19 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Ermeni
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Sultan II. Abdülhamid’in Siyasi Mahkûmlara Yönelik 1896 Tarihli Umumi Afı

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 305 · Sayfa: 285-318 · DOI: 10.37879/belleten.2022.285
Tam Metin
Siyasi krizlerden sonra çıkarılan umumi afarın amacı, siyasi suçlara karışan kişileri afetmek suretiyle toplumun sükûnetini sağlamak, huzursuzlukları neticelendirmektir. Sultan II. Abdülhamid de, 33 yıllık hükümdarlığı döneminde pek çok defa umumi ve kısmi af ilan etmiştir. Çalışmamıza konu olan 1896 umumi afından önce Ermeniler ve Müslümanlar arasında yaşanan huzursuzluklar şiddetini artırmış, gerginlikler 1896 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Osmanlı Bankası Baskını ile hadd safhaya çıkmış, olaylar neticesinde hapishanelerdeki siyasi mahkûmların sayısı istiap haddini aşmıştır. Bunun üzerine Sultan II. Abdülhamid, Ermeni Patrikhanesi’nin de af talebini göz önüne bulundurarak toplumun sükûnunu sağlamak ve dengeleri korumak amacıyla, 1896 yılı Aralık ayında siyasi suçluları kapsayan umumi af ilan etmiştir. Afın ilanından kısa bir süre sonra Düvel-i Sitte, afın bir an önce icrası için Osmanlı Devleti nezdinde girişimde bulunmuş ve bu husustaki baskılarını kısa aralıklarla yinelemiştir. Bu devletler olağan politikalarını afın icrasında da takip ettikleri gibi, büyükelçileri ve vilayetlerdeki temsilcileri aracılığıyla Ermenilerin savunuculuğunu üstlenmişler, afın icrasında yaşanan herhangi bir aksaklığı fırsata çevirerek bu durumu Osmanlı Devleti’ne baskı yapma unsuru olarak kullanmışlardır.

GEORGE SHIRINIAN, ed., Genocide in the Ottoman Empire: Armenians, Assyrians, and Greeks 1913-1923, Berghahn Books, New York 2017, IX+433 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 298 · Sayfa: 1167-1171 · DOI: 10.37879/belleten.2019.1167
Tam Metin
George Shirinian Kanada'nın Toronto kentinde 1984'te faaliyete başlayan Zoryan Enstitüsüne bağlı Uluslararası Soykırım ve İnsan Hakları Araştırmaları Enstitüsü İcra Direktörüdür. İlk olarak 1982'de Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) Cambridge/Massachusetts'te kurulan Zoryan Enstitüsü adını Ermeni Taşnak Partisinin kurucularından Stepan Zoryan'dan almakta ve bu partinin görüşleri doğrultusunda araştırma ve yayın yapmaktadır. Bu organ ABD'deki zengin Ermenilerin bağışlarıyla ayakta durmaktadır. Kuruluşunun üzerinden çok geçmeden Zoryan Enstitüsündeki çalışmaların bilim dışı amaçlara yöneldiği görülmüştür. Nitekim bu merkezin müessislerinden Gerard Libaridian, kendi niyetinin çağdaş meselelerin çok yönlü bir yaklaşımla tartışılabileceği bir enstitü yaratmak olduğunu, fakat bu kuruluşun daha sonraları konuların bilimsel bir ortamda ele alınmasıyla yetinmeyip, bazı belli hedeflerin gerçekleştirilmesi yoluna girdiğini ve dolayısıyla bugün artık partizan ve politik olanın dışında bir işe pek el atmadığını açık bir dille itiraf etmiştir.

Berlin Antlaşması Sonrasında Erzincan’da Eşkıyalık Ve Ermeni Hadiseleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2016, Cilt XXXII, Sayı 94 · Sayfa: 1-28
Tam Metin
Türk Milleti'nin gündeminde bulunan Ermeni Sorunu, fiilen 1865 yılından itibaren ortaya çıktı. Sorun Ayastefanos (1878) ve Berlin Antlaşmaları ile milletlerarası boyuta çekildi. Bu konu, gerçekte bir Ermeni Meselesi olmaktan ziyade, sanayileşen ülkelerin ihtiyacı olan hammadde kaynaklarının arayışına ve pazar elde etme emeline yönelik bir araç olarak kullanıldı. Bir gücün, diğer güç karşısında üstün duruma geçebilmesi için tarihte bir çok şantajlara tevessül edilmiştir. Ermeni sorunu da Türk Milleti'ne irade dışı yaptırımlar uygulamak için bu güne kadar tazeliğini muhafaza etmiştir.

