17 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Bizans İmparatorluğu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Urfa Haçlı Kontluğu Tarihine Bir Bakış (1098-1146)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 167-174 · DOI: 10.37879/belleten.1989.167
Tam Metin
Şanlıurfa'nın kaderinde, XI. yüzyıl sonunda başlayan haçlı seferleri önemli bir rol oynadı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında başlamış olan bölgenin Türkleşmesi olayını, kısa bir zaman için durdurmuş görünmesine rağmen, gerçekte hızlandırdı. XI. yüzyıl ortalarında Anadolu sınırlarına ulaşmış bulunan Türk akınları karşısında ermeniler, topraklarını Bizans İmparatorluğuna satarak ülkenin içlerine çekilmiş, bu arada Güney-Doğu Anadolu bölgesine de girmişlerdi. 1071 Malazgirt zaferi Anadolu'yu Türklere açtı. Türkler kısa zamanda Marmara kıyılarına kadar yayıldılar. Bu sırada, Bizans'ın zayıf durumundan faydalanan ermeniler küçük küçük beylikler kurmak suretiyle bağımsızlıklarını sağlamaya çalışıyorlardı. Ancak Türklerin bölgeye gelişiyle üstünlük ve hâkimiyet iddialarını yavaş yavaş ve çoğu zaman da barışçı yollarla Türklere kaptırmaya başlamışlardı. Hâkimiyetin el değiştirmesi ile bölgedeki etnik yapı değişmiş sayılmazdı. Çünkü Türkler, hâkimiyetleri altındaki yabancı toplumlara karşı her zaman anlayış ve hoşgörü ile bakmışlardı. Bu defa da durum aynı idi. Haçlıların gelişine kadar bölgenin hıristiyan ahalisi Türklerle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Haçlıların gelişi bu düzeni bozdu. Şimdi Türk veya Bizans hâkimiyetinden haçlıların yardımı ile kurtulup bağımsızlıklarını sağlayabilirlerdi. Bu düşüncenin ışığında, haçlıları pek büyük bir sevinçle karşılamaları çok tabiiydi. Onları kurtarıcıları olarak görmüşlerdi. Fakat, ne büyük ölçüde yanıldıklarını kısa zamanda anlayacaklardı. Haçlıların niyeti, kendi mezheplerine aykırı inançta olan doğu hıristiyanlarını kurtarmaktan çok, kendi hâkimiyetlerini sağlamaktı. Olayların akışı bunu kısa zamanda gösterdi.

Rum (Anadolu) Sultanlığının Menşei ve Bizans

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 219-226
Tam Metin
Rum Sultanlığı (Anadolu Selçuklu Sultanlığı) XI. yüzyılın son çeyreğinde Küçük Asya'da Bizans imparatorluğunun hâkimiyetine son vererek Selçuklu ailesinden gelen Türk beyleri tarafından kurulmuştur. Van Gölü'nün kuzeyinde, Malazgirt'te, Romain Diogene'e karşı Alp-Arslan'ın kesin zaferi, Selçuklu Türklerinin Küçük Asya'da (Anadolu'da) diledikleri gibi akınlar yapma özgürlüğünü güvence altına aldığı zaman, 1071 yılında, bu Sultanlık mevcut değildi. Fakat Haçlılar onların başkenti İznik'i 1097'de aldıkları zaman Rum Sultanlığı çok daha canlı idi. Acaba bu kuruluş, bu iki tarih arasında, ne zaman kesin olarak gerçekleşti?

LYN RODLEY, Cave monasteries of Byzantine Cappadocia, Cambridge University Press 1985, 266 sayfa, 59 çizim, 188 resim. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 607-610
Tam Metin
Kappadokya bölgesindeki Erken Hıristiyan ve Bizans dönemi eserlerini konu alan yayınların 1950'lerden itibaren yoğunlaştığı dikkatimizi çeker. 1950-85 yılları arasında tesbit edebildiğimiz 141 yayının onüçü kitap, diğerleri makaledir. Bu çalışmaların büyük bir kısmının yedi araştırmacı -N. Thierry, J. Lafontaine-Dosogne, G.P. Schiemenz, M. Restle, A.W. Epstein, Y. Ötüken, L. Rodley- tarafından gerçekleştirildiği ve genelde resim sanatına yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Mimari alandaki büyük boşluğun yeni yayınlarla, mesela M. Restle'nin "Studien zur frühbyzantinischen Architektur Kappadokiens" (1979) ve burada tanıtacağımız kitapla doldurulmaya başlanması sevindiricidir. Kitap altı ana bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde Kappadokya'nın coğrafi ve tarihi konumunu özetleyen araştırmacı kaya mimarisinin özelliklerini kaynak ve yayın verileriyle tanıtır. Üç gruba ayırdığı kaya manastırları, ayrıca inziva yerleri kitabın iki, üç, dört ve beşinci bölümlerinde ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Son bölüm ise yapıların tarihlendirme sorunlarına, tipolojik değerlendirilmesine, banileriyle ilgili sentezlere ve Bizans manastır mimarisi içindeki yerinin tartışmasına ayrılmıştır.

