41 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
Birinci Dünya Savaşı Sonlarında Kafkasya'da İngiliz Faaliyetleri
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 487-508
Özet
Tam Metin
Dünya üzerinde stratejik açıdan çok önemli bir coğrafya üzerinde bulunan Kafkasya tarih boyunca çevresindeki büyük devletlerin sürekli ve yakın ilgisini üzerinde hissetmiştir. Doğuda Hazar Denizi'nden batıda Karadeniz'e uzanan, kuzeyde Rusya ile güneybatıda Türkiye ve güneyde İran'a dayanan bu bölge kaçınılmaz olarak Rusya, İran ve Osmanlı Devleti'nin mücadele sahası olmuştur. Bölgenin eşsiz coğrafi konumu çevresindeki güçlerce rakiplerinin nüfuz sahasını daraltma projelerinde geçit olarak telakki edilmiştir. Hakikaten tarihi gelişmelere bakıldığında görülecektir ki eğer bölge Türk hakimiyetine geçmişse daha kuzeye Türk ilerleyişini kolaylaştırmış; İran hakimiyetinde ise İran'ın Anadolu'ya ve kuzey Kafkasya'ya yönelik genişleme gayretlerini mümkün kılmış; Rus hakimiyetinde ise İran üzerinde Rusya'nın nüfuz kurmasına ve Osmanlı'nın aleyhine genişlemesine ve böylece sıcak denizlere yaklaşmasına imkan vermiştir.
MEHMET ASAF (SAYGUN), Volga Kıyılarında ve Muhtıra: Esaret Hatıra ve Maceraları, (Yay. Hz. Murat Cebecioğlu), İzmir Akademi Kitabevi 1994, XXIII+310 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 647-656
Özet
Tam Metin
İlkokul yıllarımda Birinci Dünya Savaşının ve Kurtuluş Savaşı'nın muharip neslinden pek çok savaş anılarını dinledim. Tarihimizin son yüz yıllık kesitinde ülkeleri için hiçbir kuşağın yapamadığı kadar fedakârlık yapan, kan ve can veren; karşılığında da verdikleri ölçüde sahipsiz bırakılan bu âbide insanlardan o yıllarda dinlediklerimin hepsini anladığımı iddia edemem. Hatta bir ölçüde, içlerinde çeşit çeşit ölüm motifi gizlenmiş cephe hikayelerinden, açlık ve bulaşıcı hastalık olaylarından ürktüğümü, korktuğumu dahi söyleyebilirim. Dinlediğim her hikayeyi, olaylarda geçen ülke coğrafyasına ait isimleri çocukluk hayalleriyle bir yerlere yakıştırdım; ancak, her hikayede aslında Osmanlı Devleti'nin çöküş tarihinin anlatıldığını ve yeni bir Türk devletinin doğum sancılarının çekildiğini fark edemedim.
Osmanlı Genç Derneklerinden İnkılâp Gençleri Derneklerine
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 139-162
Özet
"Güçlü bir ordunun arkasında her an bir de sağlam bir gençlikten mürekkep bir ihtiyat ordusu mevcuttur" gibi bütün bir ulusu "millet-i mü- sellaha" haline sokmayı amaçlayan anlayış, 19. yüzyıldan itibaren hayat sahası arayan ve Dünya egemenliği peşinde koşan Alman siyasetini formüle etmektedir. Almanların bu politikaları, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ülkenin yönetimini ele geçiren İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından da benimsenmiştir. İttihatçılar, ülke genelinde kurdukları yarı askeri nitelikli gençlik örgütleriyle amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmışlar ve ulusun önemli bir kesimini savaşa hazır biçimde tutmaya çalışmışlardır. Anılan gençlik örgütlenmeleri beden eğitiminin, spor faaliyetlerinin ve askeri eğitimin öğretildiği o dönemdeki adıyla keşşaftık bugünkü deyimiyle izcilik etkinlikleri etrafında yapılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Canik'in İaşe Durumu (1914-1918)
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 775-812
Özet
Tam Metin
İaşe, kelime olarak beslenme, yedirip içirip geçindirme anlamlarına gelmektedir. İaşe buhranı ise çeşitli nedenlerden ötürü ortaya çıkan iktisadi darlıkta temel geçim maddelerinin bulunamaması veya aşırı fiyat yükselmesinin tüketiciye yansımasıdır. Tarih boyunca oluşan iaşe buhranlarının sebepleri çok çeşitlidir. Fakat, toplumları derinden sarsan, siyasi ve sosyal bir takım sonuçlar doğuran bu buhranın temel sebepleri her zaman aynı olmuştur. Toplumu iaşe kıtlığına götüren gelişmelerin başlıcaları nüfus tehâcümü, para kıymetinin düşmesi ve maliyetin yüksek oluşudur.
