41 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Birinci Dünya Savaşı
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

NESİM OVADYA İZRAİL, 24 Nisan 1915 İstanbul Çankırı, Ayaş, Ankara, İletişim Yayınları, İstanbul 2013, 584 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 284 · Sayfa: 395-398 · DOI: 10.37879/belleten.2015.395
Osmanlı Ermeni tarihi üzerine Türkiye'de ve yurtdışında yapılan araştırmalar son otuz yıldır artarak sürmektedir. Bu eğilim Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki (BOA) yaklaşık 150 milyon belge ve 366,000 defterden tasnifi bitenlerin tümünün 1989'da açılıp yerli ve yabancı bilim adamlarının kullanımına sunulmasından sonra ayrı bir ivme kazanmıştır. BOA'da değişik fonlarda bulunan Ermeni meselesi hakkındaki malzemenin tasnifi ve katalogları tamamlanmıştır. Ayrıca, Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu ve Kafkasya'da yaptıkları katliam ve mezalim BOA'daki belgelerin kitap serileri olarak yayınlanmasıyla uluslararası kamuoyu ve bilim camiasının dikkatine getirilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı Ve Millî Mücadele’de Kastamonu Mevlevi Şeyhi Âmil Çelebi Ve Ailesi (1910-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 1-10
Tam Metin

Bilindiği üzere, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından başlayan Millî Mücadele, Anadolu'da Türk-İslam varlığının devam edip edememe gibi fevkalade kritik gelişmeleri ihtiva eden bir "nefs-i müdafaa" hareketidir. Şüphesiz bu kritik süreç içerisinde, bazı gayr-i millî gelişmeler ve problemler yaşanmakla birlikte, yediden yetmişe herkes vatan savunmasında elinden gelen gayreti gösterdi. Bu gayret içinde sufi kurumların da önemli bir sorumluluk yüklendiği görülmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Türk sufiliği içinde kayda değer bir mevkie sahip bulunan Mevlevihaneler, fevkalade önemli roller üstlenmiştir.

Mevlevihaneler, Balkan Savaşı'nda, yaralı askerler için hastane açılması ve benzeri bazı lojistik destek faaliyetleri içinde bulundular. Birinci Dünya Savaşı'nda ise gönüllü tabur kurarak fiilen cepheye katıldılar. Millî Mücadele'de ise kamuoyu oluşturulması ve vatan savunmasında önemli hizmetlerde bulundular. Mevlevilerin bütün bu faaliyetleri içinde Kastamonu Mevlevihanesi Post-nişîni Amil Çelebi ve ailesinin ise oldukça aktif yer aldığı görülmektedir.

Bu bildiride Amil Çelebi ve ailesinin Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele sırasındaki faaliyetleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Mevlana Müzesi Arşivi başta olmak üzere, dönemin basını ve diğer kaynaklar ışığında ele alınacaktır.

Kığı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne Ait Bazı Belgeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 141-198
Tam Metin
Bu araştırmada, Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucu üye varislerinden temin edilen Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine ait bazı belgeler ilk kez literatüre tanıtılmış ve değerlendirilmiştir. Sözkonusu belgelerde, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarına ait Kiğı kazası ve civarında veya Kiğılı olup da Doğu Anadolu'nun diğer bölgelerinde çeşitli askerî ve millî faaliyetlerde bulunmuş kişilerle ilgili önemli bazı bilgilere ulaşılmıştır. Özellikle, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de Doğu Anadolu'daki milis teşkilatlanmalar, milis taburlar ve faaliyetleri, ve diğer siyasi ve sosyal gelişmeler hakkında henüz literatüre yansımamış orijinal bazı tespitlere ulaşmak mümkün olmuştur.