Türk-Sovyet İlişkilerinde G. V. Çiçerin ve Ermeni Meselesi

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 288 · Sayfa: 619-638 · DOI: 10.37879/belleten.2016.619
Tam Metin
Sovyet devlet adamı Georgi Vasiliyeviç Çiçerin, Türk-Rus İlişkilerinde önemli rol oynamıştır. O, Çar Rusya'sı zamanında Dış İşleri Bakanlığı Arşivinde çalışmış, 1917 Ekim devriminden sonra ise Lenin ve Stalin dönemlerinde Dış İşleri Bakanlığı yapmıştır. Rusya diplomasisinde önemli rol oynayan bir aileden gelmesi, onun geleceğini belirlemiştir. Avrupa'da Georgi Çiçerin haklı olarak en eğitimli bakan olarak anılıyordu. O, Petersburg Üniversitesi Tarih-filoloji bölümünden mezun olmuştu. Çiçerin'in Dış İşlerindeki faaliyetleri ve siyasi taktikleri çoğu zaman Lenin tarafından desteklenmiş ve değerlendirilmiştir. Fakat Ermeni Sorunu konusunda yürüttüğü yanlı siyaset, Lenin'in Stalin ile yaşadığı fikir ayrılıklarından dolayı tam olarak gerçekleşmemiştir. Çiçerin ve Ermeni asıllı yardımcısı Karahan Sovyet Rusya'nın dış işlerinde ve özellikle Doğu siyasetinin belirlenmesinde ve gerçekleştirilmesinde önemli şahıslardı. Çiçerin'in Ermenileri savunma siyasetinde tabii ki, Karahan'ın büyük etkisi vardı. Ancak etken sadece Karahan değildi, şöyle ki, Çiçerin eski çar rejimidiplomatı idi ve o, Rusya Devleti'nin Doğu ve özellikle Kafkasya halklarına dönük yürüttüğü siyasetin içerisinde yetişmişti.

Britain and the Armenian Question 1915-1923 (New York: St. Martin's Press, 1984

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 281-286
Akaby Nassibian'ın İngiltere'nin 1915-1923 tarihleri arasında Ermeni meselesi ile ilişkisi hakkındaki bu kitabı sonuç kısmı dahil olmak üzere 7 bölümden oluşmaktadır. Giriş özelliği taşıyan birinci bölümde yazar Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki dönemde İngiltere'nin Ermeni meselesinde oynadığı rolü anlatmaktadır. İkinci bölüm ise İngiltere'de yazarın "insansever/hayırsever" (humanitarian) diye nitelediği kişi ve grupların 1918 öncesi Ermeni sorununa yaklaşımlarına ayrılmıştır. Yazar, "insansever/hayırsever" derken aslında Ermeni taraftan-Türk aleyhtarı lobi faaliyetlerini kast etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'na İngiltere'nin karşısında girdiği için bu ülkede Türk karşıtlığı normal karşılanabilirdi. Bu yüzden, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı olan savaş gayretine destek oldukları için haliyle Ermeniler'e İngiltere içinde verilen desteği Nassibian, "insansever/hayırsever" olarak nitelemektedir.

Türkiye'de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 1043-1048
Ermeni sorunu hakkında bugüne kadar gerek Ermeni gerek de Türk tarafından görüşlerini yansıtan çok sayıda bilimsel ve siyasi içerikli eser kaleme alınmıştır. Ancak Ermeni propagandalarının merkezinde yer almasına rağmen tehcir sonrasında ortaya çıkan dağılmış ve kimsesiz durumdaki Ermeni kadın ve çocuklarının durumlarını ele alan Türkçe bir kitap maalesef bugüne kadar yayımlanmamıştı. Halbuki Ermeni tarihçiler soykırım iddialarını daha inandırıcı ve trajik bir hikayeye dönüştürmek için tehcir sırasında kadın, çocuk ve yetimlerin yaşadıkları sıkıntıları sıklıkla eserlerinde kullanmaktadırlar. Yine özellikle 2005 yılında Ermeni kadın, çocuk ve yetimleri hakkında Türkiye'de birkaç eser birden yayınlanması, kadın ve çocuklar sorununa bir kez daha dikkatleri çekti.

Divân-ı Harb-i Orfî Mahkemelerinde Ermeni Tehciri Yargılamalarına İstatistiksel Bir Bakış (1919-1921)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 521-544
Tam Metin
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra (30 Ekim 1918) İstanbul'u fiilî olarak işgal eden İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti'nden, Ermenilerin sevk ve iskânında görev alan ve bu sırada onların sözde öldürülmelerine yol açan İttihatçıların cezalandırılmalarını istemişlerdir. İşgal altında bulunan Osmanlı Devleti de, iç ve dış baskılar sonucu 16 Aralık 1918 tarihinde İstanbul'da bir Divân-ı Harb-i Örfî mahkemesini kurmuştur. Bu mahkemede yargılamalar ilk olarak 6 Şubat 1919 tarihinde Yozgat Tehciri davası ile başlamış, daha sonra adları aşağıda belirtilen davalarla devam etmiştir. Yargılamalar sonucunda bazı kişilere idam dahil çeşitli cezalar verilmiştir. Bu çalışmalarda, yargılamaların seyri, mahkemenin çalışma biçimi, teşkilâtı ve üyeleri gibi ayrıntılı hususlar değil, yargılamalarla ilgili istatistiki bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır. Daha açık bir ifadeyle, Divân-ı Harb-i Örfî mahkemesindeki yargılamaların ve yargılananların sadece adlarını ve burada söz konusu kişiler hakkında ortaya çıkan hükümlerin sayısal sonuçları üzerinde durulmuştur.

