20 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Azerbaycan edebiyatı
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Bahtiyar Vahabzade’nin 1980’li Yıllarda Yazdığı Edebî Tenkitler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 95-106
Bahtiyar Vahabzade Azerbaycan'da millî uyanışın ve bağımsızlık fikrinin güçlenmeye başladığı 1980'li yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde edebî tenkitlerde bulunmuştur. Kaleme aldığı bu yazılarla Azerbaycan edebiyatında millî uyanışa rehberlik etmiştir. Vahabzade, edebiyatçının mutlaka sosyal sorumluluk sahibi olması gerektiğini belirtmiş, yazdıklarıyla toplumun sorunlarına ayna tutarak bunların çözümüne katkıda bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade gelenek ve yenilik konusuna da temas etmiş, gelenekten faydalanmanın yanında yeniliğin önemine de değinmiştir. Ona göre bir edebiyatçının kendini tekrardan kurtarması ve günümüz okuyucusu ile buluşabilmesi yenilik arayışları ile mümkündür. Vahabzade, fikir ve ideoloji için şekilden feragatte bulunmaya karşıdır. Bununla birlikte edebiyatın sadece şekil ve estetik üzerine kurulmasını, fikrin önemsenmemesini de tenkit etmiştir. Vahabzade bütün yazı hayatı boyunca üzerinde hassaslıkla durduğu ana dil konusuna bu dönemde de değinmiş, Azerbaycan Türkçesinin doğru ve etkili kullanılması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade edebî eserlerde, matbuatta, radyo ve televizyon yayınlarında doğal dilden uzak, yapmacık bir dilin kullanılmasına karşıdır. Ona göre edebî dil halkın konuştuğu Azerbaycan Türkçesi olmalıdır.

“Azer” Poeması ve “Azer”in Perspektifinden Hüseyin Cavid

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 95-106
Azerbaycan edebiyatında "millî-ictimaî" devir olarak adlandırılan XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, gerek ferdî, gerek sosyal, gerekse siyasi ve tarihî çalışmaları ile romantik söylemin en yetkin örneklerini vermiş isimlerden birisi de Hüseyin Cavid'dir. Hüseyin Cavid'in, Sovyet yıllarında uzun süreli bir çalışmanın ürünü olarak kaleme aldığı "Azer" poeması, hem şekil, hem de muhteva açılarından, diğer çalışmalarından farklılık arz eder. Cavid'in 1920'lerde başlayarak, 1937'ye kadar, uzun bir süre üzerinde çalıştığı eser, Azerbaycan edebiyatında modern-manzum bir destan örneği olarak kabul edilmektedir. Eserde şekil açısından dikkatleri çeken ilk husus, poemanın, çoğu müstakil bölümler halinde düşünülmüş olmakla birlikte, bir bütünün parçaları olarak sıralanmış küçük hikâyelerden teşekkül ettirilmiş olmasıdır. Şair böylelikle aruz ve hece vezinlerini, bunların farklı kalıplarını karışık olarak kullanabilme imkânı bulmuştur. Bu yöntem diğer taraftan şaire vurguyu alt başlıklar hâlinde öne çıkarma ve hayata dair farklı konulardaki görüşlerini dile getirebilme imkânı tanımıştır. "Garba Seyahat", "Yurdsuz Çocuklar", "Mescidde", "Yaşamak ve Yaşatmak" gibi ara başlık ve bölümler halinde pek çok konunun güncellendiği eserde, hemen bütün boyutları ile Cavid'in hayat felsefesini bulmak mümkündür.