Making History to/as the Main Pillar of Identity: The Assyrian Paradigm

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 631-646
In the 20th century Assyrians living in Diaspora have increased their search of identity because of the social and political conditions of their present countries. In doing so, they utilize the history by picking up certain events which are still kept fresh in the collective memory of the Assyrian society. World War I, which caused a large segment of the Assyrians to emigrate from the Middle East, has been considered as the milestone event of their history. They preferred to use and evaluate the circumstances during WW I in terms of a genocidal attack of the Ottomans against their nation. This political definition dwarfs the promises which were not kept given by their Western allies during the war for an independent Assyrian state. The aspects of Assyrian civilization existed thousands of years ago as one of the real pillars of their identity suffer from the artificially developed political unification around the aspects of their doom in WWI presented as a genocidal case. Additionally, this plays an efficient role in removal of existing religious and sectarian differences for centuries among Assyrians. This paper aims at showing in the framework of primary sources how Assyrian genocidal claims are being used pragmatically in the formation of national consciousness in a very effective way. Not the Assyrian civilization but their constructed history in WWI is used for the formation of their nation definition.

Ottoman Propaganda and Turkish Identity, Literature in Turkey During World War I

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 275 · Sayfa: 327-328
Erol Köroğlu'nun bu çalışması, Türk ve yabancı tarihyazımında sıklıkla değinilen ama pek de derinlemesine araştırılmamış olan Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı hükümetinin savaş propagandası ve bir Türk kimliği inşa edilmesi çabaları üzerinedir. Köroğlu, aslen bir edebiyatçıdır. Ancak bu çalışmasında Köroğlu'nun edebiyatçılıkla tarihçiliği itinalı bir şekilde bir araya getirdiği görülmektedir. Kitabın kaynakçasına bakıldığında sadece Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Devleti hakkındaki literatürün değil, asıl olarak bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nda üretilmiş propaganda ve diğer yayınların incelendiğini görülmektedir. Bu husus çok önemlidir. Zira bu dönem hakkındaki hassaten İngilizce neşriyatta kişiler ve fikirleri tartışılırken bu kişilerin kendi yazdıklarına bakılmayıp bir takım ezberler üzerinden bazı iddialar serdedilmektedir.

Totally Un-English'? Britain's Internment of Enemy Aliens' In Two World Wars (The Yearbook of the Research Centre for German and Austrian Exile Studies

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 287-292
Türk tarihyazımnda Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermenilerin zorunlu göçü hakkındaki çalışmaların neredeyse tamamı bu olayı izole bir vakaymış gibi anlatmakla ve sanki sadece Osmanlı İmparatorluğu'nda böyle bir uygulama yapılmış gibi bir algılamanın ortaya çıkmasına sebep olmaktadırlar. Hâlbuki savaş sırasında askeri bir gereklilik olarak belli bir dini ya da etnik grubun savaş bölgelerinden uzaklaştırılması uygulaması başka devletler tarafından da zaman zaman yapılmıştır. Bu devletlerden bir tanesi de Birinci Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri safında bulunan İngiltere idi. İşin ilginci, İngiltere'nin kendisi savaş sırasında karşı-propaganda amaçlı da olsa Osmanlı İmparatorluğu'nu Ermenilere karşı yapılan zorunlu güçten dolayı yoğun bir şekilde eleştirmişti. Richard Dove'un editörlüğünde hazırlanan bu çalışma ise İngiltere'nin hem Birinci Dünya Savaşı hem de İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkede bulunan bazı insanları "düşman tebaası yabancılar" (enemy aliens) diye kategorileştirip bu kişileri savaş bölgesi ilan edilen bölgelerden ve savaş bölgesi olarak ilan edilmeyen Londra gibi şehirlerden toplayıp ülkenin çeşitli yerlerindeki toplama kamplarına gönderdiklerini anlatmaktadır.