Türkiye'de Kalan Ermeni Nüfus

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 479-492
Tam Metin
1915 yılında Ermeni olaylarının önlenemez bir boyuta gelmesi ile Osmanlı Hükûmeti, Ermenileri savaş bölgelerinden uzaklaştırmak için Tehcir Kanunu çıkartmıştır. Tehcir Kanunu İstanbul, İzmir, Kütahya, Balıkesir gibi güvenli yerlerde bulunan Ermenilere uygulanmamıştır. Ayrıca Tehcir bölgelerinde de güvenilir, sanatkâr ve ticaret erbabı olan ve kadın, kimsesiz çocuk ve yaşlı Ermeniler göç ettirilmemiştir. Müslüman komşularının sakladıkları Ermeniler de tehcire tabi tutulmamıştır. 1918'de Tehcir edilen Ermenilerin memleketlerine geri dönmeleri için kanun çıkarılmıştır. Bundan sonra da eski yerlerine dönen Ermeniler olmuştur. 1927 yılında yapılan nüfus sayımında din ve milliyet istatistikleri de yapılmıştır. Bu sayıma göre Türkiye'de yaşayan Ermenilerin sayısı takriben 140 000'dır. Bu tarihten sonra da Ermeniler ülke dışına göç etmeye devam etmişlerdir.

Mondros Mütarekesi'nden Sonra Yaşanan Önemli Bir Problem: Türk ve Ermeni Yetimleri Sorunu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 569-588
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı esnasında ailelerini kaybeden binlerce çocuk, devlet için sosyal bir sorun oluşturmuştur. Savaş süresince yetim sayısının sürekli artması üzerine yetimhaneler bir süre sonra yetersiz kalmaya başlamıştır. Hükûmet, yeni tedbirler almak zorunda kalmış, Türk ve Ermeni yetimler barınabilmeleri için Müslüman ailelerin yanına yerleştirilmiş ve ihtiyaçları için tahsisat ayrılarak her ay bu ailelere gönderilmiş, yani bir nevi bu biçare çocuklara baktırılmıştır. Mondros Mütarekesi'nden sonra hükûmet vilâyetlere gönderdiği tebligatlarla yetimhanelerde ve müslüman ailelerin yanındaki Hristiyan çocukların akrabalarına veya bağlı oldukları cemaatlere teslim edilmesini istemiş ve bu konunun üzerinde hassasiyetle durmuştur. Bu dönemde yetimlerin cemaatlerine teslimi aşamasında önemli sıkıntılar söz konusu olmuştur. Aslen Türk olan bazı yetimlere Hristiyan yetimi olduğu iddiası yapılmış, kamuoyunu oldukça üzen bir süreç yaşanmıştır. Makalenin konusunu bu süreç oluşturmuş ve arşiv belgeleri ile basından yararlanılarak ele alınmıştır.

I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Mücadelesi Sırasında Maraş'ta Ermeni Mezalimi

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 911-948
Tam Metin
Maraş, Osmanlı Devleti döneminde Halep Vilâyetine bağlıydı. O dönemde Maraş yöresinde ve özellikle Maraş'ın Zeytun (Süleymanlı) kazasında küçümsenemeyecek miktarda Ermeni nüfusu vardı. Ermeniler, Gregoryen, Katolik ve Protestan mezheplerine bölünmüşlerdi. 1908 Halep Vilayeti Salnamesi'ne göre, Maraş merkezinde 4 Ermeni (Gregoryen), 3 Protestan, 2 Katolik, 1 Latin kilisesi ve 15 Hıristiyan mektebi vardı. Zeytun'da 6 kilise, 2 manastır, 1 gayrimüslim rüştiye ile 5 iptidai mektebi bulunuyordu. Elbistan'da 3 kilise, Göksun'da 1 Ermeni (Gregoryen) kilisesi ile 4 Protestan mektebi görünüyordu. Şehir merkez nüfusu toplam 67.974 olan Maraş'ta, 46.557 Müslüman, 11.180 Ermeni (Gregoryen) ve 3.567 Katolik yaşamakta idi.