Aldanmış Kevakib’in Arketipleri

Erdem · 2015, Sayı 68 · Sayfa: 99-107 · DOI: 10.32704/erdem.537427
Tam Metin
Modern hikâye türünün Türk-İslam ülkeleri edebiyatlarında ilk örneklerinden olan Aldanmış Kevakib (1857) eserinin yazarı Mirza Fethali Ahundzade, hikâyenin konusunu İskender Bey Münşi'nin Tarih-i Âlemârâ-yi Abbasi adlı eserinde bahsedilen bir olaydan aldığını yazar. Ancak tarihi bilgiler Münşi'nin bahsettiği hikâyedeki motifin orijinal olmadığını, Mezopotamya ve Hitit kaynaklarına dayandığını; dolayısıyla Aldanmış Kevakib'in çok daha eski arketiplere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bunlar, gök cisimlerinin belli biçimlerinin, özellikle ay ve güneş tutulmalarının, müneccimlerce felaket simgesi olarak görüldüğü ve hükümdar için tehlikeli sayıldığı dönemlerde ülkenin başına geçici olarak "şar pûhi" (hükümdar naibi, yedek hükümdar) şeklinde adlandırılan birisinin getirilerek feda edilmesi motifinin yansıtıldığı kaynaklardır. Ahundzade'nin söz konusu kaynaklardan doğal olarak haberi olmamıştır, çünkü onun döneminde bunlar henüz bilim dünyasınca bilinmiyordu. Aldanmış Kevakib üzerine çok sayıdaki çalışmada bu kaynaklara şimdiye kadar dikkat çekilmemiştir. Bu araştırmada tasvir ve kıyaslama yöntemleri kullanılarak,Ahundzade'nin ele aldığı konunun Eski Çağ'daki arketipleri hakkında bilgi verilmiş, onlarla Tarih-i Âlemârâ-yi Abbasi ve Aldanmış Kevakib arasındaki koşutluklar gösterilmiştir

 Beḫtiyar Vahabzadenin Yaradıcılığında Füzuli

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 95-100
Azerbaycan modern edebiyatı, klasik edebiyatla bağlarını koparmamış modern Azerbaycan şairleri, yazarları F uzulî, Nizamî gibi klasik şairlerden yararlanmakta devam etmişlerdir. Bu makalede Bahtiyar Vahabzade 'nin şiirlerinde Fuzülî geleneklerinin etkisi kısaca açıklanmış, onun özelikle "Şeb-i Hicran " adlı manzumesinde tasvir ettiği Fuzülî portresi Ucarakterı) tahlil edilmiştir

BAHTİYAR VAHABZADE: HAYATI, ESERLERİ, TÜRKİYE’DE TANINMASI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 11-22
Makalede Bahtiyar Vahabzade'nin biyografisi ana hatlarıyla özetlenmiş, bazı eserlerini hangi şartlar altında, nasıl yazdığı, özellikle milliyetçilik düşüncelerinin eserlerine ne şekilde yansıdığı tahlil edilmiş ve Türkiye'de ne zaman, hangi eserlerinin neşriyle tanındığı, eserlerinin Türkiye'de nasıl yorumlandığı üzerinde durulmuştur

 Veten Torpağına Azadlıġ Toĥumu Eken Şair

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 23-28
Makalede Bahtiyar Vahabzade'nin hayatından ve Azerbaycan edebiyatındaki konumundan söz edildikten sonra onun şiirlerinde vatan ve millet sevgisini işlemekle tanınan bir şair olduğu vurgulanmaktadır

 Beḫtiyar Vahabzade Poéziya Mektebinin Teşekkülü

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 3149-3161
Bahtiyar Vahabzade, çağdaş Azerbaycan şiirinin en önde gelen temsilcilerinden biridir. O Azerbayan edebiyatında estetik zevkin ve ideallerin oluşmasında, gelişmesinde de önemli rol oynamıştır. Sanat hayatının ilk yıllarında Sovyet görüşüne özgü şiir konularına, sosyalist realizm prensiplerine yer verse de sanatkârlığının olgunluk dönemlerinde Bahtiyar Vahabzade'nin özellikle lirik bir şair olarak tanındığı, belirtilmiş, onun sanatkârlığının bütün dönemleri göz önünde bulundurularak vatansever ve istiklal âşıkı bir şair olduğunu, şiirlerinden örnekler de verilerek açıklanmıştır

