10 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Coin
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Silifke Kalesi’nde Ortaya Çıkan Bir Grup Sikke

Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 191-211 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.191
Tam Metin
Mersin ili, Silifke ilçesinde bulunan “Silifke Kalesi” hac ve ticaret yolu üzerinde yer almaktadır. 186 metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde yer alır. İlk yerleşim Orta Kalkolitik Çağ’da başlamıştır. Hitit ve Asur Dönemi’nde de iskânın görüldüğü Silifke Kalesi’nde ilçeye ismini de veren Selefkoslar (MÖ 321 - MS 95) Dönemi’nde kale ve şehir büyük bir gelişim sağlamıştır. Kalenin Romalılar (MÖ 95 - MS 395) Dönemi’nde, akropol olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Kalenin ana şeklinin Roma Dönemi’ne ait olduğu, günümüze ulaşan hâlinin ise büyük oranda Bizans Dönemi’ne ait olduğu bilinmektedir. Roma, Bizans, Ermeni, Rodos Şövalyeleri, Karamanoğlu ve Osmanlı Dönemlerinde de kaleye eklemeler ve onarımlar yapılarak kullanılmıştır. Kale geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Orta Çağ kale-kenti görünümündedir. Prof. Dr. Ali Boran başkanlığında 2011 yılından beri devam eden kazı çalışmalarında, kale burçlarının bir kısmı, Camii, konut olarak kullanılan mekânlar ve sarnıçlar gün yüzüne çıkarılmıştır. 2020 yılı kazı çalışmaları kalenin Kuzey-Batı bölümünde B4 mekânı güneyinde yer alan Hisarpeçe ve A2 mekânı arasında kalan alanlarda gerçekleştirilmiştir. Bu alanda yapılan kazı çalışmalarında farklı dönemlere ait sikkeler çıkarılmıştır. Kazılar sonrası farklı mekânlar da Roma, Bizans, Kilikya Tâbi Ermeni Baronluğu, Karamanoğlu Beyliği, Osmanlı Devleti ve Avrupa sikkelerinin yer aldığı 186 eser ele geçirilmiştir. Ortaya çıkarılan sikkelerin temizliği ve konservasyonundan sonra tanımlama ve değerlendirmeleri yapılmıştır. Araştırmanın temel amacı 2020 kazı döneminde özgün örnekler olarak gün yüzüne çıkarılan bu sikkelerin tanımlanması, benzer örneklerle karşılaştırılarak dönem özelliklerinin belirtilmeye çalışılarak literatüre kazandırılmasıdır.

Harput Darplı Osmanlı Sikkeleri ve Belirlenen İki Yeni Tip

Höyük · 2022, Sayı 9 · Sayfa: 179-198 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.179
Tam Metin
Harput İç Kale’deki yerleşimin bugüne kadar MÖ 8. yüzyılda Urartular zamanında başladığı tahmin edilmekteydi; ancak 2021 yılı arkeolojik kazı sezonu buluntuları, kaledeki yaşantıyı M.Ö. 3. bin yıla kadar götürmüştür. Bu tarihten, Erken Cumhuriyet Dönemi’ne kadar da (1930’lu yıllar) kale içinde kesintisiz yerleşim görülmektedir. Ortaçağ’dan itibaren de burada bir darphanenin varlığı bilinmektedir. Bu nitel araştırmada, Harput’un Osmanlılarca fetih tarihi sorununa da değinilmiştir. Harput İç Kale kazılarında bulunan Harput darplı Osmanlı sikkeleri, makalenin ana konusunu oluşturmaktadır. 9 adet sikkenin 1’i (Kat. No: 1) Yavuz Sultan Selim Dönemi’ne, 7’si de (Kat. No: 2-8) Kanûnî Sultan Süleyman Dönemi’ne tarihlendirilmiştir. 1 adet sikkenin de (Kat. No: 9) hangi hükümdar döneminde darp edildiği tespit edilememiştir. Katalogda yer alan 2 ve 9 numaralı mangırların, Harput darplı Osmanlı sikkelerinin yeni tipleri olduğu tahmin edilmektedir. Yanı sıra; Harput darphanesiyle ilgili ilk kez ayrıntılı bilgi verilmiş, burada hangi devletlerin sikke kestirdiği gibi sorularla ilgili dağınık, eksik bilgilerin nümismatik veriler ölçeğinde derlemesi ve yorumlaması yapılarak darphanenin iç kalede nerede olabileceğine dair görüş sunulmuştur. Sonuç olarak, Harput araştırmacılarının ve Osmanlı yazarlarının verdikleri bilgilerden hareketle, 921/1515 kışında başlayan fethin, 922/1516 baharında tamamlandığı anlaşılmıştır. İlhak tarihi belli olmasına rağmen çeşitli kataloglarda yer alan Harput darphanesine ait 920/1514 tarihli sikkenin de üzerine durulmuş ve bunun hatalı okunduğu, gerçekte de 925/1519 yılına ait olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Böylece net bir fetih tarihi (1516) ortaya çıkmıştır.

