10 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
BURDUR İLİ AĞLASUN İLÇESİ YILDIZLI ZİLİ BELGELEME ÇALIŞMASI
Arış · 2019, Sayı 15 · Sayfa: 6-17 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.125
Özet
Tam Metin
Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde hala gün yüzüne çıkmamış, kayıt altına alınmamış çok fazla düz dokuma yaygılar bulunmaktadır. Dönem özelliklerinin incelenebilmesi ve koruma çalışmaları yapılabilmesi için bu eserlerin belgeleme çalışmaları yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Burdur ili Ağlasun ilçesi Yeşilbaş köyünden Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları bölümüne bağışlanan Yıldızlı Zili, yöreye ait etnografik bilgiler içermektedir. Bu özelliğinden dolayı araştırmaya konu olan zili'nin teknik, desen ve koruma yönünden incelenmesi araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Zili'de uygulanan teknik, renk, motif ve kompozisyon özellikleri, günümüzde ki durumu, renk analizleri ve korunmasına yönelik çalışmalar ele alınmış ve bu bağlamda belgeleme çalışması yapılmıştır. Çeşitli analitik yöntemler ile belgeleme çalışması güçlendirilmiştir. Portable XRF cihazı ile yapılan elementel analiz sonuçlarına göre eserde çeşitli kimyasallara rastlanmıştır. ColorQA Pro System programını içeren portatif renk ölçer ile renk analizi yapılmıştır. Renk analiz verilerinde eserin ön ve arka yüzündeki aynı renk ipliklerde farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Koruma sürecinde ise aktif ve pasif müdahalelerde bulunulmuştur. Eser çok tozlu ve kirli durumda olduğundan dolayı kilim laboratuarında esere ıslak temizlik yöntemi uygulanmıştır. Araştırmaya konu olan zili, elde edilen veriler ve sahip olduğu motif ve kompozisyon özelliklerinin Teke Yöresi kültürünü yansıtmasından dolayı önem taşımaktadır. Gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından belgeleme ve koruma sürecinin doğru yapılması gerekmektedir.
Burdur'da Halı Heybe Örnekleri
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 4-13 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.74
Özet
Tam Metin
Saraçlı halı heybeler Türk erkeklerinin at eyeri üzerinde kullandığı önemli halı örnekleridir. Halı heybeler Türk halı sanatı örneklerinin zenginliğinden olsa gerek yeterince tanıtılmamıştır. Bu heybelerin atın eyer halısı yerine geçmesinin yanında, aynı zamanda ağ parçası eyer kaşına geçirilerek, dengeli bir yerleştirme ve kilitli saraç sistemiyle eşya taşımada da güvenli bir araçtır. Halı heybelerin çeyizlik halı eşyalar arasında yer aldığı ve damat için dokunduğu da bilinmektedir. Ayrıca bu heybelerin ticari amaçlı, çarşı işi eşya olarak da üretiminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Gerek hazır alınan, gerekse aile üretimi olan halı heybelerde yörenin halı motiflerini bulmak mümkündür. Bu heybeler Türk hayat tarzı ve sanat estetiğinin birer tanığı olarak bu güne ulaşan, kültür miraslarıdır. 1970'li yıllarda atın yerini arabaların almasıyla işlevi biten bu heybeler müze ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Makaleye konu olan halı heybeler Burdur Müzesi, ilçe ve köylerinde 2013 yılında yapılan alan araştırmasında, tarama yöntemiyle tespit edilmiştir.