ELIZABETH A. ZACHARIADOU, Romania and the Turks, (c. 1300-c.1500), London, 1985. Variorum reprints, XXVII + 304 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 697-698
Tam Metin
Onbirinci yüzyılın hemen başlarında, Anadolu'yu yurt edinmeye başlayan Türkler, karşılarında sürekli gerilemek durumunda kalan Bizans'ı bulmuşlardır. Türkiye Selçukluları, Beylikler ve nihayet Osmanlılar kimi zaman savaş yoluyla, kimi zaman da müttefikleri olarak Bizans topraklarını ele geçirmişlerdir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un feth edilmesiyle Bizans son bulurken, Osmanlıların Balkanlar'daki ve Anadolu'daki toprakları merkezi bir yönetim altında birleştirilerek İmparatorluğun kuruluş dönemi tamamlanmış oluyordu. Ondördüncü yüzyılın başında Türklerin karşısına Bizans'tan başka Venedik ve Ceneviz gibi Latin Devletleri çıkmışlardır. Anadolu'da İlhanlı egemenliğinin çökmeye başlaması ve Bizans'ın da zaafından yararlanan Türkmen uç Beyleri fethettikleri bölgelerde birer Beylik kurmuşlardır. Batı Anadolu'da Menteşe ve Aydın-oğulları Beylikleri'nin kurulmasından sonra, bu Beyliklerden gaziler Romania'ya (Ege havzasındaki topraklar) akınlarda bulunmaya başladılar. Romania'nın büyük ölçüde görünümünü değiştirecek olan bu akınlar, Venedik ve Ceneviz'in tepkisi ile karşılaştı. Bir yandan Türklere karşı Haçlı Seferleri düzenlenirken diğer yandan-zaman zaman kesintiye uğramakla beraber-ticari ilişkiler sürdürüldü. Türklerin Anadolu, Balkanlar ve Romania'da yayılmaları incelenirken, ilişkide bulunduğu Bizans ve Lâtin Devletlerin kaynaklarına başvurmak kaçınılmazdır. Burada tanıtmaya çalışacağımız kitap, başlıca bu iki kaynak grubuna dayanılarak hazırlanmıştır. "Romania and the Turks" başlığını taşıyan eser, E. Zachariadou'nun çeşitli makalelerinin Variorum yayınevi tarafından bir araya getirilmesiyle meydana gelmiştir.

V. DİMİTRİADİS, Topografia tis Thessalonikis kata tin Epohi tis Tourkokratias (1430-1912), (Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası), Makedonya Araştırmaları Enstitüsü-Makedonya Kütüphanesi No: 61, Selânik, 1983. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 193 · Sayfa: 163-168
Tam Metin
Selânik kenti, gerek Bizans İmparatorluğu, gerekse Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında siyasal, toplumsal ve ekonomik faaliyetlerin toplanmış olduğu önemli merkezlerden biridir. Bununla beraber, kentin topoğrafyası üzerindeki çalışmalar daha çok Roma ve Bizans dönemleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Selânik'te Türk egemenliği II. Murad zamanında 1430 yılında başlayarak 1912 yılına kadar sürmüştür. Türk egemenliğinde Selânik'in topoğrafyasına ilişkin son zamanlara değin bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. V. Dimitriadis'in. "Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası" adlı eseri, yazarın da "Giriş" kısmında belirttiği üzere, bu açığı kapamak amacıyla yazılmıştır. Dimitriadis, bu konuya ilişkin malzemeyi, özellikle, Selânik'teki Makedonya Arşivi Vlatadon Manastırı Arşivi ve Sofya'daki Milli Kütüphaneden yararlanarak toplanmıştır. Bu malzeme daha çok kadı sicilleri, vakıf defterleri, tapu defterleri ve vergi ile ilgili defterlerden oluşmaktadır. Ayrıca, H. Lowry tarafından yayımlanmış olan 1478 tarihli mufassal tahrir defterinden de geniş ölçüde yararlanılmıştır. Uzun yıllar süren bir çalışmanın ürünü olan ve en son kaynakçanın da kullanıldığı bu eser başlıca iki bölümden oluşmaktadır.