Bahtiyar Vahapzadenin “Gülüstan” Manzum Hikâyesinde Milli Bağımsızlık Teması

Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 1-8
Tam Metin

Bu çalışma, Bahtiyar Vahapzade'nin ikiye bölünmüş Azerbaycan'ın kaderinden bahs eden ''Gülüstan'' şiirinin mazmun ve şiirsel yapısının tahlilini ele almaktadır. Çalışmada, Bahtiyar Vahabzade'nin şiirsel dehası ve şiirlerinin yapısı muhteşem sanat ve yaratıcılık olayı gibi gösterilmektedir. Eserin ''Gülüstan'' adı, vaktiyle Ruslarla Farslar (Rusya ile İran) arasında Gülüstan mıntıkasında yapılmış anlaşmaya işaret eder. Burada Azerbaycan'ın tarihî kaderine balta vuranlar kendi adı ve adresi ile gösterilmiştir.

Sovyetler döneminde, Kuzey Azerbaycan'ın 1813 yılında Rusya ile İran arasında yapılmış anlaşma ile eski Rus İmparatorluğu'nun içinde kalması resmî kurumlar tarafından Azerbaycan halkının mutluluğu gibi gösterilmiştir. Ancak Bahtiyar Vahapzade bu yalan siyasete itiraz ederek şiirde bu siyasetin iç yüzünü açmış, onu aşkar ifşa etmiş, ''gözlüklü'' Rusla ''topsakal'' Fars arasında bölünen Azerbaycan'ın feci durumunu olduğu gibi göstermiştir.

Çalışmanın bir sonucu olarak, Sovyet İmparatorluğu'nun halklar hapishanesi olması, Stalinizmin kaç milyonlarca insanı sorusuz, sebepsiz olarak duvarlara sıkarak kurşunlaması eserin alt yapısı olarak yansıtılmaktadır.

Bahtiyar Vahapzade’nin Şiirlerinde Varoluş Kaygısı

Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 27-34
Tam Metin
Azerbaycan sahası Türk edebiyatının önemli ismi Bahtiyar Vahapzade'nin şiirlerinde varoluş kaygısı ana tema durumunda değildir. Ancak çeşitli dönemlerinde varoluş kaygısını işleyen bazı şiirler kaleme almıştır. Onun şiirlerinde, varoluş kaygısı zaman zaman beliren bir tema durumundadır. İlk şiirlerinde varoluş kaygısını bütün boyutlarıyla hisseden Vahapzade'nin, 1980 sonrası yazdıklarında bilge bir insan kimliğine bürünerek teslimiyete yaklaştığını görürüz. Son şiirlerinde de varlık ve kâinatın gizemleri karşısında pes ederek teslim olmuş şairle karşılaşırız. Yazımızda varoluş kaygısını bir problem olarak ele alıp Bahtiyar Vahapzade'nin şiirlerinde bu problemin yansımalarını irdelemeye çalıştık.

Bahtiyar Vahapzade’nin Şiirlerinde Öteki Algısı

Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 51-61
Tam Metin
"Azatlığın Sesi Bahtiyar Vahapzade"nin şiirsel bir sese dönüşmesini sağlayan temel etmenlerden birisi sosyal ve siyasi yaşanmışlıklardır. Vahapzade'nin şiirsel gücü, olumsuzlanan yaşanmışlıklar sebebiyle daima beslenir olmuştur. Bu olumsuz yaşanmışlıklardan birisi de şairin "öteki" olarak konumlandırılmış olmasıdır. Makalemizde Bahtiyar Vahapzade'nin şiirlerinde "öteki" olgusunun nasıl geliştiğine ve şairin öteki sözcüğüne nasıl bir anlam yüklediğine işaret edilecek, şairin yetiştiği kültürel daire ile "öteki" ilişkisinin nasıl kurulduğuna değinilecektir.