Trapezus Sikke Darpları

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 265 · Sayfa: 707-746
Trapezus'un =Trabzon Coğrafi Konumu: Bir Pontos kenti olup, sınırları güney-doğuda Susurmena Sürmene ; doğuda Rhizaion'a Rize kadar uzanırdı(1) Yörenin doğusunda Kolkhis, güneyinde ise, Armenia Minor yer almaktadır. Trapezus topografyası oldukça dağlık olduğundan Plinius(2) burasının mante vasto clausum = geniş dağ kütlesi tarafından hapseldiğini söylemekteydi. Buna karşın gemilerin demir atmaları için uygun limanlara sahip olan Trapezus sahilleri(3) balıkçılık açısından bereketliydi(4). Yörenin dağları ise, maden bakımından oldukça zengindi. Özellikle bakır madeni açısından zengin olan bu dağlar tarihin her döneminde yoğun olarak kullanılmıştı. Bu durum söz konusu dağların civarlarında yoğunlaşan antik yol güzergahları tarafından desteklenmektedir. Trapezus territorium'unu adeta bir örümcek ağı gibi saran, yörenin iç kesimindeki yol ağı her bir vadi boyunca Karadeniz istikametine doğru ilerlemekteydi. Buradan da limanlar vasıtasıyla öngörülen istikametlere taşınmaktaydı.

Durmaz Koleksiyonu'ndaki Büyük İskender Tetradrahmi Definesi

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 479-500 · DOI: 10.37879/belleten.2006.479
Tam Metin
Bu define, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi koleksiyoneri, Sn. Mehmet Durmaz Koleksiyonu'ndadır. 11-42 envanter numaralarıyla kayıtlı bulunan definede, 32 adet gümüş tetradrahmi bulunmaktadır. Sikkelerin büyük çoğunluğunun doğu darphanelerinde, pek azının da batı darphanelerinde basılmış olduğu tespit edilmiştir. Definede, Alexander III (Büyük İskender)'ün kendi döneminde bastırılmış pek az örneğine karşın, definenin çoğunluğunu İskender'in hemen sonrasına ait posthumous (hatıra) İskender sikkeleri oluşturmaktadır.

Bazı İslâm Şehirlerinde Hangi Devletler Sikke Kesmiş ve Bu Şehirlere Ne Gibi İsimler Verilmiş*

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 421-446 · DOI: 10.37879/belleten.2003.421
Tam Metin
Sikkeler, kaybolmuş eserlerin, yıkılmış olan ve izleri bile kalmamış binaların varlıklarını, devletlerin zenginliklerini, göç yollarını , şehirlerin kat'i yerlerini, devletlerin sikke kesip kesmediklerini, binaların kat'i yapılış ve onarım tarihlerini, devlet büyüklerinin yaptıkları işlerini, şehirlerde yapılmış olan şenlikleri bildirirler. Şimdi sikkelerin bize öğrettiklerine kısaca temastan sonra, konumuza girecek olursak: Abunan, Abavan, Mısır'da Dimyat yakınında bir şehirdir. Bu şehire Sorette denilmektedir. Abbasiler Medineti Abuan Açeh, Sumatra'da Bender el-İslam: Selâm Limanı.

Burdur Müzesi’ndeki Side Tetradrahmi Definesi

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 37-62
Tam Metin
Burdur Müze Müdürlüğü tarafından 1995 yılında Dudu Özmen'den satın alınmış olan bu define, Burdur İli, Yeşilova İlçesi, Çeltek Köyü'nde (batı Pisidia, Kibyratis ve güney batı Phrygia sınırında, Phrygia'nın Eriza, Pisidia'nın Olbasa ve Palaipolis antik kentlerinin ortasına düşen bir yerde) bulunmuştur. Define 33 adet erken baskılı Side tetradrahmisinden oluşmaktadır. Side'nin M.Ö. 205 - 190 tarihli darpları olan bu definede 12 farklı magistrat (sikke basımından sorumlu yetkili memur) ismine rastladık. Sikkelerin arka yüzünde yeralan bu yetkili memur isim kısaltmaları bize bu sikkelerin 205 ile 190 tarihleri arasındaki 12 yıl süresinde basılmış olduklarını (genellikle sikke basımından sorumlu memurlar bir yıllığına göreve geliyorlardı) göstermektedir.