Bizans İmparatorluğu'nun Çöküşündeki Ekonomik Faktörler

Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 523-536 · DOI: 10.37879/belleten.1984.523
Tam Metin
Osmanlı Türkleri tarafından Bizans İmparatorluğuna son verilmesi üzerinden beş yüz yıl geçti. Bugün bilim adamları, Bizans İmparatorluğu'nun tüm varlığı boyunca çöküş durumunda bulunduğunu iddia eden Gibbon'ın varsayımını haklı olarak reddetmektedirler. Bunun yerine Bizans'ın, tarihin en büyük İmparatorluklarından biri olduğunu kabul etmişlerdir. Bunun için geçerli nedenler vardır. İmparatorluk bin yıldan daha uzun bir süre varlığını sürdürmüştür. 11. yüzyılın ortası doğru, Hıristiyan dünyasında bir uygarlık merkeziydi. Antik çağın yazılı eserlerini ve düşünce sistemini korumuş; sanatta yeni şekiller geliştirmiş ve barbarları durdurmuştu. Büyük devlet adamları, askerler ve diplomatlar yetiştirdiği gibi, ünlü bilginler ve reformcular da yetiştirmiştir. Misyonerleri, diplomatları ve bazen de orduları yardımıyla, putperest kabileler ve özellikle, sınırları boyunca ve dışında yerleşmiş olan Slavlar arasında İncil'i yaymıştır. Bir Çek tarihçisinin ortaya koyduğu gibi Bizans, "Sırp, Bulgar, Rus hatta Hırvat gibi disiplinsiz kabilelere bir şekil vererek onlardan uluslar yaratmıştır. Onlara kendi dinini, kurumlarını vermiş ve uygarlığın en önemli ögelerinden olan yazı ve yazını aktararak, prenslerine halkı nasıl yöneteceklerini öğretmiştir. Bizans, büyük bir kuvvet ve uygarlık götüren bir güçtü.

ANDRÉ GUILLOU, La civilisation byzantine (= Bizans Medeniyeti) [Collection "Les Grandes Civilisations" XIV, dirigée par Raymond Bloch]. Paris, Arthaud yaymevi 1974, 620 sahife, metin dışı 206 siyah- beyaz (héliogravure) resim, renkli 8 levha, 42 plân ve harita, ciltli. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 166 · Sayfa: 305-318
Tam Metin
Bizans medeniyetini çeşitli dalları ile toplu olarak ortaya koyan kitaplar oldukça çok sayıdadır. Hayli yıl önce 1904'te, Bizans sahasında başka yayınlarını bilmediğimiz P. Grenier adında bir fransız, büyük çapta bir çalışma yayınlamıştı. İki cilt içinde Bizans medeniyetini inceleyen P. Grenier, Bizans imparatorluğunun sosyal ve politik gelişmesini özetlediği bu kitabının birinci cildinde Bizans'ın sosyal varlığı (L'étre social), ikinci ciltte ise siyasi varlığı (L'étre politique) ele almıştı. Tam bir medeniyet tarihi olan bu kitap nedense fazla bir ilgi uyandıramamış pek yaygın bir şöhreti olmadığı gibi pek çabuk da unutulmuştur. Buna karşılık bu kitaptan daha kısa ve daha özet halindeki bir yayının daha çok tanınması biraz şaşırtıcıdır. Leyden Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. D. C. Hesseling, Hollanda dilinde bu konuda bir deneme yapmış ve küçük eseri yazanın kontrolünden de geçerek az sonra 1907'de fransızca olarak da bastırmıştı. Yazar bu küçük kitabının başlığına deneme (=essai) terimini eklemeği lüzumlu görmüş, böylece böyle geniş bir konuyu iddialı olarak ele almağa henüz cesareti olmadığını belirtmişti. Bizans medeniyeti hakkında bunun arkasından değişik memleketlerde toplu birer sentez karakterinde başka kitaplarda basıldı. Tanınmış Alman bizantinisti H. Gelzer'in 1909'da yayınlanan Bizans Kültür Tarihi, başlığının aksine tam bir medeniyet tarihi değildi. Zaten bu küçük kitap yazarın son eseri olmuş ve müsvedde, onun ölümünden sonra oğlu tarafından bastırılmıştı. Ancak bu eserde hiçbir kaynak ve referans gösterilmediği gibi genel bir bibliyografya bile yoktur. Ayrıca bunun içinde Bizans medeniyetinin bazı konularından (mesela: sanatı) tek kelime ile olsun bahsedilmemiştir. N. Turchi'nin İtalyanca Bizans Medeniyeti ise 1915'de yayınlanmıştır.