5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Batı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Dağılmış Roma İmparatorluğu’nun Alanında Roma Zihniyetinin İzleri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 621-632
Tam Metin
Bu bildiride güdülen amaç, hem Akdeniz dünyasındaki Doğu-Batı, hem de Avrupa'daki Roman(2)-Cermen ayrışması, zihniyetlerin ayrımlaşması ve izlerinin çağlar ötesi kültür çemberlerinde kendini göstermesi üzerine eğilmektir. Konu, dağılmış Roma İmparatorluk alanıyla ilgili olduğundan, Roma'nın bölünmesiyle belirginleşmeye başlayan ayrışma süreci, araştırmanın çıkış noktasını oluşturuyor. Henüz dağılmamış Imperium Romanum tek başına bir Avrupa, Asya veya Afrika imparatorluğu değil, hepsinin birlikteliğini oluşturan bir Akdeniz gücüydü ve Akdeniz birliğinin canlı temsilcisiydi. O zamanlar ortak bir uygarlık çemberini oluşturan Akdeniz dünyası kendi içinde oldum olası çokkültürlü bir yapıya sahipti.

A.L. MACFIE, Orientalism: A Reader, Edinburg University Press, Edinburg 2001, 8+365+9 sahife [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 215-216
"Orientalizm" genel anlamda geleneksel "Doğu bilimleri" olarak anlaşılırken XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bir başka deyişle koloniyalizmin sona ermeye başlamasıyla yeni bir anlam çerçevesi kazanmıştır. Buna göre yeni dönemde Orientalizm teknik bir ifade olmaktan çıkarak, doğu ve batı ikileminde batı ve batı emperyalizminin hayat anlayışı, doğu toplumları veya daha ziyade İslam toplumlarına karşı geliştirilen bir tavır, bir ideoloji olarak takdim edilmeye ve anlaşılmaya başlanmıştır. Bir bakıma hakim Batının Doğuya karşı politikalarının meşrulaştırma gayretlerini de içeren bu yaklaşım tabiatıyla pek çok hararetli tartışmaların da konusu olmuş ve olmaya devam etmektedir.

MUHAMMAD M. AL-ARNAVUT, Mu'tiyat 'an Dımaşk ve Biladi’ş-Şam el-Cenubiyye fi Nihayeti el-Karni's-Sadis ‘Aşer, Şam 1993, 247 Sahife (Sinan Paşa ve Suriye'deki Vakıfları) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 429-438
Tam Metin
Osmanlı-Arap tarihinin eskiden gözdesi bu gün gözyaşı olan Biladi'ş-Şam denilen Suriye bölgesi üzerine gerek Arapça gerekse Türkçe pek araştırma yapılamamıştır. Buna mukabil Muhammad al-Arnavut'un belirttiği gibi araştırmalar Batılılarca veya Batı dillerinde yapılmıştır.

1912 - 1962 Arası Batı'da Dinler Tarihi Çalışmaları

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 837-862
Tam Metin
1962'de "Journal of Bible Religion" (Din ve Kitab-ı Mukaddes Dergisi), yayıncıları "en çok yedi bin kelime" ile son elli yılda "Dinler Tarihi'nin Gelişiminin" bir özetini yazmaya beni davet etmişlerdi. Eski ve Yeni Ahid incelemelerini tartışmak başka yazarlara ait olduğu için, bu sahalar benim çalışmamın dışında kalmıştır. İşte, bu kitabı hazırlarken daha önce yazmış olduğum bu metni gözden geçirdim ve eksikleri tamamladım. Diğer sahalarda çalışan Dinler Tarihçileri tarafından yapılan keşiflere doğrudan bağlı olan Kitab-ı Mukaddes incelemelerinde görülen bazı temayüllere rağmen; yazının esas plânında hiç bir değişiklik yapmadım.

Osmanlı Türkiye'sinde Batılı Eğitim

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 1031-1044 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1031
Tam Metin
Ondokuzuncu yüzyıl başlarında, Sultan II. Mahmut, reformları döneminde, sivil memurlara Batıdan pantolon, redingot ve fes giydirmiş, ulemâ ise geleneksel sarık ve cüppesini giymeyi sürdürmüştür. Bu, halk gözünde "kadı sarığıyla otursun" diyerek Sultan'ı razı eden Galata Mollası Keçecizade İzzettin'in ricalarıyla olabildi. İstanbul'da bulunan Avrupalılar yaz mevsiminde sıcağa karşı korunmak içi hasır şapkalarının çevresine beyaz kumaş sararak bunun temelini atmışlar ve sokaktaki Türk vatandaşı onları iyi eğitim görmüş anlamında "okumuş" olarak kabul etmiş ve saygı göstermişlerdir. Sarık bir ilim irfan belirtisi olarak da kabul edilerek bırakılmıştır.