3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Bithynia
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Hellenistik Dönem Öncesi Bithynia’da Hellen Kolonileri ile Bithynialılar Arasındaki İlişkiler

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 282 · Sayfa: 407-434 · DOI: 10.37879/belleten.2014.407
Tam Metin
Bu çalışma Hellenistik dönem öncesi Bithynia Bölgesi'nde yaşayan Bithynialılar ile Hellen kolonileri arasındaki ilişkileri inceler. Geçen yirmi yıllık süreçte Karadeniz'da kurulan Hellen kolonileri ve bunların yerel unsurlarla olan ilişkileri özellikle arkeolojik kazılardan elde edilen verilerin de yardımıyla üzerinde çalışılan önemli konulardan biri olmuştur. Ancak Propontis'in doğusuna, yani kabaca Bithynia bölgesine bakıldığında buradaki erken dönem yerleşmeleri ve koloniler konusunda arkeolojik açıdan genel bir sessizlik hâkimdir. Bu nedenle bu çalışmada antik yazılı kaynaklar öncelikle değerlendirilmekte ve arkeolojik verilere bölgede tespit edilebildiği kadarıyla değinilmektedir. Böylece çalışmanın amaçlarından biri de arkeolojik verilerin yetersizliği nedeniyle Bithynia'daki erken dönem yerleşim yerleri ve Hellen kolonizasyonu ile bölgede birlikte yaşamaya başlayan Bithynialılar ve koloniler arasındaki ilişkiler konusundaki bilgilerimizin eksikliğine dikkat çekmektir. Çalışma iki ana kısma ayrılır. İlk bölüm Hellen kolonizasyonu öncesinde Bithynialılar'ın etnik kökenleri ve egemenlik alanları konusuna değinir. İkinci kısım ise Bithynia'da kurulan Hellen kolonileri ve kolonilerin Bithynialılar ile olan ilişkilerinin nasıl şekillendiğini inceler.

Bithynia, İonia, Karia'da Epigrafi Araştırmaları

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 61-68 · DOI: 10.37879/belleten.1980.61
Tam Metin
1978 yılının yaz aylarında üç ayrı tarihi bölgede epigrafik araştırma gezileri yaptım. Anadolu'nun özellikle batı kesimi geçen yüzyıldan bu yana yoğun biçimde tarihi araştırma alanı olmuştur. Uygarlıkların doğduğu yerlere büyük ilgi duyan Batılı bilim adamları, bu yüzyılın başlarında, Yunanistan'dan sonra adalarda ve Anadolu'nun batı bölgelerinde sürekli araştırma gezileri yapmışlardır. Ne yazık ki ülkemiz insanlarının bu tarih araştırmalarına katkısı çok az olmuştur. "Misak-ı milli" sınırları içinde kurulan Cumhuriyet'in ilk geliştirdiği kavramlardan biri, yüzyıllardır üzerinde yaşanmış bu toprakları n uzak tarihini bilmek, araştırmaktır. Gerçekte uzak dediğimiz tarih hemen yakınımızda, birçoğu toprağın yüzeyinde bugün de varlığını sürdürmektedir. Köylerde, kasabalarda, dahası kentlerde evlerimizin duvarlarında, tapınaklarımızın temelinde, dibek olarak kullanılan sütun dipliklerinde, eşikteki mezar stellerinde uzak geçmişi görebilmek için, bunlara Batılı gözüyle bakmamız gerekiyordu. Ne ki, çok yakın zamanlara değin içinde yaşadığımız; varlıklarını, yerlerini korumuş olan tarih kalıntılarının, şimdi de Batı turizminin etki alanına giren bu ülke insanlarının eliyle yerleri değiştirilmektedir. Tarihi yapıtlara mal gözüyle bakan kent - kasaba antikacıları, maniye dönüşmüş tutkuları ile defineciler yaz kış demeden dere tepe gezip antika aramaktadırlar. Geçen yazdan beri yazıt araştırmak için gittiğimiz köylere, tırmandığımız dağ başlarına, doğanın gizlediği dere yataklarına defineciler bizden önce uğramıştı.

Gebze Yöresinde Kutluca Kubbeli Mezarları ve Onun Trakya Kubbeli Mezarları Arasında Aldığı Yer

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 146 · Sayfa: 143-158 · DOI: 10.37879/belleten.1973.146-143
Tam Metin
Eskiden Kurtçalı ya da Kurtluca, bugün ise Kutluca adını taşıyan köy Gebze ilçesine bağlı olup Gebze'nin kuş uçumu 30 km. kuzeydoğusunda, İzmit'in ise yine kuş uçumu 23 km. kuzeybatısında, eski İzmit-İstanbul yolunun yaklaşık olarak 2 km. kuzeyinde yer almaktadır. 1939 yılında Bithynia bölgesinde bir inceleme gezisi yapmış olan Alman epigrafist ve arkeologu F. K. Dörner bu köyün mezarlığında bulmuş olduğu kubbeli mezar hakkında şu bilgiyi vermektedir: "Yakında meydana çıkaracağımızı umduğumuz kubbeli mezar (Bithynia'nın eski iskân tarihine dair) emin bir ipucu verecektir. Ben bu mezarı Ekşioğlu (Şemsettin)nun kuzeydoğusunda, yaklaşık olarak 1,5 saatlik bir mesafede 2 sık çalılıklar ve büyük ağaçlarla örtülü bir tepenin üzerinde keşfettim. Bugün aynı yerde bir Türk mezarlığı bulunmakta, bu mezarlık ilkönce bence anlaşılmayan, fakat sonra tam anlamını kazanan "Yarımbaş Mezarlığı" adını taşımaktadır. Kubbeli mezar, doğudan batıya doğru yükselen bir tepeler silsilesinin sırtında bulunmaktadır. Kuzeyde arazi, levha II, I'de görüldüğü gibi, dik meyilli olarak alçalmakta, burada belki kubbeli mezarla ilgili büyük ve açık bir suni çukur yer almaktadır. Mezarlığın önüne geldiğimde tepeyi ilkönce tabii sandım. Fakat mezarlığın içinde eski eser bulmak ümidi ile yaptığım araştırmalar esnasında dilimli başlıklar ve yivsiz sütun parçaları yanında zorla kırılmış mezarın kubbesiyle karşılaştığımda hayretler içinde kaldım.