iki ayrı millete ve kültüre mensup iki gencin aşk öyküsü etrafında şekillenirken yan tema olarak millî mücadele meselesine değinildiği görülür. Ali ve Nino romanı, 30 bölüm hâlinde kurgulanmıştır. Romandaki olaylar Bakü'de başlar. Asıl mekân Bakü olmakla birlikte, başka ülke ve şehirler de görülür. Bakü'den sonra millî mücadelenin ikinci sahnesi olarak Gence şehri dikkat çeker. Bu çalışmada, Azerbaycan'ın iki büyük şehri olan Bakü ve Gence'nin millî mücadele tarihimizde tuttuğu yer ve bunun Ali ve Nino romanına nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.

Çok Yönlü Kimliğiyle Süleyman Sani Ahundov

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 175-194 · DOI: 10.24155/tdk.2021.163
Azerbaycan'ın Sovyet ihtilalinden önceki son nesline mensup olan Süleyman Sani Ahundov, çağdaş Azerbaycan edebiyatının gelişmesine katkı sağlamış önemli müelliflerdendir. Azerbaycan Türk halkının medeni yönden gelişmesine dikkate değer katkılar sağlamış öncü şahsiyetlerdendir. Azerbaycan'da maarifçi, pedagog, çocuk edebiyatçısı, dramaturg, hikâyeci ve gazeteci kimlikleriyle tanınan Süleyman Bey, edebiyat sahasında kendisiyle aynı soyadı taşıyan Mirza Fethali Ahundov'dan farkını vurgulamak için "ikinci" anlamına gelen "Sani" mahlasını kullanır. Başta tiyatro olmak üzere hikâye ve çocuk edebiyatı sahalarında verdiği eserleriyle daha fazla dikkat çeker. Gori İlköğretmen Okulu (Müellimler Seminariyası) mezunu olan, uzun yıllar öğretmenlik ve okul müdürlüğü vazifelerinde bulunan edip, ömrü boyunca edebiyatın yanı sıra eğitim sahasında da yoğun faaliyetler sürdürür. Yeni neslin çağın gereklerine uygun biçimde eğitilmesi için çaba sarf eden Ahundov toplumdaki cahillik, eğitimsizlik, atalet, kadın hukuksuzluğu ve batıl inançlarla mücadele eder. O dönemdeki okulların ihtiyacını göz önünde bulundurarak yakın arkadaşlarıyla birlikte ortak çalışmalar yapan Süleyman Sani, zengin içerikli okul kitapları ile yıllık ders plan ve programları hazırlar. Çocuklara yönelik didaktik ve eğitici hikâyeler kaleme alır. Azerbaycan öğretmenlerinin birinci kurultayında aktif görevler üstelenen müellif, sunduğu bildiride önceden hazırladığı projeden yola çıkarak Arap alfabesinin ıslahı için teklif sunar. Bu makale çalışması ile amacımız Süleyman Sani Ahundov'un Türkiye›de layıkıyla tanıtılmasını sağlamak, hakkında yeni ilmî araştırmalar yapacak akademisyenlere öncülük etmektir.

Azerbaycan Halkının Sosyokültürel Düşüncesinde Millî İdeal Mefkûresinin Şekillenmesi ve “Molla Nasreddin”ciler (C. Memmedkuluzade ve Ö. F. Nimanzade’nin Sanatları Temelinde)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 283-300 · DOI: 10.24155/tdk.2021.167
Millî ideal, her ulusun ulusal varoluşunda, ulusal öz farkındalık sürecinde son derece önemli, öncü bir faktördür, kendisinde geniş ve çeşitli ulusal gerçeklikleri ihtiva eder. Millî ideal, halkın ulusal kimliğini onaylamasının, ulusal varoluşunun manevi ve ideolojik temelinin, özgürlüğe, bağımsızlığa, mutluluğa ve ilerlemeye giden yolunun pusulasıdır. Makalede Azerbaycan edebıyatinda millî ideal mefkûresinin oluşum tarihine dikkat çekilerek, 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan sosyo-politik düşüncesinde millî ideal konusunun özellikleri ele alınmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Molla Nasreddin dergisi, Azerbaycan'ın edebî, kültürel ve sosyal ortamında, millî idealler uğruna mücadelede özel bir role sahipti ve bu yönde "Molla Nasreddin"cilerin faaliyeti Azerbaycan'ın sosyokültürel düşünce tarihinde özel değer arz etmektedir. Molla Nasreddin dergisinin editörü, yayıncısı, 20. yüzyılda Azerbaycan halkının millî kimlik bilincinin şekillenmesinde müstesna hizmetleri olan, büyük yazar Celil Memmedkuluzade'nin önderliğinde "Molla Nasreddin"ciler Azerbaycan'ın sosyal, edebî ve kültürel ortamında ulusal idealin ortaya çıkmasında eşi görülmemiş bir rolü üstlenmiş oldular. Makalede derginin ve dergi yazarlarının müstesna faaliyetleri millî ideal mefkûresi açısından araştırma objesine dönüştürülmüştür. Bu kapsamlı bir konu olduğundan, konu "Molla Nasreddin"cilerin sosyo-politik yazıları üzerinden ele alınmıştır. Sosyo-politik yazılar ve millî ideal mefkûresi açısından Celil Memmedkuluzade ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatı daha zengin olduğu için, makalede bilimsel sorunun çözülmesinde bu iki sanat insanının eserleri ve faaliyetleri millî ideal açısından araştırılmaktadır. Burada Molla Nasreddin ve Füyûzat'cıların ulusal ideallerindeki farklılıklar ve benzerlikler hakkında bilgi verilerek tartışılan fikirlerin modernlik açısından önemine dikkat çekilmektedir. Çalışmamızda edebî eleştiri tarihinde müstesna bir yeri olan Molla Nasreddin dergisinin, Celil Memmedkuluzade'nin ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatında millî ideal konusunun incelenmesinde Azerbaycan'da yapılan bilimsel araştırmaların yanı sıra, konuyla ilgili Türkiye'de yayınlanan özgün bilimsel araştırmalara dikkat çekilir, örnekler verilir.