Osmanlı Çarşılarına Bir Örnek: Burdur Ulu Cami ve Çevresi (Yukarı Pazar)
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 284 · Sayfa: 15-48 · DOI: 10.37879/belleten.2015.15
Özet
Dünyada farklı zamanlarda yaşanan, sanayileşme, şehirleşme ve modernleşme süreçleri, fiziksel çevre ve çevre değerlerini belirli ölçülerde değişikliğe uğratmıştır. Özellikle, 1950 yılından sonraki süreçte uygulanan kentleşme politikaları sonucunda, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kültürel mirasın korunması için, özel bölgeler, korunması öncelikli alanlar ve yapılar tespit edilmiştir. Burdur Kentinde inşa edildiği dönem ve konum itibariyle, günümüz yerleşim alanının başlangıç noktası olarak kabul edilebilecek "Tarihi Ticari Merkez" bu alanlardan bir tanesidir. Çalışmada, Osmanlı kent kültüründeki çarşı mekansal özelliklerini taşıyan, alanın gelecek nesillere aktarılmasının ön koşulu olan korumanın en iyi şekliyle gerçekleştirilebilmesi için, yapıların özgün durumlarına dair bilgilerin aktarılması hedeflenmektedir. Koruma ve onarım sürecinde doğru müdahalelerin gerçekleştirilebilmesini sağlayacak bu bilgiler içerisinde, çarşının süreç içerisindeki gelişimi, konumu, dükkânların yerleşimi, plan tipleri, cephe elemanları ve bezeme unsurları yer almaktadır. Çalışmada yöntem olarak, arşive dayalı araştırma, yerinde gözlem ve uygulamaya yönelik alan çalışması kullanılmıştır. Arşiv çalışmasında, alanın tarihsel sürecine ilişkin bilgiler elde edilmiş, fiziksel ve sosyo-kültürel dönüşümleri belirlenmiştir. Alan çalışmasında, her yapı için yapı bilgi fişleri hazırlanmış, rölöve tekniği ile yapıların plan krokileri çıkarılmış, yapılar fotoğraflama yöntemi ile belgelenmiş, gerçekleştirilen birtakım onarım çalışmaları yerinde gözlemlenerek takip edilmiş ve ulaşılabilen en eski tarihli yapıların kullanıcıları ile kişisel görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Burdur Müzesi’ndeki Side Tetradrahmi Definesi
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 37-62
Özet
Tam Metin
Burdur Müze Müdürlüğü tarafından 1995 yılında Dudu Özmen'den satın alınmış olan bu define, Burdur İli, Yeşilova İlçesi, Çeltek Köyü'nde (batı Pisidia, Kibyratis ve güney batı Phrygia sınırında, Phrygia'nın Eriza, Pisidia'nın Olbasa ve Palaipolis antik kentlerinin ortasına düşen bir yerde) bulunmuştur. Define 33 adet erken baskılı Side tetradrahmisinden oluşmaktadır. Side'nin M.Ö. 205 - 190 tarihli darpları olan bu definede 12 farklı magistrat (sikke basımından sorumlu yetkili memur) ismine rastladık. Sikkelerin arka yüzünde yeralan bu yetkili memur isim kısaltmaları bize bu sikkelerin 205 ile 190 tarihleri arasındaki 12 yıl süresinde basılmış olduklarını (genellikle sikke basımından sorumlu memurlar bir yıllığına göreve geliyorlardı) göstermektedir.
A Building Type of the Burdur Region From the Neolithic Period
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 683-706 · DOI: 10.37879/belleten.2000.683
Özet
Tam Metin
The bulding type discussed in this article is seen over a long period in the Neolithic Era, from the EN to the LN, at centres such as Bademağacı, Höyücek and Hacılar in the Burdur Region. It is usually rectangular and the door is in the centre of the long wall and has an oven opposite the door. The earliest examples of this building type with an oven in the Burdur Region in the Neolithic Period have been identified from the Early Neolithic 3 (EN 3) level at Bademağacı. One of the important characteristics of the building type under discussion is its rectangular plan which is a little distorted in the Bademağacı buildings but clearer with straighter sides in the Höyücek and Hacılar examples. Apart from the addition of a stone foundation at Hacılar VI, the building materials appear to be similar in all the settlements. The combined use of plano-convex and rectangular bricks is seen at Bademağacı, Höyücek and Hacılar. However, the technique of constructing a wall by spreading mud to form layers is only seen at Bademağacı. It has been confirmed that wood used in all three settlements for door thresholds and supports. The roofs of the houses are thought to have been flat, constructed by forming a frame from tree trunks and branches, which was then covered with clay. The architectural traditions of the neighbouring areas in the Neolithic Period, however, are somewhat different. The as yet only partially excavated pre-EN3 levels at Bademağacı could give some idea of the prototypes of this building type. Bademağacı is only 40-50 km, as the crow flies, away from Beldibi in the Antalya Region, where the first pottery making experiments took place prior to the Neolithic Period. It is very likely that people left the coastal strip of the Mediterranean, which was not suitable for agriculture, crossed over to the north of the Taurus Mountains and, finding the small plain on which Bademağacı is situated to be suitable for agriculture, set up the first villages.