Yeni Paraların Işığında Kuruluş Devri Selçuklularında Hâkimiyet Münasebetleri Hakkında Bazı Düşünceler

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 547-570 · DOI: 10.37879/belleten.2001.547
Tam Metin
Selçuklu kaynakları, Dandanakan Savaşı'nı müteakiben toplanan kurultayda Tuğrul Bey'in sultan ilan edilerek hükümdarlık tahtına çıkartıldığını, ardından da takip edilecek fütûhat sistemine göre, fethedilecek memleketlerin hanedan üyeleri arasında taksim edildiğini kaydederler. Bu taksime göre, önce Nişâbûr daha sonra ise Rey merkez olmak üzere Irak-ı Acem Tuğrul Bey'e, Merv merkez olmak üzere Horasan'ın büyük bir kısmı Çağrı Bey'e ve Herât merkez olmak üzere Bust, Sistan ve Kabulistan Tuğrul ve Çağrı Beylerin amcaları Musa Yabgu'ya verilmiş, Çağrı Bey'in oğlu Kavurd Bey'in ise Kirman'a yönelik fütûhatta bulunması kararlaştırılmıştır. Tuğrul ve Çağrı Beylerin anne bir kardeşleri İbrahim Yınal ile Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış gibi bazı Selçuklu melikleri de Tuğrul Bey'in yanında bulunmakta idiler.

Eretnalı Beyliğinin Paraları

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 435-452
Tam Metin
Cengiz-Moğol İmparatorluğunun bölümlerinden olup bu devletin İran, Irak ve Anadolu kolu olan İlhanlılar'ın Anadolu valileri ve kumandanları, Anadolu'da kendilerinin hükümdar olacağı müstakil bir devlet kurmak sevdası ile sık sık isyana kalkışıyor, bu isyanlar hemen her zaman İlhanlı Sultanları tarafından kanlı şekilde bastırılıyor, bu arada olan hadiselerin geçtiği Anadolu'daki mazlum halka oluyordu. Anadolu Türkleri, isyana kalkışan bu vâli ve tayin edilen diğer idareciler tarafından zalimane şekilde soyulduğu gibi, bu isyanları bastırmak üzere Anadolu'ya giren İlhanlı ordusunun kanlı kıtalleri ve aldıkları ağır vergileri ile de perişan hâle düşüyordu.Bu dönemde (XIII. yüzyılın ikinci yarısı ve XIV. yüzyılın başı) güya idarede bulunan, İlhanlılar'ın tayin ettiği sözde son Selçuklu sultanları da metbularının isteklerine boyun eğmekten ve hatta kendileri de onlara iştirak etmekten başka bir şey yapamıyorlardı. Bu sırada Moğollar'a karşı Anadolu'nun istiklâl mücadelesini, başta Karamanoğulları olmak üzere Anadolu'da teşekkül eden beylikler veriyor, yaptıkları savaşlarla dağları, taşları kanları ile suluyorlar, sıkıştıklarında da Mısır'daki Türk Memluklu Devleti'nden medet umuyorlardı.

A Hoard of Lycian Staters in Fethiye Museum

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 9-14
Tam Metin
The hoard consists of 19 silver staters of an unidentifiable Lycian dynast. As such they represent an important group of examples from the early coinage of Lycia. The hoard was acquired by Fethiye Museum in 1992 after it was confiscated by the police during an operation against antiquities' smugglers. This group of coins may have belonged to a larger hoard that was quickly dispersed after discovery. So, for example, another group of 5 similar coins was also acquired by Fethiye Museum as a result of the same operation.

A Group of Unknown Coins in Antalya Museum

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 733-734
Tam Metin
This small collection of bronze coins forms an uniform group and probably represents a small hoard, since all of the coins are in a similar condition and have the same patina, although two examples are noticeably more worn on the obverse (cat. nos. 1 and 5). They were purchased as a single lot by the Antalya Archaeological Museum from a villager called Rasim Aynur in 1995. The coins were recorded by the present authors in the spring of 1997 as part of a project aimed at studying die numismatic collections in the museum.