Tevfik Fikret ve Abbas Sıhhat’in “Çocuk Edebiyatı” Kapsamındaki Şiirleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 123-136 · DOI: 10.24155/tdk.2020.131
Türk edebiyatı ve Azerbaycan edebiyatı benzer dönemlerde yaşanan benzer siyasi, sosyal ve kültürel gelişmelerin de etkisi ile süreç açısından benzer temayüllere sahne olmuştur. Bilindiği üzere "sosyal sorumluluk bilinci" ve "toplum için sanat" düşüncesi 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın başlarından itibaren her iki sahada da edebiyat dünyasına yeni bakış açıları kazandırmıştır. Siyasetten kültürel ve ekonomik gelişmelere kadar oldukça geniş bir alanı kapsayan söz konusu bakış açılarının edebiyat dünyasına kazandırdığı bir diğer çalışma alanı da "çocuk edebiyatı" olmuştur. Azerbaycan edebiyatında, çocuk edebiyatının öncü isimlerinden birisi Abbas Sıhhat'tir. Edebiyatımızda ise Tevfik Fikret, bu konudaki ilk yetkin çalışmaların sahibi olması bakımından ayrı bir değeri haizdir. Fikret'in Azerbaycan çocuk edebiyatının gelişimine önemli katkıları ile birlikte aynı zamanda Abbas Sıhhat de dâhil olmak üzere pek çok şaire ilham olduğunu da burada ifade etmek gerekir. Kendi sahalarında çocuk edebiyatı konusunda ilk adımların sahibi olan bu iki isim, çalışmalarında benzer bir yaklaşım sergilemişlerdir. Bireysel ya da yarı sosyal temlerden siyasi konulara geçiş şeklinde tezahür eden bu süreç, amaç ve araç birliği açılarından da karakteristik özellikler taşır. Bu çalışmada çocuk edebiyatı kapsamında Tevfik Fikret ve Abbas Sıhhat'in şiirleri önce kendi içlerinde tasnife alınarak ayrı ayrı değerlendirilecek, ardından gerek tematik unsurlar gerek duyum ve yansıtma tarzı gerekse dil ve üslup açılarından metin örnekleri ile birlikte karşılıklı aynı zamanda neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde incelenecektir.