Milli Mücadele'de Denizli, Isparta, Burdur ve Çevresindeki Azınlıkların Tutum ve Davranışları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 665-690
Özet
Bilindiği üzere, dünyada hiçbir millet hâkimiyetleri altındaki azınlıklara Türkler kadar müsamahakâr davranmamıştır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Fatih İstanbul'u feth ettikten sonra, buranın halkının din ve vicdanına müdahale etmediği gibi, ekonomik faaliyetlerinde de onları serbest bırakmıştı. Hatta, 1461'de Bursa'daki Ermeni Piskoposu Hovakim'i İstanbul'a davet ederek ona "Patrik" unvanını verdi, Ermeni toplumunun İstanbul'a yerleşmesini teşvik etti, refahları için çeşitli imkânlar tanıdı. Nitekim, Ermeni yazar O. Oscanyan 1857'de New York'ta yayınladığı The Sultan And His People adlı eserinde; Osmanlı Devleti'ndeki Ermeniler'in ekonomik refah ve huzur içinde yaşadıklarını, reayanın en nüfuzlu haline geldiklerini açıkça ifade ediyor . Sosyal hayatta olduğu kadar azınlıkların devlet çarkı içerisinde de yüksek seviyelere erişmesi engellenmiş değildi. Ermeni Noradonkiyan Efendi'nin Hariciye Nazırı olduğu bir vâkıadır. Babıâli'de Rumların nüfuzu hiç de küçümsenecek seviyede değildi. Buna rağmen, Türkiye'deki azınlıkların büyük bir kısmı, devletin en buhranlı günlerinde memleket dahilinde çeşitli fesat ocakları teşkil ederek, devlete karşı cephe almaktan geri durmamışlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Özellikle "Şark Meselesi' nin gündeme geldiği 19.yy. başından itibaren, devlet sürekli dış düşmanlarla savaş halinde iken, bir taraftan da azınlıklarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türk tarihinin en buhranlı dönemini teşkil eden 1. Dünya Savaşı ve sonrası yıllarında azınlıkların devlete karşı tutumu, gizli dernekler kurmak veya düşmanla işbirliği yapmak hatta açıktan açığa silâhlı mücadeleye girişmek şeklinde ortaya çıktı. Türk milletinin var olma veya yok olma sınırına geldiği Millî Mücadele gibi fevkalâde bir dönemde azınlıkların bu tür davranışlarını -bazı istisnalar olmakla beraber- Anadolu'nun çoğu yerinde görmek mümkündür.
Kuruçay Höyüğü Kazıları 1986-1987 Çalışmaları Raporu
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 653-666 · DOI: 10.37879/belleten.1988.653Kuruçay Höyüğü Kazıları 1985 Çalışma Raporu
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 305-314 · DOI: 10.37879/belleten.1987.305
Özet
Tam Metin
Kuruçay Höyüğü kazılarının 8. dönem çalışmaları, Temmuz-Eylül 1985 tarihleri arasında sürdürüldü. Kazı kurulu, başkanlığımız altında, Araştırma Görevlisi Gülsün Umurtak, mimarlar Ayşe ve Süreyya Saruhan, Fotoğraf Uzmanı Yılmaz Kaini ile öğrencilerimiz Aylin Bayraktaroğlu, May Apkan ve Muharrem Kıcı'dan oluşuyordu. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Uzmanı, Burdur Müzesinden Alaaddin Eryılmaz idi.
Kuruçay Höyüğü Kazıları 1984 Çalışma Raporu
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 247-260 · DOI: 10.37879/belleten.1986.247
Özet
Tam Metin
Kuruçay Höyüğü kazılarının 7. dönem çalışmalarına 30 Temmuz / 29 Eylül 1984 tarihleri arasında devam edildi. Kazı kurulu, başkanlığımızda, Araştırma Görevlisi Arkeolog Gülsün Umurtak, Mimar Süreyya Saruhan, Fotoğraf Uzmanı Yılmaz Kaini ile öğrencilerimiz Aylin Bayraktaroğlu, Yeşim Kesiciler, Ali Duran Öcal ve Vedii Örgügören'den oluşuyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Uzman olarak, Arkeolog Halil Özek'i görevlendirmişti. Kazının parasal ihtiyaçlarını bu yıl da, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü karşıladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığı ile Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Başkanlığı da desteklerini sürdürdüler.
Kuruçay Höyüğü Kazıları 1983 Çalışma Raporu
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 593-606 · DOI: 10.37879/belleten.1985.593
Özet
Tam Metin
Kuruçay Höyüğü kazılarının 6. dönem çalışmalarına 31 Temmuz - 11 Ekim 1983 tarihleri arasında devam edilmiştir. Kazı alanına batıda F-G/7-8, kuzeyde H-I/5 karelerinin eklenmesiyle 2500 m2 yi aşan bir genişliğe ulaşılmış, bu arada D-E/7-9 ve J-I/3-5 plan karelerindeki eski yıllardan biriken atık toprak yığınları, toprak makinalarıyla eteklere yayılmış ve kazı alanı çok düzenli bir görünüm almıştır.