Mondros Mütarekesi Sonrasında Anadolu’nun Görünümü
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 725-757
Özet
Yirminci asrın ilk çeyreğinde İtilâf devletleri tarafından Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılmak istendiği, Paris ve Londra Konferansında nasıl ele alındığı değerlendirilmeğe çalışılacaktır. Emperyalist devletlerin, Türk topraklarını paylaşmak için masaya yatırdıkları günlerde Meville Johns, bu hususta bir çok konferans vererek meseleyi ele almış ve konferans metinlerini daha sonra yayınlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi ve Türkiye'yi Bölme Çabaları (1908-1918)
Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 387-428
Özet
Tam Metin
Son zamanlarda kimi Avrupa ve Amerika arşivlerinde araştırıcılara açılmış olan ilk kaynak belgelerin de kanıtladığı gibi, Fransa, İngiltere, Rusya ve Almanya denli güçlü devletler, Yakın ve Orta Doğu'yu kendi etki ve egemenlikleri altına almak için yıllardan beri birbirleriyle yarışıyorlardı. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce, savaş günlerinde ve savaştan hemen sonra, onların düzenlerine hedef oluşturan başlıca ülke, Osmanlı İmparatorluğu'ydu. Güçlü devletler, Osmanlı ülkelerinin bol kaynaklarını sömürmek ve İmparatorluğu kendi pazarlarına bağlamak amacıyla her türlü önleme başvurarak Türkiye'ye sızmak için uğraşıyorlardı. Onları en çok ilgilendiren kaynaklardan biri de petroldü. Orta Doğu ülkelerindeki bol petrol kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle düşmanlık düzeyinde bile yarışa girişiyorlardı. Gerçekte, Birinci Dünya Savaşı'nın patlamasına neden olan başlıca etkenlerden biri de, güçlü devletler arasındaki bu ekonomik yarışmaydı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi’nde Aşiret Mensuplarından Oluşturulan Milis Birlikleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 36 · Sayfa: 911-926
Özet
Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas (Doğu) Cephesi, savaşın başlangıcından 1916 yılının Mayıs ayı ortalarına kadar 3. Ordu; bu tarihten itibaren 2. Ordu'nun bölgeye intikali ile 3. ve 2. Ordular tarafından savunulmuştur. 2. Ordu'nun cepheye katılması ile Kemah-Pülümür-Hınıs hattının kuzeyi 3. Ordu; güneyi de 2. Ordu'nun sorumluluk bölgesi olarak tesbit edilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde aşiret mensuplarının oluşturduğu askerî organizasyonun başlangıcı, II. Abdülhamit devrine kadar gitmektedir. 1891 yılında Hamidiye Hafif Süvari Alayları'nın kurulduğu bilinmektedir. II. Meşrutiyet devrinde bu teşkilât önemli ölçüde gevşemişse de Birinci Dünya Savaşı sırasında gördüğümüz aşiret birliklerinin Hamidiye Hafif Süvari Alayları'nın devamı olduğu anlaşılmaktadır.
İngilizlerin Hicaz İsyanına Maddi Yardımları
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 429-446
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin Asya kıtasında yeralıp bünyesinde kesif bir Arap nüfusu barındıran, ayrıca coğrafi konumu itibarıyla da savaş açısından oldukça önemli bir durum arzetmekte olan Arabistan, Birinci Dünya Savaşı arifesinde duygu ve lisan açısından birlik içerisinde olmakla birlikte siyasi yönden sadece guruplara ayrılmakla kalmamış, fakat aynı zamanda birbirine muarız kabileler arasında mücadele alanı haline de gelmiştir. Arabistan aynı zamanda askerî açıdan küçümsenecek bir yapıda olmamakla birlikte müşterek bir Arap hareketini gerçekleştirecek lider ve önderden yoksun bulunmaktaydı.
Birinci Dünya Savaşı Günlerinde Türk-Ermeni İlişkileri ve İngiliz Propagandası
Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 377-380
Özet
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı günlerinde Türklerle Ermeniler arasında çıkan olayları, Ermeni militanlarıyla sempatizanları, Ermenilere karşı planlı biçimde yapılmış kırım, soykırımı ve toptan imha olarak nitelendirirler. Türkler ise, bu olayları, 'Hıristiyan Süper Devletlerce kendi çıkarları için kışkırtılan Ermenilerin, yurtları Türkiye'ye karşı ihaneti ve Türk-Ermeni çatışması olarak nitelendirirler.
Karadeniz Olayı ve Birinci Dünya Harbine Girişimiz
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 175-182
Özet
Osmanlı İmparatorluğu'nu harbe sürekleyen olayları şöyle özetleyebiliriz: İtilâf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nu tarafsız tutmaya çalışmış fakat ittifaka yanaşmamışlardı. Çünkü her birinin Türkiye üzerinde başka başka emelleri vardı. Rusya Boğazlara resmen egemen olmak, ayrıca Doğu Anadolu'yu elde ederek İskenderun'a inmek istiyordu. İngiltere Basra Körfezini, Şattülarap'ı, Hindistan'ın bir parçası olarak kabul ediyor, Hint yolu ve Süveyş Kanalı'nın güvenliği bakımından da Filistin'e el atmak istiyordu. Fransa, Suriye ve Kilikya'ya göz koymuştu. Kesin sonuç yeri olan Avrupa Cephesinin aleyhine, Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli yerlerinde, cepheler açmak zorunda kaldı. Türkler tarafından Boğazların kapatılması, Rusya'yı her türlü müttefik yardımından yoksun bıraktı. Bu nedenle kesin sonucun elde edilmesi gecikti. Bu gecikme Rusya'nın içten çökmesine sebep olmakla kalmadı, müttefiklerine de pahalıya mal oldu.