Azerbaycan Edebiyatında Postmodernist-Yeni Tarihselci Yaklaşımın Romanı: Kafa

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 7-26 · DOI: 10.24155/tdk.2019.110
Azerbaycan edebiyatı, Türk dünyası edebiyatları arasında modernleşme sürecini çok hızlı tamamlamış ve bu noktada çok başarılı örnekler sunmuş bir edebiyattır. 20. yüzyıl başlarına kadar modern edebiyat örneklerinin güzel örneklerini bulabildiğimiz Azerbaycan edebiyatı, Sovyetler Birliği kurulduktan sonra uzun bir müddet özgün ve başarılı eserler vermekten uzak kalmıştır. Egemen ideolojinin baskısıyla sosyalizm realizminin gereklerini yerine getirmek mecburiyetinde kalan yazarlar gerçek manada bağımsız eserler vermekten uzaklaşmışlardır. 1960'lı yıllara gelindiğinde Sovyetler Birliği'nde meydana gelen siyasi hadiseler özellikle de Stalin öldükten sonra görülmeye başlayan kısmi rahatlama edebiyatta da yansımasını bulmuştur. Bütün Sovyetler Birliği'nde değişimin etkisi hemen hissedilmiştir. Fakat Azerbaycan edebiyatı bu süreçte çok güçlü bir atılım göstermiş âdeta edebiyatta bir devrim niteliğinde olan yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Azerbaycan edebiyatının son elli yılında var olan ve Azerbaycan edebiyatında özellikle roman türünde en güçlü isimlerden biri olarak kabul edilen Elçin Efendiyev, son romanı Kafa ile de hem teknik hem de konu bakımından Azerbaycan edebiyatına başarılı bir eser daha kazandırmıştır. Tüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi Azerbaycan edebiyatında da roman yeni arayışlar içerisindedir ve bu bağlamda son dönem romancılığında değişik akımların izleri görülmektedir. Özellikle postmodern denemelerin son dönemlerde oldukça dikkat çekici ölçüde arttığını rahatlıkla gözlemleyebilmekteyiz. Elçin'in son romanı bu denemelerin en güzel örneklerinden biridir. Bu çalışmada Kafa romanının Elçin romancılığı açısından yeri ve postmodern tarzın özellikleri, özellikle de yeni tarihselcilik açısından, teknik özellikleri incelenmeye çalışılacaktır.

Bahtiyar Vahabzade’nin 1980’li Yıllarda Yazdığı Edebî Tenkitler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 95-106
Bahtiyar Vahabzade Azerbaycan'da millî uyanışın ve bağımsızlık fikrinin güçlenmeye başladığı 1980'li yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde edebî tenkitlerde bulunmuştur. Kaleme aldığı bu yazılarla Azerbaycan edebiyatında millî uyanışa rehberlik etmiştir. Vahabzade, edebiyatçının mutlaka sosyal sorumluluk sahibi olması gerektiğini belirtmiş, yazdıklarıyla toplumun sorunlarına ayna tutarak bunların çözümüne katkıda bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade gelenek ve yenilik konusuna da temas etmiş, gelenekten faydalanmanın yanında yeniliğin önemine de değinmiştir. Ona göre bir edebiyatçının kendini tekrardan kurtarması ve günümüz okuyucusu ile buluşabilmesi yenilik arayışları ile mümkündür. Vahabzade, fikir ve ideoloji için şekilden feragatte bulunmaya karşıdır. Bununla birlikte edebiyatın sadece şekil ve estetik üzerine kurulmasını, fikrin önemsenmemesini de tenkit etmiştir. Vahabzade bütün yazı hayatı boyunca üzerinde hassaslıkla durduğu ana dil konusuna bu dönemde de değinmiş, Azerbaycan Türkçesinin doğru ve etkili kullanılması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade edebî eserlerde, matbuatta, radyo ve televizyon yayınlarında doğal dilden uzak, yapmacık bir dilin kullanılmasına karşıdır. Ona göre edebî dil halkın konuştuğu Azerbaycan Türkçesi olmalıdır.

“Azer” Poeması ve “Azer”in Perspektifinden Hüseyin Cavid

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 95-106
Azerbaycan edebiyatında "millî-ictimaî" devir olarak adlandırılan XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, gerek ferdî, gerek sosyal, gerekse siyasi ve tarihî çalışmaları ile romantik söylemin en yetkin örneklerini vermiş isimlerden birisi de Hüseyin Cavid'dir. Hüseyin Cavid'in, Sovyet yıllarında uzun süreli bir çalışmanın ürünü olarak kaleme aldığı "Azer" poeması, hem şekil, hem de muhteva açılarından, diğer çalışmalarından farklılık arz eder. Cavid'in 1920'lerde başlayarak, 1937'ye kadar, uzun bir süre üzerinde çalıştığı eser, Azerbaycan edebiyatında modern-manzum bir destan örneği olarak kabul edilmektedir. Eserde şekil açısından dikkatleri çeken ilk husus, poemanın, çoğu müstakil bölümler halinde düşünülmüş olmakla birlikte, bir bütünün parçaları olarak sıralanmış küçük hikâyelerden teşekkül ettirilmiş olmasıdır. Şair böylelikle aruz ve hece vezinlerini, bunların farklı kalıplarını karışık olarak kullanabilme imkânı bulmuştur. Bu yöntem diğer taraftan şaire vurguyu alt başlıklar hâlinde öne çıkarma ve hayata dair farklı konulardaki görüşlerini dile getirebilme imkânı tanımıştır. "Garba Seyahat", "Yurdsuz Çocuklar", "Mescidde", "Yaşamak ve Yaşatmak" gibi ara başlık ve bölümler halinde pek çok konunun güncellendiği eserde, hemen bütün boyutları ile Cavid'in hayat felsefesini bulmak mümkündür.