Britain and the Armenian Question 1915-1923 (New York: St. Martin's Press, 1984

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 281-286
Akaby Nassibian'ın İngiltere'nin 1915-1923 tarihleri arasında Ermeni meselesi ile ilişkisi hakkındaki bu kitabı sonuç kısmı dahil olmak üzere 7 bölümden oluşmaktadır. Giriş özelliği taşıyan birinci bölümde yazar Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki dönemde İngiltere'nin Ermeni meselesinde oynadığı rolü anlatmaktadır. İkinci bölüm ise İngiltere'de yazarın "insansever/hayırsever" (humanitarian) diye nitelediği kişi ve grupların 1918 öncesi Ermeni sorununa yaklaşımlarına ayrılmıştır. Yazar, "insansever/hayırsever" derken aslında Ermeni taraftan-Türk aleyhtarı lobi faaliyetlerini kast etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'na İngiltere'nin karşısında girdiği için bu ülkede Türk karşıtlığı normal karşılanabilirdi. Bu yüzden, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı olan savaş gayretine destek oldukları için haliyle Ermeniler'e İngiltere içinde verilen desteği Nassibian, "insansever/hayırsever" olarak nitelemektedir.

Birinci Dünya Savaşı Sırasında Anadolu’nun Güney Bölgelerinde Ermeni Çete Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 74 · Sayfa: 253-282
Tam Metin
Osmanlı Devleti, 1915 yılının Nisan ayında Zeytun Ermenilerini Konya'ya göç ettirdi. Daha sonra bu kararın kapsamı genişletildi ve 27 Mayıs 1915'te Ermenilerin Halep, Musul ve Deyr-i Zor'a göç ettirilmelerine dair kanun çıkarıldı. Bu kanunun çıkarılmasının sebebi, Ermenilerin savaş hâlindeki Osmanlı Devleti'nin düşmanlarıyla işbirliği yapması ve Anadolu'nun hem doğusunda hem de güneyinde bağımsız devlet kurmaya çalışmalarıydı. Bu amaçlarına ulaşmak isteyen Ermeniler, sevk ve iskân kararına rağmen dağlara çıkıp Fındıcak ve Musa Dağı'nda isyan ettiler. Hatta Urfa şehir merkezinde de isyan çıkardılar. Bu isyanların bastırılmasından sonra bazı Ermeniler küçük çeteler kurarak faaliyetlerine Amanos ve Toroslar'da devam ettiler.

Çanakkale Savaşında Hukuk İhlalleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 83-106
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı cepheleri içerisinde Çanakkale Cephesi'nin, Boğazların askerî ve stratejik konumu nedeni ile Rusya başta olmak üzere, İtilaf Devletleri ve özellikle İngiltere tarafından ne kadar önemsendiği bilinmektedir. Çanakkale'nin geçilmesi Boğazların deniz trafiğine açılmasını sağlayacak, bu da İngiltere ve Fransa'nın Rusları desteklemesini olanaklı hale getirecekti. İngiliz ve Fransızların Osmanlı İmparatorluğu'nu savaş dışı bırakarak Almanya'nın güneydoğudan kuşatılmasını amaçlayan stratejisi, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerindeki başarısızlık sonucunda boşa çıkmıştır. Bu makale, gerek Türkiye ve gerekse dünya tarihi açısından yeri tartışmasız olan Çanakkale Savaşları'nda İtilaf Devletleri'nin uluslararası hukuk dışı uygulamalarını örneklemeyi amaçlamaktadır.

Wilson Prensipleri ve Liberal Emperyalizm

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 145-174
Tam Metin
Açıklandıkları 1918 yılından bu yana onları gerektiği gibi tahlil edemeyen ya da liberalizmin dar ideolojik parametreleriyle düşünen bir çok akademisyen ve yazar Wilson prensiplerini, adaletli, özgürlükçü ve eşitlikçi bir dünya idealinin formülasyonu olarak görmüşlerdir. Bu prensiplerin gerçekte, emperyalizmin Yirminci Yüzyılın koşullarına uygun olarak liberal bir anlayışla yeniden yapılandırılması amacıyla geliştirildiği, bilgisizlik nedeniyle ya da kasıtlı olarak göz ardı edilmiştir. Aşağıdaki makalede, ABD Başkanı Wilson'un adıyla anılan prensiplerin gerçek amaçları ve nitelikleri sorgulanmaktadır.